21 yıl Sonra Hala Dövüyorlar

Share

1992 Yılında Önerdiğim Çeviriden 21 yıl Sonra Hocaların Çoğu
Hala Kadınları Dövüyorlar

Edip Yüksel
www.19.org

Kadınları Dövmeyin

Erkekler kadınları gözetirler. Zira ALLAH herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar, (Tanrı’nın yasasına) boyun eğer ve ALLAH’ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. İffetlerinden endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın. Size itaat ederlerse onlara karşı bir yol aramayın. ALLAH Yücedir, Büyüktür.”

(4:34 ayeti, Edip Yüksel’in 1992 yılında yayımlanan Kuran Çevirilerindeki Hatalar ve MESAJ adlı Kuran çevirisinden)

 1992 yılında yayımlanan Türkçe Kuran Meallerindeki Hatalar adlı kitabımda anlamları Muhammed peygamberden 200-500 yıl sonra münafıklar ve müşrikler tarafından uydurulan hadis ve mezhep öğretilerine uydurulmak amacıyla çarpıtılan ve bir kısmı çok önemli konular hakkında otuz beş ayetin doğru çevirilerini sunmuş ve aklın ve kainattaki ayetlerin ışığında ve kelimelerin Kuran’ın diğer ayetlerindeki kullanılışlarını dikkate alarak tartışmıştım.

O günden şu zamana bazı çeviriler (örneğin Diyanet İşlerinin yeni çevirisi) bu eleştirimi haklı bularak kısmi düzeltmeler yaptı ve hatta bazıları neredeyse tamamen düzelttiler (örneğin o tarihten sonra Yaşar Nuri tarafından yapılan çeviri). Buna rağmen piyasadaki çevirilerin çoğu bu ayetteki dört ifadeyi yanlış çeviriyor.

Erkekler Kadınları Gözetirler Onları Dövmezler

“Erkekler kadınları gözetmekle yükümlüdür. Zira Allah, herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar, (Tanrı’nın yasasına) boyun eğer ve Allah’ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. Onur ve namusları konusunda endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın, nihayet onları çıkarın.* Ancak, sizi dinleyip vazgeçerlerse onlara karşı bir yol aramayın. Allah Yücedir, Büyüktür.”(4:34)

Bu ayet, erkek despotluğunun egemen olduğu yozlaşma döneminde uydurulan hadislerin etkisiyle dört noktada anlam tahrifatına uğramış bulunuyor. Türkçe meallere yansıyan bu hataları sırasıyla analiz edelim:

Birinci hata

Ayette geçen “erricalü kavvamune alennisai” ifadesi, “erkekler kadınları gözetir,” yahut “erkekler kadınların geçiminden sorumludur,” veyahut “erkekler kadınlara karşı dürüst olmalıdır” biçiminde çevrilmesi gerekirken gördüğüm tüm Türkçe mealler, buradan erkeğin kadınlar üzerinde otoriter olduğu anlamını çıkarmışlardır. Mesela:

Diyanet:

erkekler kadınlar üzerine hakimdirler.

Süleyman Ateş:

Erkekler kadınlar üzerine yöneticidirler.

Osman Keskioğlu:

erkekler kadınlar üzerine yönetici ve koruyucudur.

Ali Bulaç:

erkekler kadınlar üzerinde sorumlu yöneticidirler.

Tüm meal yazarları söz birliği etmişçesine, “kavvam” kelimesini “yönetici, hakim” olarak çeviriyor. Halbuki bu kelimenin geçtiği diğer ayetlerde aynı anlamı vermiyorlar. Örneğin, aynı surenin 135. ayetindeki “kavvamine” kelimesine verdikleri anlamlar şunlardır:

Diyanet:

Allah için şahid olarak adaleti gözetin.

Süleyman Ateş:

adaleti tam yerine getirerek Allah için şahitlik edenler olun.

Osman Keskioğlu:

Allah için şahit olarak adaleti gözetin.

Ali Bulaç:

…  Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutanlar olun.

4:135′ de geçen “kavvam” kelimesine “gözeten, tam yerine getiren, ayakta tutan” gibi anlamlar veren meallerimiz, neden 4:34′ de geçen aynı kelimeye “hakim, yönetici” gibi farklı anlamlar vermektedirler?

