Domuzlaşmak

Hele “zihnimizi ne kadar geniş tutabilirsek o kadar daha iyi anlarız kutsal kitabı” sözü müthiş hikmetler içeriyor. Bunu yorumlamak için çok geniş yere ihtiyaç var. Zaten zihni geniş olanlar için bilgiyasayar ekranları çok dar. Bu yüzden Ali Kartal amca gibi zihni geniş olan arkadaşların yorumları bu daracık yerlerde paylaşılınca kot pantolonun arka cebine sokulan selpak mendili gibi buruşup kırışıyor. Ali amcaya daha geniş bir yer bulmalıyız .)

Faşist Propagandanın Başarılı bir Örneği

Aşağıdaki bildiri milli hormonları iyice gıdıklanıp tırmıklananlar arasında İnternette en çok beğenilip paylaşılan yazılardan biridir. “Gazeteci Hakan Çelik” ismine iftira ile yakıştırılmış… Hakan Çelik adındaki gazeteci bunu tekzip etmesine rağmen İnternette bu propaganda Facebook ve Twitter ortamında paylaşılıyor. Ancak yazarın isminin uyduruk olması hiç önemli değil. Türkiye’de bunu yazabilecek binlerce faşist yazar var. Bu makalenin önemi, yazarının isminden değil, onun cahilleri ve milli hormonlarla sarhoş edilmişleri kolaylıkla kandıracak özelliklere sahip olmasından kaynaklanıyor. Profesyonel bir propagandacı veya grup tarafından yazılmış olan bu mektupta, gıdıklanmaya ve kullanılmaya hazır muhatabını etkileyip yönlendirmek için propaganda teknikleri veya yöntemleri başarıyla kullanılıyor. Bu yöntemlerden birkaç tanesi:

Baba ve oğul

Çocuklar: Kişinin kendi ve sevdiği/seçtiği kişinin karakterini oluşturan özelliklerden “rastgele” seçilerek oluşturulmuş bir karakter kombinasyonu paketiyle ödüllendirilmesi veya cezalandırılması olayı (mı?). Çocuklarından şikayet eden kendisinden ve seçiminden şikayet etmiş olur (mu?)

İslami Reform Hareketi (Söyleşi 2007)

Bu hareket beyin kadar gönül, bireysellik kadar birliktelik, sevgi kadar sertlik, tolerans kadar mücadele, yaratıcılık kadar izleyicilik, eleştiri kadar itaat, kaygı kadar umut, kuşkuculuk kadar güven, tartışma kadar anlaşma, ve bencillik kadar fedakarlık ile gelişecektir. Bu hareket, hiçbir kimsenin ismine veya cismine ipotekli olmamalıdır. Bu hareket, peryodik cetveldeki elementleri oluşturan atomlar gibi özgür ve özgün kişilerin, tevhid inancı ve erdemli tavırlar sözkonusu olunca elmastan bile daha sert olan Fullerene moleküllerini oluşturan karbon atomları gibi birbirlerine kenetlendikleri bir hareket olmalı.

Eşsiz Tacın İlginç Hikayesi

Şok olmuş durumdasın. Taç üzerindeki yazıtın aslında yalan bir iddiada bulunduğuna inanamıyorsun. Kendini çelişkili ve karmaşık hissediyorsun. Bir yandan, emin olarak biliyorsun ki, inanç olarak değil, fakat bilgi ve delil ile, sen emsalsiz bir taç sahibisin; fakat diğer taraftan Taç sahte bir elmas barındırıyor ve üzerindeki mesaj da haliyle doğru değil. Peki şimdi ne olacak? Konuyu endişe ve merakla araştırırken, ailenin “şerif” ve “sahih” diye adlandırdığı bir sandıkta sakladıkları bazı sayfalar buluyorsun. Orada özellikle 9’uncu altıgenin köşesindeki elmas hakkında birçok hikaye buluyorsun. Saçma sapan hikayeler! “Kuyumcunun sahte dediği elmasın hakiki elmas olduğu konusunda atalarım niye akla zarar böylesi hikayeler uydurdular?” sorusu senin kuşkularını daha arttırıyor.

