Taksim Meydanında
Toplanan Milyonda Birler
Edip Yüksel
31 May 2009
www.19.org
AKSARAYLI: Milliyetçiliğe karşı Kuran-i Kerim ne diyor?
EDİP: Milliyetçilik Kuran’a göre ne mi?… Dilersen her millet ve illet için milyonda bir temsilciyi 19 Mayıs’ta Taksim meydanına davet edelim ve şu muhteşem manzarayı bir seyredelim (Kafanı sayılara pek takma… Üç aşağı beş yukarı):
50 Türk milliyetçisi Türk bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Türküm diyene, Bir Türk cihana bedel, Varlığım Türk varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
20 Kürt milliyetçisi, Kürt bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Kürdüm Diyene, Bir Kürt Cihana Bedel, Varlığım Kürt varlığına armağan olsun” diye bağırıyor.
2 Zaza milliyetçisi, Zaza bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Zaza’yım diyene, Bir Zaza cihana bedel, Varlığım Zaza varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
2 Boşnak milliyetçisi, Boşnak bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Boşnak’ım diyene, Bir Boşnak cihana bedel, Varlığım Boşnak varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
12 Kazak milliyetçisi Kazak bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Kazak’ım diyene, Bir Kazak cihana bedel, Varlığım Kazak varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
25 Özbek milliyetçisi Özbek bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Özbek’im diyene, Bir Özbek cihana bedel, Varlığım Özbek varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
5 Türkmen milliyetçisi Türkmen bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Türkmen’im diyene, Bir Türkmen cihana bedel, Varlığım Türkmen varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
5 Kırgız milliyetçisi Kırgız bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Kırgız’ım diyene, Bir Kırgız cihana bedel, Varlığım Kırgız varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
5 Tacik milliyetçisi Tacik bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Tacik’im diyene, Bir Tacik cihana bedel, Varlığım Tacik varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
50 Iran milliyetçisi Iran bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Aryan’ım diyene, Bir Aryan cihana bedel, Varlığım Aryan varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
70 Mısırlı Arap milliyetçisi Mısır bayrağını sallayarak, “”Ne mutlu Arabım diyene, Bir Arap cihana bedel, Varlığım Arap varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
170 Pakistan milliyetçisi Pakistan bayrağını sallayarak, “Ne mutlu Paki’yim diyene, Bir Paki cihana bedel, Varlığım Paki varlığına armağan olsun!” diye bağırıyor.
Ve daha birçok grup farklı bayraklarla alana giriyor ve her grup göğüslerini gere gere benzer sloganları kendi dillerinde haykırıyor, şanlı tarihleriyle ve kahramanlarıyla övünüyor.
Slogan bağırmaktan sesleri kısılan ve bayrak sallamaktan bitap düşen bu milliyetçiler başbuğlarının emrini beklerken, milliyeti ne olduğu belli olmayan bir çocuk elindeki turuncu bir balonla ara sokaklardan birinden Taksim alanına fırlıyor ve balonu patlatıyor.
Milliyetçilik hormonoyla sapsarhoş olmuş bu gruplar balon sesini silah sesi sanarak kendi dillerindeki “ceddin deden neslin baban” marşları eşliğinde ellerindeki bayrakları doksan derece eğerek mızraklara dönüştürüp birbirlerine dalıyorlar ve varlıklarını kahramanca milliyetlerine adıyorlar…
Olayı haber olarak veren Türk gazete ve televizyonları, akan al kanlar üzerine bir hilal ve bir yıldız şeklinin yansıdığını ve böylece Taksim meydanında tarihin en büyük Türk bayrağının oluştuğunu bildiriyor Türk halkına. Diğer milletlerin medyası da benzeri hikayeler anlatıp şehitlerini övüyorlar ve bayrakları hakkındaki mucizeleri anlatıyorlar.
Bu olaydan sonra, çelişkili bir milliyetçilik yerine tutarlı bir milliyetçiliği savunanlar Taksim alanında herkesin kendi milleti tarafından şehit kabul edildiği için Allah’ın da onları cennete sorgusuz sualsiz kabul edeceği ilan ediliyorlar!
Ne dersin?