5:8 ayetinde geçen “kavvam” kelimesine de aynı şekilde “gözeten, ayakta tutan” anlamını veren meal yazarlarımız, neden kadınlar söz konusu olunca kelimenin anlamını değiştirip sertleştirme ihtiyacı hissetmişlerdir?

“Kavvam” kelimesi KVM kökünden türer. Bu kökün türevlerinin geçtiği tüm ayetleri incelerseniz hiç bir yerde “yönetici ve hakim” anlamını bulamayacaksınız. Nitekim Kuran, yönetici ve hakimler için “hükkam” kelimesini kullanır (2:188) Araplar, evin geçimini sağlayan erkekler için şu deyimi kullanırlar: “Fülanün kavamu ehli beytihi” yahut “kıyamu ehli beytihi”.

İkinci hata

4:34 ayetindeki “faddelellahu badehum ala badin” ifadesini, “herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir” biçiminde çevirdiğimiz dikkatinizi çekmiştir. Tüm mealler, bu ifadeyi, erkeklerin kadınlardan üstünlüğü olarak anlaşılacak bir biçimde tercüme etmişlerdir. Hatta bazı mealler bu üstünlüğün yönünü açıkça belirtir. Örneğin Fikir yayınlarının Nüzul Sebepli Kuran Meali’nde sözkonusu bölüm şöyle:

…  Bu sebepledir ki Allah bazılarını (erkekleri) bazılarından (kadınlardan) üstün kılmıştır… (4:34)

Parantez içindeki ayırım, putperest ortaçağ Arap kültürünü yansıtan hadis kitaplarının etkisinden kaynaklanıyor. Ayetteki ifade, “faddalellahur ricale alen nisai” (Allah erkekleri kadınlara üstün kılmıştır) biçiminde değil. Ayetteki ifadenin kelimesi kelimesine çevirisi şöyledir: “Allah onların bazılarını bazılarına üstün kılmıştır.” Ayetteki “badehum” (bazılarını) kelimesindeki “hum” zamirini sadece erkeklere gönderdiğinizde anlam şöyle olur: “Allah erkeklerin bazısını bazılarına üstün kılmıştır.” Bu anlam, kuşkusuz ayetin içinde bulunduğu metinle uyuşmamaktadır. Ancak “badehum” kelimesindeki “hum” zamirini erkek ve kadınlardan oluşan karma bir topluluğa gönderdiğinizde anlam şöyle: “Allah erkeklerin ve kadınların bazısını bazılarına üstün kılmıştır.” Yani, Allah erkek ve kadınlara karşılıklı üstünlükler bağışlamıştır. Bunun Türkçeye en uygun çevirisi şöyle olabilir: “Allah herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir.”

Ayete verdiğimiz bu anlamın doğruluğunu destekleyen bir çok örneğe sahibiz. Bu örnekler üzerindeki detaylı incelemeyi size bırakarak bir kaç tanesine kısaca değinmek istiyorum. İlk delilimizi, incelediğimiz ayetten iki ayet öncesinden getireceğiz:

Allah’ın kendisiyle kiminizi kiminize üstün kıldığı şeyleri çok arzulamayın. Erkeklerin kazandıklarından bir payı ve kadınların da kazandıklarından bir payı vardır…(4:32)

Ayet, erkeklerin ve kadınların farklı payları yani farklı yetenek ve görevleri olduğunu ve bu konuda birbirlerini kıskanmamalarını belirtir.

13:4 ayeti de bizim 4:34 ayetine verdiğimiz anlamı destekler:

Yeryüzünde komşu toprak parçaları, üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar var ki aynı su ile sulanırlar. (Buna rağmen) biz, yemekte onları bir birine üstün kılmaktayız. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ayetler var. (13:4)

Aynı topraktan çıktıkları ve aynı su ile sulandıkları halde, içerdikleri değişik vitaminler, besinler ve lezzetler ile birbirlerinden farklı özelliklere sahip olan rızıklardan sözeden bu ayetteki “nufaddilu badeha ala badin” ifadesi, herhangi bir meyve veya tahılın bir diğerinden mutlak olarak üstün yaratıldığını bildirmiyor. Aksine, her birisi-nin karşılıklı üstünlüklere, yani farklı özelliklere sahip olduğunu vurguluyor. Hurma, bazı yönlerden buğdaydan üstün olduğu gibi, buğday da bazı yönlerden hurmadan üstündür. Üzüm ile hurma, armut ile elma  arasında da aynı ilişki söz konusudur. Meyveler arasındaki özellik farkını belirtmek için kullanılan bir ifade, erkekler ve kadınlar için de aynen kullanılıyor. Demek ki erkekler ve kadınlar, hem farklı hem de ortak özelliklere sahip meyvelere benzerler.

