Otların İntikamı

Share

Otların İntikamı

Edip Yüksel
27 Ağustos 2012
www.19.org

Bu satırları gözlerim ateş gibi kızarmış ve ağrı içinde, geceleyin doğru dürüst uyumamış vücudum kırgın ve bitap halde yazıyorum. Edebi bir şaheser beklemeyin… Dün, 28 Ağustos 2012 Pazar öğleye doğru başlayan ve tüm gece devam eden gözyaşı ve acı dolu bir anımı paylaşacağım. Merak etmeyin, Amerikan filmleri gibi bitecek… Kahraman (yani ben) kazanacağım veya en azından kazandığımı sandığım noktada bitireceğim bu yaşanmış hikâyeyi.

Oğlum Yahya’nın evi tam karşımızda… İki yıl önce aldık bu evi onun için. Aldık dediksek peşin parayla almadık. Amerika’da emlak endüstrisindeki çöküş son yıllarda ev fiyatlarını bir hayli düşürdü… Üniversitede okuyan çocukları olan aileler için özel bir program varmış… “Kiddie Condo” diye bilinen ve FHA tarafından desteklenen bu programa göre ev fiyatının yüzde 3.5 peşin ödemek yetiyor. Ev, yaşlı bir komşumuza aitti. Bir gün evini satışa çıkarmak istiyor. Bu iş için bir emlakçıya 3-5 bin dolar ödeyeceğine kendisi satmayı düşünmüş. Evinin bahçesine FOR SALE (Satılık) panosu koyarken eşim görüyor ve soruyor. Ertesi günü üç odası olan yüksek tavanlı bahçeli evi almak için konuşuyoruz ve araya emlakçı koymadan bir ay içinde tapusuna Yahya’nın ismini de ekleyerek satın alıyoruz… Neyse, evin damının tamiri, garaj kapısının yenilenmesi ve halıları söküp porselen fayans ile döşememiz gibi can sıkıcı zımbırtılarla dağıtmadan asıl hikâyeye dönelim…

Bu ay Muson yağmurları sonrası ön ve arka bahçesinde otlar büyümeye başladı… Genelde ağaçları, çalıları budama ve otları temizlemek için yılda birkaç kez bir veya yarım günlüğüne bir iki bahçıvan görevlendiriyoruz. Bahçıvanlar daha önce, otlarla baş edebilmek için kimyasal madde kullanmayı önermişti ama çevreyi zehirlememek için reddetmiştim. Bir saatte bitirebilecekleri bir işi bir günde yapsalar da ben otları elle koparmalarını öğütledim…

Bu yıl para sıkıntısı çektiğim için bahçıvana birkaç yüz dolar ödemek yerine kendim otları temizlemeye karar verdim. Kurudukları vakit yangın riskini arttırmasalardı, tüm otların bitki haklarını tanımak, onlara otonomi ve özgürlük vermek, ve en azından kurumadan önceki yeşil hayatlarını bağışlamak için eşimden başlayarak komşularımı ikna etmeye çalışırdım. Hatta lüzumsuz işler için her ay bizden para toplayan Ev Sahipleri Derneğinin sanırım tek yaptığı iş olan “Falanca numaralı evin sayın filanca sahibi. Ön bahçenizde otlar ilişikteki fotoğrafta görüldüğü gibi derneğin falanca maddesine aykırı biçimde büyümüşlerdir. Bir hafta içinde o otların kesilmesini rica ediyoruz” mesajlarını içeren mektuplara son vermeleri için kampanya başlatabilirdim. Hani otlara karşı abartılmış kültürel bir düşmanlığımız, ırkçı bir tavrımız var… Kozmetik bir dizi dogmalarla güzelim otlara karşı fanatik düşmanlar haline dönüşüyoruz. Hatta bir ara, yarı şaka, “Otların Bitkisel Haklarını Koruma Derneği” kurmayı bile düşünüyordum… İleride, “Nesilleri bitmek üzere olan Sünni mukallitleri, Nurcu şakirtleri, Nakşi müritleri ve Sigara tiryakilerini koruma Derneği” kurmayı ciddi ciddi hayal ediyorum ya, bu otlar ayrı J

Dün, beni güneşten koruması için eşimin verdiği şapka başımda ve hazırladığı buzlu su yanı başımda, otları tek tek köklerinden koparmaya başladım. Gah çömelerek, gah yere oturarak… Son yıllarda bulunduğum yerde Muson yağmurları ile birlikte sivrisinekler de peyda oldu… Banka adı verilen modern Karunlara aylık mortgagelerini ödeyemeyen sözde “ev sahiplerinin” boşaltmak zorunda kaldıkları binlerce evin bahçelerinde yosun tutmaya başlamış yüzme havuzlarındaki birikinti sular bu kentte sivrisinek sayısında son yıllarda büyük artışa sebep oldular.

