Şeyh Osman, Yaşlı Yılan ve Sevan Nişanyan

Share

Şeyh Osman, Yaşlı Yılan ve Sevan Nişanyan

Edip Yüksel
14 Mart 2013
www.19.org

 Edip Sevan Şeyh Osman Yaşlı Yılan

17 Şubat 2013 tarihinde ODTÜ’de düzenlenen Felsefe/Teoloji Sempozyumunda Sevan Nişanyan ile Kurandaki bazı kelime ve kavramların etimolojisini tartışacaktık. Ancak yazıları ve söylemleriyle feministleri kızdırdığı için feminist ve homoseksüellerden oluşan bir grubun protestosu sonucu tartışma programımız sabote edildi. Bir ara başka illerden sempozyuma sırf bu tartışmaya tanık olmak için gelen izleyiciler ile protestocular arasında çıkan itişip kakışmayı yatıştırmak için cebimden bir naylon torba çıkarıp kaosun ortasında nane şekeri dağıtmış ve tansiyonları indirmiştim. Videoyu, polislere bir ders olsun diye youtube kanalımda paylaştım. Yasadışı protesto yapan kalabalıkları tank, panzer, cop, biber gazı ile daha da bilemek veya tahrik etmek yerine nane şekeri dağıtarak yatıştırabilirler J

Sevan konferans salonunu son kalesini kaptırmak istemeyen bir şövalye gibi veya son yumurtasını feminist kartallara kaptırmamak için direnen bir erkek penguen gibi müdafaa etmeye çalışıyordu. Bir süre ben ne yapacağımı bilemedim. Bir ara mikrofonu elime alıp özgürlükten ve sınırlarından sözetim ama F+H koalisyonu orada entelektüel bir tartışma için bulunmuyordu. ODTÜ’deki öğrencilerin ortak tavrı belliydi. Polis çağrılmayacaktı. Ambülans polis arabasına tercih ediliyordu. Nane şekeri bitmişti ve etkisi geçmişti. Cebimde dolarlar olsaydı onları deneyecektim J

Ne Sevan’ın ağzından çıkan Sin-Kaflı sözlere sempati duyabiliyordum ne de protestoda sınırlarını aşan feminist+homoseksüel koalisyonunun dümbelekli ve zurnalı şamatasına. Bir ara barış için arabulucu olmaya çalıştım ama ne protestocuları sakinleştirebildim ne de Sevan’a özür diletebildim. Bu arada sürpriz bir şey öğrendim. F+H koalisyonun benimle bir sorunu yoktu ve benim tek başıma konuşmamı istiyorlardı. O zaman susacaklardı ve sahneyi bana bırakacaklardı.

İlginç bir ikilem yaşadım. Sevan bir ateistti. İnsanlık tarihinde benim için en değerli kişilerden biri olan son peygambere hakaret eden bir kafirdi. Sünnilerin hadis ve siyer kitaplarıyla yakıştırdığı iftiraları, hakaretleri ve Kuran ayetleri üzerindeki çarpıtmalarını gerçek sanarak peygambere saldırıyordu. Sevan Sünni+Ateistti. İkisi bir arada. Çifte kişilikli. Onunla tartışırken ilk önce içinde gizlediği Sünni hayaletini ifşa etmeliydim ve uzun uğraşlarla içindeki Sünni’yi yakalayıp kelepçeledikten sonra Sünniliğin oluşturduğu veya oluşmasında katkıda bulunduğu ateist kişiliğiyle tartışacaktım.

Sevan, Kuran’ın kelimelerini ve kavramlarını genelde Arami+Süryani yapımı Nişanyan marka etimolojik makinasına havuç gibi sokuyor ve sonunda havuçtan başka şeyler çıkarıyordu. Etimolojik mutasyonlar ve spekülasyonlara ürettiği çirkin görünümlü ve kötü kokan nesneyi eliyle kalabalıklara göstererek Kuran’a hakaret ediyordu. Sevan’ı ODTÜ’deki entelektüel arenada kelimelerle ve cümlelerle öldürmeye gitmiştim. Ama şimdi onunla aynı kaderi paylaşıyordum. Sevan masum olmamasına rağmen orada mağdur adamdı. Tek başıma konuştuğum takdirde hasmıma karşı namertçe davranmış olacağımı düşündüm ve F+H protestocularının solo konuşmam konusundaki önerilerini reddettim.

