Bizde kırılacak kol kanat da kalmadı Hocam…

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” tebliğine, hüsn-i zânnı muhafaza etmeme telkinine, “Mü’min bir delikten bir defa ısırılır” hatırlatmasına binâen “karşılıklı anlayış ve birlik telkin edeceğim” yazımı iptal ederek bu içimdeki acıyı izah etmekte aciz kalan yazıyı belki burada da kırılmış olanların var olduğuna inanan birkaç kişi kalmıştır ve bunu görür niyetiyle HocaEfendi nezdinde tüm Cemaatli kardeşlerime ithaf ediyorum.

Fethullah ve Takiyye

Bu adamı, siyasetini ve dinini paylaşmam ama bu makale bir başka… İbretle okunmalı… Listelediği kirli bezlere rağmen F-tipi adamı Akit Gazetesi yıllarca “hocaefendi şunu buyurdu, şunu yaptı” diye övüp durmuyor muydu? Örneğin, aynı Hasan Karakaya aynı gazetenin 16 Haziran 2012 sayısında “Olimpiyatın onu, Gurbetin sonu olabilir mi” başlıklı makalede hem Fethullah’ı övüp duruyor hem de Türkçe …

Continue reading ‘Fethullah ve Takiyye’ »

Edip Yüksel’den Nefret Etmek için 10 Neden!

Yeni şeyler söyleyen insanlara karşı bir önyargımız var. Nedense dogmatik inanışlarımız yüzünden hiç kimseyi dinlemiyoruz. Bunlardan biri de Edip Yüksel. Kendisini takdir eden az bir kesim olmakla birlikte, kardeşleri olan Müslümanların büyük bir çoğunluğu ondan nefret ediyor. Gerçi neden ettikleriniz de bilmeden! Ben Edip Yüksel’i tarafsız bir şekilde izlemeye devam ediyorum. Katıldığım bir çok tepitleri olduğu gibi katılmadıklarım da var.

Cihadı Azgınlık Sananlar

Benim için üzülen bir arkadaşım ile beraber onun takıldığı dergaha bir hoca ile konuşmaya gitmiştim. Anlattım kendi düşüncelerimi. Sakince dinledi ve kendi açıklamalarını yaptı. Sonra ben dedim ki: ”Mesela sizin anlayışınız ABD gibi bir devlette hakim oldu. Diğer ülkelere dini nasıl tebliğ edersiniz?”

Recm veya Recim cezası

SÜNNİ MÜŞRİKLER “Bir keçi ayet yer inkarcılar dinden çıkar! Hiç düşünmezler ki Hazreti Ömer Efendimizin’de yukarıda ifade etiği gibi ayet inmiş ve okunmuştur. Allahu Teala ayetin lafzını herhangi bir vesile ile ortadan kaldırmayı murad ettiyse bunda keçiyi de kullanır, koyunu da… Nitekim Nemrut kâfirini topal bir sinek ile devirmiş ve yok etmiştir.”

Hangi Kuran?

Kuran ile Mushaf’ı birbirine karıştıran ve Kuran’ın korunmasının Allah tarafından değil de kutsadıkları sahabeler ve ataları tarafından gerçekleştiğine inananlar okusunlar. Ayşe Hür çoktandır bildiğimiz ve Üzerinde 19 Var ve NINETEEN: God’s Signature in Nature and Scripture adlı kitaplarımda bilimsel delillerle çürüterek çöp sepetine yolladığım sünni ve şii kaynaklarındaki uyduruk hikayeler ve varsayımların güzel bir özetini …

Continue reading ‘Hangi Kuran?’ »

Cehennem ve Korku

Adalet ve merhamet var aynı zamanda korku var. Belirsizlik ve bilinmezlik insanoğlu için daima korkutucu olmuştur. İlerisini tahmin edememe kendini en kötü olana hazırlamanı sağlar. Dediğim gibi cehennem sonsuz da olabilir olamayabilir de, cehennemden bir çıkarım yapacaksak korkutucu olduğudur. Fakat bunun Allah’ın merhametinden yoksun olacağımız anlamına gelmez.

