Tek Mendilli Necaset Uzmanları
Edip Yüksel
7 Kasım 2012
www.19.org
10:100 Hiçbir kişi ALLAH’ın izni olmadan inanamaz ve O, akıllarını kullanmayanları rezilliğe mahkum eder.
Hadisleri Kuran’a ortak koşmadığı için ve sultanlara yaltaklık etmediği için hem Emeviler ve hemde Abbasiler döneminde zulüm gören Ebu Hanif (yani önder muvahhit) adına daha sonra düzülen Hanefi mezhebine ve başka mezhep alimlerine göre yazılmış ciltler dolusu fıkıh kitapları var. Daha sonra o fıkıh kitaplarından konular derlenip seçilerek “ilmihal” diye avama sunuldu.
O fıkıh kitaplarındaki yüzlerce senaryodan birisi şu:
Eğer inek gübresiyle kaplanmış bir yerde isen veya zemini lağımla kaplanmış bir odada isen ve namaz için temiz yer bulamıyorsan ve yanında temiz bir mendil varsa, namaz kılmak için mendili nereye koymalısın? Siz nereye koyarsınız? Şahsen böyle bir durumda namazı ayakta iken kılarım. Zira Kuran buna cevaz veriyor. Ancak bizim “derin alimlerimiz” Kuran’ı ağızlarıyla övüp dururlar ama Kuran’a uymaya gelince umursamazlar… Kuran yerine hadis ve siyer kitaplarına bakarlar.
Sual: Yer necis zannediyoruz. Elimizde iki tane kâğıt mendil var. Bunları yere serip namaz kılabilir miyiz? Serersek nereye sermeliyiz?
CEVAP: Zannetmekle yer necis olmuş olmaz. Necis olduğu bilinmiyorsa temiz kabul edilir. Kesin olarak yerin necis olduğu biliniyorsa, başka temiz yer de yoksa, en azından iki ayağın basılan ve secde edilen yerin temiz olması gerekir. Secde edilen mendil küçük olsa bile, başka tarafları pis olsa da, namaz caiz olur.
Ellerin ve dizlerin konduğu yerin temiz olması şart değil diyen âlimler de çoktur. Bu âlimlere göre, ayakla basılan ve secde edilen yer temiz olunca diğer yerler necis de olsa namaz sahih olur.
http://www.ailevekadin.com/detay2.asp?Aid=2934
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4096
http://www.mehmetalidemirbas.com/detay.asp?Aid=232
“Elimizde iki tana kağıt mendil var” ifadesini Hazret-i Google Aleyhisselam7a sorarsanız bu soruyu ve cevabını kopyalayıp paylaşan yüzlerce site bulabilirsiniz.
Yukarıdaki siteler konuyu derinlemesine işlemiyorlar… Mezhep “alimleri” sadece elleri ve dizleri pisliği sokmakla yetinmediler. Türkçe ilmihal kitaplarında sansür edilen bir başka senaryo var. O senaryoya göre pisliğe başka organlar da sokuluyor.
Diyelim ki ayakta kılmak yerine ruku ve secde ederek namazı kılmak istedin. Elinde sadece bir tek mendil var. Mendili nereye koyarsın? Aklına ihanet etmiş bir mukallit veya mürit değilseniz elbette “alnımı koyacağım yerdeki pisliğin üzerini örterim” dersiniz. Ve öyle düşündüğünüz noktada niye “alim” olmadığınız da anlaşılmış olur! Zira siz “derin düşünen bir mezhep alimi veya fakihi” olsa idiniz böyle cevap vermezdiniz.
Bizim koca âlimlerimiz bu soruyu fıkıh kitaplarında, hadis kitaplarının ışığı (!) altında yaptıkları içtihat ile cevap vermişlerdir. (Şu anda referans veremiyorum, ama mezhep fıkhı tedris ederken öğrenmiştim):
“Tek mendil varsa o tek mendili ayakların altına koymalı.”
Peki mezhep alimleri ayakları pislikten korurlarken alnı, burnu ve ağzı ile birlikte başları pisliğe sokmayı tercih ettiklerinin hikmetini merak ediyor musunuz? Argo tabirle, bu koca âlimler neden hem imamın hem de cemaatın başını boka sokmayı tercih ettiler?
Hayattayken Türkiye’nin en önde gelen mezhep fakihi ve alimi olarak bilinen Sadreddin veya Sadrettin Yüksel’in oğlu olarak gençliğimin en güzel yıllarını hadis, hadis usulü, fıkıh, fıkıh usulü talimi ile geçirdiğim için bu mezhep alimlerinin ne derece derin düşündüklerini biliyorum.
Namaz kılanların ayaklarını kurtarıp başlarını pisliğe gömen o “mezhep alimleri” şöyle derin düşündüler (!).
“Namazda en uzun süre yer ile temas halinde olan organa öncelik verilmeli. Namaz kılarken sürekli ayaktayız ve ayaklarımız yere değiyor. Bu yüzden eğer sadece bir mendil kadar temiz yer varsa o yeri baş için değil, ayaklar için kullanmalıyız.”
Arapça “RiCS” kelimesi aşağılık, pislik, rezillik, felaket, kötülük anlamına gelir. Yani maddi ve manevi pislikleri, niyet ve zihindeki kötülükleri, sosyal ve politik alandaki felaketleri yansıtan bir kelime. Bu kelimenin geçtiği şu ayet Sünnilerin ve Şiilerin içinde bulunduğu maddi ve manevi felaketlerin sebebini öz ve net bir biçimde bildirir:
10:100 Hiçbir kişi ALLAH’ın izni olmadan inanamaz ve O, akıllarını kullanmayanları rezilliğe mahkum eder.
İmanlarını binlerce kez hadis-sünnet-mezhep öğretileriyle bozmuş olanlar “namazı bozanlar” listesi yapıyorlar. Kuran’daki namaz SADECE Allah anılması gerekir, namazda ne söylediğini anlaması gerekir ve namaz insanları kötülükten alıkoymalı, zekat ve sadaka konusunda aktif hale getirmeli.
Sadece Allah’ı anarak O’ndan yardım isteme ve erdemli işler yapmaya söz verme olarak özetleyebileceğimiz namazın en önemli iki maddesini mezheplerinin “namazı bozanlar” listesine koymayan bizim “ehli sünnet vel cemaat alimleri” uzun listeler uydurmuşlar. Ah’lı ve Oh’lu, öksürüklü, üfürüklü ve osuruklu listeler. Kılı kırk yaran, ineğin yaşını ve rengini merak eden Hahamlar gibi sorulara cevaplar uydurulmuş…
Aşağıda HANEFİ mezhebine göre namazı bozanların listesini bulacaksınız. Şafii, Hanbeli, Maliki ve Şii mezheplerini listeleri farklıdır. Namazı bozanlara ek olarak her mezhep ayrıca MEKRUHLAH listesi çıkarmış. Yani namazı bozmasa da kaçınılması tavsiye edilen işler ve zımbırtılar listesi. Secde konusunda da sayfalar dolusu kurallar uydurmuşlardır. Bunları ilmihal kitaplarında ve makalenin altında verdiğim websiteleri gibi yüzlerce sitede bulabilirsiniz.
Kelimeyi Tevhide şehadeti Kelimeyi Tesniyeye şehadete çevirmekten, Allah’ın haram etmediklerini haram etmeğe kadar binlerce konuda Kuran’a ihanet eden uyduruk hadis ve sünnet izleyicileri 5:101 ayetine inat teferruat konuda sorular sormuş ve o sorulara din adamı sınıfının uydurduğu ihtilaflı cevaplarla mezhepler oluşturmuşlardır:
5:101: “Gerçeği onaylayanlar, açıklandığı vakit hoşunuza gitmeyecek şeyler hakkında sorular sormayın. Kuran’ın ışığında sorarsanız size açık olur. Allah özellikle onlardan söz etmedi. Allah bağışlayandır, yumuşaktır.”
6:159 Dinlerini parçalara ayırıp grup grup olanlarla senin hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır; sonra onlara durumlarını haber verecektir.”
25:30 Elçi de “Rabbim/Efendim, halkım Kuran’ı terketti” der.
İlmihal kitaplarında din adamlarının Allah ve elçisi adına uydurup DİN diye sunduğu bir sürü haram, tahrimen mekruh, tenzihen mekruh, mendup, müstehap gibi nice kurallar bulacaksınız. Özellikle necaset konusunda kitap dolusu örnekler ve hükümler bulacaksınız. Hadis kitaplarında da NECASET konusu üzerinde en çok hadis uydurulan konuların başında gelir.
“Hadis alimi” veya “Mezhep Alimi” diye abartılan cahillerin çok tartıştığı ve uzmanlık iddia ettiği konuların başında NECASET yani PİSLİK gelir. Buhari’de en büyük bölüm buna ayrılmıştır. Dahası, bu “necaset alimleri” her konuda olduğu gibi necaset konusunda da öylesine ihtilaf etmişler ki, bir mezhebe, hatta bir mezhepteki bir imamın görüşüne göre necis olan bir şey diğerine göre temizdir.
Ben İmam Hatip Okulunda öğrenciyken, eski Diyanet İşleri Başkanı Ömer Nasuhi Bilmen’in yazdığı ilmihali okuyorduk. Ağdalı bir dili vardı ama Arapça ve Farsça okuduğumuz için anlıyorduk. Orada necaset bölümünü aylarca talim ettik. Hani bilimsel, tıbbı bilgiler olsa yararlı olurdu.
