Cennette Futbol. Nolicek?
Cennetdeyiz, futbol oynuyoruz. Ben gol atmak istiyorum, kaleci ise topu tutmak. Nolicek?
Cennetdeyiz, futbol oynuyoruz. Ben gol atmak istiyorum, kaleci ise topu tutmak. Nolicek?
Çeşitli mezheplerden dindarların, namaz kılanların veya kılmayanların, ateistlerin, deistlerin, Ermenilerin, Yahudilerin, Hristiyanların vergileri devletin seçtiği bir dinin veya mezhebin memurlarına, kurumlarına ve binalarına harcanmamalı.
Severim Ali Şeriati’yi… Sünnilerin ve Şiilerin arasında böylesi düşünürler son bin yılda parmakla sayılacak kadar az çıkmıştır. Hem beyin hem de yürek sahibi birisiydi Ali… Elbette bazı konularda çok farklı düşünüyorum kendisinden (Ehl-i Beyt takıntısı veya Habil ve Kabil hikayesi üzerinde temelsiz analizler yapması, gibi), ama düşünen, sorgulayan, vicdan ve yürek sahibi birisine sadece saygı duyarım. 1980’de devrimi Türkiye’ye ithal etmek için gizlice İran’a davet edilmiştim. Dönüşte beraberimde getirdiğim tek şey Ali’nin Hüseyni İrşad’da verdiği konferansların kasetiydi. Çok iyi bir hatipmiş aynı zamanda… Maalesef o kasetleri birkaç hafta sonra Fatih’te bir polise kaptırdım…
Kuşandığın cilt cilt kitaplar, sarıldığın uzun sakallar, eteğine tutunduğun cübbeler tel tel dökülüyor. Ayetlerin dışında kendini attığın hiçbir mevzi seni koruyamıyor. Ne deve sidiği, ne şifalı tükürükler ne de okuyup üflediğin dualar yaralarına merhem oluyor. Kan ter içinde yaşadığın müritlerini kaybetme korkularını gizleyemiyorsun. Tüm acemiliklerine ve heyecanlarına rağmen, Allah’ın kitabını anlayan ve bu konuda sana ders verebilecek konuma gelen Kur-an talebelerinin, din konusundaki saltanatını sallamasının endişesini yaşıyorsun. Onlara “sapık, peygamber düşmanı, cahil” sıfatlarını yakıştırırken söylediklerine kendin bile inanmıyorsun.
Yukarıdaki haberi biraz daha cilalasam, bir iki çorap resmi eklesem ve bir internet gazetesine assam, büyük olasılıkla sen hemen üzerine atlayacaksın.
Orda hadis, burda hadis. Sağda hadis, solda hadis. Yukarda hadis, aşağıda hadis. Camide hadis, tekkede hadis. Misvakta hadis, takkede hadis. Çük kesen hadis, kara çuvala sokan hadis. Ölülere yalvartan hadis, siyah taşa taptıran hadis. Hastaya üfüren hadis, namazdan sonra sola tüküren hadis. Büyü yapan hadis, mürit kapan hadis. İbninin hadisi, ebunun hadisi. Orda hadis, burda hadis. Namazı bozan domuz hadis, deve sidiği içirten hadis. Dokuz yaşındaki kız hadis, bir gecede dokuz kadın hadis. Türbede hadis, tekkede hadis. Şalvarda hadis, takkede hadis. Miraçta pazarlanan hadis, Azrailin gözünü kör eden hadis. Hadisleri lanetleyen hadis, hadisleri yücelten hadis. Kabızda hadis, ishalde hadis. Kara köpekleri öldüren hadis, çocukları güldüren hadis. Arapları öven hadis, Türklere söven hadis. Gözleri kızgın çivilerle oyan hadis, kadının bacaklarını iki atla ayıran hadis. İbninin hadisi, Ebunun hadisi. Mehdinin kıçındaki kıllı leke hadis, kertenkelelere karşı cihad hadis. Sağda hadis, solda hadis. Ayakta işeten hadis, osuran şeytan hadis. İstibra hadis, istihare hadis. Besmeleyi okutan hadis, Besmeleyi mekruhlayan hadis. Ayetleri nesheden hadis, milyon hadis ezberleyen muhadis. Altıyüzbin hadis, yedibin ikiyüz hadis. Mevzu hadis, sahih hadis. Hasen hadis mursel hadis. Vahid hadis mütevatir hadis. Mevzu hadis, mevzu hadis. Tırnaklı hadis, parmaklı hadis. Kıllı hadis, sinekli hadis. Aç keçiye ayet yediren hadis, zaniyi taşlayan maymun hadis. Sağda habis, solda habis. Orda habis, burda habis. Camide habis, tekkede habis.
