CHP’li Muharrem İnce
Kürtlere Empati Yapmış
Edip Yüksel
22 Ekim 2014
Sizin varlığınızı, dilinizi, kültürünüzü, bayramınızı inkar edip hepsini suç ilan ederken size karşı tüm zorbalıkları, tüm cinayetleri, işkenceleri yaparken hep bayrak salladık. Ama bunlar artık geride kaldı. Sadece Kürtler değil solcular da sağcılar da bu ülkede zulüm gördü. Örneğin benim kuzenim 1980 yılında 10 gün tutuklu kaldı. Bir arkadaşım da Nazım Hikmet’in şiir kitabı okuduğu için polisten dayak yedi. Dindar kadınlar yıllarca başörtü giyemedi. Birkaç İslamcı, örneğin Edip Yüksel şeriat devletini savunan yazılarından dolayı yıllarca hapis yattı. Kısacası bu ülkede herkes sizin gibi haksızlığa uğradı. Şimdi artık sus ulan. Hainlikten vazgeçiniz. Size tüm haklarınızı bu yüce millet bahşetmiş bulunuyor. Artık kardeşiz. Türk milleti çok yücedir; affedicidir. Bizi sizi affettik. Hadi gel artık bizimle birlikte Türk bayrağını salla.
“Muharrem İNCE 7 Dakikada Bdp’lileri Kilitledi!” başlıklı videoyu seyrettikten sonra bu makaleyi yazdım.
Geçmişin hataları bugünü doğurdu. Geçmişin hataları adam gibi bir barış anlaşması ile kapanabilir.
Sizin varlığınızı inkar ettik. Dağda “Kart-Kurt” dedik size. Tek Parti döneminde jandarma ile sizi aşağıladık, sürdük, dövdük ve bazen de öldürdük. Binlercenizi Hanya’ya ve Konya’ya sürdük. ‘Ben Kürdüm’ diye cüret edenlerinizi “bölücü hain” diye damgalayıp hapislere attık ve bir kısmını da öldürdük.
Anadilinizi size nesiller boyu yasakladık. Köylerinizi isimlerini değiştirdik. Çocuğunuza istediğiniz ismi koyma hakkını bile çok gördük. Uluslararası İnsan Hakları anlaşmalarında “kültürel soykırım” denilen zıkkımı başarmak için çok gayret gösterdik ama siz hain olduğunuz için inat ettiniz. Halbuki, Lazlar, Gürcüler, Çerkezler, Arnavutlar seve seve asimilasyonu kabul etmiş ve Türk olmuşlardı. Türkiye’de çekik gözlü pek Türk kalmamasına rağmen devşirdiklerimiz kraldan çok kralcı bile oldular. Türklerden ve Türkmenlerden daha çok size kızdılar, kin beslediler. Sizin onlar gibi dilinizi kültürünüzü kaybetmemenizi kıskandılar ve size daha da düşman oldular.
Bayramınızı bile yasakladık. Yasağı daha sonra kaldırdığımız vakit de onu Unutulmuş bir Türk bayramı diye kutladık. Cezalandırmak istediğimiz kötü veya işe yaramaz memurları Doğu ve Güney Doğu Anadolu’ya sürgüne gönderdik. Sizi faili meçhullere kurban ettik.
Cezaevlerinde en adi işkenceler ettik. Size bok yedirdik. Her pisliği yaptık. Çocuklarınızı üstün olan TÜRK varlığına armağan ettik. Şanlı askerimizin şanlı tanklarına taş fırlatan eli taşlı 10-15 yaşındaki fırlamalarınızı coplarımızla ve dipçiklerimizle dövdük, öldürdük ve terörist ilan ettik.
Ondan sonra sanki bu yaptıklarımız çok kötü şeylermiş gibi bazılarınız dağa çıkıp şanlı devletimize karşı yabancıların kurduğu ve desteklediği PKK terör örgütüne katılıp şanlı askerimize ve polisimize karşı kurşun sıktınız.