Daha sonra Sevan ile salonun ortasında meraklı bir kalabalığın arasında ayaküstü on-on beş dakikalık bir tartışma ile yetindik. İbrahim peygamber için kullanılan Hanif kelimesinin anlamı üzerinde… Bu tartışmayı da youtube kanalımda bulabilirsiniz.

***

“Aramice ve Süryanice kaynaklara göre Kuran’da geçen falanca kelimenin anlamı şöyle veya böyle olmalı… Suyuti ve Sibaweyhi veya Cawaliki gibi filologların görüşü şöyledir…” biçiminde etimolojik analizler ve spekülasyonlar yapan Sevan Nişanyan’ın eleştirilerinde gösterdiği gayreti takdir eden ve ilgiyle okuyan birisi olarak yöntemini genelde tutarsız ve keyfi buluyorum. Bunu kısa bir örnekle sergilemek istiyorum:

Farz edin ki bir internet sitesinde şu haberi okudunuz:

“Arabistan çölünden gelen Şeyh Osman etrafında yedi aptal ile Şirin Turkey adlı otelin restoranında sekiz litre vişne şarabı içtikten sonra otelin büyük salonundaki nişan töreninden çıkan adamın kolundaki ukala kıza ve babasına dönerek: “Kızım çok şanslısın. Senin nişanlın hem bodur, hem kel, hem serbest meslek sahibi, hem de cimri. Onu kıskanmana gerek kalmayacak. Allah evlenmenizi nasip etsin! Mesut kılsın!” dedi.”

Ve varsayın ki o haberi okurken yanınızda http://www.nisanyansozluk.com sitesine aşık Sevansever adında bir arkadaşınız var. Sevansever, Türkçeye Arapça, Farsça, Moğulca ve hatta İngilizceden birçok kelime geçtiğine dikkatinizi çektikten sonra etimolojik bilgisini kullanarak şu analizleri ve spekülasyonları yaptı:

  • Şeyh: Arapça. Yaşlı, ihtiyar anlamındadır.
  • Osman: Arapça. Yılan yavrusu.
  • Aptal: Arapça. Bedeller. Kalender. Dilenci
  • Turkey: İngilizce. Hindi.
  • Şarap: Arapça. Meşrubat, içecek.
  • Nişan: Ermenice. Simge, özellikle haç.
  • Ukala: Arapça. Akıllılar
  • Serbest: Farsça. Baş bağı; bağlı, belgeli.
  • Cimri: Farsça. Soysuz, alçak.
  • Kıl: Moğulca. Kuyruk kılı

Yukarıdaki bilgileri paylaştıktan sonra Sevansever yukarıdaki haberin “asıl” anlamını Nişanyan Etimolojik Kıyma makinasında çıkarır:

“Arabistan çölünden gelen yaşlı yılan yavrusu etrafında yedi dilenci ile Şirin Hindi adlı otelin restoranında sekiz litre vişne suyu içtikten sonra otelin büyük salonundaki haç töreninden çıkan adamın kolundaki akıllı kıza ve babasına dönerek: “Kızım çok şanslısın. Senin haçlın hem bodur, hem kel, hem belgeli meslek sahibi, hem de soysuz ve alçak. Onu kıskanmana gerek kalmayacak. Allah evlenmenizi nasip etsin! (Babasına baktı ve) Mesut sen kıl adamsın!” dedi.”

Sevan’ın Kuran üzerindeki etimolojik çalışmaları bana böylesine ilginç geliyor. İnşallah bu çalışmalarını, önümüzdeki yaz Şirince’deki oteline misafir olduğum zaman tartışırız.