Son bir örnek olarak 2:253 ve 17:55 ayetlerini vereceğim. Allah’ın, elçilerini birbirinden üstün kıldığını bildiren bu iki ayetin birisinde Allah’ın Musa ile konuştuğu ve İsa’yı Ruhul Kudüs ile desteklediği belirtilirken diğerinde de Davud’a Zebur’un verildiği anlatılır. Sözkonusu ayetlerde belirtilen karşılıklı üstünlük farklı özellikleri ifade eder. Yoksa, herhangi bir peygamberin tüm diğer peygamberlerden üstün tutulması sözkonusu edilmiyor. Allah Musa ile konuşmuş, İsa’yı doğuştan peygamber kılmış, İbrahim’i güzel bir örnek ve “halilullah” olarak tanımlamış, Davud’a Zebur’u vermiş, Cinleri ve kuşları Süleyman’ın emrine vermiş, Muhammed’e en büyük ve sürekli mucizeyi vermiştir. Allah, Kuran’da peygamberlerin hiyerarşik bir üstünlük listesini bildirmez. Nitekim, müminler Allah’ın elçileri arasında bir ayırım yapmazlar. (2:285) Allah’ın elçilerini üstünlük yarışına sokarak bunun için hadisler uyduran insanlar, Allah’ın buyruğuna karşı gelerek elçilerini uydurma özelliklerle ilahlaştırmışlardır.

Verdiğimiz bu örneklerden anlaşıldığı gibi, 4:34’de geçen “faddalellahu badehum ala badin” ifadesini, “herbi-risine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir” biçiminde Türkçeye çevirmeyi doğru bulduk. Erkeklerin kadınlardan üstün oluşu fikri, İslam aleminde yüzyıllardır süregelen erkek despotluğunu ve zulmünü beslemiştir.

Üçüncü hata:

4:34 ayetindeki “idribuhunne” kelimesi tüm Türkçe çevirilerde istisnasız “o kadınları dövün” diye çevirilmiş (Bu kitabın 1992’de yayımlanan ilk baskısından sonra yayımlanan Yaşar Nuri Öztürk’ün çevirisi hariç) Bu kelime üzerinde incelemeye geçmeden önce karı koca ilişkisi üstüne Kuran’ın bir değerlendirmesini hatırlatmak isterim.

Kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması O’nun ayetlerindendir. Düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır. (30:21)

Görüldüğü gibi evliliğin amacı sevgi ve merhamete dayalı huzurdur. Erkeğin kadını döverek sağlayacağı bir birlikteliğin bu amaca ne derece uygun düştüğü malum…

“Onları dövün” biçiminde çevrilen “idribuhunne” kelimesinin kökü “DaRaBa” fiilidir. Herhangi bir Arapça sözlüğe bakarsanız bu kelimenin altında uzun bir anlamlar listesini bulacaksınız. Bu liste Arap dilinin en uzun listelerinden biridir. Denilebilir ki “DaRaBa” kelimesi Arapçada en zengin anlama sahip kelimedir. O kadar çok çeşitli ve farklı anlamlara sahip ki sadece Kuran’da on değişik anlamda kullanıldığına tanık oluyoruz.

