Öcü ve Böcü

Share

Öcü ve Böcü

Edip Yüksel
19 Eylül 2012
www.19.org

Dostunu da düşmanını da dinlemen lazım. Hatta düşmanını daha çok dinlemelisin…
Aksi takdirde seni kullanmak isteyenlerin kurduğu senaryolar ve uydurduğu hayaletlerle hayat boyu savaşırsın.

4:58        ALLAH emaneti sahiplerine vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle (eşitlikle) hükmetmenizi emreder. ALLAH size ne güzel öğüt veriyor. ALLAH İşitendir, Görendir.

5:8          Gerçeği onaylayanlar! ALLAH için adaleti gözeterek tanıklık edin. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletli davranmaktan alıkoymasın. Adaletli davranın; bu erdemliliğe daha yakındır. ALLAH’ı dinleyin. ALLAH yaptıklarınızı haber alır.

5:42        Yalana kulak veriyor, yasa dışı yoldan yiyorlar. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, istersen yüz çevir. Onlardan yüz çevirdiğin taktirde sana hiçbir zarar veremezler. Hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver. ALLAH adaletli olanları sever.

11:85     “Ey halkım, ölçüyü ve tartıyı adaletle tam uygulayın. Halkın hakkını eksik vermeyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak kötülük işlemeyin.”

38:26     Ey Davud, biz seni yeryüzünde yönetici kıldık. Halkın arasında adaletle yargı ver, hevesine ve duygularına kapılma, sonra seni ALLAH‘ın yolundan saptırır. ALLAH‘ın yolundan sapanlara, Hesap Gününü unuttukları için çetin bir ceza vardır.

42:15     Sen buna çağır ve sana emredildiği gibi dosdoğru uygula. Onların fantezilerine ve de ki “ALLAH‘ın bana indirdiği kitabı onayladım. Sizin aranızda adaletle davranmakla emr olundum. ALLAH bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz ise sizedir. Bizimle sizin aranızda herhangi bir tartışma yotur. Bizi ALLAH bir araya getirecektir. Sonunda dönüş O’nadır.

49:13     Ey halk, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık. ALLAH yanında sizin en değerliniz en erdemli olanınızdır. ALLAH Bilendir, Haberdardır.

Bin Ladin’i lanetleyen ve kahreden Amerikalıların büyük çoğunluğu bir kez bile Bin Ladin’in konuşmalarını dinlemedikleri gibi onun ve onu izleyenlerin niye Amerika’ya karşı tavır aldığını da bilmiyorlar… Kendilerine resmi propaganda neyi anlatıyorsa ona inanıyorlar, belliyorlar ve ezberliyorlar… “Şu öcü, şu böcü” diye bellenince onların fikirleri, şikayetleri, onların insan hakları, artık düşünülmüyor… Öcüler ve böcüler dinlenmez; onlar böcek gibi ezilmelidirler, katledilmeliler, yok edilmeliler, kökleri kurutulmalılar!

Maalesef insanların çoğunluğu zalimdir, cahildir ve hakka tanık olma konusunda korkaktırlar. Nitekim genelde kalabalıklar güç ve kuvveti elinde bulunduran ayılara dayı demeyi tercih ediyor. Dini ve milli (ulusal) konularda akıllarını kullanmayı, iddiaları sorgulamayı pek düşünmüyorlar. Bu iki hormonlarını salgılayan düğmelerin din adamları ve politikacılar tarafından gıdıklanmasına her nedense tamamıyla teslim oluyorlar, hatta kutsal veya kahraman parmaklar tarafından gıdıklandıklarında hayatlarını bile vermekten çekinmiyorlar…

Bin Ladin tek değil… Aynı şekilde Hamas lideri Haniye… Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah… İran’ın lideri Ahmedi Nejat… Libya’nın Amerika tarafından katledilen lideri Kaddafi…

Ben onları dinleyince Amerikan medyasında “canavar”, “çılgın” ve “terörist” olarak tanıtılan kişilerin aslında politika konusunda genelde rasyonel düşündüklerini ve birçok konuda haklı iddialara sahip olduklarını öğrendim… Yani bunların hemen hepsiyle barış için masaya oturulabilir ve adil bir çözüm bulunabilir… Ancak savaş çığırtkanları, savaştan rant toplayanlar, beyinleri kirletilip hipnoz altında transsa geçirilmiş vatandaşların duygularını sömüren politikacılar maalesef düşman diye hedefe koydukları ülkelerin veya halkların liderlerini “öcü” veya “terörist” diye yaftalayarak ve bunu güçlü propaganda makinalarıyla tekrarlayıp durarak barışa giden yolu engelliyorlar… (Bu, yazarlar için de geçerli… Örneğin dernek, mezhep veya tariklerinde benim hakkımda işittikleri bazı “öcü, böcü” suçlama ve yaftalar ile yönlendirilen binlerce kişi bir tek makalemi okumadan veya anlamadan beni eleştirebiliyor ve hatta lanetleyebiliyor… Hatta bu yazı bile istisna olmayacaktır. Bu yazıyı bile doğru dürüst okumadan hemen refleksel tepki göstereceklerdir.)

