Barışı ABD ve İSRAİL istiyorsa…

Olsa bile umurumda değil. Biz DOĞRU davranırsak Allah sünnetiyle onların planlarını bozar. Allah’ın toplumlar için koyduğu evrensel yasalar var. Emperyalistlerin niyetlerini ve planlarını reaksiyoner bir tavırla ve paranoyakça okumaya çalışmak ve ona göre politikalar belirlemek hiçbir sorunu çözmez. Aksine, böyle bir tavır, seni ABD ve İSRAİL gibi sömürgeci ve emperyalist güçlerin elinde bir oyuncağa çevirir. Hatta seni güzel bir karardan vazgeçirmek isterlerse o kararı ve politikayı sahiplenir. Paranoyakları manipüle etmek çok kolaydır.

Barışa karşı bahaneler

Savaş ortamında şeytan dans eder. Barışı desteklemem ne AKP’yi ne de PKK’yi onayladığım anlamına gelir. DÜŞÜN! Barış adaletin ön koşuludur. Savaşta ne adaletten, ne Allah’tan, ne akıldan, ne mantıktan, ne özgürlükten söz edebilirsin. Savaş münafıklara ve müşriklere, zalimlere ve katillere Allah’ın ismini suistimal için en iyi fırsatı verir. Adem oğullarını birbirine saldırtan şeytan sağdan yanaşarak Allah adına, vatan adına, bayrak adına çocukları öldürtür, kardeşin kanını içirtir. Zira savaşı barışa tercih edenler bol hormonla hareket ederler, şeytanlar tarafından kullanılırlar ve düşünmeleri asgari düzeye iner. DÜŞÜN!

Hormonlu Savaş Çığırtkanları

Emin Çölaşan’ı nasıl bilirsiniz? Hoş? Boş? Nahoş? Sarhoş? 23 Mart 2013 tarihli Sözcü gazetesindeki makalesinde Diyarbakır’da bir kişinin burnunun bile kanamadığı NewRoz kutlamalarını Kurtuluş Savaşı sırasındaki İSYANLARA benzetiyor. Yangına körükle giden bu kafa, bu yangını söndürmeye çalışanlara ve bunu alkışlayanlara karşı büyük bir öfkeyle saldırıyor. İşin ilginci, bu tavrını vatanseverlik sanıyor. Vatanseverliğini sevsinler! Aynı makamda tepki gösteren Devlet Bahçeli de “Vur de vuralım, öl de ölelim” diye bağıran kalabalığa, “Merak etmeyin; onun da zamanı gelecek” diye cevap vererek benzeri bir tavır sergiliyor. Her ikisinin de önerdiği çözüm: SAVAŞ ve ÖLÜM.

Bu savaş çığırtkanları bu “şehit tüccarları” kana doymamışlar. Daha on binlerce Türk ve Kürt çocuğunun canlarını kaybetmesini istiyorlar. Türkiye’ye her yönüyle büyük bedeller ödeten ve geleceğini riske sokan bu kavganın bitmesi için öldürmekten, katliamdan, savaştan başka çözüm sunmayan bu milli hormon işportacıları ileride torunları tarafından lanetle anılacaktır. Amerika’daki beyazların büyük çoğunluğu ırkçı atalarını, politikacı ve yazarları nasıl lanetle anıyorsa… Almanlar nasıl ki Nazi ecdadını lanetle anıyorsa… Siyonistlerin torunları ileride atalarını nasıl lanetle anacaksa… İnşallah Türkler ve Kürtler arasında gerçekleşecek adil bir barış bu zihniyeti tarihin kanlı sayfalarına gömecektir. www.19.org

Yediremediniz. Geçmiş olsun!

Umut Can “… hic laz ciktimi cerkes ciktimi arap ciktimi pomaklar ciktimi ozerlik diye , turk olmanin bu kadar asagilandigi bir zamanda hepsi gururla turkum diyor,”

Demek o halklar YA Kürtlere uygulanan yasaklara ve devlet terörüne sayılarının azlığından dolayı muhatap edilmediler VEYA tek-tipçi sömürgecilerin devşirme hapını tıka basa yediler. Afiyet olsun. Demek ki Kürtlere yediremediniz. Geçmiş olsun!

