AKP ve Seçimler Üzerine

Share

AKP ve Seçimler Üzerine
Edip Yüksel ile Söyleşi

22 Mart 2014

2013-11-29 Edip face

“Türkiye’deki halk kritik düşünme eksikliğinin ürettiği psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve politik
sorunların oluşturduğu cehennemde çırpınan bir kitledir…”

Yerel seçimler yaklaştıkça ülkedeki tartışmaların şiddeti arttı. Montaj iddiaları, yolsuzluk tartışmaları, meydanlarda gittikçe sertleşen üsluplar… 17 Aralık operasyonlarıyla birlikte iyiden iyiye hedef haline gelen Ak Parti’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı yazar Edip Yüksel’e sordum.

Gençliğinde Fatih Akıncılar Derneği’nde aktif faaliyet göstermiş olan Edip Yüksel, İslami çevrede en çok okunan yazarlardan biriyken hadis kitaplarını ve Sünniliği reddetmesiyle birlikte yakın çevresinden büyük tepki gördü. Kitapları yasaklandı ve devamında mürted (dinden çıkan kişi) ilan edildi.1989 yılında ABD’ye yerleşmek zorunda kalan Edip Yüksel’in  Türkçe ve İngilizce dillerinde yayımlanmış 27 kitabı bulunuyor. Bu kitapların içinde KUR’AN-I KERİM’in Türkçe meali de var.  The University of Arizona’da felsefe dersleri veren Edip Yüksel, Türkiye’deki ana akım medyanın görsel ve yazılı kanallarında hemen hemen hiç yer almıyor. Kendi Youtube hesabından paylaştığı konuşmaları bugüne kadar üç buçuk milyondan fazla izlendi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, birçok bakan ve iktidar partisi milletvekilleriyle tanışıklığı olan Edip Yüksel’in bugünün Türkiye’sine dair tespitleri oldukça dikkat çekici.

Volkan Kutluer

“Dünün Fedakar İslamcıları Bugün Faşist, Polisçi ve Yalaka”

VOLKAN: Yıllar önce Türkiye’de Sünni olduğunuz dönemlerde bugünkü gibi bir iktidarı öngörebiliyor muydunuz?

EDİP: Hayır. Türkiye’de özellikle son yıllarda gerçekleşen değişimler, özellikle paşaların politikaya müdahelesinin sona erdirilmesi, kadınların din ve bireysel özgürlüklerini ihlal eden başörtü yasağının kalkması ve hatta TC’nin en yüksek mevkilerini işgal edenlerin eşlerinin türbanlı oluşu ve PKK ile barış sürecinin başlaması olarak özetleyebileceğim üç büyük devrim gerçekleşti. Tabi bu arada islamcılık iddiasında olanlarda büyük bir de-jenerasyon da ortaya çıktı. Aslında ne menem bir şey olduğu ifşa oldu. Daha önce Suud’da, Afganistan ve İran’da ifşa olduğu gibi… Dünün anti-kapitalist, devrimci, özgürlükçü ve fedakar islamcıları, bugün kapitalist, faşist, tüketici, yiyici ve yalaka bir nesil haline dönüştü!

VOLKAN: Eğer gitmek zorunda kalmayıp, bu dönemde Türkiye’de yaşasaydınız AK Parti’ye karşı mesafenizi nasıl korurdunuz?

EDİP: Büyük olasılıkla ilk başta parti içinde yer alırdım; ama parti içindeki yalakalara, yeyicilere fazla tolerans göstermezdim. Hayatım boyunca dürüstlük ve ahlaki prensipler konusunda tavizsiz bir tavra sahip olmuşumdur. Babam da, kardeşim Metin de hiçbir vakit kendilerini para ve mevki için satmadılar.

“ABD’nin Türkiye’deki Yumurtaları: T-Tipi Parti ve F-Tipi Pırtı”

VOLKAN: Türkiye’deki AK Parti seçmenini, tecrübelerinize dayanarak hangi başlıklarla tanımlarsınız?

