Beni Şeyhleriyle Karıştıranlara

Bu mukallit ve müritler bizleri de kendileri gibi görmek için can atıyorlar ve uyduruyorlar. Psikolojide buna “projeksiyon” diyorlar. Mezhep öğretileriyle mukallitleşerek, tarikat menkıbeleriyle müritleşerek insanlara kul ve köle olanlar Kuran’ın TEVHİD mesajıyla özgürleşen insanların birbirini desteklemelerini ve bir duvar gibi zulme ve batıla karşı mücadele verişlerini kendi cemaatlerindeki rabıtayla ve destekle karıştırıyorlar. Halbuki sadece hakka, yani gerçeğe teslim olarak özgürleşmiş insanların oluşturduğu gruplar ile robotlaştırılmış, köleleştirilmiş insanların oluşturduğu cemaatler ve tarikatlar arasında büyük fark var. Hangi şeyhe müritler ilk adıyla hitap ediyor? Hangi şeyhi müritleri eleştirir? Hangi şeyhin meclisinde şeyhe hakaretlere izin verilir? Arkadaşlarıma ve yoldaşlarıma hakaret eden bu kişi yukarıda belirttiğim önemli farkın farkında değilse entelektüel düzeyi çok düşük olmalı, farkında ise ahlaki düzeyi!

Usul-ul Fıkıh Lokantaları

Eğer birileri bilgi sahibiyse bunu o kişinin tiltinden ve makamından değil, onun paylaştığı bilgiden öğreniriz. Eğer o bilgiyi takdir etmiyorsak demek ki ona layık değiliz. Layık olmayanlar taklit ederse daha çok layık olmazlar; aksine daha az layık olurlar o bilgiye. Böyle bir ortamda bilgi ihanete uğrar, suiistimal edilir ve hurafelerle karıştırılır.

‎Uyduruk Prof Haydar Baş

Keşke şaka olsaydı. Maalesef yolları, binaları, lokantaları, okulları, stadyumları, camileri, kuyrukları, facebookları paylaştığımız insanların büyük bir kısmı böyle… Halkın beyni politikacılar ve din adamları tarafından öylesine tahrip edilmiş ki insanlığın hala yaşaması bile Allah’ın rahmetinin ve bağışlamasının büyük bir delili.

Cüppeli Meydan Okumuş

İnşallah Şubat ayında Türkiye’ye geliyorum. O zaman Cüppeli’nin dayandığı uyduruk kitapların örümcek ağı kadar bile onu tutamayacağını Allah’ın izniyle herkes görecek. Karşısında her dediğine salavat getiren cahilleri veya Kuran’dan habersiz televizyon programcılarını görünce bülbül gibi konuşan bu müşriğin meydan okumasını kabul ediyorum. @edipyuksel

Said’in Sobası ve Ateistler

Said-i Nursi’yi en çok eleştirenlerden biriyim. Özellikle teolojik hezeyanlarını ve çelişkilerini… Ama bu adamın samimiyet ve cesaretine, doğal zekasına, maruz bırakıldığı zulümlere karşı direnişine ve buna rağmen sergilediği barışçı tavrına saygı gösteriyorum ve sizi de buna davet ediyorum. Ateist olmanız insafsız ve vicdansız olmanızı gerektirmez sanırım. Zira insaf ve vicdan sahibi ateist arkadaşlarım oldu: hem hapishanede hem de hapishane dışında!

Firavunlara ve Sihirbazlarına karşı Kürt Musalar ve Harunlar

Kürtlerin varlığını bile inkar eden, onları kart-kurt hikayeleriyle “dağ Türkü” olarak ilan eden, dillerini yasaklayan, köylerinin isimlerini değiştiren, çocuklarına Kürtçe isimler vermeyi yasaklayan, NevRuz bayramlarını bile yasaklayan ve daha sonra zorda kalınca o bayrama izin veren ama onu bir “Türk bayramı” olarak çalmaya çalışan, tüm dünyanın bir Kürt lider olarak bildiği Selahaddini Eyyubi’yi bile Türkleştiren…. ve en son Said-i Kürdi olarak bilinen ve kitaplarında yüzlerce yerde kendisinin Kürd olduğunu bildiren bu adamı TÜRKLEŞTİREMEYİNCE halkın dini hormonlarını gıdıklayarak, onu uyduruk belgelerle hem Seyit ve hem Şerif ilan ederek yüzde yüz ARAPLAŞTIRAN ve böylece Kürtlerin varlığını, tarihini, kültürünü ve hatta tarihi kişiliklerini inkar edip çalan alçakları gördükçe iğreniyorum.

Hem Şerif hem Seyit

Türkiye’nin bozuk öğretim ve eğitim sisteminde kritik düşünme yerine ezbercilik eğitiminden geçen, dini ve milli dogmaları iyi ezberleyince de kendilerine Profesörlük unvanı verilerek resmi sihirbazlara dönüştürülen bu eğitilmiş cahiller güya 35 yıl soy-sop araştırmışlar. Evet, bu adam Saidi Nursi’nin soyunu araştırmak için 35 yıl maaş almış. Bunu tek başına da yapmamış. Yani bir grup “akademisyen” 35 yıl önce, Said’in Nursi’nin Kürt olmadığını isbat etmek için görevlendirilmiş. 35 yıl toprağı eşeledikten sonra patatesi keşfetmişler. Tüm dünyaya hayırlı ve uğurlu olsun. Bu müthiş buluş için patent almak için başvurmamışlarsa hemen başvursunlar!