Facebook Arkadaşlarıma bir Newroz Açıklaması

Arkadaşlar, yazarlık, profesörlük ve hukuk danışmanlığı, eşime yardım için evi süpürme, bulaşık yıkama, yemek pişirme, çocuk yetiştirme işlerimin arasında, her yıl 10 binden fazla email’e, Youtube ve Facebook mesajına cevap perakende yazıyorum. Biricik Efendimin bana 1 Temmuz 1986’da bağışladığı nimetin şükrünün bir edası olarak… Muhataplarım arasında genelde ayırım yapmadan kelimeleri ve cümleleri bazen ışıldak, bazen pusula, bazen mikroskop, bazen teleskop, bazen ayna, bazen fısıltı, bazen haykırış, bazen Zülfikar, bazen kalkan ve bazen de roket gibi kullandım. Her türlü insanla ve insan geçinen hayvanla tartıştım; özel ve genel sorularına, eleştiri veya sataşmalarına cevap yetiştirmeye çalıştım. Makale ve kitaplarımı okumadan insafsızca saldıran ve aynı soruları papağan gibi sorup duranlara bıkmadan cevap vermeye çalıştım. Muhtemelen uluslararası üne sahip hiçbir bir yazarın, hiçbir hareket liderinin ve profesörün beceremediği veya “tenezzül etmediği” sokaklara indim, ara sokaklarda ve bataklıklarda tartıştım ve kendimi her türlü hakarete ve iftiraya maruz bıraktım. Bundan şikayetçi değilim ve bundan vazgeçmiş de değilim. Zira hiçbir vakit fildişi kulelerde yaşamamaya söz verdim.

Niye İngilizce, Niye 19?

: İngilizce dünyanın en çok konuşulan dillerinden biri ve en çok öğretilen yabancı dili. Türkçe ile 100 milyon kişiye, İngilizce ile sadece bilenlerle 1 milyar kişiye, bilenlerin kendi dillerine çevirmesiyle bütün dünyaya ulaştırmak çok daha hızlı şekilde mümkün.

“Şanlı Ecdadımız gibi Dünyayı Titreteceğiz”

Biliyorum uslubumun bazı kişiler tarafından aleyhimde bir koz olarak kullanılacağını. Ama bunu bu ilahlaştırılmış sahtekarlar için özellikle seçiyorum. Kralın çıplak olduğunu haykıran çocuk ilk başta kalabalık tarafından terbiyesizlikle suçlanır. Onu da biliyorum. Ama buna rağmen kibarlık budalalarına katılmayacağım ve GERÇEĞİ hiçbir otosansüre tabi tutmadan haykıracağım.

Kibarlik Budalalari

Kibar sofistler seri katillerdir. Müzik, dans ve kibarlık budalalarının alkışları eşliğinde cümlelere taktıkları susturucularla hakikat avlarlar… Bu tip arkadaşların kibarlıklarından ve edebi ifadelerinden etkilenen muhatapları eğer kibarlık budalalığı rollerini oynasa bu kibar arkadaşlar geriye hiçbir hakikat ve değer bırakmaz. Kokmuş kokoreci bile ambalajlayarak taze biftek diye caka atarak kibarca satarlar pazarlarda.

Yeni Papa da Çıplak!

Kendini Papa 1. Francis olarak isimlendiren ve yoksulluğa duyarlı olacağını söyleyen yeni Papa hakkındaki haberleri okuduğumda ve Amerikan medyasında estirilen olumlu havayı gördüğümde heyecanlandım. Ancak, temsil ettiği kurumu düşündüğümde, yeni papayı farklı göremedim. Altından yapılmış bir tahtın üzerinde oturan kırmızı elbiseli bir palyaçonun elinde tütsülü bir oyuncak sallayarak Tanrı adına yalanlar üreten bir şirketin başına patron olarak geçtiğini gördüm.

Allah ile Aldatmanın Önde Gideni

Bu, devlet katmanlarında, döner koltuklarda, makam odalarında, halkın selamlandığı kürsülerde boyuna yeşeren ve tatdıkça artan iktidar şehvetidir. İktidar ile şehvet arasında bu nedenle doğrudan bağlantı vardır. İktidarda emir verirken, şehvette orgazm olurken kendinizden geçersiniz yani huld ve mülk (yıkılmayacak bir hükümranlık) duygusundan bir nebze, bir an yaşarsınız.

Beni Şeyhleriyle Karıştıranlara

Bu mukallit ve müritler bizleri de kendileri gibi görmek için can atıyorlar ve uyduruyorlar. Psikolojide buna “projeksiyon” diyorlar. Mezhep öğretileriyle mukallitleşerek, tarikat menkıbeleriyle müritleşerek insanlara kul ve köle olanlar Kuran’ın TEVHİD mesajıyla özgürleşen insanların birbirini desteklemelerini ve bir duvar gibi zulme ve batıla karşı mücadele verişlerini kendi cemaatlerindeki rabıtayla ve destekle karıştırıyorlar. Halbuki sadece hakka, yani gerçeğe teslim olarak özgürleşmiş insanların oluşturduğu gruplar ile robotlaştırılmış, köleleştirilmiş insanların oluşturduğu cemaatler ve tarikatlar arasında büyük fark var. Hangi şeyhe müritler ilk adıyla hitap ediyor? Hangi şeyhi müritleri eleştirir? Hangi şeyhin meclisinde şeyhe hakaretlere izin verilir? Arkadaşlarıma ve yoldaşlarıma hakaret eden bu kişi yukarıda belirttiğim önemli farkın farkında değilse entelektüel düzeyi çok düşük olmalı, farkında ise ahlaki düzeyi!