Oğlum için aldığımız evin ön ve arka bahçelerinde birkaç çeşit ot ırkı veya aşireti yaşama mücadelesi veriyor… Maalesef isimlerini bilmiyorum. (Ot meraklısı etoburlar için Arizona’daki otların listesini makalenin sonuna ekledim). Her bir otu beslendikleri topraktan koparırken rahatsızlık hissettim… Otlar da bizim gibiydi; aileleri, aşiretleri, kabileleri ve ulusları vardı… Bahçemizin toprağında veya saksıda büyütmek için pazardan satın aldığımız, özel bir toprağa özenle diktiğimiz, hemen her gün suladığımız ve arada bir vitamin verdiğimiz bitkiler ve çiçekler gibi nazlı değiller “ot” diye yaftalayıp aşağıladığımız bitkiler…. Bizden izinsiz toprağımıza hicret edip çakılların arasına veya bir toprak parçasının üzerine gecekondu misali yer ediniyorlar. Sulamadığımız halde, gübrelemediğimiz halde, varlıklarını kabul etmediğimiz, hayatlarını ve renklerini takdir etmediğimiz halde Rablerinin kendilerine verdiği doğal yaşama haklarını kullanarak büyümeye ve çoğalmaya çalışıyorlar. Bizden sevgi dahil hiçbir şey beklemiyorlar. Yeter ki onların varlıklarına müsamaha edelim. Onları rahat bırakmamız karşılığında ciğerlerimiz için bedavadan oksijen üretmeyi bile görev biliyorlar. Gri veya kahverengi olan topraklarımızın üstünü yeşile boyamak için Tucson’ın yakıcı güneşine ve susuzluğa rağmen direniyorlar… Hatta varlıklarına müsamaha göstersek bazı otların neşelenip coştuğunu ve gözlerimize rengârenk çiçekler sunduklarına tanık oluruz. Üstelik otlar bu toprağın yerlisiydiler… Bu evlerimiz 1986 yılında bir inşaat şirketi tarafından buraya konmadan önce, ayrıcalıklı çalılar ve çiçekler buraya dikilmeden önce, bu otlar burada özgür ve mutlu bir hayat sürüyorlardı…

İşte bunları düşünerek, her otun kökünü sökerken suçluluk hissediyordum ve otlar dahil her şeyin yaratıcısı olan Allah’tan bağışlanma diliyordum… Allah’ın bu dünyada kurduğu evrim yasasıyla ben “halife”, yani besin zincirinin son halkası olmuştum ve bunlar milyonlarca yıl önce her nasılsa yollarımızın ayrıldığı atalarımın torunları idiler. Bu toprak beynimin nöronlarından kalbimin kaslarına, gözlerimdeki merceğin hücrelerinden parmaklarımın ucuna kadar tüm vücudumun kaynağıydı… Bu otlarla aynı toprağı, aynı yağmuru, aynı güneşi ve dahası binlerce aynı genetik kodu paylaşıyordum… Uzaktan akrabalarımdı bu otlar… Şimdi ben onları katlediyordum; hatta onlara karşı ilkel bir teknolojiyle de olsa soykırım uyguluyordum…

Bahçenin bir bölümünü daha bitirmeden karşıdaki evimizin garajından eşimin sesini işittim. Beni içeri çağırıyordu… Beni güneş çarpacağından endişe ediyordu. Yeter artık; başka zaman bitirirsin işi diyordu. Ama ben bir yandan otlara karşı şefkat duyguları hissederken, onlarla evrimli ve devrimli maceramızda tarihi kardeşliğimizi anımsarken, öte yandan bizden izin olmadan illegal olarak özgürce biten otlara pabuç bırakmamak için, köklerini bir anda kurutmak için gayret ediyordum, kendimi zorluyordum. Aslında otları yolduğum bölge, Yahya ile doğusundaki komşusunun (bizim karşı koşumuz) evi arasında çakıllı bir bölge idi. Bu bölgenin yüzde doksan beşi komşuya aitti. Hani ben komşunun temizlemesini istemek yerine ona iyilik olsun diye bu bölgedeki otları temizliyordum… Her nedense, o anda komşularım daha uyurken veya papazlar tarafından Klise’de uyduruk dini hikayelerle kandırılırlarken evlerinin ön bahçelerindeki otları temizleyerek bir komşuluk sürprizi yapmak istiyordum. Bunun için sağımız solumuz ve karşımızdaki evi düşünüyordum.