Hain olduğunuzu yüce sezgi gücümüzle biliyorduk. Sizleri batıya sürerken, köylerinizi yakarken, Kürtçe yazmaya çalışan aydınlarınızı bir bir katlederken sizin ne kadar inatçı ve ne kadar hain olduğunuzu biliyorduk. Yüzlerce köyünüzü yaktık ve o alevleri zevkle seyrettik. Kürt kabilelerini birbirine kırdırmak için operasyonlar düzenledik, nice cinayetler işledik. Seçtiğimiz kabilelere Korucu görevi vererek silahlandırdık ve sırtlarını sıvazlayıp sizi birbirinize kırdırdık.
JİTEM, Ülkücü Gençlik, Kontrgerilla, Hizbullah ve daha nice açık ve gizli silahlı ve külahlı derin ve sığ örgütlerimizle sizlere kan kusturduk. Gizli polisler kullanarak sizin adınıza bazı yerleri bombaladık, adınıza cinayetler işledik…
İki yıl önce kahraman askerlerimiz Robosky’de 34 silahsız Kürdü öldürdü. Yanlışlık yaptık ama onlar zaten kaçakçı idiler. Hak ettiler. Nitekim katliamı kimin yaptığını bilsek de davayı kapattık. Gerçi siz bu ülkenin yerlilerisiniz ama size ya bu ülkeyi seversiniz ya da defolup gidersiniz dedik.
Size Kürt olduğunuz için işkence eden, sizi öldüren hiçbir Türk askerini, polisini Kürtlere karşı, insanlığa karşı suç işlemekten yargılamadık. PKK terör örgütü kahraman askerimizle yaptığı savaşta binlerce Kürt çocuğunu geberttik, hatta ölen askerlerin de önemli bir bölümü Kürt çocukları olduğu halde sizin öldürdüklerinize kendi öldürdüklerimizi de katarak 40000 kişinin ölümünden PKK’yı ve dolaylı olarak da Kürtleri sorumlu tuttuk.
Nitekim medya yoluyla sürekli halkımızın milli ve dini hormonlarını gıdıkladık. Türkiye’deki devşirmelere gaz vererek Kürtlere karşı kin ve nefret duygularını yerleştirdik. Türkiye’nin en büyük Gazetesinin altında “Türkiye Türklerindir” diyerek size her gün kimin bu vatanın asıl sahipleri olduğunuzu hatırlatıp haddinizi bildirdik.
Ama varlığınızı kabul etmek zorunda kaldığımız yıldan sonra sizleri katlederken, aşağılarken, hainler ve bebek katilleri diye mahkûm ederken ağzımızın diğer yarısıyla sürekli “Türk ve Kürt kardeştir” dedik. Böylece ne kadar iyi insanlar olduğumuzu ilan ettik.
Doğrusu sizi sürekli hain ve terörist bildik. Nitekim sizi Barış Süreci diye 2,5 yıl oyalarken karakol üstüne KALEkoller diktik ve ilk fırsatta sizi Kobani’de arkadan vurduk. IŞİD’i size tercih ettik.
Gelin artık unutun bunları, mazlum ve mağdur edebiyatı yapmayın artık
Sizin varlığınızı, dilinizi, kültürünüzü, bayramınızı inkar edip hepsini suç ilan ederken size karşı tüm zorbalıkları, tüm cinayetleri, işkenceleri yaparken hep bayrak salladık. Ama bunlar artık geride kaldı. Sadece Kürtler değil solcular da sağcılar da bu ülkede zulüm gördü. Örneğin benim kuzenim 1980 yılında 10 gün tutuklu kaldı. Bir arkadaşım da Nazım Hikmet’in şiir kitabı okuduğu için polisten dayak yedi. Dindar kadınlar yıllarca başörtü giyemedi. Birkaç İslamcı, örneğin Edip Yüksel şeriat devletini savunan yazılarından dolayı yıllarca hapis yattı. Kısacası bu ülkede herkes sizin gibi haksızlığa uğradı. Şimdi artık sus ulan. Hainlikten vazgeçiniz. Size tüm haklarınızı bu yüce millet bahşetmiş bulunuyor. Artık kardeşiz. Türk milleti çok yücedir; affedicidir. Bizi sizi affettik. Hadi gel artık bizimle birlikte Türk bayrağını salla.
