Edip Hayatla Yüzleşiyor

Share

Edip Hayatla Yüzleşiyor

Edip Yüksel
23 Aralık 2012
www.19.org

Edip Yuksel Stop Following Me 

SORU: Ceviz Kabuğunda tanımıştım sizi. Bunca yıldır hayatla yüzleştiğinizde kalan ne oldu acaba?

CEVAP: Dünyanın en mutlu adamıyım. Hiç kimseyi kandırmadım. Kendimi hiçbir cemaate, partiye veya devlete satmadım. Sürekli hakkı aradım ve hak bildiğim şey için her şeyimi riske atarak tanıklık ettim. Bu yüzden zindanlara girdim, işkencelere muhatap edildim, dokuz köyden kovuldum, nefret edildim, zındık ilan edildim, iftira ve hakaretlere muhatap edildim, ediliyorum. Arada bir beni öldürmekle tehdit edenler çıkıyor. Umurumda bile değil. Korkum ve endişem yok.

Zencilerden Filistinlilere, Türkmenlerden Kürtlere kadar sürekli ezilenlerden ve mazlumlardan yana yer aldım, alıyorum. Yoksulları ve açları düşünüyorum, malımı onlarla paylaşıyorum ama bu sorunun bireysel yardımlarla çözüleceğine inanmıyorum ve bu yüzden ahlaklı bir toplumun açlığı, yoksulluğu, evsizliği ortadan kaldırmayı en önemli “milli görev” sayması gerektiğini savundum, savunuyorum.  Âdemoğullarını birbirine düşman edip kardeşkanı döktüren ulusçuluğu, dinciliği, milliyetçiliği reddettim; kapitalizmi, savaş sanayisini ve uluslararası büyük şirketleri insanlığın ve dünyanın en büyük düşmanı olarak biliyorum.

Amerika’da yaşıyorum ama ABD-Co’nun emperyalizmini lanetliyorum ve onun en büyük terörist örgüt olduğunu burada sokaklarda, üniversite kampüslerinde ve hatta Felsefe derslerimde haykırıyorum. Karşıt görüştekileri acımasızca eleştiririm ama onların özgürlükleri ve insan hakları için kendi özgürlüğüm ve insani haklarım gibi korumaya çalışırım. Hatta düşmanlarıma bile zulmedilmesine rıza gösteremem. Örneğin, başörtü yasağına karşı durdum; Atatürkçü despotlara karşı Refah Partisinin kapatılmaması gerektiğini savundum ve bu konuda Amerika’da hukuki makaleler yayımladım sempozyumlar düzenledim. Örneğin, inançsızlıklarını ifade ettikleri için zulme maruz kalan Fazıl Say ve Hakkı Devrim’in düşünce ve inançsızlıkların istedikleri gibi ifade etme haklarını savundum, savunuyorum.

Bilgiye, yeni şeyler öğrenmeye aşığım, matematiği ve felsefeyi çok severim, iyi niyetle sorgulamaktan çekinmem ve her zaman hatalarımı düzeltmeye hazırım. Nitekim hayatım boyunca birçok konuda görüşlerimi değiştirdiğim veya düzelttiğim malum. Öğrendiklerimi herkesle paylaşma konusunda heyecanlıyım ama herkesten bir şeyler öğrenebilirim niyetiyle diyalog ve tartışmaya girerim. Uyduruk ve abartma saygı ifadeleri kullanmıyorum ve bu tür uyduruk saygı kültürüyle yetişmiş kişiler tarafından egoist olarak suçlanırım, ama karşımdaki oğlum ve hatta torunum yaşında da olsa, ilkokul mezunu bile olmazsa saygı gösteririm ve yaş farkından, rütbe, mevki ve unvandan dolayı insanlar arasında ayırım yapmamaya özen gösteririm. Toplumdaki hiyerarşik ilişkinin kritik düşünceyi engellediğini, yanlış ve zararlı varsayımları, dogma ve tabuları sorgulamayı engellediğini, kült ve tarikat ortamı oluşturduğunu bildiğim için özellikle dini tartışma bağlamında dini ve akademik unvan ve künyelerin kullanılmasını sakıncalı bulurum. Bu yüzden oğullarım ve felsefe öğrencilerim dâhil herkesin bana ilk ismimle hitap etmesini tercih ederim.

Bazı tiplerden nefret ederim. Bunların başında münafıklar, din tüccarları, afyon satıcıları ve jingoist politikacılar gelir. Allah ve elçileri adına uydurulmuş yalanları, şeriatları, rivayetleri ve iftiraları insanlara din diye vazeden ve onların kritik düşünme melekelerini devreden çıkarıp onları kendilerine köle, reaya, mukallit ve mürit haline dönüştüren din adamları, mezhep veya tarikat liderleri gelir. Allah’ın alemlere rahmet olarak gönderdiği ve bize örnek insan olarak tanıttığı Muhammed peygamberi canımdan çok sever ve mücadelesini alabildiğine takdir ederim, ama ona en iğrenç iftiraları ve yalanları yakıştırdıktan sonra onun ilettiği tevhid mesajına aykırı bir biçimde onu abartıp putlaştıran münafıklardan iğrenirim. Tahammül edemediğim ikinci grup ta insanların soy sop, ırk, kavim ve kabile duygularını gıdıklayıp onların diğerlerinden daha üstün olduğunu söyleyerek onları kan dökmek için manipüle eden politikacılardır. Tarih boyunca en büyük zulümler, fıtratlarına, akıllarına ve insanlık onurlarına ihanet ederek kendileri gibi olan insanları, yani peygamberler ve devlet kurucuları dahil dini ve milli kahramanları abartan ve böylece kendilerini alçaltan, zihinsel olarak köleleşmiş ve kula kulluğu kutsamış beyinsizler tarafından işlenmiştir, işlenmektedir.

Allah’tan başkasını efendi (rab) tanıyarak kullara kul (abd) olmadım. Fildişi kulede yaşamadım, yaşamıyorum. Emeğimle çalışıp kazanıyorum. Eşim ve çocuklarım beni seviyor ve sayıyor. Vicdanım rahat. Rabbimin hem ufuktaki hem de nefsimdeki ayetlerine tanık olmuş biri olarak en önemli felsefi konularda berrak bir zihne sahibim. Sevgi ve barış doluyum. Barış için kardeşimin katilini bile kucaklayabilirim. Rabbime erdemli bir müslüman olarak döneceğim güne kadar inşallah 41:33-36 ayetine uygun yaşar ve ona layık olurum,

41:33    ALLAH’a çağıran, erdemli davranan ve “Ben hakka teslim olanlardan ve barışı destekleyenlerdenim“ diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?

41:34    İyilik ile kötülük bir olmaz. Sen en iyi bir biçimde karşılık ver. O zaman, aranızda düşmanlık bulunan kişi belki en iyi dostun oluverir.

41:35    Bu duruma ancak dirençli olanlar eriştirilir. Bu duruma ancak alabildiğine şanslı olanlar ulaştırılır.

41:36    Sapkından herhangi bir düşünce seni etkisi altına alırsa ALLAH’a sığın. O İşitendir, Bilendir.

 

Share