Ancak bilimsel hiçbir araştırma yapmayan, hatta doğru dürüst basit bir gözlem bile yapmayan bir din adamı oturduğu yerden uyduruk rivayetler üzerinde içtihatlar yaparak necaset konusunda kitaplar dolusu dini kurallar üretmişler… Kuyuların temizlenmesi konusu en uzun ve çetrefilli konulardan birisiydi… Bir kuyuya bir fare düşerse, kuyunun temizlenmesi için kaç kova çekilmeli idi? Fare uzun süre kuyuda kalmış ve çürümüşse kaç kova çekilmeliydi? Kuyuya tavuk veya kedi düşerse kaç kova çekilmeliydi? Bunları FIKIH dersinde 40 yıl önce okuduğum için Allah’a hamdolsun unuttum. O listeye bakarsanız mezhep “alimlerinin” (biz sadece Hanefi mezhebini öğreniyorduk) çeşitli senaryolar için çeşitli kurallar uydurduklarını görünce hayret edeceksiniz ve gerçekten onların “pislik uzmanı” olduklarına karar vereceksiniz. Bu uydurdukları kuralları şöyle sunsalardı sorun olmazdı:
“Bunlar benim oturduğum yerden kafama göre uydurduğum kurallardır. Gerçi ben ’40 kova su çekilir diyorum, ama bunun 20 veya 100 kova olmayacağı konusunda hiçbir delilim yok. Doğrusu ben hayatım boyunca tarlada hiç çalışmadım. Hiçbir işi beceremem. Hayatımda kuyudan su bile çekmedim. Bunlar benim sadece görüşlerimdir. Siz suyun rengine ve kokusuna bakarak kendiniz karar verirseniz daha iyi. Aslında bu konuyu siz büyük olasılıkla benden daha iyi bilir ve duruma göre karar verirsiniz.”
Evet, yukarıdaki gibi gerçeği itiraf edeceklerine bu “pislik uzmanları” cüppe giyip Ayn ve Qaf harflerini çatlatarak Allah adına din uydurdular… Bu cahillerin yüzyıllar önce kuyulara attıkları taşları kırk akıllı çıkaramıyor… Hani pislik konusunda bile uzman değilken yalandan uzman kesildiler. Bu hadis uydurukçuları, mezhep cahilleri “Sahte pislik uzmanları” payesine daha çok layıklar. Aşağıdaki kurallar Hanefi mezhebinin ilmihal kitaplarında kuyuların temizlenmesi başlığı altında yer alır:
Kuyular
• Arı, sinek, balık ve kurbağa gibi kanı olmayan hayvanlarla mutlak surette suda yaşayan hayvanlar ölmekle kuyunun suyunu pislemezler. Güvercin ve serçenin tersi de suyu bozmaz.
• Kuyuya serçe, fare, kertenkele, sığırcık kuşu büyüklüğünde bir hayvanın düşüp ölmesi hâlinde kuyunun temizlenmesi için yirmi ilâ otuz kova su çekilir.
• Tavuk, kaz, ördek, güvercin veya bunlar büyüklüğünde bir hayvan düşüp ölürse, kırk ilâ altmış kova şu çıkarmak lazımdır.
• Bir insan veya koyun, köpek düşüp ölürse, bütün kuyuyu temizlemek gerekir.
• Kuyuya düşen hayvan, cüssesi ne olursa olsun, ölür veya şişerse kuyunun bütün suyunu boşaltmak gerekir.
• Kuyuya domuz düşerse, ölmeden çıkarılsa bile kuyunun temizlenmesi için bütün suyun boşaltılması gerekir.
• Kan, idrar, şarap gibi akıcı bir pislik veya ördek, kaz, tavuk, insan, kedi, köpek gibi canlıların dışkıları kuyunun suyuna karışırsa, kuyunun suyunu tamamen çekmek gerekir.
• Kuyunun dibinde sürekli su çıkaran bir kaynak mevcutsa ve bu suyun tamamını boşaltmaya imkân vermiyorsa ikiyüz kova su çıkartmak kuyunun suyunu çıkartmak için yeterlidir.
• Kuyuya düşüp ölen fare ve benzeri bir hayvanın ne zaman düştüğü bilinmezse bakılır; eğer şişmemiş ve dağılmamışsa bu kuyunun suyundan kullanmış olanlar bir günlük namazı iade ederler ve suyun değdiği şeylerin hepsini yıkarlar. Eğer ölü hayvan şişmiş ve dağılmışsa kuyunun suyundan kullananlar üç günlük namazı iade ederler.
Necasetler ve Temizleme Yolları
Namaz kılmak isteyen kimsenin vücudunda, elbisesinde ve namaz kılacağı yerde, necaset (pislik) varsa bunları temizlemesi şarttır.
• Ağır necaset sayılan bir madde katı ise bir dirhem (2.8 gram) ağırlığından, sıvı ise el ayasından büyük olursa namazın sıhhatine engeldir.
Ağır necasetler şunlardır: İnsanlardan çıkan; idrar, dışkı, meni, mezi, vedî, kan, irin, ağız dolusu kusuntu, hayız, nifas ve istihâze kanları. Eti yenmeyen hayvanların; idrarları, akan kanları, salyaları ve kuşlardan başka tüm hayvanların dışkısı. Eti yenen hayvanlardan; tavuk, kaz, ördek, hindi ve davar cinsi olanların dışkıları. Şarap ve diğer sarhoşluk veren içkiler.
• Hafif necasetler bulaştığı elbisenin vücud organlarından birinin üzerine gelen parçasının (meselâ kolun) dörtte birinden fazlasını kaplıyorsa namazın sıhhatine engel teşkil eder.
Hafif necasetler şunlardır: Atın, eti yenen ehlî ve yabanî hayvanların idrar ve dışkıları. Etleri yenmeyen kuşların dışkıları.
• Necasetler her çeşit temiz su ile, çiçek, meyve ve sebzelerden çıkan sularla ve sirkeyle yıkanarak temizlenir. Necaset bulaştığı şeyin üzerinde görünür şekilde ise izi yok oluncaya kadar yıkanır, bunun için belirli bir sayı yoktur. Ancak necaset idrar gibi görünmeyen cinsten olursa bulaştığı şeyi üç kere yıkamak ve her yıkamada sıkmak şarttır. Sıkma yıkayanın gücünün yettiği oranda olur.
• Bıçak, kılıç, ayna gibi eşyalar silinmek suretiyle temizlenebilir.
• Ayakkabı, mest gibi giyim eşyasına bulaşan necaset kurursa kazımak suretiyle temizlenebilir.
• Meni yaş olursa yıkamak suretiyle temizlenir, eğer kurumuş halde bulunursa ovalamak suretiyle de temizlenebilir.
• Usulüne uygun olarak kesildikten sonra, henüz iç organlarını çıkarmadan tüylerini yolmak için kaynar suya atılmış olan tavuk ve benzeri hayvan, pislenmiş olur ve artık hiçbir şekilde temizlenemez. Çünkü pis suyu içine çekmiştir. İşkembe de böyledir, yıkanıp temizlenmeden kaynar suya atılırsa bir daha temizlenemez.
Mezheplerin Ah’lı ve Oh’lu, Öksürüklü ve Üfürüklü, Necasetli ve Osuruklu Namaz Listesi
İlmihal kitaplarını Namazı Bozanları başlığı altında sayfalar dolusu listeler bulacaksınız… Buyrun cenaze namazına… Namazın asıl amacını ıskalayan ama ineğin yaşını ve rengini sorgulayan Yahudi hahamları mantığıyla oluşturulan bu listeyi kafasına takan kişinin zaten namazı da bozulmuştur, kafası da :)) Aşağıdaki namazı bozanlar listesi Hanefi mezhebinin ilmihal kitaplarından çıkarılmıştır:
1. Namazda konuşmak. (Bilerek, bilmeyerek, yanılarak ve uyuklayarak nasıl olursa olsun insan sözü namazı bozar.)
2. İnsan sözüne benzeyen dua. (Ya Rab! beni şöyle giydir, şöyle yedir veya falan kadını bana nasip eyle! gibi.)
3. Namazda iken birine selam vermek veya başkasının verdiği selamı almak. Verilen selamı, el, baş veya parmak işareti ile atmak namazı bozmaz, ancak mekruhtur.
4. Namazda namaza ait olmayan bir iş yapmak. Buna “amel-i kesir” denir ki anlamı, “çok iş” demektir. Namazın bozulmasına sebep olan bu “çok iş” in belirlenmesindeki ölçü şudur
Namaz kılan bir kimse namazla ilgili olmayan bir işle uğraşırken onun namaza durduğunu bilmeyen ve bu halde gören bir insan şüphe etmeden, “Bu adam namazda değildir, çünkü namaz kılan bu kadar işle uğraşmaz” derse, dışardan bakan insanı bu kanaate vardıran işlere, “amel-i kesir=çok iş” denir.
Namaz kılan kimse, namazda olup olmadığında şüphe edilecek bir işle uğraşırsa buna da “amel-i katil” denir ki “az iş” demektir. Bu ise namazı bozmaz, fakat mekruhtur.
Namazda saç ve sakal taramak, vücudun herhangi bir yerini üç kere kaşımak namazı bozar. Bir veya iki kere kaşırsa bozulmaz. Vücudun herhangi bir yerini el kaldırmadan üç defa kaşımak bir defa kaşıma sayılır ve bu kaşıma da namazı bozmaz,
Çocuğu alıp emzirmekle namaz bozulur. Eğer çocuk, namaz kılan kadının memesini emip süt çıkarsa namaz bozulur, bir veya iki defa emmekle süt çıkmazsa namaz bozulmaz. Süt çıkmasa bile iki defadan fazla emmekle de bozulur.
Namazda özürsüz olarak peş peşe ve durmadan üç adım atmak namazı bozar.
Bir kimsenin çarpması veya çekmesi ile namaz kılınan yerden istemeyerek üç adım yürümekle namaz bozulacağı gibi, namaz kılınan yerden çıkarılmakla da namaz bozulur.
Namazda sadece bir defa bir el ile başındaki sarık veya takkeyi alıp yere koymak, yahut bunları yerden alıp basma giymek namazı bozmaz. Namazda sarığı çözülüp bunu tek elle bir veya iki kere düzeltmekle namaz bozulmaz, Namaz kılan, el veya kamçı ile birisine vurursa namazı bozulur.
