Ali Şeriati

Share

Ali Şeriati

“Önce dini adetleştirdiler, ardından adetlere din diye sarıldılar… Kuran’ı ölülere okunmak üzere kabristana götürdüler dua kitaplarını kabristandan hayat şehrine getirdiler!”

 

Severim Ali Şeriati’yi… Sünnilerin ve Şiilerin arasında böylesi düşünürler son bin yılda parmakla sayılacak kadar az çıkmıştır. Hem beyin hem de yürek sahibi birisiydi Ali…

Elbette bazı konularda çok farklı düşünüyorum kendisinden (Ehl-i Beyt takıntısı veya Habil ve Kabil hikayesi üzerinde temelsiz analizler yapması, gibi), ama düşünen, sorgulayan, vicdan ve yürek sahibi birisine sadece saygı duyarım. 1980’de devrimi Türkiye’ye ithal etmek için gizlice İran’a davet edilmiştim. Dönüşte beraberimde getirdiğim tek şey Ali’nin Hüseyni İrşad’da verdiği konferansların kasetiydi. Çok iyi bir hatipmiş aynı zamanda… Maalesef o kasetleri birkaç hafta sonra Fatih’te bir polise kaptırdım…

Devrimin ilk kabinesinde bakan yardımcılığı yapan, şu anda Amerika’da tıp doktoru olarak çalışan, ve Ali Şeriati’nin Farsça kitaplarını İngilizceye çeviren ve 1970’lerde Hüseyni İrşad’a katılan öğrencilerinden birisiyle tanışıyorum. Ondan İran İslam devriminin bilinmeyen yönlerini öğrendim. O arkadaş şimdi sadece Kuran mesajını izliyor.

 

 

 

Share