İki Başlı Bebek ve Dandik Sorular

Share

İki Başlı Bebek ve
Uyduruk Dinler/Mezhepler
Üreten Dandik Sorular

Edip Yüksel
3 Ağustos 2012
www.19.org

 

Sizi biraz eskilere götüreceğim. İlk basımı 1988 yılında yapılan ve piyasada kalmayan Kitap Okumanın Zararları adlı kitabımdan “iki başlı bebek” başlıklı bir bölümü alıntılayarak başlayacağım:

İki başlı bebek

Hep aynı tür kitapları, kritik etmeden, muhakeme yapmadan okumanın sebep olduğu kitap hipnozuna ya-kalanmış bir okuyucumun bana gön-derdiği anket formunda; tek vücutlu, iki kafalı bir bebekle ilgili olarak yönelttiği soru, binlerce örnekten sadece birisidir.

Tek vücutlu, fakat iki başlı doğan bir bebekle ilgili olarak neleri merak edersiniz? Aklınıza birbirinden ilginç birçok soru takılır.

Mesela:

İki başlı bebek kendi kendisiyle nasıl konuşacak? Başlardan birisi ile diğer baş anlaşamazsa sorunu nasıl halledecekler? Biri sağa diğeri sola gitmek istese nasıl karar verecekler? Bir kafa namaz kılmak istese, diğeri içki içmek istese ne olacak?

Bu iki başlı bebek nasıl evlenecek? Biri hanımını severken diğeri nefret etse sorunu nasıl çözecekler? gibi bir çok önemli soru ve problem aklımıza gelir. Fakat bizim okuyucu, tek kafalı olmasına rağmen, iki kafalı bebek kadar antikadır. Bakın en çok neyi merak etmiş:

“Bu iki başlı bebek ölünce mezara nasıl konacak? Zira bir başı kıbleye doğru çevrilince diğer başı başka yöne bakacak”

Fıkhi tartışmalar ve ihtilaflar içeren kitapları okuya okuya fıkıh hipnozuna yakalanmış bu okuyucum, aslında çok ender rastlanan bir okur tipi değildir.

Senelerce, dil bilgisinin en detaylı ve hatta gereksiz konularını, sarf ve nahiv denilen gramer bilgilerini talim ederek gramatik hipnoza yakalanmış bir edebiyatçı için iki başlı bebek eğer yaşasaydı, şöyle bir sorun oluşacaktı: “Acaba bu iki başlı bebeğe “O” mu yoksa “onlar” mı denmeli; yoksa Arapçadaki tesniye kipi özel olarak Türkçeye ithal edilip sadece iki başlı bebek için mi kullanılmalı?” Hatta “iki başlı bebek” tanımının bile yanlış bir tanımlama olabileceğini ileri sürecek ve “tek vücutlu bebekler” tanımının daha doğru olacağını savunacaktı.

Siyasi hipnoza yakalanmış birileri için bu iki başlı bebeğin gazete sahifelerine geçmesi, önemli olayların cereyan ettiği bir dönemde tümüyle bir dikkat dağıtma oyunudur. Böyle sakat bebekleri, belki CİA,  yahut KGB, belki de Siyonistler planlamış olabilirler!.. Sakat bebeklerin anne ve babalarını iyi araştırmalı!..

Gelelim günümüze…

“Şimdi bu sorular burada soruluyor. Güzel acaba Hz. Peygamber(S.A.V) zamanındaki insanlar aptalmıydı da ona sormadı? Sormuşlardır…”

Aklınca ciltler dolusu çelişkiler hazinesi uyduruk hadis kitaplarını savunmak için yukarıdaki eleştiriyi yöneltiyor Sünni arkadaşlar… Kuran’da birçok ayet “Yeseluneke” (sana soruyorlar” veya “Qalu” (dediler) diye başlar ve “Qul” (de ki) diye devam eder.