Namazda bulunan bir erkeği, karısı öpse veya okşasa namazı bozulmaz. Ancak bununla şehvet meydana gelirse bozulur. Namazda olan bir kadına kocası şehvetle dokunsa veya şehvetle olsun, olmasın öpse kadının namazı bozulur. Ancak bakmak veya düşünmekle bozulmaz. Çünkü bunlardan kaçınmak mümkün değildir.
Namaz kılan bir kimseye “ileri git” veya yanında namaz kılacak olana “yer aç” denilse, o da başkasının emrine uyarak bunları yapsa namazı bozulur. Çünkü namazda başkasının emriyle hareket etmiştir. Ancak kendi kendine ileri gitmesi veya safta yer açması ile namaz bozulmaz.
Namazda güneşten rahatsız olan kimse bir veya iki adım yürüyerek gölgeye çekilse namazı bozulmaz. Namazda pantolonunu bağlamak namazı bozar, çözmek ise bozmaz. Namazda olan kimseden bir şey istenip o da, evet veya hayır anlamımda işarette bulunsa namazı bozulmaz.
5. Kıbleden göğsünü çevirmek,
6. Dışardan bir şey yemek,
7. Dişleri arasında kalan -nohut tanesi kadar- şeyi yutmak,
8. Ağızda sakız veya başka bir şey çiğnemek.
Ağza alınan şeker, eridikçe tadı boğaza gitse namaz bozulur. Namazdan önce tatlı bir şey yiyen kimse, namaz kılarken bunun tadım ağzında hissedip yutsa namazı bozulmaz.
9. Namazda bir şey içmek,
10. Özürsüz olarak öksürmek,
Bir özürden dolayı öksürmek namazı bozmaz. Okuyuşuna engel olan balgamı gidermek, sesini düzeltip güzelleştirmek, yanlış okuyan imamın hatasını doğrultmak ve namazda olduğunu bildirmek için öksürmek namazı bozmayan özürlerdir.
11. Bir şeye üflemek,
12. Ah diye inlemek,
13. Ah, oh demek,
14. Ağrıdan veya olmayan ait bir musibetten dolayı sesle ağlamak. (Cennet veya cehennemi hatırlamaktan dolayı ağlamak namazı bozmaz.)
15. Aksırana “Yerhamukellah”, kötü bir habere “Inna lillahi ve İnna ileyhi raciun”., iyi habere “Elhamdü lillah”, hayret edilecek bir habere “Sübhanellah” demek, Allah’ın adını işitince “celle celalühü”, Peygamberimizin adını işitince “Salat ve selam” okumak.
Başka bir namaz kılanın “vele’ddallin” okuduğunu içitip “Amin” deyen kimsenin de namazı bozulur.
16. Birine cevap vermek maksadıyla ayet okumak. (Cevap maksadıyla değil de namazda olduğunu bildirmek için okursa namaz bozulmaz.) Namazda olduğunu bildirmek için yüksek sesle okumak da namazı bozmaz.
17. Teyemmümle namaz kılanın suyu görüp kullanmaya gücü yetmesi,
18. Ayaklara giyilen mestlerin mesh müddetinin namazda sona ermesi,
19. Ayağından az bir uğraşma ile de olsa mestleri çıkarmak,
20. Rükû ve secdeleri ima ile yapmakta olan kimsenin namaz içinde rükû ve secde yapmaya gücü yetmesi,
21. Sabah namazını kılarken güneşin doğması,
(Bayram namazı kılarken zeval vaktinin gelmesi ve cuma kılarken ikindi vaktinin girmesi ile de bu namazlar bozulur.)
22. Özür sahibinin özrünün ortadan kalkması
23. Kasten veya bir başkası tarafından abdestin bozulması,
24. Bayılmak ve çıldırmak,
25. Ergenlik çağında olan bir kız veya kadının, cemaatle kılınan namazda erkeğin yanında veya önünde durması. Buna “muhazatı nisa” denir. Bu durumda erkeğin namazının bozulması için bazı şartların bulunması gerekir. Bunlar:
a) Namaz kılanın mükellef olması. (Çocuğun namazı bozulmaz.)
b) Erkek ve kadının ikisinin de namazda olması.
c) Namazın rükûlu ve secdeli namaz olması (cenaze namazı böyle bir durumda bozulmaz.)
d) Erkek ve kadın, ikisinin de aynı namazı beraber kılması.
e) Her ikisinin de arada perde olmadan bir mekanda bulunması. (Eğer biri bir adam boyu yüksekte, diğeri alçakta olur ve organları birbirinin hizasında bulunmazsa namaz bozulmayacağı gibi ikisi aynı yerde bulunup aralarında bir perde veya bir adam sığacak kadar açıklık olursa yine namaz bozulmaz.)
f) İmam namaza başlarken kadın cemaate de imam olduğuna niyet etmek.
g) Erkek, yanna gelen kadına geride durması için işaret etmiş olmak.
Erkeğin işaret etmesine rağmen kadın Geri Dönde durmamışsa, kadının namazı bozulur, erkeğin namazı bozulmaz.
ğ) Muhazatın (yani; kadının, erkeğin yanında veya önünde durması) bir rükûnde olmak.
Sayılan bu şartların bulunması halinde erkeklerin namazı bozulur.
Eğer kadın, namazda uyduğu imamın hizasında veya önünde durursa imamın namazının bozulması ile kendi namazı da bozulmuş olur.
26. Bir namazı kılarken başka bir namaza geçmek maksadıyla tekbir almak.
Bu durumda ikinci bir namaza başlamış olduğundan, önceden kıldığı namaz bozulmuş olur.
27. Vücudunda örtünmesi gereken yerin bir rükûn (üç teşbih) miktarı açık kalması veya üzerine namaza mani pislik bulaşması. Açılan yer hemen örtülürse namaz bozulmaz.
28. Ezberinde olmayanı namazda mushafa bakarak okumak. Yazılı bir şeye bakıp manasını anlamak namazı bozmaz.
29. İmama uymuş olan kimse bir rükûnda imamla birlikte olmayarak onu geçmek.
(Mesela: imamdan önce rükûa varıp kalktıktan sonra bu rükûnu, imam ile beraber yapmaz veya imamdan sonra iade etmeyerek namaza devam edip imam ile selam verirse namazı bozulmuş olur.)
30. Namazın sonunda teşehhüd miktarı oturduktan içindeki secdelerden birini veya tilavet secdesini yapmadığını hatırlayan kimse yapmadığı secdeyi yerine getirdikten sonra “Kade-i ahire”yi iade etmezse namazı bozulmuş olur.
31. Üç ve dört rekatlı farzlardan (mukim olduğu halde) kendini misafir zannederek iki rekatın sonunda selam vermekle namaz bozulacağı gibi öğlenin farzını cuma, yatsının farzını teravih zannederek veya bilmediği için dördü iki rekat zannederek birinci oturuşun sonunda selam vermek de namazı bozar. Çünkü bu selam, namazı bitirmek için bilerek yapılmıştır.
Dört rekâtlı bir namazı kılarken ikinci rekatın sonunda, bunu son rekât zannederek yanlışlıkla selam vermekle namaz bozulmaz, îmama birinci rekâttan sonra yetişen kimse, imam selam verirken kendisi selam vermeyip kılamadığı rekatları tamamlamak üzere ayağa kalkması gerekirken yanlışlıkla imamla beraber selam verse yine namazı bozulmaz.
* Şafiî, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre, imamın arkasında namaz kılan erkeklerin yanı başında veya önünde kadının namaz kılması halinde, kadının namazı bozulmadığı gibi erkek olan cemaatin de namazı bozulmaz,
32. Manası değişecek şekilde Kur’an’ı yanlış okumak.
Buna: “Zeileîü’l-Karî” denir. Anlamı: “Okuyanın surçmesi”, yani yanlış okuması demektir. Namazı bozup bozmaması yönünden bu konunun kısaca açıklanması gerekir. Şöyle ki:
Kur’an, kasten yanlış okunur ve bununla mana değişirse namaz bozulur. Hata veya unutarak yanlış okunduğu takdirde:
a) Eğer yanlışlık kelimelerin hareke veya sükununda ise manada bir değişiklik olsun veya olmasın namaz bozulmaz. Şeddeli olan harfi şeddesiz, şeddesizi şeddeli okumak, uzatılarak okunması gerekeni kısa, kısa okunması gerekeni uzatarak okumak, idğam yapılacak yerde yapmamak, yapılmayacak yerde idğam yapılarak okumakta da hüküm böyledir, yani namaz bozulmaz.
b) Vakıf, ihtida ve vasıl hallerinde yani durulacak yerde geçmek, geçilecek yerde durmak gibi hatalı okuyuşlarda da mana değişikliği olsa bile namaz bozulmaz. Çünkü bunlara riayet ederek okumak da halk için zorluk vardır. Kelimeyi bölerek okumak mesela, “Elhamdü” kelimesin! önce “Efham” deyip kalan kısmım sonra tamamlamak da namazı bozmaz,
c) Eğer bir harf yerine başka bir harf okuyup bununla mana değişmez ve Kur’an’da o kelimenin benzeri bulunursa namaz yine bozulmaz. “Zalimin” yerine “zalimun” okumak gibi. Eğer harfin değişmesiyle kelimenin manası değişmez, fakat o değişik kelimenin bir benzeri Kur’an’da yoksa imam Azam ile imam Muhammedi’ye göre namaz bozulmaz, imam Ebû Yusuf’a göre bozulur. “Kavvamine ” yerine “Kayyamine” gibi,
Eğer harfin değişmesiyle mana da değişir ve o kelime Kur’an’da bulunmazsa namaz bozulur.
Bir kelimede okunması gereken harf yerine başka bir harf okuyan ve bazı harfleri çıkaramayan peltek kimsenin doğru okumak için gayret göstermesi ve telaffuz edemediği harflerin bulunmadığı ayetlerden namaz caiz olacak kadar ezberlemesi gerekir. Bu olmadığı takdirde okuyabildiği kadarı ile namazım kılar, fakat başkasına namaz kıldıramaz.
