Eşsiz Tacın İlginç Hikayesi

Share

Eşsiz Tacın İlginç Hikâyesi

Edip Yüksel
Çeviren: Ensar Üzümcü

(Makalenin orijinali Edip Yüksel’in NINETEEN God’s Signature in Nature and Scripture
adlı kitabında The Precious Crown başlığıyla yayımlandı)
www.19.org

 Crown

Diyelim ki yüzyıllardır süre gelen, nesilden nesile geçen çok değerli aile yadigârı bir taç sahibisiniz. Üzeri bir dizi parıltılı elmasla bezenmiş olan paha biçilmez bu altın taç, üstünde hünerli ellerle işlenmiş bir yazıt taşıyor:

“Bu, eşi ve benzeri olmayan bir taçtır; ona müdahale etmek ve değiştirmek isteyenlere karşı yapımcısı tarafından korunmuştur!”

Hiçbir akrabanız; teyzeleriniz, amcalarınız, erkek ve kız kardeşleriniz bu iddianın doğru veya yanlış olup olmadığını sorgulamamışlar. Bildiğin kadarıyla, geçmiş akrabaların da mesajın taşıdığı bu iddianın doğruluğunu hiçbir vakit sorgulamamış… Hepsi bu iddiaya sadece inanarak yaşamışlar. Bildiğin şeylerden bir diğeri de, emsali bulunmayan bu taç üzerindeki mesajın doğruluğunu veya onun orijinalliğini sorgulamaya veya test etmeye cüret gösterenler, fanatik ve dogmatik aile fertleri tarafından aile geleneklerine karşı çıkan bir küstah ve hain ilan ediliyorlar, dövülüyorlar ve hatta ölümle tehdit ediliyorlar.

Günlerden bir gün, eşsiz altın taç üzerindeki mesajın doğruluğu ve aile içinde yıllardır süre gelen bu katı inancın gerçekliğini sorgulama cesareti ve bilgeliğini gösteriyorsun. Altın taç ile birlikte en yakındaki mücevherat dükkânına gidiyor ve uzmanın altın tacı inceleyip bir değer biçmesini istiyorsun. Küçük elmas parçalarının biçimleri ve onların taç üzerine göz alıcı bir şekilde serpilmiş olması sarrafın dikkati çekiyor. Titizlikle uygulanan farklı bir dizi testten ve mikroskop altındaki inceleme sürecinden sonra beklediğin haber geliyor:

“Bu çok ilginç bir taç! Böylesini daha önce ne işitmiş ne de görmüştüm. Buna bir değer biçmek benim için imkansız. Elbette hammaddesi altının ve elmasların değeri gerçekten de pek büyük. Fakat üzerindeki girift ve ustaca işlenmiş yapılar onu diğer tüm taçlardan farklı kılmış!”

Tam manasıyla paha biçilemez bir taç sahibi olduğunu öğrenmek seni heyecanlandırıyor. Bu iyi haberlerini paylaşmak için aileni arıyorsun, asırlardır süre gelen bu iddianın gerçekten de doğru olduğunu ve bunun bir uzman tanıklığında gerçekleştiğini söylüyorsun.

Sen telefonla konuştuktan sonra kuyumcu hala tacı incelediğini fark ediyorsun. Her nasılsa uzman, kendisinde hayranlık uyandıran bu harika taç içindeki bazı aykırılıkları fark ediyor ve elmasın ana motifleri üzerinde daha çok inceleme yapabilmek için senden biraz daha zaman talep ediyor. Bu esnada sen de, senin gibi benzer şüpheler taşıyan diğer arkadaşlarını telefonla arayarak aldığın ilk güzel haberi paylaşıyorsun. Taç tahmininizden de daha çok değerli ve ilginç bir mirasmış.

Birkaç dakika sonra uzman kuyumcu sana bazı kötü haberlerle geri dönüyor. “Taç üzerindeki elmaslardan birisinin sahte olduğunu keşfettim”  Kulaklarına inanamıyorsun. Ondan söylediklerini tekrar etmesini istiyorsun. “Seni anlıyorum, fakat bu altın taç sadece 361 adet gerçek elmas taşıyor. Ayrıca, bu elmaslar bir araya gelerek karmaşık bir geometrik yapı oluşturuyorlar. Ama şuradaki elmas hariç ve o da sahte olanı!” Hayal kırıklığına uğruyorsun. İlk başta bu haber için uzmana çok kızıyor ve hatta içinden ağzına bir yumruk atmayı geçiriyorsun. Fakat sonra kendini toparlıyor ve daha rasyonel hareket etmeye çalışıyorsun. Bu üzücü iddiası için sarrafı bir delil sunmaya davet ediyorsun. Ne kadar ironiktir ki, yakın zamana kadar ne sen ne de aile üyelerin taç hakkında yapılan tüm o olumlu iddialar ve taç üzerindeki mesajın doğruluğuna dair hiçbir delil istememiş, her iki iddiayı da sadece ve sadece inanç üzere kabul etmiştiniz. Fakat şimdi delil istiyorsun.