Nun Harfi

Selam Cemal, Çok teşekkür ederim bu güzel bilgi için. Bu ayet uyduruk hadisle haşa Allah’ın “bacaklarını açması” biçiminde çarpıtılmıştır. Selefilerin tartışıp durduğu ayetlerden birkaç tanesidir.

Edip Kürtleri Niye Eleştirmiyorsun?

Ben PKK’yi ve Kürtleri eleştirdim. Bu konuda birkaç makale yazdım, birkaç video yapıp paylaştım. Bu yüzden bazı PKK’liler tarafından Türklere yaranmakla eleştirildim. O videoları bulamayacak kadar beceriksizsen, sana linklerini bir şartla vereceğim: Benden özür dileyeceksin ve bir daha bu iftirayı burada paylaşmayacaksın! Ama Türkiye’de propaganda makinalarının harıl harıl eleştirdiği, abartıp lanetlediği, haklarında bir sürü yalan propaganda uydurduğu Kürtleri eleştirme konusunda temkinliyim. Zira bu eleştiri, PKK’yı çıkaran faşist devletin propaganda makinasını yağlama olur… Dikkat edersen Ahmet.. Düşünürsen Ahmet… Vicdanına kulak verirsen Ahmet… Ben Hamas’ın ve PLO’nun işlediği cinayetleri de eleştirme konusunda temkinliyim. Filistinlileri eleştirdim, eleştiririm; ama Siyonistlerin benden beklediği gibi bu eleştirileri ön plana çıkarmam. Zira Hamas’ı ve PLO’yu doğuran ırkçı Siyonist canavarın propaganda makinasına destek vermekten çekiniyorum. Bu tavrımı anlaman için adil olman lazım. Bu tavrımı anlaman için güce ve devlete tapmaman lazım. Bu tavrımı anlaman için ırkçı olmaman lazım, kardeş katili sarhoş Osmanlı firavunlarına yardakçılık yapmaman lazım. Cesur olman lazım. Bu tavrımı anlaman için vicdan sahibi olman lazım. Umarım anlıyorsun şimdi

Dinler

“Edip abi aklamaya çalışma bana , dinlerin boşu boşuna aldıkları canlar ortadayken.” Bu tür yüzeysel tepkiler çok yaygın. Hem dinci kesimde hem de ateist kesimde. Genelde psikolojik tepkilerdir bunlar… Tıpkı mukallitlerin ve müritlerin dinciliği gibi… Arada pek fark göremiyorum. Yukarıdaki iddia acil genellemeler, sorgulanmayan varsayımlar, sebep ile korelasyonu karıştırma hatası ve yanlış bilgilerden kaynaklanan bir ürün. Örneğin şu sorular üzerinde psikolojik reflekslerinle değil, bilgiye dayalı düşünsen.

1400 yıllık mushaf!

İşte “islam dünyası” denen ama akıllarına ve Kuran’a ihanet etmiş müşrik ve münafık dünyanın içler acısı durumu. Her türlü dini ve politik palavra büyük kitleler tarafından izleyici buluyor. Nitekim öyle olmuş. 15 saat önce Altın Sözler tarafından paylaşılan bu yalan haberi, aklına ihanet etmiş 771 mukallit beğenmiş ve 525 kişi de onu coşarak paylaşmış.
Bu mushaf çok ama çok yeni. Büyük olasılıkla 100 yıllık bile değil bu. Yazı çok modern. Ayrıca Photoshop veya daha basit bir program ile üretilmiş bir haber. Yaşı uyduruk olduğu gibi boyutu da uyduruk! Böylesine dinazor gibi eski ve büyük bir Kuran mushafı olsaydı bir grup çocuğun ve yaşlının ortasında yere serilmezdi; bir müzede sergilenirdi. Hem de dünyanın en iyi koruması altında. Kimseye el sürdürülmezdi. Yaklaşık otuz yıldır eski mushaflar üzerinde inceleme yapmış biri olarak böyle bir Mushaf olsaydı sizden önce benim haberim olurdu. Her türlü uyduruk hadisi, dini rivayeti sorgulamadan yutmaya alışmış mukallit ve müritlerin bu uyduruk resmi de sorgulamadan araştırmadan “Amiiin, amiin” ve “Maşallah” ve “Amin, ecmain inşallah” diye paylaşmaları normaldir.

