Abdullah Öcalan Kimdir?
Ermeni?
Canavar?
MIT Ajanı?
Kürt Özgürlük Hareketinin Lideri?
Serok?
Atakürt?
Edip Yüksel
12 Ocak 2013
www.19.org
(Bazı Türk veya Kürt okurlarımı rahatsız edebilecek birkaç paragraftan ibaret. Yazının altında, Facebook’ta paylaştığımda bir saatte asılan yüzlerce yorumdan ve duygusal tepkiden birkaç tanesine verdiğim cevapları bulacaksınız)
Öcalan’ın diktatör veya despot olup olmadığını tartışamayacağım. Hatta gözü kana susamış bir terörist mi yoksa ezilen bir halkın gerilla lideri mi olduğunu tartışmayacağım. Ne onu şahsen tanıyorum, ne onu şahsen tanıyanlarla görüşüp konuştum, ne de onun hakkında Kürt veya Türk algısına ve propagandasına güveniyorum. Geçen yaz Yeşil Partinin düzenlediği Avrupa Parlamentosunda katıldığım uluslararası bir konferanstan sonra Brüksel’deki bazı Kürtler tarafından bana onun yazmış olduğu beş altı cilt kitap verildi. Türk medyasını her gün izleyen biri olarak doğrusu onun kitap yazabilecek yeteneğe ve birikime sahip olduğunu beklemiyordum. Örneğin, 578 sayfalık ve “beşinci kitap” olarak yayımlanan Kürt sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü adlı kitap tek başına Türk medyasının bende oluşturduğu Apo imajıyla çelişiyordu.
Kürt sorunu, demokrasi ve özgürlük üzerine birçok kitap yazmış Abdullah. Birkaç tanesini okumaya çalıştım ama bitirmeye vaktim veya hevesim olmadı. Güzel ve makul bazı sosyolojik ve politik analizlerinin ve çözüm önerilerinin yanında yanlış bulduğum bazı tespit ve varsayımlarını gördüm. Bazı ideolojik saplantılarına tanık oldum. Bunların bir kısmı eskiden kaleme aldığı yazılar olmuş olabilir ve zamanla bazılarını revize etmiş olabilir; bilmiyorum doğrusu.
Ancak o kitapları yazan birisinin Türkiye’deki generallerin ve başbakanların çoğundan daha fazla entelektüel birikime sahip olduğunu söyleyebilirim. Bir taraf Öcalan’ı mitolojik bir politik ve ideolojik lider olarak abartıp tabulaştırırken diğeri de onu bebek katili diye canavarlaştırıyor. Benzeri aşırı zıt tepkiler Atatürk için de söz konusu… Ona tapanlar olduğu gibi ondan nefret edenler var. İddia ederim ki Apo’yu tabulaştıranların büyük kısmı onun kitaplarını kritik olarak okumamışlardır ve ondan nefret edenlerin büyük kısmı da onun kitaplarından bir sayfa bile okumamışlardır. Maalesef propaganda sloganlarının, savaş naralarının insanları robotlaştırdığı bir ortamı yaşıyoruz.
Özetlemek gerekirse, MHP’nin bu açıklaması ve ardından Sakine’nin PKK tarafından 3’üncü kez öldürüldüğü iddiaları sürpriz değil. Faşistler barış ortamının gerçekleşmemesi için savaş naraları atıyorlar. Türk ve Kürt halkının en büyük düşmanı olan bu kana susamış tipler inşallah yeni bir barış umudunun çıktığı bu dönemde etkin olmazlar. İnşallah Kürtler de sabırlı davranırlar ve provokasyonlara gelmezler.
İBRAHİM: ” Teessüfümü Edip’e biraz önce açıkça söyledim… MİT’in maaşlı elemanı APO’nun Ergenekon bağlantıları hakkında imzalı belgelere sahip değilim ancak onun Yalçın Küçük, Doğu Perinçek gibi sivil generallerle olan irtibatına dair pek çok video ve fotoğraf google araması ile bulunabilir… Bu bağlantıların derinliğini ortaya koymak için kaynak ve dayanak yeterli olmaz… Edip’in yaptığı bu edepsizlikten sayenizde haberdar oldum, teşekkür ederim..”
EDIP: Bugün Türkiye’den beni bir arkadaş her nedense bana İbrahim Çakır’ın yönelttiği eleştiriyi anlatmaya çalıştı. Bir şey anlamadım. Hani hergün yüzlerce yerde aleyhimde konuşanlar, yazanlar, iftiralar üretenler varken umursamadım. Az önce İbrahim bu notun linkini verdi. Sağolsun. İbrahim dilediği gibi beni eleştirir ve hatta sövebilir. Bu onun kişisel seçimi. Kendi sayfamda bana veya başkalarına yönelik sövgülere çok toleranslı davranamıyorum, ama burası başkasının bahçesi.
