Sen yaşadın mı AMED Diyarında?
Kürtler her hak istediklerinde “Sadece Kürtler mi zulüm gördü? Herkes zulüm gördü. Yine de yaşasın devletimiz. Yaşasın askerlerimiz ve polislerimiz!” diye zalimlerden yana yer alan ve Kürtleri hainlikle suçlayan Türk kardeşlerimiz bir kez olsun insafla dinleyebilse, işitebilse, anlayabilse Kürtleri… Muhtemelen boşuna bekleyeceğiz. 700 yıl boyunca halkını aşağılayan, zulmeden padişahları, devlet adamlarını ve devleti putlaştıran bir geleneğin reayası, kulları veya vatandaşları anlayamaz Kürtlerin özgürlük ve onur mücadelesini, anlayamaz…
(Aşağıdaki şiirimsi makalen birçok yerde yazarın ismi belirtilmeden paylaşılmış. Yaptığım araştırmada bunun Felemez Canpolat olduğu anlaşılıyor. 7 Ağustos 2012 tarihli GazeteDiyarbakır.com adlı sitede yayımlanmış.)
Dünyalı! Sen hiç Kürt oldun mu?
Geçti mi çocukluğun mermilerin ışığında?
Yayıldı mı köyüne kan kokuları?
Şehrinde hiç tutsak oldun mu?
Amcanı saray kapı toprağında
Faili meçhul yıllarca bekledin mi?
Yoksa komşunu Dicle nehrinde cesedini
İkiye bölmüş vaziyete matematiğe parçaladılar mı?
Bir çocuk psikolojisiyle olağan üstü haller gördün mü?
Söylerim ben sana ey medya, ey milletvekillerim
LİCE’ giremeyen siyasiler bir yüzbaşıdan hakaret
Ve dayak yediniz mi? Afiyet olsun… Günümüze
Korucu olun yoksa, köyünüzü yakarız, ölüm tehditlerini
Gerçek merminin sıcaklığını, barut kokusunu yedin mi?
Gecenin bir yarısında köy meydanında
Erkekler bir tarafa, çocuklar bir tarafa, bayanlar bir tarafa
Mezara kadar bende saklı tüm anılarım şimdiki aklımda
Sen güneşe 5 saat hiç gözünü kırpmadan bakmayı emrettiler mi?
Babanı dövdüler mi köy meydanında,
Annenin havar çığlıkları altında?
İsmini soranlara “ez tirki nizanım” dedin mi hiç?
Bir gece yarısı evin basıldı mı senin?
Annen müzik kasetlerini toprağa gömdü mü ?
Abinin hiç gidip bir daha gelmediği oldu mu ?
Bir sabah ezanında köy meydanına toplatıldın mi?
“Size akşama kadar müsade siktırin gidin” diyen oldu mu?
Yakıldı mı köyün, en sevdiğin kuzun da kaldı mı yangınlarda?
Sende terkettin mi toprağını taşını suyunu kuzularını?
Seninde baban “negri gıro mı negri émé vegerın rojké” dedi mi?
Kan döktü mü gözlerin sonra şehirlerde kıro diyen oldu mu?
Annenle sokak sokak ev ararken kürde vermiyoruz kiraya diyen oldu mu?
Sende yaşadın mı yoksulluğu iliklerine kadar?
Cam sildin mi sakız sattın mı ayakkabı boyadın mı?
Sahi be! Sen de aşık oldun mu çocukken bir Türk kızına?
Konuşmak istediğinde dilinle alay edildi mi ?
Okulda andımızı okurken senide sardı mı çılgın duygular?
Ama ben Kürdüm diye bağırmak istedin mi?
Seni çeviren polisler alın bunu kasları yapışık:
Kürt olduğu her halinden belli dediler mi?
Dövüldün mü ölürcesine karakollarda?
Ah ah soracak çok şey varda son olsun
Sahi be! Sen hiç terör oldun mu?
Potansiyel suçlu oldun mu? AMED Diyarında
İstanbul metropolünde, Ankara parkında
Afyon kaymağında, Konya’nın Ovasında
Yozgat’ın serhildanından…
İşte biz, bir olduk, yüz olduk, bin olduk, yirmi milyon
Olduk… Zalim dünya meydanında ben de varım,
Ginnes Rekorlar kitabına girecek kadar Mezopotamya’da,
Gündüz Güneşin, gecede ay, Işığında Halay çekiyoruz..
Dört parçamız damat, oldu…. ortadoğuya güneşin çocukları…
Gençleri, gençleri yine de gençleri her yerde…bekliyor.. yarınlara