EDİP: Osmanlı’nın tarihe gömülmesinden sonra Cumhuriyetin kurucu elit tabakası tarafından horlanmış ve mağdur edilmiş olan dindar kitle AKP’nin motor kitlesidir. O kitle mağduriyetin getirdiği psikolojiyle gittikçe bilendi, büyüdü ve güçlendi. AKP bu güçlenmeyi MSP ve Refah partisi dönemindeki anti-emperyalist, şeriatçı tavırdan ödünler vererek yumuşattı ve şeriatçı olmayan muhafazakar ve liberal çevrenin de desteğini aldı. En önemlisi ABD-Co’nun desteğini aldı. (ABD yumurtalarını Türkiye’de birkaç sepete koyar. Bunların başında T-tipi parti ve F-tipi pırtı gelir. Görünen o ki birinci sepetteki yumurtalar kırılmaya başladı). Ancak AKP’nin ana kitlesi, sözde laik, yobaz ve zorba elitler tarafından horlandıklarında ihlal edilen haklarını evrensel prensiplerin ihlali olarak değil de sadece KENDİ haklarının ihlali olarak gördükleri için, insan haklarını özümsemedikleri için, gücü ellerine geçince bu kez aynı tavrı başka gruplara karşı göstermeye başladılar. Yani karakteristik bir bencillik örneği sergilediler.

“Ak Parti Seçmeni Osmanlı Hayranı”

Bu kitle elbette homojen değil; ama kitlenin en etkin grubunun karakteristik özelliklerini şöyle tanımlayabilirim:

  • Kaybetmişlik ve aşağılık duygusunun getirdiği Osmanlı hayranlığı.
  • Müslümanların içinde düştüğü gerilik ve dağınıklıktan kurtulma isteği
  • İnandığı bir dava için riskler alan, malını ve mülkünü o dava için sarf etme sadakati (azınlık)
  • Milli ve dini hormonlarla kolayca gıdıklanabilir ve kandırılabilir psikoloji.
  • Sadece sembollerde ve sloganlarda kalan bir maneviyatçılık; aslında alabildiğine maddecilik ve hedonizm.
  • Müslümanlık iddia etse de, Allah’a ve peygamberine en büyük iftiraları yapan din adamlarına ve din tüccarlarına saygı gösteren cahili ve müşrik tavır
  • Güce ve güçlüye tapan kapıkulluğu
  • Emperyalizme karşı bağımsız bir ülkede yaşama isteği
  • Emperyalizme karşı bağımsızlığı gerçekleştirecek özgür, yaratıcı, kritik düşünen bir nesil yetiştirmenin gerekli olduğunu fark etmeme beyinsizliği
  • Geçinecek bir işe, başını altına sokacak bir eve sahip olma arzusu
  • Çağın teknolojisini ve global ekonomiyi anlamayan ve meydanlara gökdelenler dikmeyi, köprüler yapmayı, ezberci öğrenci yetiştiren okullar ve kurslar açmayı ilerleme sanan çağdışılık
  • Türkiye’nin NATO’ya üye olduğu sürece bağımsız olmayacağı ve mevcut eğitim, ekonomik ve politik sistemle bunun mümkün olmayacağı gerçeğini göremeyen hayalcilik
  • Özgür ve barış içinde yaşamanın ilk şartının muhaliflere ve en “yanlış” ve en “kötü” düşüncelere de özgürlüğün tanınması gerektiği gerçeğini ıskalamışlık
  • Kısacası, kritik düşünme eksikliğinin ürettiği psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve politik sorunların oluşturduğu cehennemde çırpınan bir kitle…

“Ak Parti, Tayyip bir şey söylediğinde kafalarını yere dikey sallayan kellelerle dolu.”

VOLKAN: Sizce iktidar partisine oy veren seçmenler için öncelik AK Parti mi yoksa Tayyip Erdoğan mı?

