Beşikteki Bebekleri, Kardeşleri Katletmek Meğerse Şeriata Göre Sevapmış!
Edip Yüksel
21 Şubat 2012
www.19.org
Babul Ebvaab adıyla sayfama yazan birisi Seîdê Sîsî adlı bir arkadaşın Saidi Nursi lehinde yazdıklarına karşı, Said-i Nursi’nin bir İttihad ve Terakki kuklası ve hain olduğunu yazdıktan sonra Saide Sisi adlı arkadaş kendisine Osmanlı’nın şer’i bir devlet olmadığını iddia ile başlayan bir paragrafla cevap verdi. Fatih Sultan Mehmedi övüp duranların kardeş katili diktatörleri nasıl da vaftizlediklerini anlamak için ibretle okuyunuz. (Her ikisi de şeriatçı olan bu arkadaşların ikisi de her ne hikmetse sadece Türkiye’de yaşayanlar arasında yaygın ve “sarhoş noktalama işaretleri sendromu” diye adlandırdığım hastalıkla engelli 🙂
SEÎDÊ SÎSÎ: osmanı kesinlikle şer’i bir devlet değildi. uydurma tarih bilgileri ile beyinler yıkanmış ve gerçekler tahrif edilmiştir.Bakınız bir peygamber gibi kendisine değer verilen Fatih’in bir kanunnamesi var. Aynen şöyle der: Evladımdan her kimseye saltanal müyesser ola, nizami alem için karındaşlarını katletmek münasiptir.Bugünkü türkçe ile:Herhabgi bir oğluma sultan olma gerçekleitiginde kamu düzeni için kardeşlerini katledebilir.Bu mu şeriati ğarra? Kamu düzeni için şehzadeler savaşını başlatmak Qur’anın hangi ayetinde yazılıdır. Söyleymen beni, ağlatman beni diye bir şarkı var ya onun gibi işte..
BABUL EBVAAB: Osmanlı devleti hz. peygamberin sünnetini islami asilamada yaymada cok önemli bir yere sahiptir.padisahlarin hepsi evladi rasul ve mubarekler zaatlardi,fatih sultan mehmed in kardes katli hükmü o dónemin mesakkat arz eden sorunlarindandi. kardesler arasi mucadeleler taht kavgalari ülkede fitneye ve binlerce halkin ölmesine sebeb oluyordu.fatih bu kanunnameyle binlerce kisinin ölmesini ve fitneyi önlemistir.ayrica bu mubarek zaat peygamberimizin hadisine mazhar olmustur. Bunu kendince tevil etmek karalamak cahillik ve ihanettir,nice nice küffarlar bile osm.meth ü senalar yapmakta ,bizim kendi vatandasimiz ecdadina asilsizca laf atmaktadir. Saidi nursi adi serefsizin biriydi ki ittihatin kucagina kacti osm.ihanet etti,hicbir ilmi yoktu ki , bu savunan cahillerde türlü türlü laf ebeliginin pesinde ve hakaret etmektedirler,yazimi sizin yazilariniza benzettim.ilmi olan varsa ciksin karsima , sizin gbi mallar seriatli cumhuriyeti savunuyorlar ne demekse bu ! Bu kadar sacma ve bagnazsiniz.