**
Namazın Mekruhları
Mekrûh, Peygamber efendimizin beğenmediği, hoş görmediği şeyler demektir. Mekrûh olarak kılınan namaz sahîh, ya’nî geçerli olur, fakat o ibâdetin sevâbını azaltır, va’d edilen sevâbın tamamına kavuşulamaz. Namazın mekrûhlarından bazıları şunlardır:
1 – Secdeye inerken (Ütü bozulmasın diye) pantalon paçalarını kaldırmak mekrûhtur.
2 – Kolları sıvalı olarak ve kısa kollu gömlekle namaza durmak mekrûhtur. Abdest alıp, imâma yetişmek için acele edenin, kolları sıvalı kalmış ise, namazda iken yavaş yavaş indirmesi lâzımdır. Kadın kolu sıvalı halde namaza durursa, namazı fasid olur, bozulur.
3 – Abes, ya’nî fâidesiz hareketler. Meselâ elbisesi ile oynamak, mekrûhtur. Namazda faydalı hareketler, meselâ, pantalon, entâri vücuda yapışınca, avret mahallinin şekli belli olmasın diye, bunları buradan ayırmak mekrûh olmaz. Kaşınmak abes değil ise de, bir rüknde, eli üç kerre kaldırırsa, namazı bozulur.
4 – Namazda, vücudunun ağırlığını bir ayağı üzerine vermek, imâm açıktan okurken sübhaneke okumak. Kıyâmda, ayağının birini kaldırmak. Namaz kılanın önünden geçmek veya önünden geçilebilecek bir yerde durmak da mekruhtur.
5 – Başı bir tarafa eğmek, tekbîr alırken veya teşehhüdde otururken parmakları açık veya kapalı tutmak mekruhtur. Buralarda parmaklar kendi hâlinde bırakılır. Fakat secdede kapalı, rüküda ise açık tutulur.
6 – Farzdan sonra son sünnete hemen kalkmamak, konuşmak mekrûhtur.
7 – Teşehhüdlerde, sünnete uygun oturmamak, tenzîhen mekrûhtur. Özrü varsa, mekrûh olmaz.
8 – Parmak çıtlatmak,
9 – Özrü yok iken namazda bağdaş kurmak veya çömelmek,
10 – Secdeye varırken elbisesini önünden veya arkadan kaldırmak,
11 – İş elbisesi ile ve büyüklerin yanına çıkamayacak elbise ile ve fenâ kokulu elbise ve çorap ile kılmak mekrûhtur. Başka elbisesi yoksa, mekrûh olmaz. Parası varsa, alması lâzımdır. Bol pijama ile kılmak mekrûh değildir. Ceketin ve paltonun önünü kapalı veya açık bulundurmak mekrûh değildir.
12 – Ağızda, kırâate mâni olmayacak birşey bulundurmak mekrûhtur. Mâni olursa, namaz bozulur.
13 – Baş açık, yalın ayak kılmak mekruhtur. Başlığı düşerse, az hareketle örtmek efdaldir. Namazda başı herhangi bir renkte olan takke ile örtmelidir.
14 – Namazda, secde yerinden, taşı, toprağı eli ile süpürmek mekrûhtur. Secdeyi güçleştiriyorsa, bir hareket ile, câiz olursa da, namazdan önce temizlemelidir.
15 – Câmide, namaz için safa girerken, namaza dururken ve namaz içinde parmakları bükerek çıtırdatmak, iki elin parmaklarını birbiri arasına sokup çıtırdatmak mekrûhtur. Namaza hazırlanmadan önce, zarûret olursa, mekrûh olmaz.
16 – Başını, yüzünü etrafa çevirmek mekrûhtur. Gözleri ile etrafa bakmak, tenzîhen mekrûhtur. Göğsü çevirince, namaz bozulur.
17 – Secdede, erkeklerin kollarını yere döşemesi mekrûhtur. Kadınlar ise, kollarını yere yaymalıdır.
18 – İnsanın yüzüne karşı kılmak mekrûhtur. İnsan uzakta dahî olsa, mekrûh olur. Arada, namaz kılana sırtı dönük biri bulunursa, mekrûh olmaz.
19 – Selâma eli ile, başı ile cevap vermek mekrûhtur.
20 – Namazda ve namaz hâricinde ağzını açarak esnemek mekrûhtur. Alt dudağını dişlerin arasına sıkıştırmalıdır. Kendini tutamazsa, ayakta sağ elin, diğer rüknlerde ve namaz hâricinde sol elin dışı ile, ağzını örtmelidir. Peygamberler esnemezlerdi.
21 – Namazda gözleri yummak tenzîhen mekrûhtur. Zihni dağılmasın diye yumarsa, mekrûh olmaz.
22 – Öndeki safta boş yer varken, arkasındaki safta durmak ve safta yer yok iken, saf arkasında yalnız durmak mekrûhtur. Safta yer olmayınca, yalnız başına durmayıp, rükü’a kadar, birini bekler. Kimse gelmezse, öndeki safa sıkışır. Öndeki safa sığmazsa, güvendiği birini arkaya, yanına çeker. Güvendiği kimse yoksa, yalnız durur.
23 – Üzerinde canlı resmi, insan veya hayvan resmi bulunan elbise ile kılmak tahrîmen mekrûhtur. Cansız resimleri bulunursa, mekrûh olmaz.
Canlı resmi, namaz kılanın başında, önünde, sağ ve sol hizâsında, duvara çizilmiş veya beze, kâğıda yapılarak asılmış veya konmuş ise, mekrûhtur. Resim, namaz kılanın arkasındaki duvarlarda ve tavanda ise, hafîf mekrûhtur. Çocuklara oynamak için alınan bebek namaz kılanın kıble istikametinde değilse namaza zararı olmaz.
Üzerinde Kâ’be, câmi’ resmi veya Kur’ân-ı kerîm harfli yazı bulunan seccâdeleri namaz kılmak için yere sermek câiz değildir. Bunlara hürmetsizlik olur.
24 – Bir kimsenin yüzüne karşı ve yüksek sesle konuşanların sırtına karşı namaz kılmak mekrûhtur.
25 – Açık başına sarık sarıp, tepesi açık olarak kılmak, tahrîmen mekrûhtur. Maske, eldiven ve alnın yere değmesine mâni’ olan gözlük takarak kılmamalıdır. Zarûret olmadan bu şekilde namaz kılmamalıdır.
26 – Özürsüz, boğazından balgam çıkarmak, öksürür gibi yapmak mekrûhtur.
27 – Amel-i kalîl, ya’nî bir eli, bir veya iki kerre hareket ettirmek mekrûhtur.
28 – Namazın sünnetlerinden birini terk etmek mekrûhtur. Namazda müekked sünneti terk, tahrîmen mekrûh olur. Müekked olmayan sünneti terk, tenzîhen mekrûh olur.
29 – Önünden insan geçmesi ümit edilen bir yerde namaz kılarken önüne bir sütre (engel) koymamak mekrûhtur.
30 – Secdeye varırken elleri dizlerden evvel yere koymak, secdeden kalkarken dizleri ellerden önce kaldırmak mekrûhtur.
31 – Ezberinde başka bir sûre var iken ayni sûreyi, bile bile iki rek’atte tekrar okumak mekrûhtur.
32 – Namazda, bit , pire tutmak, kovalamak mekruhtur
33 – Namazda güzel bir şeyi koklamak veya tükürüğü atmak, sıcaklıktan dolayı yelpazelenmek mekrûhtur.
34 – Canı çektiği bir yemek var iken namaza durmak mekrûhtur.
35 – Sırtında küçük çocukla namaz kılmak caizdir, fakat mekruhtur. Şâyet çocuğu koruyacak başka kimse olmaz ve çocukta ağlarsa, bu durumda mekruh olmaz.
36 – 6242 – Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Biriniz esneyince elini ağzına koysun ve (haaah! diyerek) ses çıkarmasın. Çünkü bu hale şeytan güler.”
37 – Kabre karşı kılmak mekrûhtur.
38 – Necis olmak ihtimâli bulunan yerlerde, meselâ kabristanda, hamam içinde, kilisede ve sahibinin rızası olmayan bir yerde kılmak mekrûh olup, yıkayıp temizleyerek kılmak veya hamamın soyunma mahallinde kılmak ve kabristandaki mescidde kılmak, mekrûh olmaz.
39 – Kıraatı (Kur’ân okumayı) rükûda tamamlamak, yani kıraati bitirmeden rükûa eğilmek, mekrûhtur. Secdelere ve rükü’a, imâmdan önce başını koymak ve kaldırmak, ta’dil-i erkânı terk etmek, mekrûhtur.
40 – Farz kılarken özürsüz, sağlam kimsenin duvara, direğe dayanması mekrûhtur.
41 – Kalbi meşgûl eden, huşû’u gideren şeyler yanında, meselâ süslü şeyler karşısında, oyun ve çalgı âletlerinin bulunduğu yerde ve arzû ettiği yemek karşısında özürsüz kılmak mekrûhtur.
42 – İkinci rek’atte, birinci okuduğu âyeti tekrâr okumak, tenzîhen mekrûhtur. Ondan evvelki bir âyeti okumak tahrîmen mekrûhtur. Unutarak okursa, mekrûh olmaz. İkinci rek’atte birinciden üç âyet uzun okumak, iki rek’atte okuduğu iki sûre arasını bir sûre ile ayırmak mekrûhtur.
43 – Küçük ve büyük abdesti varken ve yel zorlarken namaza durmak mekrûhtur.
44 -Secdede yalnız alnını secdeye koyup burnunu yere koymamak mekrûhtur.
45 – Beline bağlanmış bir şey namazda iken çözülür ve avret mahalli açılacak olursa onu bağlamak mekrûh değildir.
46 – Kılıç gibi, boyuna veyahut beline takılı olan bir şey, rükû ve sücûduna mani olmazsa, onunla namaz kılmak mekruh değildir.