Ancak, Kuran’ın cevap vermediği muamelat ile ilgili tüm sorular şu ayetlerin ışığında değerlendirilmeli:

5:101     Gerçeği onaylayanlar, açıklandığı vakit hoşunuza gitmeyecek şeyler hakkında sorular sormayın. Kuran’ın ışığında sorarsanız size açık olurlar. ALLAH özellikle onlardan söz etmedi. ALLAH Bağışlayandır, Yumuşaktır.

20:114   Gerçek Yönetici olan ALLAH çok yücedir. Sana vahyi tamamlanmadan önce Kuran’ı (anlamak için) acele etme ve, “Rabbim, bilgimi arttır” de.

75:16    Onu aceleye getirip dilini oynatma.
75:17    Onu toplamak da okutmak da bize düşer.
75:18    Biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşunu izle.
75:19   Sonra, onu açıklamak da bizim görevimizdir.

Maalesef Muhammed peygamberden yıllarca sonra değişen koşulları gözününe alarak ve insanın fıtratının islam üzere olan gerçeği (30:30), ve insan aklının önemi vurgulanarak cevap verilmeyen bir sürü soru sorulmuş ve cevapları Kuran’da bulunmayınca da müşrikler, cahiller ve münafıklar tarafında hadisler uydurularak SADECE Kuran’ı ileten Allah elçisi adına cevaplar uydurulmuştur.

Sen Allah’ın sana verdiği aklınla cevabını bulabileceğin sorulara, aklına ihanet ettikten sonra cevap bulmak için illa Allah ve elçisi adına bir hüküm arıyorsan, bu talebe ciltler dolusu arz sunacak ruhban çıkacaktır. Din Günü aranızda yapacağınız kavgaya tanık olmak istemem doğrusu…

Kuran felsefi sorgulamayı alabildiğine teşvik eder. Yüzlerce ayette konuları düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı, kritik bir biçimde analiz etmemizi hatırlatır… Örneğin:

17:36     Bilmediğin bir şeyin ardına körü körüne düşme, çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, hepsi ondan sorumludur.

Kuran’a ve akıllarına ihanet edenler işin ilginci bu ayetlere kör ve sağır kalırlar. Maalesef MUKALLİTLEŞİP MÜRİTLEŞEN bu tipler Felsefi sorgulamayı hiç yapmazlar; kritik düşünmezler; aksine akıllarını kullananları, felsefi sorgulamayı yapanları ve kritik düşünenleri “aklınızı putlaştırıyorsunuz” diye şeytanın diliyle eleştirirler. Daha önce Yahudilerin sorduğu “ineğin rengi ne olmalı? İnek yaşlı mı yoksa genç mi?” biçiminde özetlenen kıldan tüyden sorular ve formaliteler ile ilgili binlerce soru sorarlar. Daha doğrusu çocuk yaşta Allah ve elçisi adına din ve mezhep uyduran ruhbanlar tarafından bu tür sorular sormaya yönlendirilirler…

2:67     Hani, Musa halkına: “ALLAH bir inek boğazlamanızı emrediyor” demişti. “Bizimle alay mı ediyorsun” deyince de “Cahilce davranmaktan ALLAH’a sığınırım” dedi.

2:68     “Bizim için Rabbini çağır da onun niteliğini bize açıklasın” dediler. “O diyor ki, o ne yaşlı ne genç, ikisinin ortasında bir düvedir. Size emredileni yapın” dedi.

2:69     “Bizim için Rabbini çağır da onun rengini de açıklasın” dediler. “O diyor ki, o rengi parlak sarı bir düvedir, bakanların içini açar” dedi.

2:70     “Bizim için Rabbini çağır da, onun niteliğini bize daha da açıklasın. Çünkü düveler bizce birbirine benziyor. ALLAH dilerse yolu buluruz” dediler.

2:71     “O diyor ki, o düve yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir düvedir” dedi. “İşte şimdi gerçeği getirdin!” diyerek sonunda düveyi boğazladılar; az kalsın bunu yapmayacaklardı.