ARIF AYDOĞMUŞ: Merhaba sevgili Edip; bir akademisyen olman nedeniyle Aksaraylı’nın sorusuna daha objektif bir yanıt vermeni beklerdim. 🙂
“Milliyetçiliğe karşı Kuran-i Kerim ne diyor?*
YANIT: Kuran “millet” sözcüğünü ırkların tanımı için değil düşünce birliklerinin tanımı olarak verir. Bu sözcük çevirmenler tarafından anlamı kaydırılan sözcükler arasındadır. “Millet” sözcüğünü çevirirlerken genellikle “din” olarak çevirirler. Oysa iki sözcük biribirinden farklıdır ve farklı vurguları vardır.
Kuran ırklar konusunda;
49/13 Ey halk, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık. ALLAH yanında sizin en değerliniz en erdemli olanınızdır. ALLAH Bilendir, Haberdardır.
ayetini bildirir ve bu ayette ırkların neden yaratıldığını vurguladıktan sonra bu ayrımın bir değer olarak önemsenmediği aksine “erdemliliğin” ırktan bağımsız en önemli etken olduğu veciz bir biçimde vurgulanır.
Millet sözcüğü ırksal bir vurgu içerseydi aşağıdaki ayetlerde bir çelişki doğardı.
2/120 *Milletlerine* girmedikçe ne Yahudiler, ne de Hristiyanlar, senden hoşnut olmazlar. De ki: “Doğru yol ALLAH’ın yoludur.” Sana gelen bilgiden sonra onların arzularına uyarsan ALLAH’a karşı seni savunacak ne bir dost ne de bir destekleyici bulamazsın.
Yukarıdaki ayeti pasaport milliyetçiliği anlamında, Muhammed’den Mekke pasaportu alarak nüfus çokluğunu sağlamak amacıyla istendiğini düşünüyorsanız ellerinize dilediğiniz renklerde dilediğiniz şekillerde bayraklar alıp kalabalıklar arasına katılabilirsiniz…
“Millet” ve “din” sözcüğü anlamlarından kaydırılarak çevrilince haliyle bir milliyetçilik havası doğabilir. (Yanlıştan neler doğmaz ki?)
Oysa bu sözcüklerin aynı ayette birlikte geçmleri dahi çevirmenlerimizin bu kahramanca anlam kaydırma mücadelelerine direnememiştir.
4/125 ALLAH’a teslim olarak iyilik yapan ve İbrahim’in tektanrıcı *dinine (2)* uyandan daha güzel bir *dine **(1)* kim sahip olabilir? ALLAH İbrahimi arkadaş edindi.
4/125 Ve men ahsenu *dinem* *(1) *mimmen esleme vechehu lillahi ve huve muhsinu vet-tebea *millete* *(2) *ibrahime hanifa ve tetehazellahu ibrahime halila
Göreceğiniz gibi çevirmenlerimiz harikulade bir yöntemle iki sözcüğüde aynı anlamla (üstelik arapça) çevirmeyi başarmışlardır.
“Din” sözcüğünü Kuran’da incelediğinizde “ilke” anlamının daha verimli bir karşılık olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. “Millet” sözcüğünü incelediğiniz de ise “düşünce birliğinde buluşan topluluk” anlamının daha verimli bir karşılık olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz…
Bu bağlamda ayet “İbrahim’in düşüncesini paylaşıp, eylemlerini benimseyenlerin ilke bakımından güzelliklerini” anlatmaktadır.
2/120, 2/130, 2/135, 3/95, 4/125, 6/161, 7/88, 7/89, 12/37, 12/38, 14/13, 16/123, 18/20, 22/78, 38/7, 2/282 ayetlerinde “millet” sözcüğü geçmektedir ancak çevirilerde genelde “din” olarak görürsünüz. Ayetleri yukarıdaki açıklamayla incelerseniz farklı bir bakış açısıyla değerlendirebilirsiniz…
Bu bağlamda özet olarak Kuran’ın milliyetçiliğe bakışı özetle; “Elçiler aracılığı ile iletilen mesajları benimsemek milliyetçiliktir ve Allah tarafından önerilmektedir.”
Bugün anladığımız anlamda ırksal birlikteliğe dair Kuran’da bir atıf bulunmamakla birlikte aksine, “erdemliliğin” daha hayırlı olduğu vurgulanmaktadır.”
Sevgiyle…
Not: Çevirmenler grubundan aramızda yalnızca sevgili Edip’in olması benim açımdan eleştirilerimi daha ağır yazmamı engelliyor. Ancak çoğu düşüncemi e-posta adresini bildiklerime de gönderiyorum. Bu anlamda sevgili Edip’in kendisini sevdiğimi ve yalnızca kendisine yönelik yazmadığımı tekrar bildirmek isterim.