47 – Mushaf’a, kılınca, yanan muma, kandile, fenere karşı namaz kılmak mekrûh değildir. Üzerinde canlı sûreti olan bir yaygı üzerinde namaz kılmak (eğer sûreti üzerine secde edilmiyorsa) mekrûh değildir.
48 – Namazda yılan ve akrep öldürmek de mekrûh değildir. Mamâfih, bunların mekrûh olmaması onların zararından korkulduğu ve ayağını basıvermekle öldürebileceği takdire göredir. Eğer bunları öldürmek amel-i kesir ile olur, yahut öldürürken göğsünü Kıble’den çevirirse namazı fâsid olur.
Namazlarda Secde
Secde de namazın bir rüknü olduğundan farzdır. Namaz kılan kimse, rükudan sonra secdeye varır. Rükudan doğrulduktan sonra yere kapanarak iki dizi üzerinde ellerine dayanarak alnını ve burnunu (yüzünü) iki eli arasında yere veya yere bitişik bir şey üzerine koyar. Yüce Allah’a tazimde bulunur. Bu şekilde secde, her rekatta ikişer defa arka arkaya yapılır.
Namazda secde için alın yere koyulduğu halde burun yere konmasa, secde yine caiz olur; fakat böyle bir secde özür bulunmayınca mekruhtur. Aksine olarak burun yere konur da alın konmazsa, özür olmadığı takdirde İmam Azam’a göre kerahetle caiz olur. İki imama göre özürsüz böyle bir secde caiz olmaz.
Bir özre dayanarak da olsa, yanak ve çene ile secde yapılmaz. Alın ve burunda secde etmeye engel bir özür bulunursa, imâ ile secde yapılır.
Secdede elleri ve dizleri yere koymak her halde farz değildir, sünnettir. Fakat İmam Züfer, İmam Şafiî ve İmam Ahmed’e göre, farzdır.
İki ayağın veya bir ayağın parmakları yere konmadıkça secde caiz değildir. Tercih edilen görüş budur. Bir ayağın yalnız bir parmağını veya ayağın yalnız üstünü yere koymak kâfi gelmez.
Secde edilecek yer, ayakların konduğu yerden eğer yarım arşın (on iki parmak) miktarı yükseklikte olursa, secde caiz olur, daha fazla yüksek olursa caiz olmaz.
Kalabalıktan veya başka bir özürden dolayı dizler üzerine secde caizdir. Yine kalabalıktan dolayı aynı namazı kılanların birbiri arkasına secde etmeleri de caizdir.
Bir kimse, başındaki sarığın büklümü üzerine veya elbisesinin fazla kısmı üzerine secde ettiği takdirde, eğer bunlar temiz bir şey üzerine konulmuş olur ve sarığın büklümü de alna bitişik bulunursa secde caiz olur, değilse olmaz. Her halde yerin sertliğini duymak da gerekir. Bu sertliğin duyulmasına engel olacak pamuk ve benzeri bir şey üzerine secde edilemez.
Atılmış yün ve pamuk, saman ve kar gibi bir şey üzerine secde edildiği takdirde, eğer bunların boşlukları kaybolur da sertleşirlerse, üzerlerine secde caiz olur. Fakat bunların içinde yüz kaybolup sertlikleri duyulmazsa ve yüz yere inip kararlaşmazsa secde caiz olmaz.
Çuval içinde bulunan buğday, arpa, pirinç ve darı gibi ürünler üzerine secde yapılabilir. Fakat çuval içinde bulunmayan buğday ve arpa üzerine secde yapılabilirse de, darı gibi kaypak şeyler üzerine secde yapılamaz.
Ufak bir taş üzerine secde edilemez. Fakat alnın çoğu bu taş ile beraber yere değecek olursa caiz olur.
Bir özür olmasa dahi, yere serilmiş olan herhangi temiz bir şey üzerine secde edilebilir. Yerin pis olması zarar vermez, o yerin pis kokusu veya pisliğin rengi gibi bir eseri bulunmamak şartı ile… O kadar var ki, böyle bir şeyin yere serilmesi, ya sıcaktan, ya soğuktan korunmak veya elbiseyi toz topraktan korumak için olmalıdır. Yoksa yalnız alnı topraktan korumak için olursa, kerahet işlenmiş olur.
(İmam Malik’e göre, kilim, keçe, posteki gibi, yer cinsinden olmayan bir şey üzerine secde edilmesi mekruhtur.)
Sıcaktan veya soğuktan korunmak gibi bir özürden dolayı, temizler üzerine konulacak iki el üzerine secde edilebilir.
Üzerinde namaz kılınacak bir sergi, eğer temiz bir elbise ise, yukarı tarafını aşağıya getirip etekleri üzerine secde etmelidir. Çünkü böyle yapmak, tevazua daha yakındır.
Farz olan rüku ve secde rükünlerinin yerine getirilmiş olması için, rüku ve secde denilebilecek kadar o vaziyetlerde durmak yeterlidir; muhakkak üçer kez tesbih okunacak miktar beklemek farz değildir. Fakat rüku ve secdede sünnet miktarı en az üçer kere tesbih okumaktır. Orta derecesi beş tesbih ve yüksek derecesi de yedişer tesbih okumaktır. Yalniz başina namaz kilan daha çok tesbih yapabilir. Fakat imam olan kimse, cemaatin rızası bulunmadıkça üçten fazla tesbihde bulunmamalıdır; çünkü cemaati usandırmak ve kaçırmak uygun değildir.
Rüku’da tesbih: “Sübhane Rabbiye’l-Azîm”dir. [“Pek büyük olan Rabbim, her türlü noksanlıklardan beridir, münezzehdir.”]
Secdedeki tesbih de: “Sübhane Rabbiye’l-A’lâ”dır. [“Yüce kudret ve azamet sahibi olan rabbimi bütün noksanlardan tenzih ederim.”]
Her rekatta iki secde yapılır. Bunlardan biri kasden terk edilse namaz bozulur. Yanılarak terk edilirse, namazdan sonra hatıra gelse bile, namaza aykırı bir iş yapılmamışsa hatırlandığı anda secdeye varılır ve ondan sonra son oturuş iade edilir ve sehiv secdesi yapılır. Sehiv secdesi bahsine bakabilirsiniz!
Secde, namazın en büyük bir rüknüdür. Secde, yüce Allah’a gösterilen tevazu ve tazimatın en mükümmel alâmetidir. Bir hadis-i şerifde: “Kulun, Rabbına en yakın olduğu hal, secdeye varmış olduğu haldir. Artık secdede duayi çokça yapınız,” buyurulmuştur. Çünkü secde hali, en ziyade küçülme ve teslimiyet hali olduğundan orada duanın kabulü umulur.
**
M. Asım Köksal‘ın derlediği İslam İlmihali yukarıdaki bazı maddeleri içermiyor ama daha başka maddeleri içeriyor. Bunları karşılaştırmaya vaktim ve sabrım yok. Listeleri bir de şuradan inceleyin.
**
Namazın Rükünleri
- Namazda ayakta durmak (kıyam)
- Namazda Kur’an okumak (kıraat)
- Kur’an okuduktan sonra eğilmek (rükû)
- Secdeye kapanmak
- Namazın sonunda oturmak.
- Namazda ayakta durmak, namaza giriş tekbirini tekbirini aldıktan sonra sağ elin avucunun sol elin üstüne gelmesi, serçe ve başparmaklarla sol elin bileğinin tutulması suretiyle ellerin göbeğin altında bağlanıp ayak üzeri kıbleye karşı durmaktır.
- Kıyamda ayaklar kıbleye karşı düz ve araları dört parmak kadar açık tutulur.
- Kadınlar, sağ ellerini sol elleri üzerine koyarak göğüsleri üzerinde bağlarlar. Erkekler gibi iki parmaklarıyla bileklerini tutmazlar.
- Ayakta durmaya gücü yeten her müslümanın farz ve vacip namazlarla sabah namazının sünnetini ayakta dikilerek kalmaları farzdır.
- Nafile namazlar oturularak kılınabilirse de sevabı az olur.
- Ayakta duramayanlarla ayakta idrarlarını tutamayanlar veya secdeden âciz olanlar namazı oturarak kılarlar.
- Namazda Kur’an okumak, farz namazların birinci ve ikinci rekatlarında; vacip ve nafile namazların her rekatında farzdır.
- Bunun için kadın erkek her müslümanın Kur’an’dan en az uzunca bir ayet veya üç kısa ayet ezberlemeleri farz, Fatiha suresini ve başka bir sureyi ezberlemeleri vaciptir.
- Farz namazların birinci ve ikinci rekâtlarında ve nafilelerin her rekatında Fatiha’dan sonra kısa bir süre veya onun kadar ayet okumak vaciptir.
- Sabah, akşam ve yatsı namazlarının birinci ve ikinci rekâtlarında, Cuma ve bayram namazlarında, Ramazan’da vitir ve teravih namazlarında imamın Kur’an’ı açıktan ve bunlardan başkasında da gizli okuması vaciptir.
- Birinci rekâtta Kur’an’dan evvel “Sübhaneke” yi okumak, yalnız kılınırken Sübhaneke’den sonra “Eûzü besmele” çekmek, ikinci rekata kalkınca yalnız besmele çekmek, Her rekatta besmeleden sonra okunan Fatiha’nın sonunda “âmin” demek sünnettir.
- Ayakta Kur’an okuduktan sonra eğilmek farzdır. Namazın rükünlerindendir.
- Bu da, el parmakları açık (kadınlarda kapalı) ellerin içi diz kapaklarının üzerinde ve baş ile sırt dümdüz (kıdanlarda biraz meyillice) olduğu halde eğilip en az üç kere Sübhâne Rabbiye’l Azim diyecek kadar durmaktır.
- Eğilirken ve diğer rükünlere geçilirken Allahü Ekber demek sünnettir.
- Eğildikten sonra doğrulurken imamın Semiallahü limen hamideh , cemaatinde Rabbena leke’l-hamd demesi ve yalnız başına kılımırken, her ikisinin de söylenmesi sünnettir.
