“Sen olmasaydın bir hiçtik”

“O olmasaydı hepimiz bir hiçtik!” Edip Yüksel 23 Temmuz 2016 www.19.org İsa olmasaydı bir hiçtik Muhammed olmasaydı bir hiçtik Stalin olmasaydı bir hiçtik Atatürk olmasaydı bir hiçtik Hitler olmasaydı bir hiçtik Mao olmasaydı bir hiçtik Fethullah olmasaydı bir hiçtik Tayyip olmasaydı bir hiçtik Apo olmasaydı bir hiçtik Şeyhimiz olmasaydı bir hiçtik Mehdi gelmese bir hiçiz …

Continue reading ‘“Sen olmasaydın bir hiçtik”’ »

CHP ve MHP Kürtlerden özür dilemeli

BAYRAM BİLDİRİSİ Kürtlerle BARIŞ için CHP ve MHP’ye ÇAĞRI: BARIŞ için ilk adımı KÜRT HALKINDAN ÖZÜR DİLEYEREK başlatınız Edip Yüksel 4 Temmuz 2016 CHP ve MHP geçmişte Kürtlerin varlığını inkâr ettiniz, dillerinin, isimlerinin, şarkılarının, bayramlarının yasaklanmasını desteklediniz. Kürtler JİTEM, İT, MİT, Hizbullah, Korucular gibi devletin silahlandırdığı ve yönettiği silahlı gruplar tarafından katledilirken, binlerce Kürt köyü …

Continue reading ‘CHP ve MHP Kürtlerden özür dilemeli’ »

TC ve PKK ilişkisi üzerine

Emperyalist Sömürünün Devamı için ABD, İSRAİL ve TÜRKİYE Terörist Örgütlere ve Öcülere Muhtaçtır Edip Yüksel 23 Nisan 2016 Bu makalede tartıştığım konuyu Almanya’da tarih öğretmenliği yapan bir arkadaşım çok güzel bir biçimde özetlemiş bulunuyor. Makalemin sonuna Rafet Aydoğan’ın makalesini de ekledim.   Youtube kanalımda “Cübbeli bir Sümüklü Böcek” başlıklı videomun altında: HD IZLE: “Bir konuya …

Continue reading ‘TC ve PKK ilişkisi üzerine’ »

Muharrem İnce Kürtlere Empati Yapmış

CHP’li Muharrem İnce Kürtlere Empati Yapmış Edip Yüksel 22 Ekim 2014 Sizin varlığınızı, dilinizi, kültürünüzü, bayramınızı inkar edip hepsini suç ilan ederken size karşı tüm zorbalıkları, tüm cinayetleri, işkenceleri yaparken hep bayrak salladık. Ama bunlar artık geride kaldı. Sadece Kürtler değil solcular da sağcılar da bu ülkede zulüm gördü. Örneğin benim kuzenim 1980 yılında 10 gün …

Continue reading ‘Muharrem İnce Kürtlere Empati Yapmış’ »

Kardeşim Metin Yüksel’in son günleri

O cesur ve kararlıydı. Çok iyi hatırlıyorum, Ankara’da büyük bir politik gösteri vardı. Kardeşim o gösteride polisten saklanmak için maskeler takan Fatih Akıncıları grubunu yönetiyordu. On binlerce İslamcı İç Cebeci’den başladık ve Tandoğan Meydanına kadar yürüdük. Üzerlerinde Amerikan ve TC devletini eleştiren sloganlar taşıyan sayısız pankart ve afiş taşıyorduk. Sloganlar ve devrim şarkıları bu görselliği tamamlıyordu. Metin’in kurduğu ve liderliğini yaptığı Fatih Akıncılar Derneği her zamanki gibi dikkatleri üzerine çekiyordu ve bu gösteride en son grup olmayı tercih etmişlerdi. Katılımcıların korumasında gönüllülerdi.

Mehdi Zana

Yaklaşık 20 yıl önce Mehdi’nin Diyarbekir (asıl adı Amed) Cezaevinde yaşadıklarını anlatan anılarını okumuştum… (Vahşetin Günlüğü, 1992, MELSA Yayınları). Benzeri ama daha az şiddette hakaret ve işkenceleri 12 Eylül 1980’den sonra yattığım Kartal Maltepe askeri ceza evinde yaklaşık bir yıl boyunca yaşamış ve tanık olmuştum. Diyarbakır ceza evinde yattıktan sonra çıkan arkadaşlarımın anlattıkları da Mehdi’nin anlattıklarıyla uyuşuyordu… Bu adamın anısını okursanız sizde zerre kadar vicdan varsa Kürt sorununa yaklaşımınız farklı olacaktır. O yıllar Diyarbekir Cezaevindeki çok yönlü işkencelere maruz kalan bir kişi TC’yi, hakimlerini, gardiyanlarını, ordusunu ve polisleri lanetlemediyse ya beyni zedelenmiştir veya insanlık onurunu yitirmiştir. Diyarbakır cezaevi Kürtlerin yaşadıkları işkence ve horlanma en az bir yüzyıldır ırkçı devletin uyguladığı sistematik zulmün bir kesitinden ibarettir. Türkiye’nin yerlileri olan bu halka reva görülenlerin hesabının sorulması için çalışmak ve Kürtler’e destek olmak yerine Kürtlerin maruz kaldığı zulmü küçültmeye çalışan bazı vicdansızların, “Biz de zulüm çektik. Hepimiz de haksızlığa uğradık ama yine devletimize övgüler dizdik” dediklerine defalarca tanık oldum. Kürtlerin çektiği zülmün onda birini çeken hiçbir insan böyle konuşmaz… Neyse… Umarım Mehdi’nin o kitabını bir yerden bulup okursunuz.