İbrahim Çakar kardeşim sloganların ötesinde biraz düşünse iddiası doğru bile olsa http://19.org/tr/2656/pkk/ de savunduğum çözüm yine geçerlidir.
- Apo MİT ajanı da olsa bir şey değişmez… Sonunda DEVLET bir MIT ajanı ile oturup Türk-Kürt sorununu adil bir biçimde çözüp barışı sağlamalı.
- Apo ERMENİ de olsa bir şey değişmez… Sonunda DEVLET bir ERMENİ ile oturup Türk-Kürt sorununu adil bir biçimde çözüp barışı sağlamalı.
- Apo UZAYLI da olsa bir şey değişmez… Sonunda DEVLET UZAYLI ile oturup Türk-Kürt sorununu adil bir biçimde çözüp barışı sağlamalı.
- Apo CANAVAR da olsa birşey değişmez… Sonunda DEVLET CANAVAR ile oturup Türk-Kürt sorununu adil bir biçimde çözüp barışı sağlamalı.
Kısacası inisiyatif, bu problemi çıkaran ve faşist politikasıyla büyüten ve koca bir orduya, bütçeye ve uluslararası güce sahip olan DEVLETTİR. “Dış güçler” diye topu taca atmak için uydurulan palavraların hiçbir inandırıcı yönü yoktur. On binlerce Kürt çocuğu “dış güçler” tarafından kandırıldıkları için her şeylerini geride bırakarak hayatlarını tehlikeye sokarak dağa çıkmaz. O çocukları dağa çıkartan Türkiye’nin yüz+ yıllık apaçık faşist politikasıdır ki maalesef o politikanın virüsleri milyonlarca vatandaşın beynine de sirayet etmiştir. İlkokuldan üniversiteye, meyhaneden camiye, anıtkabirden tekkeye, tiyatrodan stadyuma, gazetelerden televizyona kadar her yerde TC bir yüzyıldır yalanlar uydurup duruyor. Eski yalanlar ifşa oldukça yeni yalanlar uyduruyor. Kürtleri yok etme, asimile etme, ve kahretmek için kurulmuş bir yalan makinası var Türkiye’de. Ve maalesef bu şeytani zihniyetin eğitim kurumları, medyası ile beslenen insanlar da, dincisiyle dinsiziyle, atatürkçüsüyle mehdicisiyle bu propagandalardan geviş getirerek besleniyor.
NOT: Evren Aydın arkadaşın paylaştığı yazıya bakmıştım. Herşeyden önce bende o kitap yok. Ayrıca seçimler keyfi ve sistematik değil, ama ilginç. Kitap olsaydı ne kadar keyfi ve doğru olduğunu kontrol edebilirdim.
SİNAN: “Edip şahsen tanımadığın onca insani eleştirirken, yerden yere vururken Öcalan konusunda bu kadar steril davranman bence mantıklı değil. Fethullah Gülen’i şahsen tanıyor musun? Gülen’in Humeyni gibi olacağını bile iddia ediyorsun. Öcalan ise zaten silahlı bir örgütün liderliğini yapmış ve hala da yapan, hatta yâri-devlet halini alan bir örgütün tartışılmaz lideri. Şahsen tanımadığın diğer insanlar hakkındaki netliğini Öcalan konusunda da göstermeni isterdim.”
EDIP:
- Evet, Fethullah ile şahsen de görüştüm; ailece de tanışırdık. Sızıntı dergisinde de birkaç yazı yazdıydım. Dahası, eskiden Nurculuk dönemim de olmuştur ve Nurcuların ileri gelenleriyle tanışır arada bir derslerine katılırdım. Apo’ya gelince onunla şahsen görüşmedim, ailece tanışmadım. Hiçbir dergisinde yazı da yazmadım. Dahası, hiçbir dönem PKK’cı olmadım, kamplarına veya toplantılarına katılmadım.
- Fethullah’ın savunduğu görüşleri çok iyi biliyorum. Satır aralarını bile okuyabiliyorum. Leb demeden leblebisini anlayabiliyorum. Zira onun saygıyla kaynak olarak gösterdiği ve izlediği kitapları biliyorum. Ancak aynı şeyi Apo için söyleyemiyorum. Sadece bir iki kitabından 40-50 sayfa kadar okudum.
- Fethullah’a yönelttiğim eleştirilerde onun hakkında düşmanlarının ürettiği propagandalara iltifat etmiyorum. Aksine onun bizzat yaptığı ve kabul ettiği inançları, düşünceleri ve davranışları dikkate alıyorum. Örneğin, İsrail’in Marmara gemisine yönelik saldırısını ve dokuz insan hakları gönüllüsünü öldürmesi olayında Siyonist rejimi lanetlemek yerine İsrail’in katliamını savunan sözlerine bakarak onun İsrail ile iyi ilişkiler kurduğuna veya kurmaya çalıştığına yorumlayabiliyorum. Ama Apo’nun dış güçlerin piyonu olduğuna, örneğin İsrail adına çalıştığına dair bizzat Apo’dan bir itirafa sahip değilim. Sadece suçlama var. Eğer senin böyle bir delilin varsa buyur ilet. Apo’nun İsrail’in katliamlarını veya Amerikan işgallerini savunan bir bildirisi varsa onu da aynı şekilde eleştirir ve lanetlerim.