Bir kere bu idamlar pozitif hukuka, yani Fatih kanunnâmesine uygundur. Dolayısıyla şeklî hukuka göre meşrudur. Ancak bu kanunnâme, Osmanlı hukukuna hâkim olan şer’î esaslara uygun mudur? Olmadığı kanaatini taşıyanlar vardır. Bunlara göre Fatih Kanunnâmesi bir örfî hukuk metnidir. Kardeş katli de tamamen örfî hukuktan kaynaklanan bir müessesedir. İleride suç işleyebileceği endişesiyle bir kişiye ceza vermek İslâm hukuku prensiplerine aykırıdır Gerçekten İslâm hukukunda kanunsuz suç ve ceza olmayacağı gibi, ileride suç işlemesi ihtimaline binaen kimseye ceza verilemez. Ne var ki örfî hukuk, İslâm hukukunun, yani şer’î hukukun hüküm koymadığı ve hüküm koyma salâhiyetini devlet başkanına tanıdığı sahalarda söz konusudur ve şer’î hukuka aykırı olamaz. Meşruluğunu şer’î hukuktan aldığı için ondan ayrı bir hukuk da sayılamaz. İslâm hukuku, devlet başkanına bir takım suçlar ihdas edebilme ve bunlara cezalar koyabilme salâhiyetini tanımıştı. Buna ta’zir denirdi. Padişah bir kimseyi bu çerçevede cezalandırabilirdi ve bu İslâm hukukuna aykırı değildi. Siyaseten katl, yani devlet başkanının, devletin birliği ve milletin dirliği için yaşaması zararlı görülen kimseleri öldürtmesi de ta’zir cezalarındandır. Bütün monarşilerde olduğu gibi, İslâm hukukuna göre de devlet başkanı yani padişah, yargı gücünü elinde tutardı. Bir başka deyişle padişah başhâkim mevkiindeydi. Kâdılar, ona vekâleten dâvâ dinler ve onun nâmına hüküm verirdi. Böyle olunca padişahın dâvâ dinleyip, gerekirse suçluları cezalandırması, hatta idamına hükmetmesi mümkün ve meşru idi. Şer’î hukuk, meselâ, hırsızlık, gasp ve adam öldürmeyi âdet haline getirenler, halktan kanunsuz vergi ve haraç toplayanlar, livata yapanlar, sapkın görüşlerin propagandasını yapanlar ve hükümete karşı ayaklananların öldürülebileceğini söyler…
Cahile bilgi sunuyorsun onada bir kulp buluyor,nasipsizlik iste burada bilgi kapmiyor,laf ebelgine soyunuyor,islam ahlakinda bunlar hayvan gibidir anlamazlar,emri bil marufta mudaara yapsan gabiydirler,mahserde hesapsiz hayvanlar gbi yok olacaklar buyuruluyor,herkesi kendin gibi zannetmek ve kimligini diger kisilere monte ederek ahmakliklarini göstermektedir.kopyala yapistir benim size bu paylasima mutaabik anlayisinizi tazelemekti,ucb hikd yaparak hakaret etmek degil kalin kafaniza gamsiz fitratiniza asilamakti,ama ne de olsa merkep yine merkeptir.vursanda binsende egitsende CAHS tir
***
Üff be üff! Uyduruk Sünni mezheplerden birinin şeriatına uyması halinde Osmanlının daha adil ve özgür olacağına inanmıyorum ama, Osmanlı padişahlarını savunmak için yukarıda verilen cevabı okuyunca ilk önce inanamadım. Demek bilgisayar kullanmasını becerecek kadar yetenekli ama kundaktaki kardeşleri öldürmeyi İslam adına makul ve normal bir davranış olarak savunacak kadar beyinsiz olabiliyor insan. Demek ki kardeş katili padişahların kapı kullarının, kazağalarının, harem ağalarının, cellatlarının aramızda hayvanlar gibi yaşayan hayranları var.
Ne dersiniz? Peygamber acaba bir kardeş katilini mi övdü? Kardeş katlını Kanunname ile yasa haline getiren bir iktidar delisini mi övdü? Haremağaları, kapı kulları (Firavun da halkı kendisine kul yapmıştı!), hadımağaları, cellatlar, işgal edilen ülkelerin halkından zorla alınıp “devşirilen” delikanlılardan oluşan yeniçerilerle ülkeleri vergiye bağlayan bir saldırganı mı övdü? İstanbul’a saldırıp işgal ettikten sonra üç gün yağmalatan, cinsi ilişkileri yasaklanan Yeni Çerilere üç gün boyunca kadınlara ve kızlara tecavüz için Şeyhülislam’ından fetva alarak izin veren adamı mı övdü? Bunca katliamı ve tacavüzü işledikten sonra günah çıkarmak için Ayasofya klişesini Kuran’a aykırı olarak Camiye çevirten bir ikiyüzlüyü mü övdü?
Saraya doldurduğu altın ve elmaslar içinde cariyelerle zevk alemleri yaşayan, matbaayı yasaklayan, kendisini abartarak öven şairlere ulufeler dağıtan, Kuran’daki ŞURA (danışma, oylama) ile halife (yeni lider) seçme prensibini çiğneyerek liderliği babadan oğula bir krallık olarak devam ettiren, kendisini haşa “Allah’ın Yeryüzündeki Gölgesi” olarak tanıtan iktidar delisi bir diktatörü mü övdü? Allah’ın gönderdiği son peygambere iftira atmaktan hiç mi utanmazsınız? Din Günü, Allah’ın elçisi hem bu iftiralarınızı hem de sizi reddedecektir (25:30; 6:112-116).