Zindanımın Duvarlarını, Tabularını ve Putlarını Sorgulama Çekiciyle Yıktım!

Share

Sünnilik, Şiilik, Nakşilik, Nurculuk, Hristiyanlık, Agnostizm ve daha nice şirk ve inkâr dogmalarını, dinlerini, mezheplerini ve tarikatlarını sorgulayanların, Kuran’ı aklın ve bilimin ışığında inceleyerek rasyonel tektanrıcılık veya İslam’ı keşfetme serüvenlerini bir kitapta derleyip yayınlayacağız. İşte o deneyimlerden biri.

Zindanımın Duvarlarını, Tabularını ve Putlarını Sorgulama Çekiciyle Yıktım!

Gülşen Şahin
www.19.org
1 Şubat 2012

 

Henüz 5 yaşlarında Anneanneme sorardım “Allah nerde?” diye… “Allah çok büyük” derdi. “Denizlerden de büyük mü?” derdim. Kollarımı iki yana açıp “işte bu kadar büyük mü?” derdim… Allah ı aramaya çıktım yola, hani neredeydi, çok büyük olduğu için mi göremiyordum… Camide olabilir miydi?

Birgün haberlerde koyunun üzerinde olduğunu duydum. Tüm koyunlara bakıyordum artık, belki ben de görürdüm.. Yine birgün haberlerde zeytin çekirdeğinde olduğunu duydum. Koşup zeytin yedim bir tane ve çekirdeğin dışında birşey göremeyince içini merak ettim… ve babamın o büyük balyoz gibi çekicini alıp çekirdeği kırmaya çalıştım… çok uğraştım ama kıramadım.. Bir türlü göremiyordum, üzülmüştüm… Çocukluğumdan bu yana arayıp durdum… Yetişkin olduğum yaşlarda namaz kılarak Allah a ulaşabileceğimi öğrendim. Evet, işe yaradı da fakat büyük bir eksiklik vardı. Zamanla sıkılıyor, disiplin kuralları beni boğuyordu. Bir bırakıp bir başladığım çok oldu. Tasavvufa merak sardım. Daha iyi tanımak için Tasavvuf gerekir dediler. Tasavvufu sevdim, kilitli kapıları açıyor insanı değişik bir yolculuğa çıkarıyordu. Fakat sonra tehlikeli olabileceğini de öğrendim..

Bu arada Kuran-ı Kerim yüksek bir yerde duruyordu. Ben anlamazdım ki, açıp okuyayım… Birkaç kere tefsir okumaya yeltendim. Tek bir ayetini inkâr bile insanı dinden çıkarır, cehennemlik yapar diye biliyorum. Fakat bir sure de şöyle bir tefsir okudum “göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar”… Çok rahatsız oldum, bu nasıl olurdu, Mevlamın kitabında böyle bir ayet? Erkekler için mi cennet? ! Sorgulamaktan korktum o dönemlerde. Çünkü inkâr eden cehennemlikti. Vardır bir açıklaması dedim. Beklemeye aldım o cümleyi. Fakat yine buna benzer tefsirlerle karşılaşırım diye korktuğumdan okumak istemedim artık.

Kuranı anlamak için hadisleri bilmek, fıkıh kitaplarını hatim etmek gerekir dediler. Bir ara ilahiyat fakültesi okumaya karar verdim. Bazı imkânlarım buna müsaade etmedi. Mürşid lazım dediler.. Mürşidimi bulmaya çıktım. Çeşitli cemaatlere girdim. İlk cemaatim üniversite yıllarında oldu. Kız yurdunun mescidinde tanıştığım bayanlarla birlikte bir eve gittik. Evde 8-10 kadar kız kalıyor ve bir öğrenci evi için biraz lüks gelmişti bana. Öğrendim ki her şeyi cemaat alıyormuş, yemekler, içecekler bol. Aynı cemaat mensupları bayanlar aşure günlerinde günde sayısını sayamadığım selamlar veriyorlardı, anlam vermek zordu. Yine aynı cemaat mensubu bir bayan, kozmetik ürünleri satan bir şirketin temsilciliğini yapıyor, katalogdaki bayanların bacaklarını, açık yerlerini beyaz bir bantla kapatıyordu. Sebebini sorduğumda bayanın bayana bakması da günah demişti.. Bunlar cemaatin yan etkileri olsa gerek dedim ve huzursuz oldum, uzaklaştım…

Arayışlarım devam ederken başka bir cemaatle tanıştım; ”el” verdim. Akşam rüya göreceksin dediler, psikolojik olarak rahatlatan bir durumdu. Fakat rüya görmedim, normaldir, görmek şart değil dediler. Bir süre sohbetlere gittim. Sohbetler güzeldi. Fakat bir gün oturup bir çember kurdular, ortaya taşlar koydular. Dualarla ruh çağırma. Evet, resmen büyük zatların ruhu bizi izlemeye gelecekmiş. Gözlerimizi kapattık, açmak yasaktı. Kadının biri kendinden geçmişti. Gözlerinizi açmayın deseler de haylaz bir çocuk gibi bu kuralı dinlemeyip gözlerimi hafif aralayarak olan bitene bakıyordum. Avucuma taş koydular bir ara. Her şey olup bittikten sonra şaşkındım. O kadına ne olmuştu öyle? Kendinden geçmişti. Allahhh diye diye titriyor, kendinden geçmişti… Korktum. Ve bir daha gitmek gelmedi içimden.