***

İLGİLİ TARTIŞMALARDAN BİRKAÇ ÖRNEK:

Twitter’de yukarıdaki resimli eleştiriye gösterilen bazı tepkiler:

☼ @KILICSIZ
Odtu’deki videonuzu seyrettim. Bayagi renkliymis ortam  @edipyuksel

@CEMİL_SEN
@edipyuksel beterin beteri vardir. Lakin senin beterin yoktur.

@EDİPYUKSEL
@Cemil_sen Beter? Behter: Farsça, daha iyi. Better: İnglizce, daha iyi. Yani benden daha iyisi yok mu demek istiyorsun? Teşekkür ederim.

 

@01MERYEM
@edipyuksel @Cemil_sen  lol, koptum yine gülmekten, bunu diyebilmeniz için yukarda Nişanyanı ti’ye almamanız gerekiyordu:)

@CEMİL_SEN
@01Meryem @edipyuksel edip seni sevenlerin senden hic farki yok.
@edipyuksel su yazdiklarini cevap diye bana gondermeni telakki eden akil ile mi kur”ani anlayacaksin? Yazik sana.

@EDİPYUKSEL
@01Meryem @Cemil_sen İyi de Sevan’dan bulaştı bana bu tür etimolojik spekülasyonlar. Cemil’in sataşması daha beterini (?) hak ediyordu

FACEBOOK TARTIŞMALARINDAN ÖRNEKLER:

Facebook’ta paylaştığım RESİMLİ ELEŞTİRİ’yi anlayanların sayısı çok az oldu.

İnanılmaz bir şey. Bunu herkesin anlayacağını sanıyordum. O zaman ben Felsefe’nin F’sinden de vazgeçeceğim. Ciddi bir okuma-anlama sorunu var Türkiye’de… Belki bu tüm dünyada gerçekleşen bir olay. İnternetin etkisi mi yoksa?

 

SALİH DEMİR: bunu kimse anlamamış sanırım

BÜLENT KALKAN: Edip harikasın

DABYA ALSHAGRA: هههههههه

EDİP: Salih, eğer yukardaki sözlerinde haklılık payı varsa ben yazmaktan vazgeçeyim artık.

SALİH DEMİR: Yok yorumlar az olmuşta kimse anlamamaış anlamında yorum yaptım. katılıyorum sana

EDİP: Salih, umarım sen anlamışsındır. Hani sadece anlamayanları rapor etmek için buradasın gibi geliyor

Şevket: ….

SALİH: Edip zaten kendimden yola çıkarak fazla kimse anlamamıştır dedim ..

MURAT FIRAT: biraz düşünmem lazım, iyi okumam lazım…

EDİP: İnanılmaz bir şey. Bunu herkesin anlayacağını sanıyordum. O zaman ben Felsefe’nin F’sinden de vazgeçeceğim. Ciddi bir okuma-anlama sorunu var Türkiye’de… Muhtemelen tüm dünyada gerçekleşen bir olay. İnternetin etkisi mi yoksa?

SALİH: Edip sen bize bakma bizim seviye biraz düşük ıQ düşük. Murat sen anladınmı ?

YÜKSEL KAPLAN: Edip bence sen de sevanı anlamamışsın. Kelimelerin kökeni ile ilgilenmenin ne gibi mahzuru olabilir ki.Örneğin ingilizcenin %50si latince kökenli,%25 anglosakson dilleri ,%15i yunanca kökenlidir.Senin gibi düşünenler çoğunlukta olsaydı Epistemoloji diye bir bilim olmazdı

MURAT: Hiç bir şey anlamadım, anlaşılır gibi de değil… kelimelerden geçtim konuyu anlamadım, link’teki yazıyı da okudum yine bir şey anlamadım.. galiba ben bir malım…

SALİH: Kaplan anlamış gibi yapıyor

CİHANGİR ÖZTÜRK: Edip bey hepsi tamamda seyh osman neden yasli yilan yavrusu oluyor.o hangi lugatta varmis.