İftira Kampanyası

Anadilini asimilasyon politikasına, kardeşini Türkçülerin kahpe kurşunlarına kaybetmiş (katillerden birisi, İhsan Barutçu şimdi TBMM’de milletvekili! Ben ise Türkiye’ye her gelişimde tutuklanıyorum), hem dışarıda ve hem ceza-evinde faşistlerin çeşitli zulmüne maruz kalan bir Kürt olarak Türklere ve Türkçeye karşı gösterdiğim bu dostluğu eğer hala takdir edemiyorsanız sizde adalet duygusu ve vicdanın zerresi yoktur. Aslında beni suçlamanız yerine benden ve ailemden özür dilemeniz lazım.

Padişahlar ve Kapıkulları

İSLAM: Müminlerin işleri danışma iledir. Liderlik seçimle olmalı.
CEDDİ: Liderlik benim soyumun hakkıdır.

İSLAM: Bir insanı haksız yere öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Zandan sakınınız. Mümin kardeşiniz hakkında kötü zanda bulunmayınız.
CEDDİ: Kardeşlerim büyüyünce tahtımı benden almak isteyebilirler. O zaman onları şimdiden öldüreyim, hatta kundaktayken boğdurayım.

Parti

Ben geçmişte Tayyib’in bazı icraatlarını övdüm ve destekledim, bazılarını eleştirdim ama hiçbir zaman bir Tayyipçi olmadım. Onu genelde nabza göre şerbet veren bir politikacı bildim. Hemen hemen tüm politikacılar gibi… BDP’nin bazı icraatlarını veya söylemlerini beğendim, bazılarını eleştirdim, ama bir BDP’ci olmadım. Aynı şey CHP için de geçerli. Gerçi MHP’nin pek desteklediğim söylemi ve icraatı olmadı ama aynı prensip MHP için de geçerli. Örneğin MHP’nin başka ülkelerde zulüm gören Türkler ile ilgili söylemini genelde destekledim ve önemli buluyorum.

Onu da öperim

Sermaye kimin olursa olsun öperim. Yahudi sermayesi olsun yine öperim. Ulubatlı Hasanları da öperim, Obamaları da. Her köşeye bir AVM dikmeliyiz. Her meydana içi boş Yavuz Sultan Selim heykelleri dikmeliyiz. Bunları biber gazı için depolar olarak kullanmalıyız. Ne Mutlu Tüketiciyim Diyene! Robosky? O da ne kızım? Hollanda’nın bir şehri mi?

Yavuz Sultan Selim ve Egemen Bağış

Revizyonistler işbaşında… Halifeliği ZORLA almak için Mısır’a 65 bin askerle giden ve o uğurda Mercidabık savaşında yaklaşık 90 000 (doksan bin) kişiyi öldüren, cariyeci (başkalarının kızlarını zorla kaçırıp ırzına geçen), devşirmeci (başkalarının çocuklarını zorla kaçırıp kendine asker yapan), taht için babasıyla savaşan ve sonunda onu zehirleyerek öldüren, yine taht için Fatih Kanunnamesine uyarak savaştığı abisi Korkut tahttan vazgeçtikten sonra onu kandırarak yakalatıp yay kirişiyle boğdurtan, mektuplarla kandırdığı küçük kardeşi Şahzade Ahmet’i de boğdurtan, ve birçok ülkeye saldırarak yüzbinlerce insanı katleden ve yüzbinlerce çocuğu yetim bırakan, talancı, köleci, sarhoş, paranoyak ve psikopat bir padi-ŞAH meğerse alabildiğine mütevazi ve merhametli imiş 🙂 Said-i Kürdi’yi Türk yapan kafa şimdi uyduruk menkıbelerle eli kanlı bir Firavunu evliya yapmaya çalışıyorlar… Asıl ecdatlarını ve atalarını atlarının boku bile kadar saymayan şah, padişah ve firavunları “ecdadım” diye överek kendilerini kandıran yeteneksiz ve aşağılık kompleksli tipler insanlığın düşmanlarıdırlar. Zira onlar her zaman zalimlerden, güçlülerden, katillerden, kelle sayılarından yana olmuşlardır. Ulusal projelere paşaların, şahların, padişahların isimlerini verenler çocuklarına iki şık sunarlar: zorbalık/firavunluk veya reaya/kölelik!