EDİP: Bugün AK Parti demek Tayyip demek. AK Parti, Tayyip Sultan bir şey söylediğinde kafalarını yere diklemesine sallayan kellelerle dolu… (Paralel sallayanlar akarte edildi J ) Bu halk maalesef hala Osmanlı döneminin reaya zihniyetine sahip. Yüzyıllar boyu sultanlara kapıkulluğu yapmış bulunuyor ve genelde Osmanlı denilen 600 yıllık Firavunluk dönemini idealize etmiş ve özlemle anıyor. Paranoyak ve psikopat padişahları övebiliyor ve hatta onların iktidar hırsıyla çocuklarını ve kardeşlerini boğup öldürmelerini normal ve hatta iyi bir iş olarak görebiliyor. Hak ve Adalet gibi evrensel prensiplere bu kadar yabancı bir zihniyetin demokratik bir yapıyı değil, otokrasiyi, monarşiyi, krallığı veya padişahlığı alkışlaması gayet normal. Nitekim geçenlerde Twitter’e getirilen yasağı da uyduruk bahanelerle haklı gördüler. Ver eline ekmeği, vur dudağına kilidi!

“Sırrı Süreyya Önder Yetenekli, Zeki ve Normalin Üstünde Dürüst Bir Politikacı”

VOLKAN: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için CHP’nin adayı Mansur Yavaş. Kendisiyle geçmişte bir tanışıklığınız var mı, CHP den aday olması sizi yadırgatıyor mu? Özellikle büyük şehirlerde belediye başkanlığı seçimlerine girecek adaylardan kendinize yakın bulduğunuz bir isim var mı?

EDİP: Türkiye’de bazı yazar ve politikacılarla eski dostluğum var… Örneğin, Tayyip ve Ahmet Davudoğlu… Çoğu için radyoaktifim. Ama beni tanıyan ve daha önce benimle dost veya yoldaş olan birçok kişiyi hatırlamıyorum artık. Örneğin 2005 yılında bazı milletvekili arkadaşlarımı ziyaret için gittiğim TBMM’de sohbetimize katılan AKP’li bakan Hüseyin Çelik beni tanıyormuş ama ben onu hatırlayamadım… Beş altı milletvekilinin ve birkaç gazetecinin olduğu mecliste kendisinden bana kartını vermesini isteyince bozulmuştu: “Ben bakanım. Bana sadece ismimle ulaşabilirsin” demişti. Neyse… Mansur’u hatırlamıyorum. İstanbul belediye başkanı seçimlerine aday olanlardan Sırrı Süreyya ile tanışıyorum ve onun barış, özgürlük ve adalet konusundaki tavrını samimi ve olumlu buluyorum. Belediye başkanlığı için gerekli bilgiye ve deneyime sahip mi bilmiyorum (maalesef belediyecilik konusunda ihtisası kimse aramıyor) ama yenetekli, zeki ve normalin üstünde dürüst bir politikacı olduğuna inanıyorum.

“CHP ve MHP seçmeni Ak Parti’ninkinden Farklı Değil”

VOLKAN: Egemen Bağış’a ait olduğu iddia edilen ve ayetlerle dalga geçildiği gözlenen ses kayıtları hakkında söyleyecekleriniz nelerdir? Sizce AK Parti yönetimi ve seçmeni buna neden hiçbir tepki vermedi?