  • Seyahat etmek, dışarı çıkmak: 2:273; 3:156; 4:101
  • Vurmak: 2:60,73; 7:160; 8:12; 20:77; 24:31; 26:63; 37:93
  • Dövmek: 8:50; 47:27
  • Ortaya koymak: 43:58; 47:27
  • (Örnek) vermek: 14:24,45; 16:75,76; 16:112; 18:32,45…
  • Muaf tutmak: 43:5
  • Mahkum olmak: 2:61
  • Kapamak, vurmak: 18:11
  • Örtmek: 24:31
  • Açıklamak: 13:17

Görüldüğü gibi, “DaRaBa” kelimesi Kuran’da bir çok farklı anlamlarda kullanılıyor. Kuran’da geçmeyen anlamlara da sahiptir. Örneğin, Arapçada parayı “DaRaBa” yaparsın, yani basarsın. Nitekim “darphane” Arapça-Farsça bileşimi bir kelimedir. Arapçada rakamları birbiriyle “DaRaBa” yaparsın, yani çarparsın. Arapçada “greve gitmek” de “iDRaB” dır.

Türkçemizde de “vurmak,” kelimesi aynı şekilde bir çok değişik anlamlarda kullanılır. “Tutmak” ve “çalmak” da öyle. “Radyoyu çaldım” diyen birisi bu ifadeyle ya hırsızlığını itiraf eder, ya da radyoyu kullandığını bildirir. İngilizcedeki “strike” ve “beat” kelimeleri, Arapçadaki “DaRaBa” kelimesiyle çok yakın özellikler gösterir. Orta hacimde bir sözlüğe bakmak yeterlidir. Hatta “beat it,” kabaca “çık dışarı” demektir. Nitekim “idrib” kelimesi de “çık dışarı” anlamına gelir. Kuzey Afrika’da Arapça konuşanlar hala “DaRaBa” fiilinin emir kipini bu anlamda kullanmaktadır.

Çok anlamlı bir kelimeyle karşılaştığımızda uygun olan anlamını metnin içeriğini, kullanılış biçimini ve sağ duyuyu dikkate alarak seçeriz. Örneğin 13:17 ayetindeki “DaRaBa” kelimesini, “açıklamak” yerine “dövmek” olarak anlasaydık saçma bir sonuçla karşılaşırdık: “…  İşte Allah hakkı ve batılı böyle döver” gibi…

Dördüncü hata

4:34 ayetindeki “nuşuz” kelimesi de gördüğüm tüm meallerde “şirretlik, itaatsizlik” olarak çevrilmiş. Halbuki bu kelime, flörtten başlayarak gayri meşru cinsel ilişkiye kadar uzanan sadakatsizlik ve iffetsizlik anlamını da içerir. Nitekim 4:34 ayetini dikkatle incelediğimizde bu ikinci anlamın sözün gelişine daha uygun olduğunu görüyoruz. “Nuşuz” kelimesinden önce geçen “(onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar” ifadesi, evlilik hayatında iffet ve sadakatin önemini vurgulayarak “nuşuz” kelimesinin anlamına açıklık getiriyor.

Dahası, aynı kelime, “nuşuz” 4:128 ayetinde sadakatsizlikte bulunan koca için kullanılıyor. 4:34 ayetinde “nuşuz” kelimesine verilen anlam (şirretlik, itaatsizlik) buraya uygun düşmüyor.

4:34 ayeti, sadakatsiz ve iffetsiz davranan eşine kocasının nasıl davranacağını öğretiyor. Bu uygunsuz tavrın başlangıcında koca öğüt vermeli. Kadın başkasıyla flörte devam ederse kocası yatakları ayırmalı. Bu da yarar sağlamaz ve kadın işi zinaya kadar götürürse o zaman kocası onu evden çıkarmalı. (4:34 ve 65:1)

Erkeğini kandırarak evlilik anlaşmasına ihanet eden bir kadını dövmek nihai bir çözüm olamaz. Ancak ondan ayrılmak sıkıntılı da olsa bir olabilir. Bu son tavır gösterildikten sonra boşama konusu hakemler huzurunda gündeme getirilmeli. (4:35) Aynı hak, 4:128 ayetinde kadına da tanınmıştır.

Kadınların dinleri ve akılları eksiktir. (Buhari)

Namazın önünden kadın, eşek ve siyah köpek geçerse namaz bozulur. (Buhari)

Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir. (Buhari)

Nikah, kadınlar için bir çeşit köleliktir. (Buhari)

Eğer bir kimsenin Allah’tan başkasına secde etmesi söz konusu olsaydı, kadının kocasına secde etmesi gerekirdi. (Buhari)

Doksandokuz kadından biri cennette kalanı cehennemdedir. (Buhari)

gibi sürüyle uydurma hadisin yer aldığı sözde “sahih” hadis kitaplarını Kuran’dan sonra dini kaynak edinenlerin kadın ve erkek hukuku konusundaki ayetleri doğru anlamamaları kaçınılmaz bir durumdur.