Gizli Senaryo (Lütfen gizli bir yerde okuyunuz)

Adam hayatında ciddi bir kitap bile okumamış ama bu gizli senaryoyu avucunun içi gibi biliyor ve her olaya cevap olarak yapıştırıyor. Adam kritik düşünmenin K’sini bile beceremiyor ama gizli senaryonun profesörü… Adam falanca tarikatın müridi, falanca cemaatin uyurgezer koyunu, falanca partinin amigosu ama maşallah ülkenin en büyük sorununu çözmüş: Gizli Senaryo.

Milli Safsatalar

Barış Sürecine Karşı Milli Safsatalar 25 Nisan 2013 Edip Yüksel www.19.org 25 Nisan 2013 tarihli Hürriyet Gazetesinde yayımlanan “Siyasilerden Karayılan’ın Sözlerine Tepkiler” ve “PKK’den çekilme açıklaması” başlıklı iki haberin altına düşülen okur yorumlarından tipik birkaç yorum/tepki üzerine: SÜLEYMAN ELMACI: Pkk açıkça ;Şimdilik gidiyoruz ama anayasa istediğimiz gibi olmazsa geri geliriz diyor.KOSKOCA TÜRK DEVLETİNİ bu hale …

Continue reading ‘Milli Safsatalar’ »

Ben Türküm

Yüz yıldır ırkını ve dilini herkese ZORLA DAYATMASI engellenince bu karikatür eşliğinde “Sadece Türk’ün söz söyleme hakkına sahip olmadığı ülkem…” diye yalan söyleyip ağlıyorlar. Hem suçlu hem güçlü! Hem psikopat hem paranoyak!

Faşist Propagandanın Başarılı bir Örneği

Aşağıdaki bildiri milli hormonları iyice gıdıklanıp tırmıklananlar arasında İnternette en çok beğenilip paylaşılan yazılardan biridir. “Gazeteci Hakan Çelik” ismine iftira ile yakıştırılmış… Hakan Çelik adındaki gazeteci bunu tekzip etmesine rağmen İnternette bu propaganda Facebook ve Twitter ortamında paylaşılıyor. Ancak yazarın isminin uyduruk olması hiç önemli değil. Türkiye’de bunu yazabilecek binlerce faşist yazar var. Bu makalenin önemi, yazarının isminden değil, onun cahilleri ve milli hormonlarla sarhoş edilmişleri kolaylıkla kandıracak özelliklere sahip olmasından kaynaklanıyor. Profesyonel bir propagandacı veya grup tarafından yazılmış olan bu mektupta, gıdıklanmaya ve kullanılmaya hazır muhatabını etkileyip yönlendirmek için propaganda teknikleri veya yöntemleri başarıyla kullanılıyor. Bu yöntemlerden birkaç tanesi:

Edip Kürtleri Niye Eleştirmiyorsun?

Ben PKK’yi ve Kürtleri eleştirdim. Bu konuda birkaç makale yazdım, birkaç video yapıp paylaştım. Bu yüzden bazı PKK’liler tarafından Türklere yaranmakla eleştirildim. O videoları bulamayacak kadar beceriksizsen, sana linklerini bir şartla vereceğim: Benden özür dileyeceksin ve bir daha bu iftirayı burada paylaşmayacaksın! Ama Türkiye’de propaganda makinalarının harıl harıl eleştirdiği, abartıp lanetlediği, haklarında bir sürü yalan propaganda uydurduğu Kürtleri eleştirme konusunda temkinliyim. Zira bu eleştiri, PKK’yı çıkaran faşist devletin propaganda makinasını yağlama olur… Dikkat edersen Ahmet.. Düşünürsen Ahmet… Vicdanına kulak verirsen Ahmet… Ben Hamas’ın ve PLO’nun işlediği cinayetleri de eleştirme konusunda temkinliyim. Filistinlileri eleştirdim, eleştiririm; ama Siyonistlerin benden beklediği gibi bu eleştirileri ön plana çıkarmam. Zira Hamas’ı ve PLO’yu doğuran ırkçı Siyonist canavarın propaganda makinasına destek vermekten çekiniyorum. Bu tavrımı anlaman için adil olman lazım. Bu tavrımı anlaman için güce ve devlete tapmaman lazım. Bu tavrımı anlaman için ırkçı olmaman lazım, kardeş katili sarhoş Osmanlı firavunlarına yardakçılık yapmaman lazım. Cesur olman lazım. Bu tavrımı anlaman için vicdan sahibi olman lazım. Umarım anlıyorsun şimdi

Newroz ve Bayrak

SAMİMİYETİNİ ÖLÇECEK BİR SORU: “Ben Kürtler için istediğimin aynısını hatta biraz fazlasını Türk kardeşlerim için istiyorum. Sen Türkler için istediğinin aynısını Kürt kardeşlerin için istiyor musun?” Eğer bu soruma kıvırmadan, ama-mama ile çarpıtmadan “EVET” diye cevap veremiyorsan sen iddia ettiğin gibi adil bir kardeş değilsin; bir narsistsin, muhtemelen bir paranoyak ve az bir ihtimalle de olsa bir psikopat! — Edip Yüksel