Devlete Reaya Olanlarla
Kürtlerin İnsan Haklarını Tartışmak
10 Ocak 2013
AHMET VARIŞLI: burada başka zulme uğrayan bir ırkın hakkını savunsa, hic kimseden en ufak bir itraz ve rahatsızlık gelmez ama ne yazık ki söz konusu Kürtler olunca ve Edip de bunu gündeme getirince hemen rahatsızlık sinyalleri baş gösteriyor. Şimdi vicdan sahibi olanlar söylesin Kürt kelimesinin bile yasaklandığı bir ülkede, söz konusu faşizme, ırkçılığa ve aşırı milliyetçiliğe tepki göstermek neden birilerini rahatsız ediyor… Aramızda müslüman geçinen faşistler mi var yoksa?
RECEP SON: Edip hocam ben senden olayı Kürt sorunu olarak değil insanlık sorunu olarak savunmanı beklerdim bu eleştirimi de görüşlerine değer verdiğim için yaptım ayrıca hiç bir şeye duyarsız ve cahil değilim herkese adalet”
EDIP: Son bir yüzyıldır:
Türkiye’de insanlık dili yasaklanmadı Kürtçe yasaklandı. Türkiye’de insanların çocuklarına isim koymaları yasaklanmadı, ama Kürtçe isim konulması yasaklandı. Türkiye’de insanların bayramları yasaklanmadı, ama Kürtlerin yasaklandı. Türkiye’de insanların yüzlerce köyü yakılıp boşaltılmadı, ama Kürtlerin yüzlerce köyü boşaltıldı. Türkiye’de “ben insanım” dediği için insanlar hapse atılmadı, ama “ben Kürdüm” dediği için bir bakan ve binlerce Kürd hapse atıldı. Türkiye’de insanca şarkı söylediği için insanlar hain ilan edilmedi ama Ahmet Kaya Kürtçe şarkı söylediği için hain ilan edildi.
Sen eğer gerçekten insanlık haklarını savunuyorsan yüz yıldır devlet terörüne maruz kalan, katliamlara maruz kalan bu halkın yanında yer alman lazım.
HAKAN AKDAĞ: Kürt haklarını ve Kürtleri savunmak ile PKK’yı desteklemek ve PKK’yı haklı görmek arasındaki ince çizgiyi de görebilsek keşke
EDIP: Ben hiçbir yerde PKK’yi desteklemedim. Ama devletin ve medyanın da uydurduğu yalanların bu kutuplaşmaya ve iç savaşa olan katkısı PKK’dan çok daha fazladır. Dahası, PKK’yi ortaya çıkaran işte bu yalancı, zalim devlet politikasıdır.
RECEP SON: EDİP HOCA SEN KÜRT FAŞİSTİ OLMUSUN ARTIK SENLE İŞİM OLMAZ
EDIP: Ben ne zaman Kürtleri üstünlüğünü savundum? Ben Kürtlerin ayrı bir devlet kurmasını bile savunmadım. Ben Kürdistan devletini bile istemiyorum. Bu mu faşistlik?
RECEP SON: .”… Her geçen gün Kürt milliyetçisi oluyorsunuz. Tenkit ettiğiniz Türk milliyetçilerinden farkınızı söyleyiniz”
EDIP: Eğer iddia ettiğin gibi Türk halkına karşı zerre kadar düşmanlığım olsaydı Amerika’da 10 yıl boyunca oğlumun okulunda Türkçe okutur muydum? Sen bırak Kürtçe okutmayı kaç Kürtçe kelime biliyorsun? Hayatında kaç Kürtçe kelime konuştun? Dahası, sen kaç kez “Ne mutlu Türküm diyene” dedin? Ben bir kez bile “Ne mutlu Kürdüm diyene” demedim. Ve sen şimdi beni milliyetçilikle suçluyorsun. İnsaf var mı?
Bu devletin Kürtler ile ilgili hiçbir beyanına inanamıyorum, güvenemiyorum. Yüzyıl boyunca dizdikleri ve halka milli gaz vererek yedirttikleri düzinelerce düzmeceye tanık olduktan sonra inanamıyorum devlete ve devletçilere… Yeni yalanlara yer açmak için arada bir eski yalanları ifşa edip kusturduklarına tanık olduktan sonra devletçi politikacılardan, medyadan ve onlardan beslenen zavallı papağanlardan gelen tüm iddialara ve bilgilere kuşkuyla bakıyorum.
Bu devlete göre bir zamanlar Kürtler yoktu. Kürt dili yoktu. NewRoz yoktu. Dersim katliam değil, bir isyandı. Türkiye’nin ilk pilotu Alevilere karşı katliam emrini yerine getiren üniformalı bir terörist değil, örnek bir Türk kadınıydı. Kardeşi katili, cariyeci ve despot Osmanlı padişahları birer evliya idi. Matbaanın keşfi değil, İstanbul’un fethi çağ açıp çağ kapamıştı… Daha nice palavralar ve yalanlar… Kürtlere mal edilen birçok katliamın failleri JİTEM ve Ergenekon gibi devlet örgütleri çıktı… Bu devlet ve medyası Sakine Cansız’ı önce 19 Kasım 1991’de, daha sonra 26 Mart 1999’da PKK’ya iki kez öldürttü (!) ve 2013 yılında aynı propaganda makinası aynı Sakine’yi aynı PKK’ye 3’üncü kez 9 Ocak 2013’te Paris’te öldürttü (!).
İnanamıyorum artık bu devlete, inanamıyorum. Barış görüşmeleri iddiasına inanmak istiyorum, ama devlet her seferinde sol gösterip sağ vurdu, ağzından çıkan barış çağrılarını bombaları ve kurşunları yalanladı. İnanmıyorum bana öğretilen resmi tarihe, inanmıyorum televizyondaki faşiste.
Eğer barış gerçekleşecekse Türk halkının milyonlarcası sokaklara dökülerek gerçekten barış istemesiyle gerçekleşir. Kendileri için istediklerini üvey kardeşleri Kürtler için istediklerini haykırmadıkça ve söz vermedikçe barış gerçekleşmez. İşte o zamana kadar her barış haberine kuşkuyla bakmaya hakkım var. Zira bu devletin yalan sabıkası Topkapı sarayının harem odalarını dolduracak kadar büyüktür.