Yahya’nın eviyle komşusu arasındaki bölümü otlardan temizledikten sonra eşimi dinleyip dinlenmek için karşıdaki evime gittim. Üzerimdeki tişörtü ve kısa pantolonu çıkarıp banyoya girdim. Güzel bir duş aldım. Diyet uzmanı eşimin sunduğu sarısı çıkarılmış yumurta ile mantar içeren omleti daha yemeden önce gözlerimin sulandığını ve kaşındığını hissettim… Kaşınma kısa bir süre sonra acıya dönüştü… Sağ gözüm iyice kızardı… Buzdolabındaki bir bölümde tuttuğumuz alerji ilacından bir hap aldım. Kısa bir süre sonra acı ve kaşıntı azaldı…

Bir saat sonra eşim bana bir torba verdi… İçinde yumurta, makarna, portakal suyu, çeşitli konserveler bulunan bir torba… Yahya’nın evinde iki odayı kiralayan iki gençten birine vermemi istedi… Eşim ve ben bu kiracıları neredeyse ailemizin bir üyesi gibi kolluyoruz. Bazen sıcak yemeğimizi paylaşıyoruz, doktora götürüyoruz, kendilerine ilaç alıyoruz vesaire…  Torbayı teslim ettikten sonra, çıkışta evin ön bahçesinin daha önce temizlediğim bölümünde yeni otların bitmekte olduğunu görünce takıldım. Onlar daha büyümeden koparmaya başladım. Eşim bana birkaç kez seslenip vazgeçirmeye çalışmasına rağmen, on dakika kadar ot toplamaya devam ettim. Her nedense bu işi yarına bırakmak istemiyordum.

Eve dönünce birkaç dakika sonra özellikle sağ gözümde büyük bir acı hissetmeye başladım. Gözlerimden yaş akıyordu ve sağ gözümün beyazı kıpkırmızı olmuştu. Birkaç saat sonra ağrı çok keskinleşti. Sanki gözüme iğne batırılıyordu… Otların hışmına uğramıştım… Yüzümü yıkadım, 24 saatte sadece bir tane almam gereken Alerji hapını bir kez daha aldım. Eşim acıdan kıvranarak ve otları kahrederek ortalıkta dolanan beni zar zor koltuğa oturtup gözüme çay poşeti koymaya çalıştı. Bunun hiçbir yararının olmadığını söyleyip protesto ettim ama aldırmadı… Yemek odasındaki masada hukuk derslerinden biri olan Tort ile ilgili yasaları ve bazı mahkeme kararlarını çalışan Yahya da yardıma geldi… Bir göz damlası varmış. İsteğim üzerine onu buzdolabında birkaç dakika soğuttuktan sonra gözlerime birkaç damla akıttı… Geceleyin saatlerce hayatımın en işkenceli anlarını yaşadım…  Beni güneş çarpmamıştı ama otlar çarpmıştı, hem de onikiden vurmuşlardı.

Neyse, ot katliamı ve vicdan azabı ile başlayan bu maceram göz azabıyla sonuçlandı… Bu sabah uyandıktan sonra, yaşadığım bu bir 10-12 saat süren işkence ile ilgili olarak kendi kendime şunları sordum. Acaba beni acı ile inletip cezalandırılmama sebep olan hata neredeydi?:

  1. Acaba otlara ve yabani çiçeklere karşı katliam yaptığım için mi?
  2. Acaba otlarla akraba olduğumu düşünüp onları koparma konusunda suçluluk hissettiğim için mi?
  3. Acaba otlara karşı alerjili olduğumu bildiğim halde bu yasaya meydan okuduğum için mi?
  4. Acaba bu işi yaparken özel bir maske takmam mı gerekiyordu?
  5. Acaba çevreyi çok düşündüğüm ve bu yüzden diğerleri gibi kimyasal zehir kullanmadığım için mi?
  6. Acaba isimlerini bile bilmediğim “komşularıma” iyilik yapmak istediğim için mi?
  7. Acaba önce beni ot yolmam için harekete geçiren eşime uyduğum için mi? Yoksa daha sonra durmam için beni uyaran eşimin uyarısına uymadığım için mi?
  8. Acaba geçimlerini bu işi yapmakla sağlayan adamları görevlendirmek yerine onları ve ailelerini bu işten mahrum ettiğim için mi?
  9. Acaba daha önce işlediğim bir günahtan, hatadan dolayı mı?
  10. Acaba… Acaba…?

