Ahlak ve Namus Polisi

Öğrenci evleri ile ilgili planlar Türkiye’yi İranlaştıracak. Devlet yatak odalarına girecek! Ahlak polisleri tüm halkı münafıklaştıracak! Bunların mezhebine göre: Torunu yaşındaki kızı çarşaf/peçe ile gizleyip dördüncü kölesi olarak evine götüren cinsi sapıklar ahlaklı olur! Bunlar seks takıntılı. Hem düzinelerce cariyeyi düzen psikopat padişahları överler hem kadının kılını kırk yararlar. Devlet, bakanı, emekli vaizi, miti, iti, valisi, AhlakPolisi, savcısı, hakimiyle birlikte yatak odalarınıza giriyor! Dini veya ahlakı zorla dayatmak ebucehilliktir. Sünni/Şii şirk ve cehalet treninin gideceği son istasyon Afganistandır, Suudi Arabistandır.

Çıplak namaz?

İnsanlar niçin elbise giyer? Soğuk, güneş ışık, diken ve benzeri doğal etkenlerden korunmak; başkalarının cinsi duyularını tahrik etmemek; makam, gurup, ulus, kültür ve sınıf gibi sosyal ve politik kurumlara olan nispetimizi başka insanlara ifade etmek; vesaire. Bunlardan hangisi Allah ile görüşmek için geçerlidir? Elbisen ile Allah’a neyi anlatmak veya O’ndan neyi gizlemek istiyorsun? Giyinmek insanların vücudunu insanların gözünden saklar. Senin vücudunu, cinsel organına ve oradaki kıllara kadar yaratan Yaratıcının görüsünden mi gizleyebileceksin vücudunu? Allah’ı ne kadar az takdir ediyorsun! Demek ki duş alırken, eşinle cinsel ilişkiye girerken haşa Allah’ın seni görmediğini sanıyorsun. Allah’ı ne kadar az takdir ediyorsun!

Recm veya Recim cezası

SÜNNİ MÜŞRİKLER “Bir keçi ayet yer inkarcılar dinden çıkar! Hiç düşünmezler ki Hazreti Ömer Efendimizin’de yukarıda ifade etiği gibi ayet inmiş ve okunmuştur. Allahu Teala ayetin lafzını herhangi bir vesile ile ortadan kaldırmayı murad ettiyse bunda keçiyi de kullanır, koyunu da… Nitekim Nemrut kâfirini topal bir sinek ile devirmiş ve yok etmiştir.”

Her Sünninin kalbinde bir Firavun yatar

Maalesef öyle… Hiçbir elçi ve arkadaşı başkalarına farklı inanç ve inkarlarından dolayı saldırmadılar, ölümle tehdit etmediler. Bu tavır tarih boyunca müşriklerin tavrı olmuştur. Bugün Olcay Akçay adında bir Cüppeli Ahmet hayranı (sayfasından öğrendim) birçok videomun altında bana belden aşağı hakaretler savurmuş ve ölümle tehdit etmiş.

Yumurtalar

Bir, İki, Üç… Yumurta! Edip Yüksel 21 Eylül 2013 www.19.org “Bir yumurta dışarıdan gelen bir güçle kırılırsa hayat sona erer; bir yumurta içeriden gelen bir güçle kırılırsa hayat başlar. Muhteşem şeyler içeriden olur!” – Jim Kwik “Bir yumurta (embriyo) içerideki bilgiyle yetinirse hayat sona erer; bir yumurta dışarıdan gelen en iyi bilgiyi (en hızlı spermi) …

Continue reading ‘Yumurtalar’ »

Kafalara Kazık Çakanlar

İmamına iman eden dedesine iman eden beyinsiz bir torun. F-tipi Aptallaştırma Projesi-nin ABD-Co destekli mimarı-nın kafalara çaktığı son kazık haberi 18 Eylül 2013 tarihli gazetelerde… “Dedem o imama inanırdı” diye başlamış hikayesine bu emekli vaiz. Peygamberi ve Ali’iyi hortlatıyor, Ali’ye kazık çaktırıyor ve o kazıkla depremi önlüyor! Allah’a ve elçisine iftira eden rivayet izleyicileri Kuran’da nasıl nitelenir bilir misiniz?