Şimdi, 1992 yılında tartışıp düzelttiğimiz dört ifadenin 21 yıl sonra
aşağıdaki çevirilerde hala nasıl çevrildiğini ibretle inceleyiniz:

Abdulbaki Gölpınarlı:         Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları bir çok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir, çünkü onlar, kadınları, mallarıyla geçindirirler, doyururlar; iyi kadınlar da itaatli olurlar ve Allah, onların hakkını nasıl korumuşsa onlar da, kocaları yanlarında olmasa bile, iffetlerini korurlar. Kadınlarınızın serkeşliğinden korkunca onlara öğüt verin, onları yatakta yalnız bırakın, dövün onları. Fakat itaat ettikleri takdîrde de aleyhlerine bir sebep araştırmayın, şüphe yok ki Allah çok yüce ve büyüktür.

Ahmed Hulusi:         Erkekler, kadınlar üzerine kavvamdırlar (koruyup gözeten). Allâh’ın fazlıyla açığa çıkardığı bazı özellikler sebebiyle bazısı diğerinden üstündür, mallarından karşılıksız bağışlarlar. Sâliha kadınlar eşlerine saygılı ve söz dinlerler. Allâh’ın kendilerini korumasıyla gayblarını korurlar (yalnızken başka erkeklerle olmazlar). Serkeşlik yapmasından korktuğunuz (evlilik sorumluluğunu yerine getiremeyecek olmasından çekindiğiniz) eşlerinize öğüt verin (yanlışlarını fark ettirin); (anlamamakta ısrar ederlerse) yataklarında yalnız bırakın ve bu da yeterli olmazsa onları (rencide edecek kadarıyla) dövün. Size uyarlarsa artık üstlerine gitmeyin, incitmeyin. Muhakkak Allâh Alîy’dir, Kebiyr’dir.

Ahmet Varol: Allah’ın kimini kimine üstün kılması ve erkeklerin mallarından harcamalarından dolayı erkekler kadınlar üzerinde söz sahibidirler. İyi kadınlar, Allah’a gönülden itaat eden ve Allah’ın kendilerini koruduğu gibi kendileri de gizliyi koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın ve dövün. [10] Eğer size itaat ederlerse artık aleyhlerine bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah çok ulu, çok büyüktür.

Ali Bulaç:       Allah’ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde ‘sorumlu gözeticidir.’ Saliha kadınlar, gönülden (Allah’a), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür.

Ali Fikri Yavuz:         Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (kadınlarına) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, (Allah’a) itaatkârdırlar ve Allah kendilerini koruduğu cihetle, kocalarının gıyabında ırz ve mallarını muhafaza ederler. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin. Sonra uslanmazlarsa, kendilerini yataklarda yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse, (Hafifçe) döğün. Size itaat ettikleri takdirde kendilerini incitmeye bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.

Bekir Sadak:  Allah’in kimini kimine ustun kilmasindan oturu ve erkeklerin, mallarindan sarfetmelerinden dolayi erkekler kadinlar uzerine hakimdirler. Iyi kadinlar, gonulden boyun egenler ve Allah’in korunmasini emrettigini, kocasinin bulunmadigi zaman da koruyanlardir. Serkeslik etmelerinden endiselendiginiz kadinlara ogut verin, yataklarinda onlari yalniz birakin, nihayet dovun. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayin. Dogrusu Allah Yuce’dir, Buyuk’tur.

