Çıplak vaizin terzileri

Share

Çıplak Vaizin Terzileri ve Terzice

Edip Yüksel
www.19.org
13 Haziran 2013

Fethullah ve Barlas

“Bunlar olsa olsa Gülen’in aklını, zekasını, bilincini hafife alanların ve yaşadığı deneyimlerden çıkardığı derslerin farkında olmayanların yazdıkları senaryolardır.” (Mehmet Barlas, “Gülen Cemaati”nden muhalefet üretilebilir mi? Sabah, 13 Temmuz 2013,)

 

Mehmet Barlas’ın F-tipi çıplak vaize terziliğe soyunup soyunmadığını bilmiyorum. Kendisini takip de etmiyorum. Belki de son on yıl içinde sadece bir iki makalesini okumuşumdur. Ancak yukarıdaki resmin altında alıntıladığım ifadeleri, kendisi terzi olmasa da terzicedir. F-tipi adam hakkında buna benzer övgüleri yıllardır birçok gazetenin köşesinde veya televizyon ekranında okursunuz ve işitirsiniz. Benzeri övgüleri Amerikan istihbarat teşkilatının yayımladığı dergilerde veya Time dergisinde de gördük, göreceğiz. Yukarıdakini bu makale için sadece bir örnek olarak aldım. Açıklayayım:

Peygamberin okullarının açılışına ve Türkçe Olimpiyatlarına katıldığını iddia eden , Kuran’ın babası ölen bir yetim olduğunu ilan eden, Muhammed peygamberin İsa’nın babası olabileceğini ileri süren, recim cezasına inanan ve “recim ayetinin” keçi tarafından yenerek nesholduğu halde hükmümün hala baki olduğuna inanan, ve daha nice saçmalığı ağdalı bir dille ağlaya ağlaya anlatan bir adam çok mu akıllı, çok mu bilinçli?

Amerika’da bu adam gibi halkın dini ve milli duygularını maharetle manipüle eden EVANGELİST VAİZLER var. Bir kısmı binlerce ve hatta milyonlarca mürit buldular. Milyonlarca dolarlık servete sahip oldular. Ancak Fethullah onlardan daha başarılı oldu. Niye?

  1. Amerika’da ağlayarak, rol yaparak halkın dini inançlarını sömüren ve arada bir İsa ile görüşen yetenekli Evangelistlerin sayısı fazla ve aralarındaki rekabetten ötürü tekelleşemediler.
  2. Avrupalılara nazaran Amerikan halkı daha saf, ama Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinde saf insanların sayısı çok daha fazla.
  3. Buna ek olarak Türkiye’de paranoyak laiklerin zulmüne gösterilen tepki, dini ve milli duyguları istismar etmede üstün yeteneklere sahip bir meczup tarafından aldatılmasını kolaylaştırıyor.
  4. Halkı uyduruk dini menkıbelerle ve edebiyatla aptallaştırıp kullanabilen bir din adamı Emperyalist güçlerin ilgisini çeker ve desteğini alır. Nitekim Fethullah’ı keşfeden ABD-Co ona her türlü desteğini vermiş bulunuyor.

Biraz daha detaylı incelersek, F-tipi tarikatın bu derece başarılı olmasında şu faktörleri sayabiliriz:

  • Hayal ve hezeyanda St. Paul karakteri +
  • Takiyye ve politikada Humeyni ve Makivielli yöntemi +
  • Tiyatroda Oscar ödüllü aktörlere taş çıkartan yeteneği +
  • Bir yandan kendini “kıtmir” (Risaleci tarikatının literatüründe: köpek) olarak takdim edip aşırı tevazu örnekleri sergilerken diğer yandan tüm müritlerine kendisine “efendi” dedirten ve arada bir “hayalen değil, rüyada değil” cismen ve bizzat peygamberle görüşen bir mehdi portresi çizen şizofrenik bir megalo-manyak ruh haline sahip olması+
  • Halkın dini duygularını sömürmede sınır tanımaması +
  • Dini sömürüye ek olarak Türk halkının milli duygularını gıdıklaması +
  • Arapça ve Farsça kelimeleri özellikle kattığı ağdalı ve şiirimsi ifadelerle en basit ve en uyduruk hikayeleri/iddiaları büyük bir ilmi hakikatmış gibi sunmadaki marifeti +
  • Vaazını dinleyen borçlu ve işsiz adamın cebindeki son lirasını almaktan çekinmemesi +
  • Sürekli güçlülere yaranması ve onlarla uzlaşma halinde olması +
  • Duygusal hormonlarla kandırıp müritleştiremediklerini parayla ve makamla satın alması +
  • Kandırdığı ve/veya satın aldıkları terzilerin propagandası +
  • ABD-Co’nun ve İsrail’in Ortadoğu’daki şeyhülşeytanı olmaya aday olması ve Amerika’dan maddi, politik ve propaganda desteği alması.

