Niye İngilizce, Niye 19?

: İngilizce dünyanın en çok konuşulan dillerinden biri ve en çok öğretilen yabancı dili. Türkçe ile 100 milyon kişiye, İngilizce ile sadece bilenlerle 1 milyar kişiye, bilenlerin kendi dillerine çevirmesiyle bütün dünyaya ulaştırmak çok daha hızlı şekilde mümkün.

Allah ile Aldatmanın Önde Gideni

Bu, devlet katmanlarında, döner koltuklarda, makam odalarında, halkın selamlandığı kürsülerde boyuna yeşeren ve tatdıkça artan iktidar şehvetidir. İktidar ile şehvet arasında bu nedenle doğrudan bağlantı vardır. İktidarda emir verirken, şehvette orgazm olurken kendinizden geçersiniz yani huld ve mülk (yıkılmayacak bir hükümranlık) duygusundan bir nebze, bir an yaşarsınız.

Kürt Sorununu Kim Çıkardı?

18 aylık Mehmet bebeğin kafasını gaz bombasıyla parçalıyorsanız, 14 yaşındaki çocuğun(Seyfi Turan) kafasını uzun namlulu silahların dipçiği ile eziyorsanız, 12 yaşındaki çocuğun (Uğur Kaymaz) kafasına 13 kurşun sıkıyorsanız, 8 yaşındaki kız çocuğunu (Maziye Aslan) zafer işareti yaptığı için polis panzeri ile eziyorsanız, kuzularını otlatan 10 yaşındaki çocuğun (Hakan Uluç) kafasına ve karnına üç kurşun sıkıyorsanız ve yine kuzularını otlatan 14 yaşındaki kız çocuğunun (Ceylan Önkol) bedenini uçaksavar mermisiyle parçalıyorsanız ve bunun gibi kolluk güçleri tarafından katledilen sadece kayıtlara geçen 376 çocuğu katlediyorsanız…(!) Bunları ve bunlar gibi binlerce örnekleri sorgulayıp yüzleşemiyorsanız? Hangi mantıkla bu sorunun çözümünü beklersiniz?

Çocukları Sünnetlemek

Elif Ba’dan başlayıp “Amme” ile bitirdiğimiz yaz kuran kurslarının sonunda dağıttığımız bisküvi arası lokumları yerken gururla sertifikalarımızı veren takkeli ve sopalı hocalarımız bu zihniyetin ve eziyetin baş mimarlarından birileridir.

Ecdat ve gerçekler

Bizim Osmanlı tarihi, peri padişahlarının öykülerine benzeyen, üstünde pembe hayaller kurulabilecek bir tarih değil…. Büyük bir imparatorluk ama hiç kimsenin can güvenliğinin bulunmadığı bir imparatorluk; ne vezir-i âzamların, ne şehzadelerin, ne de hünkârların… Ve bitmez tükenmez iktidar kavgaları… Hem de ne kanlı kavgalar, ne karanlık kavgalar, ne kaypak kavgalar

Müslüman Kürtler ne ister?

Müslüman Kürtler ne ister? Hilal kaplan 21 Kasım 2012 www.19.org Her ne kadar ‘Kürt siyasî hareketi’ olarak tanımlanan oluşumun meclisteki ayağı seküler bir temsile sahip olsa da Kürt halkının Müslüman olduğu ve hatta Fırat’ın batısına kıyasla dinlerini oldukça ciddiye aldıkları malumdur. Ne var ki Müslüman kesimin ve aydınlarının başörtüsü meselesine harcadıkları çabanın yarısını örneğin 90’larda …

Continue reading ‘Müslüman Kürtler ne ister?’ »

Ölüperestler

“İşte Rabbiniz olan Allah… Hakimiyet onundur. Onun yakınından çağırdıklarınız bir çekirdek zarına bile hükmedemezler. Onları çağırsanız, çağrınızı işitmezler; işitmiş olsalar bile size karşılık veremezler; kıyâmet günü de sizin ortak saymanızı tanımazlar. Hiç kimse sana, her şeyin iç yüzünü bilen Allah gibi, haber veremez.”

Müslüman Kürtler ne ister?

“Bahar gelecekse bile, kansız gelsin” diyen Müslüman Kürtlerin haklı taleplerine kulak verip onlarla dayanışmak gerekiyor. Geçtiğimiz dönem Ak Parti Batman Milletvekili M. Emin Ekmen’in forumda dile getirdiği gibi “Kürtlerin insan olmasından kaynaklı hakları iade edilmedikçe, PKK’ya karşı seslerini yükseltmeleri beklentisi boşa çıkacaktır.”

Kuran Okuyan Korkaklar

Kur’an Okuyan Korkakların Elinde Ne Var: Tartışmayın! Mehmet Tunca Demirbaş 15 Kasım 2012 www.19.org Siz ve sizin gibi aydınlanmış kişilerin bile anlayamadığı bir husus var : Siz müşriklere “İslam Alemi” diyerek şeytanın propaganda aracı oluyorsunuz. eleştirseniz dahi. Her şeyin bir ismi vardır. Yoksa akıl yoktur. “Müslüman”, Rabbin koyduğu ismimizdir, öyle kafanıza göre ona buna müslüman …

Continue reading ‘Kuran Okuyan Korkaklar’ »

Zor

Liderlere tapınan zavallı bir “tarikatın” üyeleri gibi “bir adamı” seçiyoruz, onun “insanüstü” olduğuna, diğer herkesin de “insan altı” olduğuna inanıp, liderlerimize insanları kurban ediyoruz.

Bir öğretmenin ilginç serüveni

Ve ülkemde yasak olmasına rağmen her nasıl oluyorsa dört bir yanda örgütlenmiş tarikat ve cemaatlerden birinin ağına ben de düşmüştüm. İlk başta, bu tanışmanın ilahi bir tevafuk olduğu benimsetildi bana. Artık kafamda imana dair hiçbir problem kalmayacak, hepsinin cevabını Said ve Fethullah[4] verecekti. Mutmain olduktan sonra da dinime ve ülkeme hizmet etmeye başlayacak, hayatımın sonuna kadar “irfan ordusu”nun[5] bir neferi olacaktım (1994).