EDİP: Tayyib’in haşa Allah’ın tüm sıfatlarına sahip olduğunu ve Tayyib’e yalakalık için daha nice ilahlaştırıcı övgüleri dizen AKP’li politikacılara da bir tepki göstermediler. Yukarıda dediğim gibi, AK Parti seçmeni şirk ve nifak ile malul, kompleks hayvani duygularla hareket eden bir seçmen. Bu bağlamda CHP veya MHP seçmeninden farklı değil. Aslında Kuran’a olan saygıları mukallitçe ve müritçe bir iddiadan ibaret. Koca bir yalan. Güç ve iktidar için, daha doğrusu kendilerini afyonlayan sınıfın gücü ve iktidarı için bir araçtan ibarettir dini iddialar ve endişeler… Aksi takdirde, Kuran ile çelişen binlerce hadisi, mezhep fetvalarını ve vaizlerin menkıbelerini Kuran’a ortak koşmazlar ve hatta tercih etmezlerdi. Aksi takdirde barış, özgürlük ve adalet için tanık olurlar ve mücadele verirlerdi. Böyle olunca, tepkileri kendilerini dini ve milli hormonlarla hipnoz eden liderlerin direktifleri doğrultusunda gerçekleşiyor. Rableştirdikleri yani efendileştirdikleri liderleri tepki gösterseydi onlar da tepki gösterirdi. Örneğin, Fethullah Gülen yıllarca hezeyanlar üretti. Muhammed peygamberi, Kuran’a ve kronolojiye rağmen İsa’nın babası ilan etti. Kuran’ın babasının öldüğünü yumurtladı. Peygamberi, CIA’nın organize ettiği Türkçe Olimpiyatları reklamı için hortlatıp reenkarne etti. Allah’ın elçisi, insan elçilerin izlediği Cebrail’e posta koydu. Peygambere iftira ederek Ali bin Ebi Talib’e kendisi için köyüne kazık çaktırdı. Hatta “Kuran Müslümanlığı sapıklığı” diye şeytanlığını ilan etti. AKP’liler tüm bunlara rağmen ona “Hocaefendi hazretleri” diyorlardı! Ne zaman ki rableştirdikleri liderlerine F-tipi beddua edildi ve bakan çocukları F-tipi bir operasyonla tutuklandı işte o zaman Fethullah’ı eleştirmeye ve hatta lanetlemeye başladılar.

“Tayyip Ortalama Bir Türk Vatandaşıdır”

VOLKAN: 12 yıl önceki Tayyip Erdoğan ile şimdiki Tayyip Erdoğan arasında gözünüze çarpan en belirgin farklılıklar ve bunların sebepleri nelerdir?

EDİP: İktidara gelmeden önce daha uzlaşmacı idi ve AKP çatısı altında kendisine eleştiri yöneltebilecek kişiler ile birlikte hareket etti… Ancak zamanla iktidarın getirdiği sarhoşluk, etrafındaki yalakaların abartıları artmaya başladı. Böyle olunca kendisini daha bir dev aynasında gördü ve otoriteleşti. Etrafında kendisini eleştirebilecek kişilere toleransı azaldı ve bunları yalaklar veya zayıf karakterli bürokratlar ile doldurdu. Bu tavır onun sonunu getirecektir. Diktatörleşen liderlerin sonu genelde istikbar ve istiğna adlı iki tepeli dağın zirvesine çıkıp intihar etmeleridir. 26 Şubat 2014 tarihindeki bir Twitter’de Tayyib’i şöyle tarif etmiştim: Tayyip’i başarılı kılan şey ortalama vatandaş olması. Günahıyla sevabıyla, entelektüel kapasitesiyle Tayip ortalama bir Türk vatandaşıdır!

“Türkiye’de Halk Milli ve Dini Hormonlarla Aptallaştırıldı.”

VOLKAN: Son olarak Türkiye’deki yerel seçimler ve bununla birlikte Türkiye’nin geleceği hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EDİP: Türkiye maalesef kırk katır ile kırk satır arasında kalmış bir durumda. Halk tenceresi, nesiller boyu üretilen dini ve milli hormonlarla iyice aptallaştırılmıştır ve bu haliyle başka bir kapağı da kabul etmez… Ancak son yaşanılan olaylar halkın ufak da olsa bir kesimine önemli bir tecrübe kazandırmıştır, kazandırmaya devam edecektir. Bu halk bilime ve akla ihanetin sonucu birçok musibetler yaşayacaktır. İnşallah bu musibetlerden parça parça, aheste aheste de olsa dersler çıkararak ve zamanla daha tutarlı politik kurumlar oluşturacak ve daha sağlıklı tercihlerde bulunacaktır… Kısacası, yeni yürümeye başlayan bir çocuk gibi düşe kalka öğrenecektir. İnşallah!

VOLKAN: Şimdiden çok teşekkürler Edip Abi, iyi çalışmalar. Saygılarımla…

EDİP: Bilmukabil saygılarımı sunar ve hayatın boyunca erdemli işlerde başarılar dilerim.

Share