Dandik Sorulara birkaç Örnek

Dün birisi şu soruyu yöneltmişti Youtube’deki bir videomun altına. Nokta ve virgülleri sarhoş olan bu eleştiriyi aynen alıyorum ve bu dandik soruya verdiğim cevabı ekliyorum:

SORU: “Edip bey,aişe validemizin-ebu bekir in,ömer in varlığını ispat eden,peygamberimizin doğum tarihi ve yeri gibi bilgilerin olduğu bir ayet söyleyin lütfen.”

CEVAP: Doğru ya bu çok önemli bilgiler olmadan Kuran’ı hiç anlayamazsın, erdemli bir insan olamazsın, hatta yemek bile yiyemezsin! Cennete hiç gidemezsin! Dahası, Kuran’da isimleri geçmeyen bir sürü elçi var… Hatta hadis kitapları bunların 125 000 olduğunu rivayet eder… Bu isimleri de öğrenmek lazım… Acaba nereden bulacağız bu listeyi. “Bu bilgilerin olduğu bir ayet” yok. Galiba Din Gününde bize sorulacak soruların arasında bu müthiş bilgiler ile ilgili sorular olacak. Cevapları için peygambere en çirkin iftiraları yakıştıran hadis kitaplarına talim etmeliyiz, değil mi?

Bir başkası, 24:31 ayetindeki Khumur (örtü) kelimesini “başörtüsü” olarak tahrif eden hadisçi-mezhepçi Kuran çevirilerine yönelik video ve makalemle ilgili olarak aşağıdaki eleştiriyi yöneltti ve cevabını aldı:

SORU: “Edip Yuksel hadi başörtüsünü geçtik diyelim, bi kadının örtünme sınırı nedir mesela? Eteği nekadar kısa olabilir dekolte ne kadar olabilir bi standartı yokmudur bunun?”

CEVAP: Bu o kadını bağlar. Abdest konusunda ellerin dirseklerini, ayaklarını topuklarını belirleyen Allah, mufassal olan kitabında bu sorunun da cevabını verirdi. Ama kelime sıkıntısı çekmeyen Allah bunu özellikle serbest bırakmış. İlgili videoyu izleseydin bu soruyu tekrar yöneltmezdin… Kadının kocası eşinin kendisini azgın erkeklerin sarkıntılıklarına maruz bıraktığını görürse eşine bu konuda tavsiyede bulunabilir; ama kadın bu konuda karar merciidir… Eğer erkek eşinin namuslu olup olmamasından kuşkulanıyorsa boşanabilir… Yoksa kadın erkeğin kölesi değildir.

Dikkat edersen, bize sadece Kuran’ı ileten elçinin (6:19; 6:112-116; 7:3; 25:30 …) Kuran’da anlatılan örnekliğini izliyoruz ve sizin gibi arkadaşların yönelttiği yüzlerce, binlerce soruya Kuran yoluyla cevap veriyoruz… Eğer, soruların cevabı için sen peygamberden 230-310 yıl sonra uydurulan hadis kitaplarındaki veya mezhep veya menkıbe kitaplarındaki uydurmaları izlemek istiyorsan bu senin problemindir…

İslam denilince akıllarına kadının saçındaki erkeğin yüzündeki kıllar, sağ eller ve sol eller, sağ ayaklar ve sol ayaklar, kılı- şerifler ve hırka-i şerifler, kandiller ve mevlütler, takkeler ve tekkeler, ebuler ve ibnuler, falanca hadis filanca habis, falanca hoca filanca şeyh, velhasıl dandik konular ve dandik sorular gelenler iki başlı bebek denince aklına kıble gelenler gibi kıbleyi şaşırmış tiplerdir…

Bu tipler akıllarını kullanarak, TEVHİD prensibiyle özgür olmaya karar vermedikçe sağdan yanaşan bir şeytanın, bir şarlatanın, bir afyon tüccarının cemaati ve müridi olmaya mahkum olacaklardır.

NOT: MESAJ çevirisinin giriş bölümüne koyduğum, “Kuran’ı Okuyup İncelemek İsteyenlere Bazı Hatırlatmalar ve Öneriler” başlıklı makaleyi okumak için şuraya makalenin ismi üzerine tıklayınız.

Share