Ahmet Hulusi’in Kuantumlu Hallac Çorbası

Bilimsel ve felsefi konularda yeterli bilgiye ve kritik düşünme deneyimine sahip olmayanları Dipak Chopra gibi, Hans Aiberg mahlasını kullanan Malatyalı şarlatan gibi etkileyebiliyor. Kullandığı yöntemin formülü basit: Bir kazan dolusu tasavvuf ve hadis hikâyesine bir tutam kuantum fiziği, bir kepçe bilimsel terimleri karıştırıp Sünniler için “Kuantumlanmış Hallac-i Mansur Çorbası” adını verebileceğimiz bir çorba pişiriyor ve onu her derde deva diye pazarlıyor. Çorbayı pazarlamada bir hayli yetenekli olduğu anlaşılıyor.

Türkiye’de Dini ve Milli Putlar

* Atatürk ölülere tapanları eleştiren bir aydın olmasına rağmen, onun fikirlerine ihanet edilerek ölümünden sonra mezarı türbeye çevrildi ve kendisini insanüstü bir varlık haline dönüştüren geri kafalı devlet adamları tarafından çürümüş kemiklerini içeren mezarı huşu ile ziyaret edilen ve raporlar verilen bir mabed olarak kullanıldı. Türkiye’de ismi binlerce sokağa, caddeye, mahalleye, okula, binaya, hava alanına, üniversiteye verilen Atatürk ismi işin ilginci kimseye soyisim olarak verilmeyerek resmen ilahlaştırılmaktadır. Türkiye halkını düşman kamplara bölen ve yetmiş yıldır yaşadığımız birçok toplumsal ve politik sorunları üreten bu resmi putperestliği protesto için bundan sonra Türkiye’de Atatürk’ü Koruma Yasası tarihe gömülünceye kadar künyemi Atatürk olarak değiştiriyorum. Gerekirse bundan sonra basacağım İnglizce ve Türkçe kitaplarımın üzerine bu künyemi de ekleyeceğim. Atatürk’e, İsa’ya, Muhammed’e en büyük düşmanlığı onlara iftira ederek, onlar hakkında ilkel palavralar uydurarak onları insanüstü putlar haline dönüştürenler, onları yasalar veya fetvalarla zorla sevdirmeye çalışanlardır. Tüm dost ve düşmana bildirilir.

Şşş! Cüppeliyi Karşılama Merasimi İçin bir öneri :)

Şeyhin mübarek sakal-ı şerifinden 7 kıl-ı şerif koparan bir mürit bu 7 kıl-ı şerifi birbirine bağlayıp bir kolye olarak boynunda 7 gün dolaşırsa aşsızlık, işsizlik ve eşsizlik büyüsünden kurtulur. Müceddid-i Elf-i Sani İmami Rabbaninin imanı zayıf müritlerden gizlenen Kenz-ul Esrar fil Keramet-il Lihyat-ill Şerif isimli kitabında şöyle buyurur:

Ehl-i Palavra vel Cemaat’in Başaldatıcıları ve Yaşar Nuri Öztürk

Yaşar Nuri iyi bir koca olmayabilir, iyi bir işadamı, veya iyi bir politikacı olmayabilir; ama yüzyıllar boyunca din adamları tarafından İslam dinine karşı işlenen ihaneti en açık biçimde sergileyen ve bir milyardan fazla insanı geriliğe mahkum eden felaketli doğmaların içyüzünü ortaya çıkaran çağımızın önemli bir müslüman entelektüelidir.

İstidrac veya Şeytanın Evliyaları

İstidraç’ın tarifi kısaca şu: Olağanüstü hal, peygamber gösterirse mucize, şeyhler gösterirse keramet, müritler gösterirse feraset, fasıklar gösterirse istidraç… Yani hiçbir anlamı olmayan, palavradan, zıvanadan, hikayeden bir şey… Zira kendi başına ne peygamberi, ne sahtekar şeyhi, ne beynini tekkeye hibe etmiş olan müridi, ne de fasığı (günahkarı) ayırt ediyor. Senin daha önceki mukallitçe kabulüne veya önyargına göre değişiyor. Yani İSDİTRAC denilen hikaye kısaca şu:

Kahramanperestlik

İşin ilginci böylesi abartıcı bir tavır, sevdiğimizi iddia ettiğimiz o insana da ihanettir ve hakarettir. Zira o insan hayattayken hatalarını öğrenip sürekli kendisini geliştirmiştir ve eğer hayatta olsaydı ve bu hatası hatırlatılsaydı büyük olasılıkla onu da düzeltecekti…

Mukallitlerin Projeksiyon Marazı

Uyduruk hadis ve uyduruk mezhep dinini izleyenlere mezhep kitapları MUKALLİT der. Mukallitler müçtehid olan mezhep imamlarına körü körüne uymakla yükümlüdür. İşte kendi mezhebine göre mukallit bir dogmatik ve sağlıklı düşünme konusunda özürlü tiplerin burada TEVHİD mesajıyla özgürlüklerine kavuşmuş, kelle sayılarına, çevrenin baskısına rağmen, hatta çeşitli riskler alarak atalarından/çevrelerinden miras aldığı doğmaları sorgulamış kişileri psikolojide PROJEKSİYON denilen marazi yöntemle mukallit diye suçlamalarına güzel bir cevap vermiş…

Niyet Ettim Uydum Cemaate!

Dünya dinleri bir tek soruya yüzlerce değişik cevap verirler. Doğmalar çok sayıda mukallit kafaları kendilerine çeker. Kalabalığın dinine uyanların önemli bir kısmı er veya geç o dine inanır ve o dinin doğmalarını rasyonalize etmeye çalışır. Bunların bir kısmı iyice fanatikleşerek kendilerini doğmaya adar. Eski mukallitler yenilerin taklit etmesini sağlar. Bu taklit zinciri sürer gider. Peki neden dinsel taklit ve taklidi iman bu derece yaygın?