Kuran dünyayı terk mi edin diyor?
Kuran ahireti düşünmeyin mi diyor?
Kuran varlığınızı unutun mu diyor?
Nakşilerin bu ünlü sloganı Allah’ın insanlığı son mesajı olan Kuran’a ve insan mantığına aykırı değil mi?
SERDAR GÜLTEKİN: Din adına konuşan oldu mu şüphelen, sakalı varsa kork, takkesi de varsa kaç!
EDİP: Hristiyan papası da papazları da aynı… Yahudi hahamları, Budist monkları da… Bunlar elbiselerle kendilerin diğer insanlardan ayıran sahtekarlar. Başkalarına her şeyi terk etmeyi vazederken onlar kıyafetleriyle, propagandacı müritleriyle insanları köleleştirme yarışı içerisinde… Şeytanın evliyaları bunlar..
Bunların hepsi Ahiretlerini dünya için satan din tüccarları. Hiçbirisi müritlerine telkin ettikleri gibi dünyayı ve varlıklarını terk etmedi. Aksine mal, güç ve iktidar peşinde koştular, koşuyorlar. Köleleştirdikleri cahillere kendilerini EFENDİ yaptılar, yapıyorlar… Hem de korkunç bir ihtirasla…
İyi de bu adamlar her şeyi terk ediyorlar güya, peki neyi şeyhlerini ve tarikatı terk etmiyorlar? Bunlar hiç de terk etmiş adamlara benzemiyorlar… Vitaminli yüzleri ve sakalları var… Fethullah hariç. Onun da vitaminli vakıfları, okulları, bankaları, şirketleri ve polisleri var.
MUHAMMED TURAN: Bir beşerin varlığını anlamlı kılacak onca şeyi (dünya, ahiret, hesap, ilah, akletme…) elinden çekip aldıktan sonra oluşan derin boşluğu kendi uydurulmuş kutsallıklarıyla doldurdukları için olsa gerek. Zira bu yalancı peygamberleri takip edenlerin en temel zihinsel ve psikolojik durumu şeyhini/mürşidini “varlık sebebi olarak görmek”de toplanıyor. Karşı taraf, yani kitleleri kendine rabteden bu zevat takipçilerine böyle bir imaj pazarlıyor. Bu imajın en temel hususiyeti ise, kutsal olanla (Allah ve Rasulü) kurdukları irtibatta somutlaşıyor. Böyle olunca “ona bakmak Allah’a bakmak, onu razı etmek Allah’ı razı etmek oluyor”. Kısacası Allah ile kulları arasında “ara otoriteler” kurarak dinin bezirganlığını yapıyorlar ve insanların akidelerini sulandırdıktan sonra onları aptallaştırarak kendilerine kul ediyorlar. Kur’an’ın bu gibi ara otoritelerin oluşmasına dair keskin ve net tavrını hatırladığımızda işin ehemmiyeti de daha iyi anlaşılıyor. Bunun için Zümer Suresi’nin girişine bakmak bile yeterli…