EDİP: Teşekkür ederim Arif, “akademik” boşluğu doldurduğu için…
Birçok insanın din ve politika tartışırken pek akademik makademik takılmadığını, matematiksel ayetleri/delilleri bile iplemediğini görünce, bazan senin akademik hassasiyetine dokunabilen yukarıdaki cevapları vermeyi tercih ediyorum… (Umarım, bu iki satırdaki birkac kelime de hassas arkadaşları uyuz etmez 🙂
Gelelim asıl konuya:
Gerçi ulaştığın sonuçla ideolojik veya teolojik bir sorunum yok; ama Millet kelimesi için önerdiğin (daha doğrusu, yakıştırdığın) anlama katılmıyorum. Yirminci yüzyılda Avrupa’da modalaşan nasyonalizm ideolojisini Osmanlı halkına satmak için, bazı yazarlar ve entellektüeller gerek Kuran’da ve gerekse halk dilinde olumlu bir anlama ve imaja sahip olan Millet kelimesinin anlamını kaydırıp nasyonalizm ideolojisi için bir paketleme olarak kullandılar. Bu anlam kaydırmasının kasıtlı ve sistemli olarak gerçekleştirildiği dönemde yaşayanlar buna tepki gösterseler de TC devleti yoluyla kaydırma büyük çapta başarılı olmuştur. Örneğin, Mehmet Akif bu propagandaya karşı Safahat adlı manzum kitabında şöyle tepki göstermişti:
Hani milliyetin islam idi, kavmiyet ne demek?
İslam’da küfr olur kavmini ileri sürmek.
Çeşitli kavramların anlamına yönelik tahribat ve propaganda çalışmaları öylesine başarılı oldu ki, senin gibi nice genç entellektüel ya bu kaydırmayı savunmak veya bu kaydırmanın ideolojik emellerini eleştirmek için “akademik” tartışmalara girdiler…. Senin yukarda yaptığın şu: Kızağa oturtulup nasyolizm yolunda kaydırılan Millet kelimesinin kıblesini değiştirmek için kızağa nazikçe ve akademikçe dokunup bir başka yöne kaydırıyorsun. Yönüne kaydırmak istediğin istasyonla bir problemim olmamasına rağmen Millet kelimesine reva görülen bu işleme göz yumamıyorum. Onu kızaktan kurtarıp asıl tabi olduğu tepeye tekrar yerleştirmek istiyorum.
Millet, DİN kelimesi gibi, düşünce ve davranış sistemi için kullanılr.. Öğreti, belletilen kurallar, dikte ettirilen prensipler, paradigma, kavramlarıyla semantik akrabadır… Kelimenin kökü fiil olarak 2:282 ayetinde geçer…Millet kelimesi bir insan grubu için kullanılmaz. Tabi olmamız defalarca tavsiye edilen “İbrahim’in milleti” bir gruba değil, bir düşünce sistemine, bir öğretiye, bir paradigmaya işaret eder. Nitekim, Muhammed’e söylettirilen, “Ben İbrahim’in milletini izliyorum” ifadesi bir grup yerine bir düşünceyi temsil ederse tarihsel bağlam içinde daha anlam kazanır. Muhammed döneminde İbrahim’in Grubu diye bir grup mu vardı? Ama İbrahim’in savunduğu ilkeler, öğretiler soyut olarak herkesin zihninde vardı; taklitçi zihinlerde gömülmüş olsa bile… 6:161 ayetindeki “millete ibrahime hanifen” ifadesi “siraten mustaqiman” ve “dinen kayyiman” ifadeleriyle paralel olup onlarla aynı gruba dahildir.
“Arifciğim Millet kelimesinin asıl anlamı için lütfen, dil bilimine, ansiklopedilere ve falanca Filozofun X’ine bak.”
Yukarıdaki önerime uymak için, X’i TOPLULUK olarak anlayıp falanca Filozof’un topluluğunu mu arayacaksın yoksa falanca Filozof’un KİTABINI veya MAKALESİNİ, GÖRÜŞÜNÜ, FİKRİNİ mi?
“Rabbim beni dosdoğru yola, dimdik sisteme, İbrahim’in öğretisine bir tektanrıcı olarak yöneltti.” 4:161