Arkadaşlar, yazarlık, profesörlük ve hukuk danışmanlığı, eşime yardım için evi süpürme, bulaşık yıkama, yemek pişirme, çocuk yetiştirme işlerimin arasında, her yıl 10 binden fazla email’e, Youtube ve Facebook mesajına cevap perakende yazıyorum. Biricik Efendimin bana 1 Temmuz 1986’da bağışladığı nimetin şükrünün bir edası olarak… Muhataplarım arasında genelde ayırım yapmadan kelimeleri ve cümleleri bazen ışıldak, bazen pusula, bazen mikroskop, bazen teleskop, bazen ayna, bazen fısıltı, bazen haykırış, bazen Zülfikar, bazen kalkan ve bazen de roket gibi kullandım. Her türlü insanla ve insan geçinen hayvanla tartıştım; özel ve genel sorularına, eleştiri veya sataşmalarına cevap yetiştirmeye çalıştım. Makale ve kitaplarımı okumadan insafsızca saldıran ve aynı soruları papağan gibi sorup duranlara bıkmadan cevap vermeye çalıştım. Muhtemelen uluslararası üne sahip hiçbir bir yazarın, hiçbir hareket liderinin ve profesörün beceremediği veya “tenezzül etmediği” sokaklara indim, ara sokaklarda ve bataklıklarda tartıştım ve kendimi her türlü hakarete ve iftiraya maruz bıraktım. Bundan şikayetçi değilim ve bundan vazgeçmiş de değilim. Zira hiçbir vakit fildişi kulelerde yaşamamaya söz verdim.