Vatan yahut İnsan

Siz de askerler gibi “önce vatanı” severseniz, önce “toprağı ve sınırları” severseniz, o “vatanın”, o “toprağın” üstünde yaşayan insanları kim sevecek, kim koruyacak? Niye “önce insan” değil sizin sloganınız? Neden askerî bir sloganı tekrarlayıp duruyorsunuz? Niye “önce insanları”, “önce ailenizi”, “önce işinizi” değil de “önce toprağı” seviyorsunuz? Çünkü, bu toplum sizden bu askerî klişeyi tekrarlamanızı istiyor.

Ecdat ve gerçekler

Bizim Osmanlı tarihi, peri padişahlarının öykülerine benzeyen, üstünde pembe hayaller kurulabilecek bir tarih değil…. Büyük bir imparatorluk ama hiç kimsenin can güvenliğinin bulunmadığı bir imparatorluk; ne vezir-i âzamların, ne şehzadelerin, ne de hünkârların… Ve bitmez tükenmez iktidar kavgaları… Hem de ne kanlı kavgalar, ne karanlık kavgalar, ne kaypak kavgalar

Zor

Liderlere tapınan zavallı bir “tarikatın” üyeleri gibi “bir adamı” seçiyoruz, onun “insanüstü” olduğuna, diğer herkesin de “insan altı” olduğuna inanıp, liderlerimize insanları kurban ediyoruz.