Mehdi Zana

Yaklaşık 20 yıl önce Mehdi’nin Diyarbekir (asıl adı Amed) Cezaevinde yaşadıklarını anlatan anılarını okumuştum… (Vahşetin Günlüğü, 1992, MELSA Yayınları). Benzeri ama daha az şiddette hakaret ve işkenceleri 12 Eylül 1980’den sonra yattığım Kartal Maltepe askeri ceza evinde yaklaşık bir yıl boyunca yaşamış ve tanık olmuştum. Diyarbakır ceza evinde yattıktan sonra çıkan arkadaşlarımın anlattıkları da Mehdi’nin anlattıklarıyla uyuşuyordu… Bu adamın anısını okursanız sizde zerre kadar vicdan varsa Kürt sorununa yaklaşımınız farklı olacaktır. O yıllar Diyarbekir Cezaevindeki çok yönlü işkencelere maruz kalan bir kişi TC’yi, hakimlerini, gardiyanlarını, ordusunu ve polisleri lanetlemediyse ya beyni zedelenmiştir veya insanlık onurunu yitirmiştir. Diyarbakır cezaevi Kürtlerin yaşadıkları işkence ve horlanma en az bir yüzyıldır ırkçı devletin uyguladığı sistematik zulmün bir kesitinden ibarettir. Türkiye’nin yerlileri olan bu halka reva görülenlerin hesabının sorulması için çalışmak ve Kürtler’e destek olmak yerine Kürtlerin maruz kaldığı zulmü küçültmeye çalışan bazı vicdansızların, “Biz de zulüm çektik. Hepimiz de haksızlığa uğradık ama yine devletimize övgüler dizdik” dediklerine defalarca tanık oldum. Kürtlerin çektiği zülmün onda birini çeken hiçbir insan böyle konuşmaz… Neyse… Umarım Mehdi’nin o kitabını bir yerden bulup okursunuz.

Hadis Mealcilerine birkaç Soru

Dinlerini SADECE Allah’a özgüleyerek ebedi kurtuluşları için akıllarını kullanarak SADECE Kuran’ı izleyen müminlere karşı çıkan mukallitler ve müritler sık sık bize “mealciler” diye takılır ve gerçekten namaz kılıp kılmadığımızı, gerçekten Kuran’a uyup uymadığımızı sorarlar… Birer ahlak polisi kesilirler. Şirk ve cehalet mezheplerini savunan arkadaşlarımızın bu yöntemine nazire olarak ben de onlara şu soruları yöneltiyorum.

Robotların dini farketmez

Burma’da Budist çeteleri müslümanlara karşı aylardır terör estiriyor, katliam yapıyor, evlerini yakıyor. İşte dogmaları, söylentileri, rivayetleri din edinen insanlar basılan bir düğme ile uysal bir sürü olmaktan çıkıp saldırgan canavarlara dönüşürler. Ne koyun olun ne de canavar. Bugünün koyunu yarının canavardır. Ebedi kurtuluş için kainatın biricik efendisinden başka otoriteyi izleyen, sorgulamadan dogmalara ve rivayetlere inanan herkes şeytan tarafından kullanılmaya hazır bir robottur. Politik ve dini şeytanlar tevhid paradigması ile özgürleşmeyenleri istediği zaman egolarıyla, korkularıyla, ihtiraslarıyla, beyinlerine yaptıkları ihanetleriyle ve cehaletleriyle harekete geçirebilir.

Hangi Kuran?

Kuran ile Mushaf’ı birbirine karıştıran ve Kuran’ın korunmasının Allah tarafından değil de kutsadıkları sahabeler ve ataları tarafından gerçekleştiğine inananlar okusunlar. Ayşe Hür çoktandır bildiğimiz ve Üzerinde 19 Var ve NINETEEN: God’s Signature in Nature and Scripture adlı kitaplarımda bilimsel delillerle çürüterek çöp sepetine yolladığım sünni ve şii kaynaklarındaki uyduruk hikayeler ve varsayımların güzel bir özetini …

Continue reading ‘Hangi Kuran?’ »

Amerika’da Master

Arada bir aşağıdakine benzer emailler alırım. Hatta bazıları orta okul düzeyinden de aşağı ifadeler ve imla ile yazılmış mektuplar… Bu arkadaşlara gerçeği söylemek kolay değil… Hatta beni seven bu kişilerin bazısını bana düşman etme bahasına da olsa onlara realiteyi hatırlatmayı bir eğitimcinin görevi biliyorum. Bazıları bildiklerimi böylesine açık bir biçimde ifade etmemi “kibirlilik” olarak değerlendirip beni suçladılar, suçlayacaklar… Hayatım boyunca doğruyu söyleme konusunda titizlik gösterdim. Her söylediğim doğru olmasa da niyetim insanları üzmek veya memnun etmek değil, doğruya ve adalete tanık olmak… İnsanları memnun etmek için onlara yalan söyleyemem. Zira yalan üzerine bina olmuş bir mutluluğun ömrü çok kısa sürer ve sonunda çok büyük hayal kırıklıklarına ve hatta kayıplara sebep olur. Aşağıdaki mektubu gönderen arkadaşın kimliğini gizledim.

Bir iftira

Aydınlık Gazetesinde Yayımlanan bir İftira Edip Yüksel 11 Mart 2013 www.19.org     Aydınlık gazetesinde yayımlanan iftiradan sonra emailler almaya başladım. Millet beni sorguluyor 🙂 Aldım başıma belayı. Onlarca yıldır Sünnilere namazı, Ondokuzculara 19’u anlatamadım. Şimdi yıllarca Apo’yla görüşmelere katılmadığımı açıklamakla geçireceğim. Sonunda gına gelecek ve gerçekten Türkiye’ye dönüp bir İmralı çıkarması yapabilirim ama o …

Continue reading ‘Bir iftira’ »