- Doğrulunca, Rabbena leke’l-hamd diyecek kadar ayakta durmak sünnettir.
- Buna vacip ve hatta farz diyenler de olmuştur.
- Namazda iyice doğrulmak lâzımdır.
- Peygamberimiz (s.a.v) doğruldukları zaman epeyce durulardı.
- Rükûdan doğrulduktan sonra secdeye varmak da farzdır, namazın rükûnudur.
- Secde, ayak parmaklarının uçlarıyla dizlerin, ellerin içlerinin, alın ve burnun yere gelmek üzere başı yere koymaktır.
- Bir rekatta iki secde farzdır.
- Allahü Ekber diyerek secdeye varılırken, ilk önce dizlerin; sonra ellerin; sonra iki el arasında başın yere konulması sünnettir.
- Ellerin üzerinde secde etmek mekruhtur.
- Secdede alnı yere koymak farzdır, alınla burnu yere koymak ayrıca vaciptir. Yalnız alınla secde etmek tahrimen mekruhtur.
- Alınla burnu, yerin katılığını hissedecek kadar secde mahallinde kuvvetlice bastırmak lazımdır.
- Secde edilirken ayakalrı yerden kaldırmak caiz değildir.
- Secdede dirsekleri yanlardan açık tutmak, kolları yana yapıştırmamaki uylukları karından uzakça tutmak (erkekler için) sünnettir.(Kadınlar dirseklerini yanlarına yapıştırırlar)
- Secdede üç kere Sübhane Rabbiye’l-a’lâ demek sünnettir. Üçten eksik olursa mekruhtur. Secdeden Allahü Ekber diyerek doğrulunca Sübhanallah diyecek kadar durmak sünnettir.
- Vacip ve hatta farz diyenlerde vardır.
- Bunda da çok dikkatli olmak lazımdır.
- İkinci secdeden Allahü Ekber denilerek ilk önce baş kaldırılır, sonra eller dizlerin üzerine konulup yere ilişmeden ve hiç oturmaksızın ikinci rekata kalkılır.
- Meşru bir mazeret olduğu takdirde yere ilişmek caizdir.
- Namazların sonunda Ettahiyyatü okuyacak kadar oturmak farzdır, namazın rükünlerindendir.
- Erkekler sol ayaklarının yanlarını yere döşeyerek üzerlerine oturur, sağ ayaklarının parmaklarını kıbleye doğru dikerler, parmak uçları diz kapaklarıyla beraber olmak üzere eller uyluklar üzerine konur.
- Kadınların sol yanlarına oturup ayaklarını sağ yandan çıkarmaları müstehabdır.
- Namaz sonunda oturulunca “Ettahiyyatü” okumak vacip, arkasından Allahümme salli, Allahümme bârik salavatlarını ve bunun arkasından da Rabbena Atina duasını veya başka bir me’sur duayı okumak sünnettir.
- Evvela sağ ve sonra sol tarafa –yüzün beyazı görünecek kadar- başı çevirerek Esselamü aleykum ve rahmetullah diyerek selam vermek vaciptir.
- Selam verdikten sonra: Allahümme ente’s-selamü ve min ke’s-selamü tebarekte yâ ze’l-celali ve’l-ikram demek sünnettir.
- Kılınan namaz dört rekatlı farz ise, birinci oturuşta Ettahiyyatü okunduktan sonra Alalhü ekber diyerek üçüncü rekata kalkılır, yalnız besmele ve Fatiha okunup rükû ve secdeler yapılıp oturulur, Ettahiyyatü, salevât ve dua okunarak selam verilir.
- Kılınan namaz vitir namazı ise, üçüncü rekâtında; dört rekatlı te’kidli sünnet ise, üçüncü ve dördüncü rekâtlarında dahi Fatiha’dan sonra bir süre veya üç kısa ayet veya onun kadar uzunca bir ayet okunur.
- Te’kidsiz sünnetlerin ilk oturuşunda Ettahiyyatü’den sonra salavat, üçüncü rekâta kalkılınca da evvela Sübhaneke ve “Euzu besmele” okunur, sonra Fatiha’ya geçilir.
Namazın Vacipleri
Namazın vacipleri, namazın farzlarını tamamlar. Vacip bile bile terk edilirse, namazı yeniden kılmak ve yanılarak terk edildiği zaman da yanılma secdesi yapmak lazım gelir. Namazın vacipleri:
- Namaza Allahü ekber sözüyle başlamak
- Her rekatın başında Fatiha suresini okumak
- Fatiha’yı tamam okumak
- Fatiha’ya bir sûre veya ayet eklemek
- Fatiha’yı sûreden veya ayetten önce okumak
- Nafile namazların her rekatında ve farzların birinci ve ikinci rekatlarında Fatiha ile beraber sûre veya ayet okuması
- Sabah, akşam, yatsı namazlarının birinci ve ikinci rekatlarında ve Cuma, bayram, teravih ve vitir namazlarında imamın Fatiha ve sureleri açıktan, öğle ve ikindide içindne okumak
- Cemaatin susup imamı dinlemesi,
- Vitir namazında kunut duası okumak
- Secdede burnu alınla birlikte yere koymak
- İki secdeyi biribiri ardınca yapmak
- Rüku ve secdelerden iyice doğrulmak
- Üç ve dört rekatlı namazların ikinci rekatlarından sonra oturmak
- Oturuşlarda Ettahiyyatü okumak
- Ettahiyyatüyü tam okumak
- İlk oturuşta Ettahiyyatü’den sonra üçüncü rekata kalkmak,
- Namaz sonunda selam vermek
- Namazda yanılınca yanılma secdesi yapmak
- Namazda secde ayeti okununca secde etmek namazın vaciplerindendir.
Namazın Sünnetleri
Namazın sünnetleri, namazın vaciplerini tamamlar. Sünnetler terk edilmekle namaz bozulmadığı gibi, yanılma secdesini de gerektirmez. Fakat sünneti bile bile terk etmek mekruhtur. Namazın sünnetleri:
1.2. Allahü ekber diyerek namaza başlanırken, kunut ve bayram namazı tekbirleri alınırken avuç ayaları ön tarafa olmak üzere başparmakları, uçları kulakların yumuşaklarına (kadınlar omuzlarına) değecek kadar elleri kaldırmak.
3. Eller kaldırılırken, eller açık, parmaklar tabii hallerinde bulunmak,
4. Namaza giriş tekbirini imamınkine yakın almak
5. 6. Namaza giriş tekbirinden sonra, sağ elin içi sol elin üstüne gelmek (erkeklerde ayrıca serçe ve başparmaklarla sol elin bileği tutulmak) suretiyle elleri yanlara salmadan göbeğin altından (kadınlarda göğüslerin üstünden) bağlamak
7. Namaza başlayınca, içten Sübhaneke okumak,
8. 9. Euzu ve besmele çekmek
10. Fatiha sonunda, okuyan ve işitenin gizlice “amin” demek
11. Eğilirken Alalhü ekber demek
12. Eğilince üç kere sübhane Rabbiye’l-azim demek
13. Doğrulurken Semiallahü limen hamideh ve arkasından Rabbena leke’l-hamd demek
14. Ayakta iken iki ayağın arasını dört parmak kadar açık bulundurmak
15. Eğilmiş duruken dizleri ellerle tutmak
16. Dizler tutulurken, parmakları açık, dizleri dik, sırtı dümdüz, başı dosdğru tutmak (kadınlar ellerini dizlerini üzerine kor, parmakları ayrı bulunduramazlar, dizlerini bükük ve arkalarını meyilli tutarlar)
17. Eğildikten sonra doğrulup kalkmak,
18. Secdeye varılırken evvela dizleri, sonra elleri, daha sonra yüzü yere koymak,
19. Secdelere varırken de secdelerden kalkarken de Allahü ekber demek
20. Secdelerde el ayalarının yere ve parmakların birbirine yapışık bulunması.
21. Secdelerde başı iki eller arasında yere koyup elleri yüzden uzak bulundurmamak
22. Secdelerde üçer defa Sübhane Rabbiye’l-a’la demek
23. Secdede erkeklerin karınlarını uyluklarından, dirseklerini yanlarından ve kollarını yerden uzak tutması (kadınların secdede alçalıp kolarını yanlarına bitiştirmesi ve karınlarını uyluklarına yapıştırması)
24. Doğrulurken elleri uylukları üzerine koymak,
25. Gerek secdeden doğrulurken ve gerek oturulunca, erkeklerin sıol ayağını yere yayıp üzerine oturması ve sağ ayaklarını, parmakları kıbleye doğru gelmek üzere dikmesi (kadınların kaynakları üzerine oturup ayaklarını yatık olarak sağ taraftan çıkarması)
26. Ettahiyyatü’yü gizli okumak
27. Rekatı ikiden fazla olan farzları ilk iki rekatından sonrakilerde Fatiha okumak
28. Son oturuşta Ettahiyyatü’den sonra Allahümme salli ve barik’i ve daha sonra malum dualardan birini okumak
29. Selam verirken başı evvela sağa ve sola çevirmek
30. Selamda Esselamü aleyküm ve rahmetullah demek
31. Tek başına kılınan namazlarda selam verilirken melekleri; cemaatle kılınırken; imamın selamında meleklerle beraber camaati; cemaatinde imam ve cemaati kast etmesi.
32. İmamın tekbirleri ve Semialalhü limen hamideh’i açıktan alması,
33. Fatiha’ya zam olunacak surenin, sabah ve öğle namazlarında uzun, ikindi ve yatsı namazlarında uzun surelerin orta uzunluktakilerden,akşam namazında ise kısa surelerin uzançalarından okunması.
34. Sabah namazının birinci rekatını ikinci rekatından üçte bir veya üçte iki kadar uzatmak.
35, Tahiyyatta şehadet kelimesi okunacağı sırada Lâ İlâhe… denilirken sağ elin başparmağıyla orta parmağın halkalanıp diğerleri bükülmek suretiyle şehadet parmağı kaldırmak ve .. illallah denirken indirmek de namazın sünnetlerindendir.