Karmaşık felsefi ve politik konular üzerinde düşünmeyi ve tartışmayı seven ve bir kısmına çözümler ve cevaplar ürettiğini sanan birisi olarak otlarla ilgili olarak yaşadığım bu olayın sırrını çözemiyorum.

Otların hikmeti, kerameti veya bana verdikleri dersi unutmayacağım. Otların yanında şeyhler halt etmiş!
NOT:

Merak edenler için Arizona’daki otların listesi:

Alkali Heliotrope
Annual Bluegrass
Annual Goldeneye
Annual Sowthistle
Annual Yellow Sweetclover
Barestem Larkspur
Barnyardgrass
Bermudagrass
Bitter Rubberweed
Black Medic
Black Mustard
Bluestem Pricklepoppy
Blueweed
Broadleaf Milkweed
Broadleaf Plantain
Broom Snakeweed
Browntop Panicum
Buckhorn Plantain
Buffalobur
Bur Clover
Burroweed
Camelthorn
Camphorweed
Canada Thistle
Canaigre
Cattails
Climbing Milkweed
Cluster Dock
Coast Fiddleneck
Common Cockelbur
Common Lambsquarters
Common Mullein
Common Purslane
Coulter Spiderling
Creeping Woodsorrel
Crownbeard
Curly Dock
Dallisgrass
Dandelion
Desert Baileya
Desert Saltgrass
Desert Senna
Desert Thornapple
Desert Tobacco
Dodder
Feather Fingergrass
Field Bindweed
Field Sandbur
Fingerleaf Gourd
Fivehook Bassia
Fly Mushroom
Fringed Pigweed
Gambel Oak
Globemallow
Globemallow
Golden Corydalis
Gordon Bladderpod
Green Foxtail
Greenspored Mushroom
Hairy Bowlesia
Halogeton
Hemp Sesbania
Henbit
Hoary Cress
Hog Potato
Horehound
Horse Purslane
Horseweed
Johnsongrass
Junglerice
Juniper
Khakiweed
Kings Lupine
Lambert Crazyweed
Large Crabgrass
Leafy Pondweed
Little Mallow
Littleseed Canarygrass
London Rocket
Malta Starthistle
Mediterraneanrass
Mexican Sprangletop
Milk Thistle
Monolepis
Narrowleaf Goosefoot
Nettleleaf Goosefoot
New Mexico Copperleaf
Nuttall Milkvetch
Orange Caltrop
Palmer Amaranth
Pingue
Povertyweed
Prickly Lettuce
Prostrate Knotweed
Puncturevine
Rabbitfootgrass
Red Sorrel
Red Spiderling
Red Sprangletop
Redstem Filaree
Rescue Brome
Rocky Mountain Iris
Rubber Rabbitbrush
Russian Knapweed
Russian Thistle
Sacred Datura
Saltcedar
Sand Peppergrass
Scarlet Morningglory
Seepwillow Baccharis
Shepherdspurse
Silky Sophora
Silverleaf Nightshade
Silversheath Knotweed
Silverweed Cinquefoil
Sixweeks Grama
Sixweeks Needle Grama
Skeletonweed Eriogonum
Slimleaf Bursage
Slimpod Senna
Small Groundcherry
Small Matweed
Smallflower Gaura
Southwestern Cupgrass
Spiny Aster
Spiny Sowthistle
Spurges
Spurges
Spurges
Spurred Anoda
Squirreltail
Stinkgrass
Sunflower
Tall Morningglory
Tansymustard
Threadleaf Groundsel
Trailing Four O’clock
Tree Tobacco
Tuberous Sida
Tumble Pigweed
Western Bracken
Western Clammyweed
Western Honey Mesquite And Velvet Mesquite
Western Sneezeweed
Western Whorled Milkweed
Wheelscale Saltbush
White Clover
White Sweetclover
Whitethorn
Wild Barley
Wild Celery
Wild Oat
Witchgrass
Woolly Tidestromia
Wooly Morningglory
Wooton Loco
Wright Groundcherry
Wright Saltbush
Yellow Nutsedge

(Yukarıdaki listeyi, tarifleri ve resimleriyle birlikte içeren kaynak:

http://www.uapress.arizona.edu/onlinebks/WEEDS/SPECIES.HTM )

 

Share