Maddi sıkıntılarla boğuştuğum günlerde bir cemaate daha gittim. Daha ilk günden beni bir odaya sokup kitaplar almamı istediler, reddetmeme fırsat bile vermediler. Mecburen alma hissi uyandırdılar. Zaten param çok azdı, olanı da oraya vermiştim. Hayır işlemişim çok mu diye düşünsem de aslında içten içe gıcık olmuştum. Daha ilk günden zorlamasalar iyiydi. Birkaç kere daha gittim fakat sürekli bir şeyler satmak istiyorlardı… Oradan da soğudum.

Bir müddet bu tür toplantılara katılmadım. İnternetten mesnevi okumaya başladım. Bir yandan risaleleri okumaya başladım. Aslında güzeldi fakat anlamakta zorlanıyordum. Aklım artık çok karışıktı. Bu arada namaz kılma isteği hala yoktu, huşuyu bulamıyordum… Zoraki olarak zor şartlarda tamamlamaya çalışıyordum, ama yürümüyordu ve Kuran-ı Kerim hala duvarda asılı duruyordu…

Bir gün, bu ateistler neden ateist oldu diye düşünüp onların içine girip psikolojilerini merak ettim. Çoğu iyi durumda sayılmazdı fakat haklı yanları vardı. Mantıklılardı, onlara karşı cevapsız kaldım. Soruları hiç bitmiyordu. Ve o sorularla artık benim de beynim bulanmıştı. Aynı soruları kendime sormaya başladım. Cevap bulduğum sorular oldu fakat eksik vardı. İçimde bir yerde temeller çökmek üzereydi. Bilim ve İslam bir arada olur mu diye yola çıktım bu kez.

Evrime merak sardım, evrim varsa Allah yok (haşa) dediler. Evrimi şiddetle reddediyordu benim bildiğim İslam… Mantığım Evrim var diyordu, yıllardır aradığım Allah-u Teâlâ’ydı ama evrimi bulmuştum artık. Allah bizi evrimle mi yaratmıştı? Ama hani OL demesi yeterliydi? Sorular, çelişkiler beynimi kavurdu. Ağlayıp yalvardığım oldu, Allah’ım mademki Varsın beni neden bu hale soktun? İçimde şüphelerle kalakaldım, beni doğruya ilet diye ağlayarak yalvardığım zamanlarım oldu. Kendi aklımı kullanmaya başladım. Kuran da bildiğim kadarıyla Evrime ters bir şey yoktu. Fakat bu durum bildiğim ve sıkı sıkıya bağlanıp kabul ettiğim öğretileri kökünden söküp atıyor ve acı veriyordu. Derken yine son bir içtenlikle Mevlama yalvardığım bir akşam karşıma Edip yükselin evrimle ilgili bir makalesi çıktı..

Çok ilginç bir tesadüftü; bence duamın neticesiydi… O akşam Edip Yüksel’in Facebook sayfasına astığı Notlarını okudum. Bana göre tamamen farklı bir bakış açısıydı ve aradığımı bulduğumu düşündüm. Bir ateiste karşı cevapsız kalmamak için her türlü cevabı Edip Yüksel de bulabileceğimi anladım. Edip Yüksel’i bir çocuğun ağzından boş bir memeyi çekerek çocuğu ağlatan birine benzetiyorum. Hayır, kötü niyetle değil, çocuğun boş memeyle kandırılmasına müsaade etmeyen bir insan Edip Yüksel. Ve bizim ağzımızdaki boş memeleri çekip alıp uzağa fırlatıyor. Çocuk olduğumuz için iyi niyeti anlamayıp ağlıyor ve Allah c.c. ile aramıza yüksek duvarlar ören çeşitli mezhepleri, hadisleri, hurafeleri yıkıp geçen reforma karşı hiddetleniyoruz. Bu çeşit duvarlara alışmış ve o duvarlarla duygusal bir bağ kurmuş, duvarları yıkmak isteyenlere karşı öfke duyabiliriz.

Bu durumu kolay atlatabileceğimi düşünerek Allah la aramdaki her engeli kaldırmaya çalışan büyük gönüllere destek vermek için elimden geleni yapacağım inşallah. Hem de duvarlarıma ve boş mememden ayrılmanın zorluğuna katlanarak…

Evet, sonunda zindanımın duvarlarını, tabularını ve putlarını Allah vergisi beynimin ürettiği sorgulama çekiciyle yıkabildim! Hamd sadece Allah’a özgüdür.

Selamlar…

Edip’in Notu:

Gözlerim yaşardı… Fıtratı İslam üzere yaratılan bir gencin hurafeler ve cahili inançların popüler olduğu bir çevrede sağdan ve soldan yanaşan şeytanların desiseleri arasında ışığı araması, fıtratıyla uyuşan mesajı, Kuran’ın mesajını yakalaması ve SADECE Yaratıcısına, yani HAKK’a teslim olarak özgürlüğüne kavuşması… Din adamlarının uydurduğu hikâyelere, hurafelere, dinlere, mezhepler ve tarikatlara mahkum olmuş herkese doğuştan verilmiş İbrahim’i bir çekiçtir: Dogmaları ve tabuları sorgulama. O çekici etkin bir biçimde kullanmak için gerekli koşullar ve faktörler birkaç kelimeyle özetlenebilir: iyi niyet, cesaret, feraset ve nihayet hidayet!

Rabbim seni kötülerden ve kötülüklerinden korusun. Rabbim seni ıslah etsin, işini verimli kılsın, bu aşağılık dünyadaki sınavlar karsısında sabır ve güç versin, ailenle aranda muhabbet ve anlayışı geliştirsin, hikmetle ve bilgiye dayanarak yapacağın seçimleri yeşertsin, hatalarını ve günahlarını affetsin ve gizlesin, erdemli bir insan olarak yaşama mücadelesinde kolaylık sağlasın. Ailenle birlikte sürdürdüğün sade hayatı mutlu kılsın.

Share