Namazın Müstehabları
- ·Namaza duranların, Alalh’ın huzurunda bulunduklarını düşünerek ona göre derlenip topralanarak, ayakta dikilirken secde yerine eğilince, ayakların üzerine; secdede burun ucuna; oturulunca kucağa ve selamda omuz başlarına bakması
- ·Öksürmek, geğirmek ve esnemek gibi şeyleri ekden geldiği kadar yapmamaya ve önlemeye çalışmak.
- ·İkamette Hayye ale’l-felah denirken imam ve cemaatin namaza kalkması
- ·Kad kameti’s-salah denirken imamın namaza başlaması,
- ·Namaza durulurken, niyeti dil ile de yapmak…Namazın müstehablarından ve adabındandır.
Namazda İşlenmesi Mekruh Olan Şeyler
Mekruhlar, harama ve helale yakın olmak üzere ikiye ayrılırlar, işlenen mekruhun harama yakın mı yoksa helale yakın mı olduğu da vacibe veya sünnet ve müstehaba karşı oluşuna göre ayırt edilir.
Namazda mekruh olan hareketler haram ve helale yakın olanları karışık olarak şöyle sıralanır:
1. Namazda elbise ile oynamak
2. Namazda bedenle oynamak
3. Parmak çıtlatmak
4. Ellerin parmaklarını birbirne çatmak
5. Secde yerindeki kumları, taşları düzeltmek
6. Elleri böğüre koymak
7. Göz ile değil de boyunla dönüp bakmak
8. Tükürük bırakmak
9. Ka’dede kaynakları yere koyup dizleri dikerek oturmak
10. Erkeklerin secdelerde kollarını yere yayması
11. Erkeklerin kolları açık olarak namaza durması,
12. Gömlek giymeye kadir iken, erkeklerin namazı yalnız şalvar veya peştemalle kılması
13. İşaretle selam almak
14. Özürsüz iken bağdaş kurarak durmak
15. Erkeklerin namazda saçlarını toplayıp tepeye veya enseye alması
16. Başa mendil veya sarık dolayıp tepeyi açık bırakmak
17. Secdeye giderken elbiseyi önden veya arkadan kaldırmak veya yen veya etek çemrenmiş olarak namaza durmak
18. Namazda zaruret olmadığı halde elbiseyi başa ve omuzlara veya yalnız omuzlara alıp eteklerini salıvermek.
19. Namazda elleri bile çıkaracak yer bırakmamak üzere elbiseye,ihrama bürünmek
20. Namazda buruntuyu sağ koltuğun altından alarak iki ucunu sol omuz üzerine yahut sol koltuktan dolaştırılarak iki ucu sağ omuz üzerine atmak, omuzlardan birini açık bırakmak
21. Kıraati kıyamın dışında yapmak, rükûda iken tamamlamak.
22. İntikal tekbir ve zikirlerini intikal tamamlandıktan sonra yapmak ve mesela rüküa giderken alınacak tekbiri rükua vardıktan sonra almak, rükudan doğrulurken söylenecek Semialalhü limen hamideh’i rükudan doğrulduktan sonra söylemek.
23. Nafile namazların her çift rekatında, birinciyi ikincisinden uzun yapmak
24. Bütün namazlarda ikinci rekatı, birinci rekâttan üç veya daha çok ayetle uzatmak.
25. Farzın bir tek rekâtında bir sureyi iki kere okumak
26. Ezberinde başka sure varken bir sureyi iki rekatta bile bile okumak
27. Gerek bir rekatta, gerek iki rekatta olsun okunan surenin veya ayetin üstündeki sureyi veya ayeti okumak
28. İki rekatta okunan iki sure arasını uzun olmayan bir sure ile ayırmak
29. Bir surenin ayetinden bir veya birkaç ayet geçerek başka ayete atlamak
30. Farz namazlarda bir rekatta iki sure arasını aradan bir veya birkaç sure atlayarak cem etmek
31. Namazda güzel kokulu bir şeyi bile bile koklamak.
32. 33.Elbise veya yelpaze ile bir veya iki kere rüzgarlanmak
34. Secdede ve secdeden başkasından elin veya ayağın parmaklarını kıbleden başka tarafa çevirmek
35. Elleri, rükuda dizler; kadede uyluklar; kıyamda sağ eli sol el üzerine koymayı terk etmek
36. Namazda esnemek
37. Namazda gözleri yummak
38. Gözleri göğe veya tavana dikmek
39. Gerinmek
40. Namaza aykırı ufacık bir harekette bulunmak
41. 42.Mecbur olmadıkça, kehle tutup öldürmek
43. Namazda ağzı ve burnu örtülü bulundurmak
44. Ağızda, kıraate mani olacak veya kalbi meşgul edecek erimez bir şey bulundurmak
45. Sıcak veya soğuk yahut yerin serinliği gibi zaruret olmaksızın secdeyi sarığın dolamı üzerine yapmak
46. Burunda bir özür yokken secdeleri yalnız alınla yapmak
47. Yol üzerinde namaza durmak
48. Hamamda namaz kılmak
49. Ayak yolunda namaz kılmak
50. Kabristanda ve benzerlerinde namaz kılmak
51. Başkasına ait olan ve sahibinin rızası bulunmayan yerde namaz kılmak
52. Pisliğe yakın bir yerde namaz kılmak
53. İdrar veya dışkı sıkıntısı varken namaz kılmak
54. Yel sıkıntısı varken namaz kılmak
55. Bedende veya elbisede veya namaz kılınacak yerde namaza mani olmayacak derecede pislik bulunduğu halde namaz kılmak
56. Namazı eski püskü, kirli paslı elbise ile kılmak
57. Allah’a karşı tezellül ve tazarru için değil de ihmallikten veya sıcaktan dolayı başı serin tutmak için başı açık olarak namaz kılmak.
58. Yenmek üzere yemek hazırlanmışken namaza durmak
59. 60.Ziynet ve süs gibi kalbi meşgul eden, oyun, çalgı gibi ibadet huzurunu bozan şeylerin önünde yanında namaz kılmak
61. 62. Okunan ayetleri rüku ve sücud tesbihlerini ellerin parmaklarını yumarak saymak
63. Bir zaruret yokken imamın tamamı ile mihrabın içine girerek namaz kıldırması
64. 65.İmamın bir zira’ miktarı yüksek yahut o miktar alçak bir yerde bulunması
66. Öndeki safta açık yer bulunduğu halde arkasındaki safta namaza durmak
67. Canlı bir varlık resminin bulunduğu şey üzerine secde yapmak
68. Üzerinde canlı bir varlık resmi bulunan elbiseyi giyinmiş olarak namaz kılmak
69. Namaz kılanın başının üstünde yahut arka tarafında yahut ön veya yan taraflarında, sağında solunda canlı bir varlık resmi bulunması
70. 71.Namaz kılanın önünde, içinde kor, köz olan tandır ve ocağın bulunması
72. Namaz kılanın önünde uyur kimselerin bulunması
73. 74.Namaz kılanın alnından, kendisine zarar vermeyen tozu, toprağı ve teri silmesi
75. Namazda okunması vacip veya mesnun olan sureler müstesna olmak üzere herhangi bir sureyi tayin ve kıraate devamla, başka sureleri ihmal etmek
76. İmamın, muktediyi fetih zorunda bırakması
77. Önden geçileceği besbelli olan yerde öne bir sütre konulmadan namaza durmak
78. Secdeye varırken elleri, özürsüz olarak dizlerden evvel yere indirmek ve kalkarken de dizleri ellerden evvel kaldırmak.
79. Rükuda başı yukarı dikmek veya aşağı eğmek
80. Besmeleyi, Amin’i, Sübhaneke ve Eûzu’yü açıktan okumak
81. Rüku veya sücud tesbihlerini terk etmek yahut üçten az yapmak
82. Rükûa varırken yahut rükûdan kalkarken el kaldırmak
83. Farz namazda özürsüz olarak duvara veya âsâya dayanıp durmak.
84. Araya bir engel koymadan insanın yüzüne doğru yönelerek namaz kılmak.
85. Zaruret olmadığı halde kucağa çocuk alıp namaza durmak
86. Gasp edilmiş elbiseyi giyip namaz kılmak
87. Camide yer tayin ederek namazı hep orada kılmak
88. İmamdan evvel eğilmek veya secdeye varmak
89. Zaruret olmaksızın ipek elbise ile namaz kılmak
90. İmamdan evvel doğrulmak veya secdeden kalkmak namazın mekruhlarından ve namazda çekinilmesi gereken hareketlerdir.
Namazda Mekruh Olmayan Şeyler
- Namazda çözülen kuşağı bağlamak
- Meşgul etmemek şartıyla boyuna kılıç vb. takılı olması
- Cepken giyenlerin, kollarını geçirmeksizin namaza durması
- Mushafa veya kılıca karşı namaz kılmak
- Muma veya kandile veyahut fanusa karşı namaz kılmak
- Başın secdede üzerine gelmemesi şartıyla üzerinde canlı resim bulunan yaygıda namaz kılmak
- Namazda yılan, akrep gibi tehlikeli hayvanları öldürmek
- Rükuda vücuda yapışan elbiseyi, azanın belli olmaması için azıcık hareketle silkmek ve elbiseyi tozdan topraktan sakınmak
- Gerektiğinde, yüz çevirmeksizin göz ucuyla bakmak
- Yer pek ve sert olunca namazı döşek ve yaygı üzerinde kılmak
- Sıcaklıktan veya soğukluktan veya zarar verici şeylerden korunmak için bir bez serip onun üzerinde secde yapmak
- Nafile namazların iki rekatında da aynı sureyi okumak…mekruh olmaz
Namazı Bozan ve Bozmayan Şeyler
- Namazın farzlarından, şartlarından birisini terk etmek namazı bozar.