Celal Yıldırım:          Erkekler, kadınlar üzerine koruyucu ve işlerini yürütücü üstünlüktedirler. Bu da Allah’ın kimini kimine üstün kılması ve erkeklerin mallarını (mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyledir. Bu bakımdan güzel huylu, iyi amelli kadınlar itaâtlıdırlar. Allah (onların haklarını ve iffet perdelerini) nasıl koruduysa, onlar da (kocalarının) yokluğunda öylece (hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) korurlar. O kadınların ki, baş kaldırıp itaatsizliklerinden endişe duyarsanız, önce onlara öğüt verin, sonra da yataklarında yalnız bırakın ; (yola gelmezlerse) bu defa dövün. O takdirde (kadınlık vecibelerini yerine getirip) size itaat ederlerse, artık (üzüp incitmek için) aleyhlerinde bir yol aramayın. Şüphesiz ki Allah, çok yücedir, çok büyüktür.

Diyanet İşleri (eski):            Allah’ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarfetmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce’dir, Büyük’tür.

Diyanet Vakfi:          Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.

Diyanet İşleri:           Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.

Elmalılı (sadeleştirilmiş):    Erkekler, kadınlar üzerinde hakim dururlar, çünkü bir kere Allah birini diğerinden üstün yaratmış ve bir de erkekler mallarından harcamaktadırlar. Bunun için iyi kadınlar, itaatkardırlar. Allah’ın korumasını emrettiği şeyleri, kocalarının yokluğunda da korurlar. Serkeşlik etmelerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince; önce kendilerine nasihat edin, sonra yataklarında yalnız bırakın, yine dinlemezlerse dövün. İtaat ettikleri halde onları incitmek için bahane aramayın. Çünkü Allah, çok yüksek çok büyüktür.

Elmalılı (sadeleştirilmiş – 2):           Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.

Fizilal-il Kuran:        Allah’ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarf etmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar; gönülden boyun eğerler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara önce öğüt verin. Uslanmazlarsa, kendilerini yataklarında yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse dövün. Size itaat ettikleri takdirde incitmeye bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.

Hasan Basri Çantay: Erkekler kadınlar üzerine haakimdirler. O sebeble ki Allah onlardan kimini (erkekleri) kiminden (kadınlardan) üstün kılmışdır. Bir de (erkekler onları) mallarından infaak etmektedirler. İyi kadınlar itaatli olanlardır. Allah kendi (hak) larını nasıl koruduysa onlar da öylece göze görünmeyeni koruyanlardır. Şerlerinden, serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara gelince: Onlara (evvelâ) öğüt verin (vaz geçmezlerse) kendilerini yataklar (ın) da yalınız bırakın. (Yine kâr etmezse) döğün. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Çünkü Allah çok yücedir. Çok büyükdür.

Hayrat Neşriyat:       Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir (onların reisidir)ler. (Bu,) Allah’ın(insanlardan) bazılarını (erkekleri), bazısından (kadınlardan) üstün kılması ve (erkeklerin kendi) mallarından sarf etmeleri sebebiyledir. Sâliha kadınlar ise, itâatkâr olanlardır. Allah’ın(kendilerini) korumasına mukabil, gaybı (kocasının yokluğunda, koruması gerekenleri)muhâfaza eden kadınlardır.İtâatsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince, artık onlara nasîhat edin; sonra (bu fayda etmezse) onları yataklar(ın)da yalnız bırakın; sonra (yine dinlemezlerse fazla incitmeden)dövün! Fakat size itâat ederlerse, artık (onları incitmek için) aleyhlerine bir yol aramayın! Şübhesiz ki Allah, Aliyy (pek yüce olan)dır, Kebîr (çok büyük olan)dır.

İbni Kesir:     Allah’ın kimini kimine üstün kılmış olması ve onların mallarından infak etmeleri sebebiyle erkekler, kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar; itaatli olan ve Allah’ın kendilerini korumasına karşılık, kendileri de gizliyi koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, kendilerini yataklarında yalnız bırakın, (yine uslanmazlarsa) dövün, sizi itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah; Aliyy ve Kebir olandır.

Muhammed Esed:     Erkekler, kadınları, Allahın kendilerine onlardan daha fazla bağışladığı nimetler ve sahip oldukları servetten yapabilecekleri harcamalarla koruyup gözetirler. Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allahın koru(nmasını buyur)duğu mahremiyeti koruyan sadık ve itaatkar kadınlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, onlara (önce) nasihat edin; sonra yatakta yalnız bırakın; sonra dövün; ve bundan sonra itaat ederlerse onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür.