Seks Manyakları için Cennet

Ben daha Amerika’ya göç etmeden önce Ali Rıza’nın “İslam’da Cinsel Hayat” başlıklı kitabı rekor satışlar kırıyordu. Bu kitabı o yıllar en çok satanlar listesinin başındaki iki kitabımla, Kuran En Büyük Mucize ve İlginç Sorular ile yarışıyordu. O dönemde Sünni olmama rağmen, Rıza’nın kullandığı hadislerin çoğunun zayıf ve mevzu (uydurma) olduğuna inandığım için kitaba ilgi duymamıştım. Seks konusunda yüzyıllar boyu uydurulmuş tüm hadisleri, mezhep fetvalarını ve ruhbanların fantezilerini doldurduğu o kitaba hiç ilgi duymadım ve hala duymuyorum. Kitabı laik medyanın büyük ilgisini çekmişti. O kitap, dindar okuyucu kesimi için uyduruk hadis ve ilkel hayallerden oluşan bir pornodan ibaretti. Ali Rıza bu kitabı piyasadan çekmediği ve kamuda bunların uyduruk fanteziler olduğunu ilan etmediği sürece büyük bir vebal taşıyor.

Türkiye’de Kürtlerin Resmi Evrimi

MUSTAFA ORHAN METİN: “1960’a kadar “Kürt yoktur” tanımı hakimdir. 1980’e kadar “Kendisini Kürt zanneden kardeşlerimiz” söylemi hakimdir. 1980’den sonra “Kürt, Türk’ün dağda gezenidir” söylemi gelişti. Tayyip’ten sonra “Türkler ağabeydir, Kürtler bizim kardeşlerimizdir” söylemi doğdu… Son dönemde ise, Kürtler “sürekli isteyen” zavallı taraf, Türkler ise gani gönüllü “sürekli ihsan eden” taraf görüntüsü hakim kılındı. Henüz “Allah’ın doğuştan verdiğini, kim tekrar ihsan edebilir” noktasına gelinmedi. Barış hayal.”

Hazret-i Şeytan (k.s.a) Şöyle Buyurdu

Hazret-i Şeytan (k.s.a.) şöyle buyurdu: “İslam aklı dini değil nakil dinidir. Vazifeniz Kuran’a itaat etmektir; Kuran’ı anlamak değil. Kuran’ı ölülere okuyunuz. Bir cemaate veya tarikata mürit olunuz. Cehennemi kadınlar dolduracaktır. Şefaat ya resulallah. Kuran yetmez. Kurancı sapıkları dinlemeyin. Ecdadınız Osmanlı muhteşemdi.”

Oğlum Metin, Bilim ve Teknoloji

Metin’in Lisesinin Sürpriz Başarısı Edip Yüksel; 18 Mart 2013 www.19.org   Accelerated Learning Lab (ALL) okulunda lise son sınıfta okuyan oğlum Metin’in başkanlığını yaptığı 15 üyelik Science Olympiad takımı, 3 Mart 2013 tarihinde Phonenix’te düzenlenen Arizona eyalet yarışmalarına hazırlanırken çektiğim bazı video klipleri. Bilimsel konular, teknoloji ve mühendislik alanında 26 yarışmaya katılacaklar. Videonun altında isimlerini …

Continue reading ‘Oğlum Metin, Bilim ve Teknoloji’ »

19’cular İçine Düştükleri Fitnenin Ateşinde Çırpınıyorlar

Bundan sonra, Ondokuz sayısının Kuran’daki mucizevi tecellisini ve mesajını anlamamak için zebralar gibi kaçan ve kaçarken “ondokuz, ondokuz” diye bağıran inkarcıları ve münafıkları ONDOKUZCU veya 19’cu diye çağıracağız. Madem kafalarını bu sayıya bu kadar takmışlar, hem de tersinden, bunlar bu ismi hak ediyorlar. İşin ilginci, tarihte “Kaderiye” diye bilinen Mutezile fırkasının kaderini paylaşacaklar. Muhteşem bir ironi 🙂 Kafayı kader tartışmalarına takarak kaderi inkar eden teolojik grubun ismi sonunda inkar ettikleri kelime oldu: Kaderiye!

Çörek otu HER DERDE derman imiş

Bir sürü bitki, meyve ve baharat var. Hepsinin çeşitli yararları var. Binlerce yıldır dünyadaki tüm kabileler o bitkilerin, baharatın ve meyvelerin yararlı olduğunu biliyor. Bir kısmı hakkında hadis uydurulmuştur. Bu uydurulan hadislerin abartıcı dilleri haricinde çoğu makul olacaktır. Bu cahil Hindistan, Burma, Sri Lanka gibi ülkelerde de çörek otu dahil birçok baharat hakkında atasözleri olabileceğini düşünemiyor bile.