Anadilde Savunma Hakkı

Share

Bu yakın tarih. Onu bile unutturmuşlar, onu bile çarpıtmışlar. Faşist devletin politikası maalesef Türkiye’deki halkları yalanlarla beslemiş propaganda zehriyle zehirlemiş! Geçmişte Kürdistan vardı, anadil ile savunma hakkı vardı… Ancak ASİMİLASYON ŞEYTANI çalışmaya başlayınca Türkiye’deki halklar arasına düşmanlık girdi… Yasalar yoluyla bir barış gerçekleşse bile ilkokuldan itibaren faşist propaganda ile zehirlenmiş bu neslin içindeki ırkçılık birkaç nesil daha devam edecektir. Amerika’da zenciler resmi olarak haklarını almalarına rağmen beyazların arasında hala milyonlarca ırkçı var. İşin ilginci Amerika’daki ırkçıların büyük bir kısmı kendilerini ırkçı sanmıyorlar. Yüzyıllar boyu zulmettikleri ve her yönden geri bıraktıkları zencilerin yoksulluğunu ve yoksulluğun sebep olduğu suçları işlemelerini bahane göstererek onları kötülüyorlar. – Edip Yüksel

Anadil, Lozan ve İstanbul Barosu

Av. Mehmet Biçer

Anadilde Eğitim Lozan

Barış ve Anadilde Savunma konusu kapsamında geçtiğimiz Kasım ayında İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal’a gönderdiğim ve hala cevabını almadığım bir e-postayı sizinle paylaşmak istiyorum:

Sayın Ümit KOCASAKAL, İstanbul Barosu Başkanı,

Ülke gündeminde tartışılan Anadilde Savunma Hakkı konusundaki olumsuz kanaatlerinizi medyadan üzülerek takip ediyorum. Lozan Antlaşması’nın bu husustaki düzenlemesini hazırladığım foto-afişle sizinle paylaşma gereği duydum. Ulusalcı kimliğinizle, Lozan Antlaşması’nın yılmaz savunucusu olduğunuzu düşünüyorum. 1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın 39/5 maddesi dahi CMK 202 nci maddeden daha ileri, daha demokratik ve özgürlükçü bir düzenleme getirmişken, sizin Anadilde Savunma Hakkına karşı çıkmanız, ne hukukçu kimliğinizle, ne de temsil ettiğiniz Baro Başkanlığı görevinizle bağdaşmamaktadır.

Bu tür hak ve özgürlük ihlallerini yok saymak, görmezden gelmek, statükoyu savunmak; bir yandan milli birlik ve bütünlüğümüzü tehdit eden terörist faaliyetlere propaganda imkanları sağlamakta, onların elini güçlendirmekte; diğer yandan da hak ve özgürlük talepleri, “terör karşısında mevzi kaybetmeme” gibi yersiz ve duygusal tepki ve endişelerle akamete uğratılmaktadır. Devam edegelen bu kısır döngü ise bu vatan ve bu millet üzerinde ortaya çıkartılan fay hattını her gün bir adım daha genişletmekte, bir adım daha derinleştirmektedir. Bu konuda daha bilimsel, daha objektif ve daha özgürlükçü bir tutum sergileyeceğinizi umuyorum.

Selamlar…

07.11.2012
Av. Mehmet BİÇER. Nevşehir

Share