Newroz ve Bayrak

SAMİMİYETİNİ ÖLÇECEK BİR SORU: “Ben Kürtler için istediğimin aynısını hatta biraz fazlasını Türk kardeşlerim için istiyorum. Sen Türkler için istediğinin aynısını Kürt kardeşlerin için istiyor musun?” Eğer bu soruma kıvırmadan, ama-mama ile çarpıtmadan “EVET” diye cevap veremiyorsan sen iddia ettiğin gibi adil bir kardeş değilsin; bir narsistsin, muhtemelen bir paranoyak ve az bir ihtimalle de olsa bir psikopat! — Edip Yüksel

Doğu Perinçek

Kısacası, Doğu Perinçek, Türk şovenizmini anti-emperyalist ambalajı ile tekrar piyasaya sunan bir adamdır. Bir ara Maocu, daha sonra Amerikancı ve şimdi de Anti-Emperyalist olan; bir ara Kurtuluş savaşından sonraki resmi belgeleri dergisinin kapağında afişe ederek Kürdistan’ı savunan ve şimdi de Türkçülük yapan Doğu Perinçek’in çözüme katkı sunabilecek bir tutarlılığa ve vizyona sahip olduğuna inanmıyorum.

Yalankolik Mukallitler

İşte “islam dünyası” denen ama akıllarına ve Kuran’a ihanet etmiş müşrik ve münafık dünyanın içler acısı durumu. Her türlü dini ve politik palavra büyük kitleler tarafından izleyici buluyor. Nitekim öyle olmuş. 15 saat önce Altın Sözler tarafından paylaşılan bu yalan haberi, aklına ihanet etmiş 771 mukallit beğenmiş ve 525 kişi de onu coşarak paylaşmış.Bu mushaf çok ama çok yeni. Büyük olasılıkla 100 yıllık bile değil bu. Yazı çok modern. Ayrıca Photoshop veya daha basit bir program ile üretilmiş bir haber. Yaşı uyduruk olduğu gibi boyutu da uyduruk! Böylesine dinazor gibi eski ve büyük bir Kuran mushafı olsaydı bir grup çocuğun ve yaşlının ortasında yere serilmezdi; bir müzede sergilenirdi. Hem de dünyanın en iyi koruması altında. Kimseye el sürdürülmezdi. Yaklaşık otuz yıldır eski mushaflar üzerinde inceleme yapmış biri olarak böyle bir Mushaf olsaydı sizden önce benim haberim olurdu. Her türlü uyduruk hadisi, dini rivayeti sorgulamadan yutmaya alışmış mukallit ve müritlerin bu uyduruk resmi de sorgulamadan araştırmadan “Amiiin, amiin” ve “Maşallah” ve “Amin, ecmain inşallah” diye paylaşmaları normaldir.

Filozoflar, elçiler ve dinadamları

İşte bu yüzden tarih boyunca rasyonel düşünmeyi, dogmaları sorgulamayı, özgürlüğü, adaleti ve barışı savunan filozoflara ve elçilere karşı en büyük düşmanlığı yapanlar din adamları olmuştur. Nitekim, aktif filozoflar ve elçiler çağlarının din adamları tarafından şiddetle ve zulümle susturulmak istenmiştir. Aktif filozofları ve elçiler hayattayken öldüren veya yurtlarından süren din adamları daha sonra o elçiler adına yalanlar üreterek o elçileri kendilerine benzetmeye çalışmışlardır. İşte bu nedenle Allah adına yalanlar üretenler “en zalimler” olarak tanımlanır.