Muharrem İnce gibi palavradan “empati yapıyorum” deyip Kürtlere ders vermeye çalışanları gerçek empatiyi çok küçük de olsa yaşamaları için şuna davet ediyorum:
Kürtlerin nesiller boyu yaşamak zorunda kaldıklarını tecrübe etmenizi beklemiyorum. Kürtlere ölümle, yakmakla, yıkımla, sürgünle, provokasyonlarla, ihanetlerle ve katliamla dayatılan bir asimilasyonu barış içinde gönüllü olarak tecrübe edin. Daha sonra bu denediğiniz şeylerin çok daha fazlasının nesiller boy her türlü jandarma, asker ve polis zoruyla Kürtlere zorla dayatıldığını hayal ediniz ondan sonra bize empati yaptığınızı söyleyip ders verirseniz can kulağı ile dinleriz.
Mayıs ayında şu altı madde uygulamaya konulsun:
Sadece 1 ay boyunca Türklerin varlığı inkâr edilsin. “Ben Türküm” diyen Kürtler gibi öldürülmesin, dövülmesin, hapse atılmasın; sadece her ikrar başına 100 TL ceza ödesin.
Sadece 1 ay boyunca dışarda Türkçe konuşmak, yazmak ve şarkı söylemek yasak olsun. Kürtler gibi öldürülmesin, dövülmesin, hapse atılmasın; sadece her fark edildiklerinde 100 TL ceza ödesin.
Sadece 1 ay boyunca Türk bayramlarını kutlamak yasaklansın. 19 Mayıs ve 29 Mayıs bayramları yasak olsun. Yasağı ihlal edenler Kürtler gibi öldürülmesin, dövülmesin, hapse atılmasın; sadece 100 TL ceza ödesin.
Sadece 1 ay boyunca tüm Türk çocukları okullarda “Ne mutlu Kürdüm diyene” ve “Varlığım Kürt varlığına armağan olsun” desinler.
Sadece 1 ay boyunca tüm Türkçe isimler, örneğin Altan, Arslan, Barış, Bilge, Bora, Cengiz, Dilek, Doğan, Emre, Erdem, Erkan, Irmak, Oğuz, Özlem, Sevgi, Songül, Yağmur, Yılmaz, Yüksel, gibi isimler yasaklansın ve bunların yerine Agir, Aştî, Baran, Berfîn, Bawer, Berzan, Dilxweş, Egît, Evin, Hêwi, Hewal, Jîr, Mizgin, Rojda, Şiwan, Xezal, Wêlat, Zana, Zozan isimleri verilsin. Yasağı ihlal edenler ihlal ettikleri gün başına 100 TL ceza ödesin.
Sadece 1 ay boyunca tüm Türkçe Sokak, mahalle, kent, bina, park ve kurum isimleri Kürtçe olsun. Yasağı ihlal eden belediyeler her ihlal için günlük 10,000 TL ceza ödesin.
Evet, bundan sonra bize empati yaptığınızı söyleyip ders verirseniz can kulağı ile dinleriz.