Fethullah elbette zeki bir adam. Bu kadar insanı edebiyat yaparak, ağlayarak ve takiyye yaparak kandırabilmesi zekâsının bir işaretidir. Milyonlarca dolar harcayarak dünyanın birçok ülkesinden Türkiye’ye bedava seyahatle getirdiği yabancı öğrencilere Türkçe şarkılar veya şiirler okutarak, emperyalist bir imparatorluğu kaybetmenin getirdiği aşağılık duygusuna sahip bir halka uyduruk “Neo Osmanlı” hayalleri satması azımsanmayacak bir pazarlama yeteneğine sahip olduğunu ispatlıyor.

Ancak bu zekâ göreli bir zekâ… Dış destekli, abartılı bir zeka! Halkı iyice aptallaşmış bir ülkede bunu becermek için çok zeki olmaya gerek yok. Üstelik ABD-Co’nun desteğini alarak… Cüppeli Ahmet veya Alparslan Kuytul gibi dinadamları bile Türkiye’deki tüm bilim adamlarından daha fazla inandırıcı, daha popüler…

Barlas gibi bu emekli vaizi öven terziler Türkiye’nin başına ne çoraplar ördüklerini biliyorlar mı bilmiyorum ama eğer biliyorlarsa haindirler, bilmiyorlarsa zekâ, ilim ve bilinç düzeyleri çukurda olan yandaşlardır.

Bu sözlerimi bir yere not edin. Bir nesil geçmeden F-tipi tarikatın Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede yaşyan Sünnileri ve Şiileri ne büyük felaketlere sürüklediğini göreceksiniz.

*******************************************

Bu makalemi Facebook’taki sayfalarımda paylaştım. Risaleci bir mürit birkaç kelimeyle tepki gösterdi.

MUSTAFA YENER: “Sana dahi sabretmek gerek oruçluyken”

EDİP: Ben sana, hem de bir milyarınıza sabrediyorum. Çoğunluk sizde… Bayraklar, Osmanlı padişahları, şeyhler, seyyidler, veliler, kahramanlar, hazretler, Ehli Sünnet vel Cemaat falan hep sizin… Camiler, Medreseler, Tekkeler, sokaklar, meydanlar sizinle dolu… Hatta meclisi de ele geçirdiniz. Polisler bile sizden… 🙂

Bana karşı yönelttiğiniz binlerce hakaret ve iftiraya sabrediyorum… Hatta beni “mürted” olarak yaftalayarak katlimin vacip olduğunu yazarak tehdit edenleri şikâyet bile etmiyorum.  38 ülkeyi temsil eden ve sizin islam alimi diye saygı gösterdiğiniz sünni dinadamları tarafından mürted olarak yaftalanıp Sünnilik mezhebine göre öldürülmesi için fetva verildikten bir yıl sonra arkadaşımı öldürmenize rağmen size sabrediyorum. Daha nelere sabrettiğimi öğrenmek ister misin? Dahası, size zulmedilince sizin hakkınızı savunduğumu da biliyor musun? Örneğin, başörtü yasağına karşı, darbeler ve muhtıralara karşı neler yazdığımı, konuştuğumu ve yaptığımı biliyor musun? Sen kaç kez benim hakkımı savundun?

Ben senin izlediğin öğretinin klasiklerini okudum, okuttum, ve bir zamanlar kitaplarımla savundum… Hatta onlar uğruna yıllarca ceza evlerinde işkence gördüm… Hala o öğretileri anlatan vaizleri izliyorum, anlattıkları hikayeleri ve palavraları okuyorum, dinliyorum…

Peki sen benim kaç makalemi veya kitabımı okudun? Örneğin, İslami Reform için Manifesto adlı kitabımı okudun mu? MESAJ adlı Kuran çevirimi? Veya Fethullah Gülen’e 19 Soru başlıklı makalemi? Büyük olasılıkla hiçbirisini okumadın. Hatta şu tepki gösterdiğin makaleyi bile okuduğundan kuşkuluyum. Zira makalenin içeriğine yönelik bir tek somut eleştirin yok.

Peki sen neyime sabrediyorsun? Yüzbinlerce müridi olan cemaatim yok, milyar dolarlık vakfım yok, gazetelerim yok, televizyon kanallarım yok, meddahlarım ve terzilerim yok, şirketlerim yok, bankalarım yok, okullarım yok, medreselerim yok, emperyalist ve Siyonist destekçilerim yok. Sen neyime sabrediyorsun? Varlığıma mı?

EYÜP DAĞHAN: Gezi olaylarında başbakana “Şefkat Tokat’ı” vurdu, ama yıllardır İsrail’in Filistinlilere uyguladığı soykırım ve ABD’nin tüm İslam dünyasını kan gölüne çevirdiği politikalarıyla ilgili bir kınaması bir eleştirisi var mı? Hatta Mavi Marmara olayında İsrail’i haklı buldu. “Yaralı bir arı” ya duyduğu şefkati anlatırken salya sümük akıtırken kundakta fosfor bombalarına ve İsrail kurşunlarına maruz kalan Filistinli bebekler için bir tek gözyaşı akıttı mı? 28 şubatta Ecevit’e şefaatçi olacağını söyleyen ağlayan adam… Böyle bir adam Peygamberle görüşüyorsa o Peygambere inanmayı bırakırım ben. Ama inanıyorum ki o kutlu Peygamber onun yüzünü bile görmek bile istemez, ama Pavlos için bir şey diyemem belki onu memnun ediyordur!

Share