Edip Yüksel’in Avrupa Parlamentosundaki Konuşması

Bir katliam, savaş veya bir insan hakları ihlali kendi içinde münferit bir hadise değildir. Bunlar, bizlerin seçtiği çok daha büyük bir sistemin, bir ideolojinin ve yaşam tarzının parçalarıdırlar. Tüm bu parçalar, kadınlara nasıl davrandığımız, fakire hangi gözle baktığımız, hayvanlara nasıl muamele ettiğimiz, çalışıp değer üreten insanı, dünyayı, ailemizi ve insanlığı nasıl değerlendirdiğimizle birebir ilişkilidir, bağıntılıdır. Bir katliam, savaş veya bir insan hakları ihlali, yaşam tarzımızın bir tezahürüdür, kendi oluşturduğumuz ve bizi çevreleyen sistemin, değerler dizisinin/kendi paradigmamızın nihai bir ürünüdür.

Kapitalizm Canavarının Mezar Taşı

Milyonlarca aç insana rağmen çürümeye terkedilmiş milyonlarca ton buğday, kapitalist sistemi “insanlığa karşı suç işlemekten” mahkûm etmek için tek başına yeterlidir. Kapitalist canavarı tarihin çöplüğüne, ikizi olan komünist diktatörlüğün yanına atmalıyız. Her ikisi de mantıkta Hatalı İkilem diye bilinen yöntemi kullanarak dünyayı uzun sure kandırdılar. Kapitalizm, kapital cezayı (capital punishment), yanı ölümü çoktan hakketmiştir. Biraj’ın yukarıdaki son cümlesini kapitalizmin mezar taşına yazabilirsiniz… Özellikle çürümeye terkedilmiş milyonlarca ton gıda maddesinin resmiyle birlikte!