En iyi devletin azı dişleri çekilmiş ve pençeleri törpülenmiş devlet olduğuna inanan yüzde altmışiki anarşist bir Kürt olarak bir Kürt devleti kurulması hayaliyle yaşamıyorum, ama bu ikiyüzlülüğe tepki gösteren Kürt kardeşlerime de “düşmanınıza benzemeyin” desem de ikna etmekte zorluk çekiyorum. Bana soruyorlar: “Kardeşinin kanını devlet denilen put için göz kırpmadan akıtabilen ‘kardeşlerim’ neden ‘devlet’ denilen nimeti kardeşleri için de istemiyor. Kardeşlerim 17 Türk devleti kurmuşsa ben niye bir tane kuramayım? Niye o 17 kez bu işi yapınca hain olmuyor da ben hain olacağım?”
Bu kadın Türkiye’de nesiller boyu uygulanan faşist politikanın sadece özetini yaptı, adını koydu. Bunda hayret edilecek bir şey yok. Dürüst biri Birgül Ayman. Hepimizin acılar çekerek bildiği bir gerçeği haykırdığı için tebrik ediyorum onu.
ODTÜ 1. Teoloji Sempozyumu Üzerine Edip Yüksel 1 Şubat 2013 www.19.org Şubat 15-17, 2013 tarihleri arasında ODTÜ Felsefe Külübü, Düşünbil ve Libido Dergileri tarafından organize edilen Teoloji Sempozyumuna hem konuşmacı hem de tartışmacı olarak katılacağım inşallah. (Program yazının altında) Gençlik yıllarımdan beri binlerce ateistle ve dindarla tartıştım. Yaş, makam ve mevki farkı gözetmeden… 1980 darbesi …
Madem öyle 365 gün için 365 kandil uyduralım. Zoruna mı gider Asil Nadir Buyur başlayalım. Her gün için bir kandil. Eğer bizden öncekiler uydurabilmişse biz niye uyduramayalım ki? Nasılsa uyduruk bir dinin uyduruk mukallitleriyiz… Her şeyden önce kandillerin sadece bir tanesi doğum günü ile alakalı. Diğerleri Regaip, Miraç, Kadir… Aslında Muhammed’in doğum günü belli değil. Hatta bazı rivayetlere göre yılı bile belli değil. Öyle olunca her peygamber için de bir doğum günü uyduralım. Bu arada sahabeler için de. Onlar bitince sıraya imamlar ve imamcıklar girsin. Hatta zındıklar için de ölüm günleri için kandil uydurabiliriz. Amaç, uyduruk ibadetler üretmekse bundan kolayı yok
Aşağıdaki çalışma Edip Yüksel’in Mesaj adlı meali referans alınarak yapılmış bir eleştiridir. Kur-an’daki değimlerin bazılarının Mesaj’daki çevriliş şekillerini incelemektedir.
Aşağıdaki makale kaynaklardan alıntılar yaparak Apo hakkında TC’nin çizdiği portreyi destekliyor. Bu portrenin ne derece gerçeği yansıttığını, ne derece güncel verileri değerlendirdiğini bilmiyoruz. Bu yüzden bu makaledeki iddiaların yanlış ve/veya yalan olduğuna inananlar bu konuda kaynaklara dayanarak alternatif bir görüş sunsalar onu da yayınlamak isterim. Her iki makaleyi birbirine bağlayarak okuyucuya bu tartışmalı lidere iki ayrı perspektiften bakıp değerlendirme imkânına sahip olmuş olurlar.
Tarihin ilginç bir cilvesi olarak Osmanlıca hayranları sayısında büyük artış var. Osmanlıca denilen karma dili öylesine övüyorlar ki sanki Osmanlıca yemek tarifleri daha lezzetli oluyor, Osmanlıca yazılmış haritalar yolu daha iyi gösteriyor, Osmanlıca yazılmış Kuran tefsirleri daha bir doğru… Kısır Türkçe imiş!!! Osmanlı padişahlarının Türk halkını ve Türkçe’yi aşağılamasını ironik bir biçimde Türkçülük ve milliyetçilik adın sahiplenen antika kafalar için “Kısır olmayan Osmanlıcayı” çok güzel hicveden bir örnek vereceğim:
18 aylık Mehmet bebeğin kafasını gaz bombasıyla parçalıyorsanız, 14 yaşındaki çocuğun(Seyfi Turan) kafasını uzun namlulu silahların dipçiği ile eziyorsanız, 12 yaşındaki çocuğun (Uğur Kaymaz) kafasına 13 kurşun sıkıyorsanız, 8 yaşındaki kız çocuğunu (Maziye Aslan) zafer işareti yaptığı için polis panzeri ile eziyorsanız, kuzularını otlatan 10 yaşındaki çocuğun (Hakan Uluç) kafasına ve karnına üç kurşun sıkıyorsanız ve yine kuzularını otlatan 14 yaşındaki kız çocuğunun (Ceylan Önkol) bedenini uçaksavar mermisiyle parçalıyorsanız ve bunun gibi kolluk güçleri tarafından katledilen sadece kayıtlara geçen 376 çocuğu katlediyorsanız…(!) Bunları ve bunlar gibi binlerce örnekleri sorgulayıp yüzleşemiyorsanız? Hangi mantıkla bu sorunun çözümünü beklersiniz?