KAPLAN: salih ben tecahülü arif yaparım anlamış gibi yapmam

MURAT: Sadece şunu tahmin edebiliyorum; Edip Hoca Sevan Nişanyan’ı kel, bodur,cimri vs vs birisi olarak görüyor olabilir…)

KAPLAN: cihangir arapçada şeyh yaşlı emek

SALİH: özür yani sen anlamışsın

KAPLAN: osman da yılan yavrusu

MURAT: Aha bir alim daha:) sözüm size değil Yüksel Kaplan bey…

SALİH: anlatta bizde anlayalım

CİHANGİR: ben verilmek istenen mesaji anlamadim, bir kelimenin baska dildeki anlamini kullanisini bizemi ögretmek istiyor. benim yasadigim ulkede göteborg diye sehir var ordakileri göt mu kabul edecem. bide malmö var ordakilere mal deyim artik:)

SALİH: anlamadığın gayet açık cihangir durmadan tekrarlıyorsun. sanki ebn biraz anladım

MURAT: Verilmek istenilen mesaj sadece kelimelerin farklı dillerde farklı anlamlar ürettiği değil bence…

SALİH: yukarda aptal geçen kelimenin yerine aşağıda yerine arapça bedeller kalender dilenci koyacağız .o zaman kelimenin anlamı güzeleşiyor doğrumu anlamışım

MURAT: Hah… ahan da buldum şimdi;

CİHANGİR: bene kendine ne yazdigini bilmiyor, ana tema yok. girgirina yazmis:)

MURAT: Edip hoca bizimle kafa buluyor…

KAPLAN: edip epistemolojiyi aşağılıyor ama epistomolojiden faydalanmasa kuran çevirisi yapması mümkün olamazdı.

EDİP: Bu yazı en iyi eleştirilerimden biri. Genelde on sayfa tutacak akademik bir konuyu bir sayfada tartışıyorum.

KAPLAN: Ama şeyh osman hikayesi hoş olmuş.Zekice bir çalışma

EDİP: Altay Unaltay lütfen yardıma gel. Bu yazıyı anlayanlar parmakla sayılacak kadar az. Çıldıracağım. Sanki uzaylımışım gibi hissediyorum. Eğer sen de anlamakta zorluk çekersen o zaman doktora gideceğim  Mehmet Efe, Mehmet Biçer, Ensar Uzumcu ve Hayat Güzeldir… Sizleri de hakem olarak davet ediyorum. Neler oluyor Türkiye’de veya dünayada? Yoksa ben mi çok yaşlandım ve yeni bir dil mi doğdu?

MURAT: Uzaylı olabilirsiniz hocam.. Çünkü anlamayanlar çoğunlukta…

CİHANGİR: zaten seninde amacin da farkli oldugunu göstermek degimi:)

MURAT: Bir sınıfta bütün öğrenciler konuyu anlayamıyor, hep düşük not alıyorlarsa bu öğrencilerin değil, öğretmenin eksikliğidir diye düşünüyorum..

KAPLAN: Edip övgüleri beğeniyorsun da eleştirilerimi görmezden geliyorsun .bozuluyorum ama:)))

CİHANGİR: ama ögretmen cikipta, ben hepinizden farkli oldugumu hissediyorum, iz anlamiyorsunuz uzaylimiyim neyim deyip milleti assalarmi, assalamaz, niye onlar ögretmen, ana baba gibidir, edip bey ney girgirci:)

EDİP: Cihangir, “zaten seninde amacin da farkli oldugunu göstermek degimi:)” Hayır… Ben masochist bir adam mıyım? Niye durup dururken herkesten tecrit edeyim kendimi? Saçmalıyorsun.

Birkaç kişiyi hakem olarak çağırdım. Eğer onlar da anlamakta zorlanırlarsa ben size hak vereceğim.

MEHMET EFE: Bana sanki Edip ve Sevan’ın Arapça ve Kur’an hakkında söyledikleriyle alay etmeye çalışıyor, ikisinin de derinlik ve ilimden yoksun kötü tercüme okuyucuları olduğunu iddia etmek istiyor gibi geldi.