Elbette bu liderleri her konuda haklı bulmuyorum. Hatta onların birçok karar ve uygulamalarını desteklemiyorum. Bunları ve rejimlerini alabildiğine eleştirebilirim, ama barış içinde bir arada yaşama imkânı varsa savaş yolunu da seçmemem gerektiğini de bilirim. Bir insan ve bir müslüman olarak barış ve adalet için daha çok gayret ve enerji sarfetmeliyim. Aksi taktirde iki yüzlü olurum. Davud peygamber sadece bir tarafı dinleyip duygularına kapılarak karar verdiği ve daha sonra böylesine adaletsiz davranarak büyük bir hata yaptığını anlama ferasetini gösterdiği için liderliği ilahi onaylama aldı (38:17-26)

Kısacası, dost veya düşman, sevip savunduğum veya karşı mücadele verdiğim bireyler ve gruplar hakkında ADALET ile hükmedebilmem için onları oldukları gibi tanımalıyım. Bu gruba olan düşmanlığımız bizi adaletsizliğe sürüklememeli… Amerika’nın kanlı emperyalist politikasına, zalim kapitalist sistemine karşı tavır gösterişim Amerika’daki bazı güzellikleri de takdir etmemem anlamına gelmez. Örneğin Amerika’daki fikir ve ifade özgürlüğü, veya federal sistem büyük nimet…

Propagandanın tek amacı kitlelere tek yönlü abartılmış veya çarpıtılmış bilgi (senaryolar) sunmak ve kitleleri manipüle etmektir. Ne var ki, Gazi Antep’teki katliamdan dolayı Türkiye’deki resmi propagandanın etkisiyle PKK’yi lanetledim… O konuda PKK liderlerini dinlemeyi bile düşünmedim.

Gerçi o makale ve konuşmamda bu iddianın doğru olmayabileceğini hatırlattıysam da resmi iddianın doğruluğuna daha çok ihtimal verdim… Ben bir Kürt olmama rağmen, Tayyib’in ve daha nice Türkiyeli politikacının konuşmalarını binlerce kez dinledim ve resmi ideolojiyi ve politikayı savunun yazarlara ait binlerce makale okudum. Ancak, bebek kardeşlerini katleden Fatihleri ve Yavuzları övgüyle ananların ve hatta onları evliya gibi belleyenlerin “bebek katili” olarak lanetledikleri Abdullah Öcalan’ın sadece bir konuşmasını dinledim. O da onu kadın düşkünü bir bebek katili olarak sunan bir başlık altında…

Dahası, ben beş gün öncesine kadar Abdullah Öcalan’ın yazdığı bir tek makale bile okumamıştım. Ama adam meğerse ciltlerle kitap yazmış. Geçen yaz Brüksel’deki konferansta ilk kez karşılaştığım Kürt liderlerinden birisi tarafından bana verilen kitaplarından birisinin ilk 40 sayfasını okudum. “Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü” 578 sayfalık bu kitap meğerse savunması için yazdığı 5’inci kitapmış. Daha birçok kitap yazmış. Halbuki, TC medyasından edindiğim intiba çok farklı idi: Bu adam “geri zekalı bir cahil, bir vahşi, bir bebek katili” İşte bundan dolayı bu adamın kitap yazabileceğine ihtimal vermiyordum. Dahası, Türkiye medyasında sürekli olarak “bebek katili” veya “Ermeni dölü” olarak lanetlenen bu “tipi bozuk” adamın Türkiye’deki profesörlerin çoğundan daha kaliteli sosyo-politik analizler yapabileceğini mümkün görmüyordum.

Elbette, Kürtlerin arasında Abdullah Öcalan’ı abartıp putlaştıran cahiller olacaktır. Nasıl ki Türklerin arasında Atatürk’ü abartıp putlaştıranlar olduğu gibi…  Ancak, Apo diye bilinen bu adamı sadece onu suçlayanların iddialarıyla mahkum etmek doğru değildir, adalet değildir. Dahası, Türkiye’de 30 yıldır süren bir iç savaşın günah keçisi olarak mahkûm edilen bu adamın kitaplarını okumadan, düşüncelerini bizzat kendisinden öğrenmeden Türk ve Kürt sorunu konusunda görüş beyan etmek de çok ayıp. Maalesef, ben bu ayıbı işleyenlerden biriyim.

Dr. Behoz Erdal adındaki Suriye’li bu Kürt liderin ismini haberlerde okumama rağmen onu bugüne kadar hiç dinlememiştim. Hatta merak bile etmemiştim. Benim gibi Türk ve Kürt sorunu üzerine makaleler yazan ve youtube videolar asan birisi “teröristbaşı” olarak nitelendirilen bir kişiye karşı bu kadar ilgisiz davranması aslında büyük bir ayıp…

Türkçe, Behoz’un ana dili olan Kürtçe’den sonra öğrendiği dört dilden birisi imiş. Doktor imiş.. Ne doktoru olduğunu bu makaleyi yazdığım ana kadar da bilmiyorum… Türkçe’de küfür ve hakaretten başka bir şey bilmeyen bazıları onun ağır aksanlı ve biraz yavaş Türkçesiyle dalga geçiyorlarmış…

Az önce bir arkadaşım bana bu söyleşiyi gönderdi. Bence her Türk ve Kürt bu adamı dikkatle dinlemeli. Dinledikten sonra söylediklerinin ne kadar doğru ve yanlış olduğuna ondan sonra karar vermeli. Dostunu da düşmanını da dinlemen lazım. Hatta düşmanını daha çok dinlemelisin… Aksi takdirde seni kullanmak isteyenlerin kurduğu senaryolar ve uydurduğu hayaletlerle hayat boyu savaşırsın.

http://www.youtube.com/watch?v=mAOfI0_025U

Share