Sarraf, senin aile-boyu geleneksel tutarsızlığına dikkatini çekerek delil isteğini geri çevirebilirdi! “Sen ve ailen sarı ve bakırdan imal edilmiş bir sürü taç, yüzük, küpe, bilezik ve kolyeyi kıymetli mücevher diye şerefli kutularda saklıyorsunuz ve bu taç ile aynı değerde sayıyorsunuz ve hatta bazen üzeri boyalı camlarla işlenmiş uyduruk taçları daha büyük bir hayranlıkla seyrediyorsunuz. Ama şimdi atalarının bu taça eklemeye çalıştığı bir sahtekarlık ortaya çıkınca birden bire kılı kırk yarıyorsun,” diyerek seni ikiyüzlülükle suçlayarak defetmiyor. Sana birçok delil gösteriyor. Örneğin, tacı sarmalayan 19 adet altıgenden birine dikkatini çekiyor ve bu arada her bir altıgenin de 19 elmastan oluştuğuna iyice dikkat etmeni istiyor. Tacın merkezinde altıgen şeklinde kesilmiş bir elmas var. Bu elmasın çevresine 6 adet altıgen elmas dizilmiş, ve bu altısı da 12 adet altıgen elmas ile çevreleniyor. Böylece birbirlerini sarmalayan toplam 19 elmas daha büyük bir altıgeni oluşturuyorlar. Sonrasında uzman 9’uncu altıgenin köşesindeki bir elması sana gösteriyor. “Bunu görüyor musun? Bu gerçek bir elmas değil. Bu doğa tarafından üretilmemiş; insan yapımı bir cam parçası sadece! Bunun hiçbir yerde değeri yok ve kesinlikle bu taç üzerinde de hem fiziksel yapısıyla hem de geometrik konumuyla değersiz bir parça! Gel, sana mikroskop altındaki farklarını göstereyim.” Sahte elması gösterdikten sonra mücevherci sana bir teklif yapıyor: “Eğer bana müsaade edersen bu sahte elması buradan kolaylıkla çıkarabilirim. Bunu buraya tutturmak için kullanılan yapıştırıcı bile çok düşük bir kalitede. Bu basit işlem için bana herhangi bir ücret ödemene de gerek yok”

Şok olmuş durumdasın. Taç üzerindeki yazıtın aslında yalan bir iddiada bulunduğuna inanamıyorsun. Kendini çelişkili ve karmaşık hissediyorsun. Bir yandan, emin olarak biliyorsun ki, inanç olarak değil, fakat bilgi ve delil ile, sen emsalsiz bir taç sahibisin; fakat diğer taraftan Taç sahte bir elmas barındırıyor ve üzerindeki mesaj da haliyle doğru değil. Peki şimdi ne olacak? Konuyu endişe ve merakla araştırırken, ailenin “şerif” ve “sahih” diye adlandırdığı bir sandıkta sakladıkları bazı sayfalar buluyorsun. Orada özellikle 9’uncu altıgenin köşesindeki elmas hakkında birçok hikaye buluyorsun. Saçma sapan hikayeler! “Kuyumcunun sahte dediği elmasın hakiki elmas olduğu konusunda atalarım niye akla zarar böylesi hikayeler uydurdular?” sorusu senin kuşkularını daha arttırıyor.

Taç üzerinde sahte elmas bulunduğuna dair kötü haberleri duyan aile fertlerinin bir çoğu kuyumcuya yalancı ve inkarcı etiketini yapıştırıyorlar. Hatta aralarındaki bazı fanatik bağnazlar, Tacın mükemmel oluşuna ve üzerindeki mesajın doğruluğuna gölge düşürmeye çalıştığı ve ailenin onurunu zedelediği gerekçesiyle sarrafı öldürme önerisinde bulunuyorlar. Bir çırpıda mücevherciye geri dönüyor ve taç hakkındaki bu iddialarından vazgeçmesi için ona yalvarıyorsun. Fakat mücevherci aynı zamanda bilge bir adam. Sana şunları söylüyor:

“Sen herhalde şapşalın teki olmalısın. İşin gerçeği, sahtekârlar tarafından daha sonra eklenen cam parçasının keşfi ile bu eşsiz Tacın yapımcısı hem yaratıcılığını hem de verdiği sözün doğruluğunu tüm şüphelerden uzak bir biçimde kanıtlamış oluyor, bunun farkına varabiliyor musun? Bu Taç gerçekten de eşsiz ve paha biçilemez bir değere sahip. Üzerindeki yazının verdiği mesaj işte bu sayede kendini gerçekleştirmiş oluyor: bu taç kendisini yapanın yarattığı sıradışı bir tasarım korunuyor. Ailen veya akrabaların tarafından değil, akrabaların arasındaki bazı dolandırıcılara rağmen kendisini koruyabilen ve taşıdığı yazıtın doğru bilgisini tasarımı ile açığa çıkaran bir yapı ile korunuyor. Yani yaratıcısının marifetli ustalığı ve zekâsıyla. Düşün, taç üzerindeki mesajın doğruluğuna ve onun saygınlığına güvenebilmen için artık su götürmez ve sarsılamaz delillerin var.” Ve bu güçlü delillerle orantılı olarak, ailenin tertemiz ve lekesiz olduğu ileri sürülen itibarı konusunda rahatsız edici derin bir şüpheye sahipsin. Senin ailen, atalarını sahtekarlıkla suçladığı diğer ailelerden farksızmış.

Nihayetinde, sahte elmas haberleri yaşadığın kasabaya yayılıyor. İnsanlar tacı oluşturan muntazam yapıya veya sarrafın sözlerine pek aldırış etmiyorlar. Geniş ailenin önde gelen liderleri bir acil durum toplantısı düzenliyorlar. İsimlerini büyük bir saygıyla andıkları atalarından birkaç hikâye naklediyorlar. Mücevheratçı birçok insanı saptırıp tacın yazgısını kötüye çıkardığı için onu sahtekâr bir taç düşmanı ilan ediyorlar ve böylece, ölüm kararını alıyorlar. Birkaç gün sonra haberleri kuzenlerinden alıyorsun. Sarraf kendi dükkânında canı çıkana kadar bıçaklanarak öldürülüyor. Sarrafı fiziksel olarak öldürmekle kalmıyorlar; onun zındık ve sapık iddiaları gençlerin şanı yüce ataları hakkındaki saygılarını ve güvenlerini silmesin diye Sarraf hakkında bir sürü yalan ve iftira uydurmaya başlıyorlar. Ve işin ilginci, bu cinayetleri ve uydurdukları yalanlardan dolayı cennete gitmeyi bile hayal edebiliyorlar.

 ****
***
**
*

Yasin Çolak adlı arkadaşım hikayenin devamını yazmış:

Sarraf tarafından kandırıldığına inanılan genç adam ailesi, arkadaşları ve kasaba halkı tarafından hain ilan ediliyor. Büyük umutlar bağlanan bu gencin Taç hakkında konuşması kasabalı tarafından engelleniyor; dövülmek ve öldürülmekle tehdit ediliyor. Vazgeçmiyor ve Taç’ın hikâyesini anlatmaya devam ediyor tüm engellemelere rağmen…

Kasaba halkının sarraf ve genç hakkında anlattığı yalanlara itibar etmeyen birkaç çocuk ellerindeki kısıtlı imkânlarla Taç’ın hikayesini daha yakından öğrenmek istiyor. Resimlere bakıyorlar, bulabildikleri yazıları okuyorlar, Taç’ı incelemeye alıyorlar ve sarrafa haksızlık yapılmış olabileceğini düşünüyorlar. İncelemekten vazgeçmiyorlar ve sonunda onlar da sarraftan ve o genç adamdan bağımsız bir şekilde aynı sonuçlara ulaşıyorlar.

Taç’ın hikâyesini anlatmak için küçük sarraf dükkanları açıyorlar. Belki işler iyi gitmiyor, belki devasa incik boncuk holdinglerinin arasında sesleri çıkmıyor ama en azından kimseye elmas diye cam kırıkları vermemiş olmanın gururunu yaşıyorlar.

Kimseyi kandırmıyorlar, kimseden medet ummuyorlar ve onlar da dilleri döndüğünce Taç’ın hikâyesini anlatmaya çalışıyorlar. Umutsuzluğa kapıldıkları anda, Taç’a bakıyorlar ve onun ışıltısının nur üstüne nur olduğunu görüyorlar. O nura koşanlar her gün artıyor, küçücük sarraf dükkanlarından yayılan ışık incik boncuk holdinglerinin sahte ışıklarını söndürmeye başlıyor.

Elhamdulillah!

Share