CİHANGİR: ben nerden biliyim hocam, ne oldugunuzu. hakem taraftar cagirmaniz yerine, konuyu anlayacagimiz dilde aciklasan, ben anlamiyorum majeztik, malcomx mi neyse o yazdiginiz artik ,anadolu cocuguyum ben:)

EDİP: Mehmet emin misin? Sen yarım anlamışsın. Ya muzipliğinden veya kıskançlığından Edib’i bu işe katıyorsun. Seni hakem olarak davet ederek yanlış mı yaptım yoksa J

MURAT: ben şimdi buraya bir şey yazımyım mesela; Edip, Kırmızı başlıklı terazinin kefenini Ahmetlerin terazisinden alıp mehmetlerin çamaşır makinasında yıkadı… bir şey anladınız mı hocam?

EDIP: Cihangir, bana bir kıyak geç ve makalenin yayımlandığı sayfaya girip MAKALEYİ bir oku. Ondan sonra anlarsan o zaman demek ki millet bağlamını bilmediği için anlamakta güçlük çekiyor.

EDİP: Hayır… Çamaşır makinası neyi sembolize ediyor?

MURAT: Anlayamazsınız, çünkü ben de anlamadım… J

EDIP: Demek bu resimli eleştirim de sana terazi-çamaşır makinası gibi geliyor!

CİHANGİR: neyse edip hocam, ben hicbisey yapmadan burdan uzaklasiyorum, emir buyuk yerden. yinede sessiz sakin takip edecem:)size bol sohbetler.

M. EFE: Edip ben fotoğrafa baktım, senin davetinden senin de anlamakta zorluk çektiğin izlenimini aldım ve fotoğrafın içeriğinde sen ve Sevan Nişanyan’la kafa bulan bir metin gördüm.

MURAT: neyse ben kaçtım şimdilik hocam, yemek yiyeceğim müsade… sevgiler saygılar…

KAPLAN: edip parçaların üstüne açıklayıcı bilgi vermen lazım.aşağıda aynı hikayeyi kelimelerin orijinal dildeki anlamlarıyla yeniden yazıyorum ve anlam kaymalarına dikkat edin falan gibi

M. EFE: Makalenin tamamını okuyunca ilk metnin senin örneğin, ikincisinin senin Nişanyan’la kafa bulman olduğunu anladım. Nişanyan’ı ciddiye almadığım için makaleyi de çok önemsemedim. Ama Nişanyan için ‘Sünni Ateist’ demene çok güldüm.

EDİP: Yüksel Kaplan: ” edip epistemolojiyi aşağılıyor ama epistomolojiden faydalanmasa kuran çevirisi yapması mümkün olamazdı.”

Al işte aldım başıma belayı  Epistemoloji ile etimoloji arasındaki koca farkı bile bilmeyen bir arkadaş beni bu konuda eleştiriyor  Ayrıca, etimolojiyi aşağıladığım yok. Sadece Sevan gibi paldır küldür, keyfi yöntemlerle yapıldığında herhangi bir metnin anlamını tahrif edeceğini iddia ediyorum ve gösterdiğim örnek o yöntem kullanıldığı vakit bir paragrafın anlamının nasıl çarpıtılabileceğini göstermek içindi.

MEHMET BİÇER:  Konuya kısmen “galat-ı meşhur lugat-ı fasıhadan evladır” kuralınca yaklaşmak mümkün olduğu gibi; “lugat-ı fasıha galat-ı meşhurdan evladır” karşı tezini de görmezden gelemeyiz. Ayrıca “Galat-ı meşhur fasih-i mehcurdan (bırakılmış, terk edilmiş, kullanılmayan söz) evladır” tezini de yabana atamayız. Ayrıca bir metne anlam verirken metnin lafzı ile ruhunun uyumlu olduğu kıvamda ideal anlamı bulabiliriz.

EDİP: Harika bir tesbit! Teşekkür ederim Mehmet.

Share