F Tipi Bilim

Şimdi gelelim konumuza, yani “hoca”mıza… Fethullah Gülen bir “din adamı” olduğunu iddia ediyor; etkili bir tarikatın şefidir. Ama “Gülen Külliyatı”nı şöyle kuşbakışı bir gözden geçirdiğimizde, bırakın bilim adamlığını, din adamlığı ile bile açıklanamayacak düşüncelerle karşılaşıyoruz. Fethullah Hoca’da (büyüsel-dinsel) ne ararsan vardır. İşte bazı örnekler:

Vatan yahut İnsan

Siz de askerler gibi “önce vatanı” severseniz, önce “toprağı ve sınırları” severseniz, o “vatanın”, o “toprağın” üstünde yaşayan insanları kim sevecek, kim koruyacak? Niye “önce insan” değil sizin sloganınız? Neden askerî bir sloganı tekrarlayıp duruyorsunuz? Niye “önce insanları”, “önce ailenizi”, “önce işinizi” değil de “önce toprağı” seviyorsunuz? Çünkü, bu toplum sizden bu askerî klişeyi tekrarlamanızı istiyor.

AKP bir imajdan ibaretti

Başbakan Erdoğan Türkiye’yi uluslar arası güçlerin istediği şekilde ve onların desteği ile buraya kadar getirmiştir. Eğer bu noktada bir tıkanma varsa –ki öyle görünüyor- bunu Gezi Parkı protestolarına yazmak en hafif deyimle ahlaksızlıktır, asıl oyun ve tuzak budur. Ekonomide yaşanalar, dışarı kaçan milyar dolarlar, dengelerin bozulması, krizin kapıda olmasının nedeni AKP’nin Türkiye’yi eklemlediği neo-liberal sistemin kendisidir. Şimdi faturayı Tayyip Erdoğan’a yükleyip onu göndermeye çalışıyor olabilirler. Bunu Türkiye ve dünya ilk defa görmüyor.

Dış Güçler

Gelelim Avrupa ülkelerine, Tayyip’in o yakalamayı düşündüğü Avrupa ülkelerinin bir gayri safi milli hasılalarına bakmanızı tavsiye ederim… Bir de tabi kişi başına düşen gelire, nüfuslarına ve aynı zaman da adaletli gelir dağılımı endekslerine (gini katsayılarına), yaşam kalite endekslerine, dünyadaki demokratikleşme sıralamasındaki yerlerine, medya özgürlüğü verilerine vs…

Bunların Türkiye dedikleri ekonomi ABD nin Illinois eyaleti (ki iflas etmiş bir eyalettir her kurumu ile) kadar üretemeyen bir ülke… ABD de 50 eyalet var… Bu eyalette bunlardan biri… Diğerlerine girmiyorum bile…

Başbakanın vizyonu sadece yurt dışında istenmeyen işlerin Türkiye ye gelmesine kafi gelen bir vizyon… Başbakan ülkeyi, gemi sökümünde bir numara yapar… Kimsenin istemediği boktan, riskli, sigortasız çalışan gerektiren işlerde… Başbakan hastane açmak ile ülke gelişecek saniyor, vizyon bu kadar.

Ezberci öğrenim sistemi

Evet; İslam Tarihi dersi benden alınmıştı! Neden? Gözbebeğimden sakındığım öğrencilerimi, verdiğim dersle böldüğüm için! İsnat çok ağırdı. Talebim üzerine Dekanlık, Bölüm Başkanına resmi bir yazı gönderdi. Kısaca kendisine dedi ki; “gerekli işlemleri yapmak üzere fakültemiz öğretim üyesi Ali Galip Baltaoğlu’nun öğrenciyi derste böldüğüne dair isnadınızın delillerini dekanlığımıza gönderin” Gizli kapaklı rapor yazanlar açısından ortalık karışmıştı. Muhtemelen yazıyı yazan bölüm başkanı, dekanın kendini zor duruma düşürmek için böyle bir yazıyı yazdığını düşünüyordu. Çünkü bugüne kadar işleri böyle yürütmüş, insanlar aleyhine kişilik haklarına saldırı niteliğinde raporlar yazmıştı. Gıyapta ve kişiden gizli olarak gerçekleştirdiği bu eylemlerden dolayı da o güne kadar kimse kendisine ne yapıyorsun dememişti! Yaptığı şey her neyse işinin bir parçasıydı! Belki de asıl işi buydu ve geldiği yere, böyle emek mahsulü rapor ve yazılarıyla gelmişti, bilemiyorum. O yaptığı eylemde bilim adamlığına ters bir şey görmüyordu. Şimdi dekanın yazdığı bu resmi yazı da ne oluyordu? Niye bu iş açığa çıkartılıyordu?