- Namazda kasten veya unutarak veya yanılarak veya namazı bozacağını bilemeyerek veya uyuklayarak konuşmak namazı bozar. Konuşmak namazı bozduğu gibi sehiv, tilavet ve şükür secdesini de bozar. Konuşmanın azı çoğu birdir
- Namazda insanların konuşmalarına benzer şekilde dua etmek, insanlardan istenilmesi ve elde edilmesi mümkün olan bir şeyi Allah’tan istemek namazı bozar.
- Mesela Allahümme’tımnî keza “Ey Allah’ım ! beni şöyle giyindir, kuşandır” diye dua edilmez. Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde geçen duaları namaz içinde okumak namazı bozmaz.
- Namaz içinde bir tanıdığa saygı niyetiyle lisanla selam vermek veya verilen selamı almak veya el sıkışmak suretiyle selamlaşmak namazı bozar.Verilen selama, namazda el veya başla mukabele etmek veya istenilen bir şey için başla, gözle, kaşla işarette bulunmak namazı bozmaz.
- Fakat namaz kılana “İleri git” veya “Yanında namaz kılacak kimseye yer ver” denilip o da bu isteği yerine getirmek üzere hareket etse namazı bozulur. Çünkü Allah’tan başkasının emrine boyun eğmiş olur. Amma kendiliğinden biraz çekilerek, saffa sokulacak kimseye yer vermesi namazı bozmaz
- Aksıran bir kimseye namaz içinde Yerhamükellah! Diyerek dua etmek namazı bozar.
- Cenab-ı Hakk’ın şeriki olup olmadığından sorana, namazda Lâ ilahe illallah diyerek cevap vermek namazı bozar. Bir felaket haberi karşısında namazda İnna lillahi ve inna ileyhi raciun ayetini okumak namazı bozar.
- Şaşılacak birhaber karşıısnda La ilahe illallah yahut Sübhanallah! Demek namazı bozar.
- Sorulan veya aranan veya istenilen bir şeyi cevaplamak maksadıyla Kur’an-ı Kerim’den ayet okumak namazı bozar. Eğer cevap vermek maksadıyla değil de, namazda bulunduğu anlatılmak maksadıyla okunursa, namaz bozulmaz.
- Namazda “Allah” ismi işitilince cevap maksadıyla celle celalüh veya Peygamberimiz’in ismi işitilince, yine cevap maksadıyla sallallahu aleyhi ve selem demek namazı bozar.
- Fakat sadece bir senâ ve salevat maksadıyla söylenmiş olursa namazı bozmaz. Bu, namaza aykırı düşmeyen bir zikir kabilinden olmuş olur.
- Namaz kılan, kendisini çağırana veya içeriye girmek isteyene, namazda bulunduğunu anlatmak için kıraati açıktan okursa namazı bozulmaz.
- Namazda özürsüz yere öksürük çıkarmak namazı bozar.Özürlü olursa sayılmaz. Sesi düzeltmek ve güzelleştirmek yahut imamına hatasını anlatıp doğrultmak yahut kendisinin namazda bulunduğunu bildirmek için yapılan öksürük çıkarma, özürlülük cümlesinden sayılmıştır.
- Namazda tozu üflemek i.in “hüf!” bir şeyden bezginlik göstermek için “üf!” demek namazı bozar.
- Namazda “ah uhh!” diyerek inlemek namazı bozar. “Ah! Uhh Off” demek namazı bozar.
- Harfler hasıl olacak şekilde ses salınarak ağlamak namazı bozar.Kendisini tutamayacak derecede şiddetli hastalıktan ileri gelen âh u enin de namazı bozmaz.
- Namazda , huşu eseri olarak değil de, şmamın sesinin ve nağmesinin güzelliğinden kendisini tutamayarak ağlayan kimsenin namazı bozulur.
- Bir rekatta birbiri ardınca vücudun bir yerini üç kere kaşımak namazı bozar. Bir kere veya art arda iki kere veya ayrı ayrı rekatlarda birer ikişer kere kaşımak namazı bozmaz. El kaldırmaksızın bir yeri birkaç kere kaşımak da bir kere kaşıma sayılır.
- Namazda özürsüz yere, biribiri ardınca, hiç durmadan en az üç adım atmak namazı bozar.
- Birinin çarpmasıyla namaz yerinden iradesi dışında üç adım kadar yürütmüş olmak da namazı bozar. Namaz kılınan yerden tutulup çıkarlımak da böyledir.
- Namazda tekrarlanmamak üzere baştan düşen takyeyi veya sarığı bir el ile başa koymak, amel-i kesîri gerektiriyorsa namazı bozar.(Namaz içinde namaza ait ve namazı ıslah ve tamamlamak için olmayan her amel kesir sayılır ve namazı bozar) gerektirmiyorsa bozmaz
- Namazda, ağız dışından susam tanesi kadar da olsa, bir şey yemek namazı bozar.
- Namazda, dişler arasındaki nohut büyüklüğünde olan bir kırıntıyı yemek namazı bozar.
- Kırıntı susam tanesi kadar olursa namazı bozmaz.Fakat bu da birden yenilmeyip yutulmayıp çiğneye çiğneye yenirse namaz amel-i kesir ile bozulmuş olur.
- Ağızda bulunan şeker parçasının, namazda çiğnenmediği halde tadı boğaza gitse namazı bozar Fakat namazdan önce yenmiş olan bir şeyin tadı tükürükle boğaza gitse namaz bozulmaz.
- Namazda bir şey çiğnemek ve gevelemek namazı bozar
- Namazda sakız çiğnemek namazı bozar
- Namazda bir şey içmek namazı bozar
- Baş, semaya kaldırılıp ağza düşecek dolu tanesi veya yağmur damlası mideye inse namaz bozulur
- Teyemmümle namaza durmuş olan kimsenin, suyu görüp kullanmaya gücü yetmesi halinde namazı bozulur
- Teyemmümle namaz kıldıran imama uyanın suyu görmesi ve imamın da kullanmaya gücü yetmesi halinde de hüküm aynıdır.
- Teyemmümü mubah kılan özür, namaz içinde ortadan kalkarsa namaz bozulur.
- Mesh müddeti namaz içinde sona ererse namaz bozulur.
- Üzerinden mesh edilen mest, namazda iken, ayaktan çıkarılınca namaz bozulur
- Tertip sahibi olan bir kimsenin namazda ister kendisinin , ister imamın geçmiş bir namazını hatırlamasıyla namaz bozulur.
- Abdesti bozulan imamın, imamlığa elverişli bulunmayan bir kimseyi mihraba geçirmesi halinde namaz bozulur.
- Namazda özürsüz olarak göğsü kıbleden başka tarafa çevirmek namazı bozar. Fakat herhangi bir yerinden kan çıktığı ve abdest bozulduğu sanılarak göğüs kıbleden çevrilecek olsa, mescidden dışarı çıkmadıkça namaz bozulmaz.
- Sabah namazını kılarken güneş doğarsa namaz bozulur
- Bayram namazını kılarken güneş zevale erer, gökte tam dikilirse namaz bozulur
- Cuma namazı kılınırken ikindi vakti girerse namaz bozulur
- Kırık iyileşerek namaz içinde tahta sargı düşerse namaz bozulur
- Özür sahibinin özrü namaz içinde ortadan kalkarsa namaz bozulur
- Namazda bayılmakla namaz bozulur
- Namazda çıldırmakla namaz bozulur
- İmamın arkasında erkek kadın yan yana bir hizada namaza durmakla namaz bozulur. Ancak erkek kadının geri durması için işaret eder de kadın geri durmamış olursa, kadının namazı bozulmuş, erkeğin namazı bozulmamış olur.
- Namazda abdest bozulup abdest bozulup yenileneceği sırada avret mahalli açılmakla namaz bozulur
- Namazda abdest bozulup abdest almaya gidilirken yahut abdest alınıp namazı tamamlamaya gelinirken kıraat etmekle namaz bozulur
- Namazda abdest bozulduktan sonra bir rükün eda edecek kadar bir müddet özürsüz yere bekleyip durmakla namaz bozulur
- Namazda burundan gelen su, kan ile abdest de bozulduğu sanılarak mescidden dışarı çıkmakla namaz bozulur. Mescid tabiri camiye, eve ve arsaya şamildir.
- Mescid veya mescid hükmündeki yerler dışında kalan kırda namaz kılınırken, abdest bozuldu sanılarak saflar veya önde bulunan sütre geçilmekle namaz bozulur
- Abdestsiz olunduğu veya mesh müddetinin çıktığı yahut geçmiş namaz veya namaza mani bir pislik bulunduğu sanılarak namaza durulan yerden ayrılmakla namaz bozulur.Çünkü namazdan onu ıslah için değil, terk etmek üzere mufarakat edilmiş oluyor.
- Namaz kılanın namazda kendi imamından başkasının takıldığı yeri okuyup açmakla namazı bozulur. Çünkü bunda zaruretsiz yere namaz dışındakine öğretmek vardır.Fakat kendi imamının yanıldığı tutulduğu yerde ona fatihlik etmesi namazı bozmaz
- Eğer bunu namazda olmayandan işitip de imamına fatihlik ederse hepsinin namazı boşa gider
- Namazın tekbirinde hemzeyi uzatmakla namaz bozulur
- Ezberinde bulunmayan sûre veya ayeti namazda, mushafın veya levhadan yazılı olduğu yerden okumakla namaz bozulur. Namazda göze ilişen bir kitaba veya levhaya ne yazıldığını anlamak için sadece bakıvermek namazı bozmaz, edebe aykırı hareket edilmiş olur. Okunamaz olursa namazı bozar
- Namazda avret mahalli açılmak veya namaza mani olacak derecede bir pislikle bir rükun etmek veya edecek kadar bir zaman geçirmekle namaz bozulur
- Namazda uyuklayarak eda edilmiş olan rükun uyanılınca iade edilmezse namaz bozulur
**
Yukarıdakilere benzer uyduruk ilmihal bilgilerini ve kıldan tüyden listeleri hadisçi-sünnetçi sitelerde bulabilirsiniz. Örneğin şu sitelere bakınız.
http://www.tevbe.org/
http://islam38.8m.com