- Bu maddeleri bir düzineye çıkarabilirim… Ama konuya objektif yaklaşanlar rahatlıkla anlayacak ve bu konudaki tavrıma saygı göstereceklerdir.
SİNAN: Açıklaman için teşekkürler Edipcigim. Kürt sorunu konusunda fikirlerini açıkça paylaşırken, sorunun bir tarafı olan TC ve liderlerini yerden yere vururken, Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen’i bu konuda açıkça suçlarken, PKK ve Abdullah Öcalan konusunda daha dikkatli daha titizce davranmanı saygıyla karşılıyorum.”
EDİP: Yaptığım onca açıklamalara rağmen bilerek veya bilmeyerek çarpıtıyorsun benim duruşumu. Ve bunu saygıyla karşılamıyorum:
Siyonistlerin Filistinlilere yönelik bir yüzyıldır devam eden faşist politikasını eleştirirken bazılarının “Peki Edip sen niye hiç Hamas’ı ve liderini lanetlemiyorsun? Bak onlar şunu söylüyor, şunu yapıyor…” diye sorduklarında cevabım şudur:
Ben problemin, hastalığın kaynağına odaklanıp çözüm bulmak istiyorum. Yoksa o hastalığın çıkardığı tepkisel belirtilerle uğraşacak vaktim ve enerjim yok. Üstelik sizin Hamas hakkında İsrail devletinin ve onu destekleyen medyanın haberlerine de güvenmiyorum. Dahası, Hamas böyle bir eleştiriyi ve lanetlemeyi hak etse bile, Hamas’ın hatalarına ve günahlarına odaklanmak problemin ve tepkinin asıl kaynağının işine gelir, propagandasına daha da güç katar. Ayrıca, güçlü mali ve teknolojik kaynaklara sahip olan İsrail hapsettiği binlerce Filistinli arasından zayıf gördüklerini ajan provakatör olarak her zaman için Hamas arasına sokabiliyor ve bu ajanlar yoluyla Hamas’ı kötü gösterebiliyor. Dahası, İsrail’in propaganda makinası kritik düşünemeyen insanlara akı kara, karayı ak olarak gösterecek kadar güçlü… Hamas bugün ortadan kaybolsa bile Israil zulmüne son vermeyecektir. Zira Hamas problemin SEBEBİ değil SONUCUDUR.
Sizin yaptığınızı da bundan farksız görmüyorum. Türkiye’de Öcalan doğmadan önce de var olan ve hatta onu ve PKK’sini doğuran faşist bir zihniyet var ve bu zihniyet çeşitli iç ve dış dayatmalar sonucunda bazı konularda taviz vermek zorunda kalmış bile olsa TAVRINI ve ZİHNİYETİNİ aynen koruyor. Bu ırkçı zihniyet maalesef virüslerini ilkokuldan camiye, stadyumdan tekkeye kadar milyonların beynine sokmuş. Bu faşist zihniyet Türkiye’nin her noktasında sloganlarıyla ve eylemleriyle, anıtlarıyla ve heykelleriyle, tavırlarıyla ve söylemleriyle ayakta olduğu sürece, ülkemde Türkler ile Kürtler arasında düşmanlık çıkaran o şeytani zihniyetin işine gelecek biçimde dikkatimi dağıtmayacağım.
***
5 No’lu Cezaevi – Diyarbakir Zindani Belgeseli adlı dokümanter filminin altına yorum asan birisine verdiğim cevabı da aşağıya alıyorum:
YUNUS: Türküm ama Türk Kürt Karde$tir Fakat Türk ToprakLarinda Gözü oLaninda Gözüne Koruz ßuda ßöyLe ßiLine !
EDİP: Her Türk senin gibi beyinsiz değil. “Türk toprağı” dediğin toprak Allah’a aittir. Dahası, o topraklarda Kürtler yaşarken Türkler Orta Asya’da kımız içiyordu. Eğer Kürtler iddia ettiğin gibi kardeşinse bu topraklar aynı zamanda Kürt toprağı da değil mi? Sen ne biçim kardeşsin? Sen aslında tam bir faşistsin. 600 yıl halkını aşağılayan, kardeş katili psikopat padişahları ecdat diye öven bir zavallısın. Senin torunların seni lanetle anacak. Tıpkı Nazilerin torunları dedelerini lanetlediği gibi.