Barışı ABD ve İSRAİL istiyorsa…

Olsa bile umurumda değil. Biz DOĞRU davranırsak Allah sünnetiyle onların planlarını bozar. Allah’ın toplumlar için koyduğu evrensel yasalar var. Emperyalistlerin niyetlerini ve planlarını reaksiyoner bir tavırla ve paranoyakça okumaya çalışmak ve ona göre politikalar belirlemek hiçbir sorunu çözmez. Aksine, böyle bir tavır, seni ABD ve İSRAİL gibi sömürgeci ve emperyalist güçlerin elinde bir oyuncağa çevirir. Hatta seni güzel bir karardan vazgeçirmek isterlerse o kararı ve politikayı sahiplenir. Paranoyakları manipüle etmek çok kolaydır.

Barışa karşı bahaneler

Savaş ortamında şeytan dans eder. Barışı desteklemem ne AKP’yi ne de PKK’yi onayladığım anlamına gelir. DÜŞÜN! Barış adaletin ön koşuludur. Savaşta ne adaletten, ne Allah’tan, ne akıldan, ne mantıktan, ne özgürlükten söz edebilirsin. Savaş münafıklara ve müşriklere, zalimlere ve katillere Allah’ın ismini suistimal için en iyi fırsatı verir. Adem oğullarını birbirine saldırtan şeytan sağdan yanaşarak Allah adına, vatan adına, bayrak adına çocukları öldürtür, kardeşin kanını içirtir. Zira savaşı barışa tercih edenler bol hormonla hareket ederler, şeytanlar tarafından kullanılırlar ve düşünmeleri asgari düzeye iner. DÜŞÜN!

Hormonlu Savaş Çığırtkanları

Emin Çölaşan’ı nasıl bilirsiniz? Hoş? Boş? Nahoş? Sarhoş? 23 Mart 2013 tarihli Sözcü gazetesindeki makalesinde Diyarbakır’da bir kişinin burnunun bile kanamadığı NewRoz kutlamalarını Kurtuluş Savaşı sırasındaki İSYANLARA benzetiyor. Yangına körükle giden bu kafa, bu yangını söndürmeye çalışanlara ve bunu alkışlayanlara karşı büyük bir öfkeyle saldırıyor. İşin ilginci, bu tavrını vatanseverlik sanıyor. Vatanseverliğini sevsinler! Aynı makamda tepki gösteren Devlet Bahçeli de “Vur de vuralım, öl de ölelim” diye bağıran kalabalığa, “Merak etmeyin; onun da zamanı gelecek” diye cevap vererek benzeri bir tavır sergiliyor. Her ikisinin de önerdiği çözüm: SAVAŞ ve ÖLÜM.

Bu savaş çığırtkanları bu “şehit tüccarları” kana doymamışlar. Daha on binlerce Türk ve Kürt çocuğunun canlarını kaybetmesini istiyorlar. Türkiye’ye her yönüyle büyük bedeller ödeten ve geleceğini riske sokan bu kavganın bitmesi için öldürmekten, katliamdan, savaştan başka çözüm sunmayan bu milli hormon işportacıları ileride torunları tarafından lanetle anılacaktır. Amerika’daki beyazların büyük çoğunluğu ırkçı atalarını, politikacı ve yazarları nasıl lanetle anıyorsa… Almanlar nasıl ki Nazi ecdadını lanetle anıyorsa… Siyonistlerin torunları ileride atalarını nasıl lanetle anacaksa… İnşallah Türkler ve Kürtler arasında gerçekleşecek adil bir barış bu zihniyeti tarihin kanlı sayfalarına gömecektir. www.19.org