TÜLAY YILDIRIM EDE: Benim atalarım yıllar önce batumdan geldi. Azınlıktık biz. Devlet bizi tehdit görmedi. Bize çok verimli topraklar verdi. Dilimizi konuşmamıza müsaade etti. Geleneklerimize karışmadı. Ancak öyle ilginç bir politika yürüttü ki devlet halkımız üzerinde, kolayca asimile olup türkleşen gürcülere dönüştük. Şimdi gürcistan ile türkiye arasında savaş çıksa, türkiye yüzde yüzde haksız-zalim olsa, türkiye adına savaşacak kadar asimile olduk. Ancak kürt halkı öyle değil. Zulüm fazlasıyla çektiler. Her türk kadar, kürdün de bu topraklarda hakkı var. Kurtuluş savaşında sadece türkler yoktu, kürtler de vardı. Mücadele ettiğin topraklarsa zulüm görmek, adaletsiz muameleye uğramak, aşağılanmak, 2.sınıf vatandaş olmak bırakıldı kürtlerin payına. Kürt için mücadele ediyorum yıllardır. Neden mi, mesela bizim durumumuza düşüp özlerini yitirmemeleri için. Adalet için, özgürlükleri için. Onlardan çalınan herşeyi geri almak için…
MUSTAFA KARAHASAN: Alper Alim, pkk ya nefretle bakan kürtleri bile pkk sempatizanı yapan, Akp hükümetinin politikalarıdır. Sen en insani hakları bile pkk ile pazarlık konusu yaparsan, kürtlerin de pkk sayesinde bu haklara kavuştuk diye düşünmesi gayet normal. Kürtlerin doğuştan sahip olduğu haklar pazarlık konusu yapılmadan adalet temelinde verilseydi pkk tabanını kendiliğinden kaybederdi zaten. Müthiş hatalar yapıldı ve sonunda süreç buraya kadar geldi. Akp’nin dış politikası ve pkk konusunda yaptığı yanlışlar üst üstüne binince en ufak bir kıvılcım iç savaş tehdidini gündeme getirir oldu.
BALCI ÇETİN: Düsüncem, bazi IRKCI ve TOPRAK PEREST insanlari rahatsiz edebilir fakat yinede yazicagim. Insana insan olarak bakarsaniz anlayabilirsiniz beni.
Ben kürtlere toprak verilmesi taraftariyim. Kürtlerin yogun oldugu bölgelerin anlasarak onlara verilmesi taraftariyim. Kendilerine ait topraklari, bayraklari, dilleri, meclisleri, kanunlari olmasindan yanayim. Kürtler kendilerini hep bir yabanci gibi hisettiler türk topraklarinda ve onlara öylede davranildi zaten. Kürtler kendilerini Türklere kabul ettirmeye calismaktan, egitimde ve bilimde yeteri kadar ilerleyemediler. Ev üzerine ev olmaz hesabi. O yüzden karsimda artik asiret ve törelerden kurtulmus, egitimsizlikten cehalletten kutulmus KÜRTLER görmek istiyorum. Egitimde bilimde ilerlemis akilli kürtler görmek istiyorum.
Bunun icinde onlarin kendilerine ait topraklari olmasi lazim gelir. Kimse kirada oturdugu bir eve harcama yapmaz ve kürtlerde kendilerini sürekli yabanci ve misafir gibi gördükleri icin bu topraklarda ve zaten bu sekilde muamale edildigi icin onlara, hali ile türkiyenin gelisimine ve ilerlemesine hicbir anlamda katkida bulunamadilar kürtler. Kendinizi dislanmis hissettiginiz yere yatirim yapmazsiniz. Ugrasmazsiniz ve öylede oldu. Kürtlerin bir devleti olmali, kendi meclislerini, bayraklarini egitimlerini, kisacasi kendilerini ve kendi ülkelerini gelistirmeliler. Suanki halleri ile git gide cehalette boguluyorlar elleri silahli sekilde.
Bunun sebebide irkciliktir. Bu savasin adil sekilde bitmesi gerekiyor. Kim torunlarina bu savasi miras birakmak ister ? Kimse istemez herhalde. Kürtlere toprak verilip devlet kurmalarina müsade edilir ise, iste o zaman kürtler silahi birakirlar ve diger ülkelerin egitim ve bilim seviyeyine yetismek icin caba sarfederler. Kendilerini ve kendi devletlerini gelistirmek icin caba harcarlar. Su anki durum her anlamda kötü bir durumdur. Insana insan gibi bakmadigimiz sürece kaybetmeye mahkumuz.
Iste o zaman Türkiye KÜRTLERE saygi duyar ve ayni diger ülkeler ile yaptiklari gibi, kürt devleti ilede ticari anlasmalar yaparak bariscil sekilde yasar giderler. Birbirlerinin haklarina ve devletlerine karsi saygili olurlar. Ancak IRK gözlügümüzü cikartip, insanlara insan olarak bakabildiiigmiz zaman adaleti saglayabiliriz.
IRKCI VE TOPRAK PEREST KAFA ILE ADALET SAGLANAMAZ.