Büyüden korunmak için aşağıdaki üç şey yapılırsa büyü hemen bozulur:
1. Çarşamba günü dışarı çıktığında karşına çıkan 7’inci kişiye, kim olursa olsun 77 lira ver. Verdikten hemen sonra adamın yüzüne bir tokat atıp kaç.
2. Perşembe günü Eyüp Sultan Camisi avlusundaki güvercin pisliğinden 7 gram alıp onu gülsuyu ve bal ile karıştırıp pişirdikten sonra 7 kez salavat eşliğinde ye.
3. Cuma günü bir şeyhin sakal-ı şerifinden 7 kıl kopardıktan sonra o kılların uçlarını birbirine bağlayarak bir daire oluştur ve Cumartesi günü bir gün boyunca boynunda taşı.
Şeyhler çok mütevazı olduğu için mübarek kıl-ı şeriflerini vermek istemeyebilir… Bunun için şeyhin sakal-ı şerifinden 7 kıl-ı şerifi, şeyh fark etmeden, örneğin sakalı-şerifini öperken gizlice koparmalısın ki şeyhin himmeti olsun. Keramet böyle gerçekleşir…
Büyük ihtimalle yukarıdaki işlemler büyüyü bozmaya yetecektir. Eğer büyü bozulmazsa o zaman o büyü Eryeruh adlı cin kullanılarak yapılmıştır. Onu tamamıyla bertaraf edecek olan büyüyü sadece sana gizli olarak vermem gerecektir…
Bu devletin Kürtler ile ilgili hiçbir beyanına inanamıyorum, güvenemiyorum. Yüzyıl boyunca dizdikleri ve halka milli gaz vererek yedirttikleri düzinelerce düzmeceye tanık olduktan sonra inanamıyorum devlete ve devletçilere… Yeni yalanlara yer açmak için arada bir eski yalanları ifşa edip kusturduklarına tanık olduktan sonra devletçi politikacılardan, medyadan ve onlardan beslenen zavallı papağanlardan gelen tüm iddialara ve bilgilere kuşkuyla bakıyorum.
Sevgili Mustafa ben şimdiye kadar ayrı bir Kürt devleti oluşmasını desteklemedim. Türkiye’nin bölünmesinin her iki halk için de yararlı olmayacağına inanıyorum. Aksine ben, Türkler, Kürtler, Araplar, Türki Cumhuriyetler federal bir birlik oluştursunlar istiyorum. Neredeyse yirmi yıldır bunu savunuyorum. Öte yandan “bölünmek” benim için bir tabu da değil. Ben devlete tapmadığım için, ben insan hayatını ve mutluluğunu devletten daha önemli gördüğüm için eğer bir çoğunluk bir azınlığa zulmedip duruyorsa ve bu nesiller boyu da sürmüşse mazlum tarafın ayrılma istemesini de yadırgamam.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, Diyanet İşleri Başkanlığını hem dini öğreti ve uygulamaları kontrol etmek için hem de resmi milli propaganda halka gaz ve yön vermeye yetersiz kaldığında ona ek olarak gerektiğinde resmi ideoloji doğrultusunda dini propaganda üretmek için kullanmak amacıyla kurdu. Bu amaç doğrultusunda neredeyse bir yüz yıldır başarıyla işlettiği Diyanet İşleri Başkanlığı aslında bir İhanet İşleri kurumudur. O kurumu işgal eden din adamları hiçbir vakit devletin zulüm ve katliamlarına karşı dikilmemiştir; aksine Firavun’un sihirbazları ve belamlar gibi davranmışlardır. Aşağıda iki ayet üzerinde yapılan mealleri okuduktan sonra bu propaganda için birçok mealin de başarıyla kullanıldığına tanık olacaksınız. Analizi size bırakıyorum. Aşağıdaki mealleri www.kuranmeali.org sitesinden kendiniz kontrol edebilirsiniz:
15 Ocak 2013 tarihinde Google bu iki soruyu tamamlamadan aratmak isteyince kelimeleri tamamlamayı kolaylaştırmak için Google en popüler on arama ifadesini sundu. Burada görülen ilginç bir fark var. Kürtleri sevmeyen olarak sadece Türkler ve Saddam sayılırken Türkler kendilerini daha yanlız hissediyor. Ben sosyolog değilim ama acaba bu, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” veya “Her Türk asker doğar” veya “Bir Türk dünyaya bedel” gibi paranoyaklık ve psikopatlık ifade eden yaygın sloganların oluşturduğu, Osmanlı İhtişamı özlemiyle yanıp tutuşan bir kültürün yansıması olmasın mı? Eğer gögüslerimizi yumruklayarak ve naralar atarak komşularımıza karşı üstünlük taslasak, onların bize dost olmadığını ilan etsek, bizim tüm komşulara bedel olduğumuzu kükresek, dedemizin komşularımızın dedelerini nasıl dövdüğünü övüne övüne anlatsak acaba o komşulardan sevgi beklemeye hakkımız var mı? Türkler ve Kürtler olarak ders alalım. Birbirimizin haklarına saygı göstererek barış içinde eşit komşular ve dostlar olarak yaşamayı deneyelim. www.19.org