Ömer Nasuhi Bilmen:          Erkekler kadınların üzerinde ziyâde kâimdirler. Çünkü Allah Teâlâ onların bazısını bazısı üzerine tafdil buyurmuştur. Ve mallarından infak etmektedirler. İmdi sâlih kadınlar itaatlidirler. Allah Teâlâ’nın hıfzı sayesinde gaybı muhafazakardırlar. Serkeşliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince onlara nasihat veriniz, ve onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövünüz. Fakat size itaat ederlerse artık onların aleyhlerinde bir yol aramayınız, şüphe yok ki, Allah Teâlâ çok yücedir. Çok büyüktür.

Ömer Öngüt: Erkekler kadınlar üzerine idareci (hâkim)dirler. Çünkü Allah birini diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler, mallarından kadınlara harcamaktadırlar. İyi kadınlar itaatkâr olan ve Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi koruyan kadınlardır. İtaatsızlıklarından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, (uslanmazlarsa) onları yataklarında yalnız bırakın. Yine de dinlemezlerse dövün. Eğer size itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah çok yücedir, çok büyüktür.

Şaban Piriş:   Allah’ın bir kısmını bir kısmına üstün kılması ve erkeklerin mallarından geçimi sağlamaları dolayısıyla, erkekler kadınlar üzerine yöneticidirler. İyi kadınlar, gönülden (Allah’a) boyun eğen, Allah’ın koruduğu gizlilikleri koruyanlardır. Kötü davranışlarından korktuğunuz kadınlara öğüt verin. Daha sonra yataklarında yalnız bırakın ve (sonunda) onları dövün. Eğer size itaat ederlerse onların aleyhine yol aramayın. Elbette Allah yücedir, büyüktür.

Suat Yıldırım:            Kocalar eşleri üzerinde yönetici ve koruyucudurlar. Bunun sebebi, Allah’ın bazı insanlara bazılarından daha fazla nimet vermesi ve bir de kocalarının mehir verme, evin masraflarını yüklenmeleri gibi malî yükümlülükleridir. O halde iyi kadınlar: itaatli olan ve Allah kendi haklarını nasıl korudu ise, kocalarının yokluğunda, onların hukuklarını koruyan kadınlardır. Dikbaşlılığından yıldığınız kadınlara gelince: Onlara evvela öğüt verin, vazgeçmezlerse yatakta yalnız bırakın ve bunlarla da yola gelmezlerse onları hafifçe dövün. Şayet size itaat ederlerse, onlara yüklenmek için bir sebep aramayın. Unutmayın ki üstünüzde çok yüce ve büyük olan Allah vardır.

Süleyman Ateş:         Allâh, insanları birbirinden üstün kıldığı ve mallarından harca(yıp kadınların geçmini sağla)dıkları için erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bundan dolayı iyi kadınlar itâ’atkâr olup, Allâh’ın kendilerini korumasına karşılık (Allâh’ın verdiği başarı ile) gizliyi korurlar (kocalarına aslâ ihânet etmezler). Hırçınlık, etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarda onlara sokulmayın, onları dövün. Eğer size itâ’at ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Çünkü Allâh yücedir, büyüktür.

Tefhim-ul Kuran:      Allah’ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde ‘sorumlu-yöneticilerdir.’ İyi kadınlar gönülden (Allah’a) itaat edenler, -Allah, (onları ve haklarını) nasıl koruduysa- görünmeyeni koruyanlardır. Başkaldırıp diretmelerinden korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) döğün. Size itaat ederlerse, aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür.

Ümit Şimşek: Allah’ın onlara fazladan vermiş olduğu nimetler ve mallarından yaptıkları harcamalar sebebiyle, erkekler kadınlar üzerinde yönetici ve koruyup gözeticidirler. Saliha kadınlar ise itaatkârdırlar; Allah kendilerini nasıl korudu ise, onlar da kocalarının yokluğunda onların hukukunu korurlar. Geçimsizliğinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin; sonra onları yataklarında yalnız bırakın; sonra da hafifçe dövebilirsiniz. Eğer size itaat ederlerse, artık onlara karşı bahane aramayın. Çünkü Allah herşeyden yüce, herşeyden büyüktür.

Yaşar Nuri Öztürk:   Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah’ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.

 

Share