Köleler ve Cariyeler
O günün mevcut bir realitesi olan kölelik kurumu Kuran tarafından kaldırılır (4:92; 5:89; 8:67; 24:32-33; 58:3; 90:13). Nitekim bu ayet eşitliği vurguluyor. Bak 60:10.
O günün mevcut bir realitesi olan kölelik kurumu Kuran tarafından kaldırılır (4:92; 5:89; 8:67; 24:32-33; 58:3; 90:13). Nitekim bu ayet eşitliği vurguluyor. Bak 60:10.
Bu taslağı, bir grup akademisyen ve araştırmacının kritik değerlendirmesine sunduktan sonra Mısır ve Tunus‘taki aktivistler ve kamu oyu ile paylaştık, paylaşıyoruz. 4 Mayıs 2011 tarihinde dünyanın en iyi Politik Felsefe bölümüne sahip Arizona Üniversitesinde Dr. David Schmidtz başkanlığında düzenlenen bir sempozyumda politik felsefe dalında profesörlük veya asistanlık yapan bir gruba dipnotsuz olarak tebliğ ettim ve genelde olumlu tepkiler aldım. 28 Eylül 2013 tarihinde Princeton Üniversitesinde düzenlenen Anayasa ve İslam başlıklı konferansta da bunu tebliğ olarak sundum.
Maalesef, Gazzali ve benzeri hadisçi sünnetçi rivayet mukallitlerinin etkisi arttıkça İbni Haldun, İbni Sina, İbni Rüşt gibi müslüman bilimadamları zındık olarak tanıtılmaya başlandı.
Kürtaj konusundaki tartışma ”Cenin (fetus) ne zaman bir kişi olarak kabul edilebilir?” sorusu çevresinde odaklanmaktadır. Kimse fetusun yaşamını sorgulamamaktadır. Aslında insanoğlunun her hücresi insanın bütünsel genetik kodunu tasımaktadır. Kişi olmak kuşkusuz özgün genetik koda sahip olmaktan fazlasını gerektirmektedir.
4:34 ayeti erkek despotluğunun egemen olduğu yozlaşma döneminde uydurulan hadislerin etkisiyle dört noktada anlam tahrifatına uğramış bulunuyor. Türkçe meallere yansıyan bu hataları sırasıyla analiz edelim:
Quran’ı inkar eden, ona ve daha doğrusu ona ihanet eden Sünni ve Şii mukallitlere olan tepkilerini Mushaf’ı yakma suretiyle ifade eden böylesi inkarcılara nasıl tepki göstereceğimizi Quran’ın kendisi bizi bildirirken, Quran’a saygı göstermeden Quran adına gürültü koparmayı anlayamıyorum. Bak: 4:140; 10:99; 18:29; 88:21-22. Allah bu dünyada, şeytana, müşriklere, ateistlere ve münafıklara seçme ve inanma özgürlüğü vermiş… Bize fiziksel olarak saldırmadıkları ve çocuklarımızı rahatsız etmedikleri sürece bu özgürlüğe mani olamayız, olmamalıyız. Aksi takdirde işte böyle olur. Haçlı Hristiyanlar, Kızgın Ateistler, Emperyalistler kendilerini Müslüman sanan Sünnileri ve Şiileri provoke etmek için bir Mushafı veya Mushaf diye niteledikleri herhangi kalınca bir kitabı alıp yakarlar. Sadece bir düğmeye basarak yüzbinlerce kişiyi boğalar gibi çıldırtabilirler, sokaklara dökebilirler, ülkelerde kaos çıkarabilirler, katliamlara yol açabilirler.
Edip Yüksel’in Türkçe Kuran çevirisi Mesaj’da çeşitli ayetlere düştüğü dipnotlar… Bu dipnotlarda hadis ve sünnet hikayelerine göre anlamları çarpıtılmış ayetler üzerinde teolojik,filolojik ve felsefi tartışmalar yapılmakta..
İlk 7 yazısında ilmi hiçbir açıklama getirmeden keyfi yorum ve aldatmacalarla Mesaj’a saldıran Dücane Cündioğlu son yazısında hem yukarıdan beri psikologlara tez konusu olabilecek karakterini ve hem de ne kadar özgürlükçü (!) ve aydın olduğunu ortaya koymuş; bununla birlikte bizlere bataklığa düştükten sonra çırpınan, çırpındıkça batan adamı oynamıştır…
Ömer Çelakıl tutarsız, keyfi ve alakasız yöntemlerle kitaplar dolusu uyduruk mucize keşfediyor ve maalesef bu konuya duygusal olarak ilgi gösterenlerin çokluğu yüzünden televizyon programları başta olmak üzere görsel ve yazılı medyada ilgi duyuyor. Ömer ortaya çıkmadan yıllar önce, bir tarikatta hipnozlanıp köleleştirilen bir grup Kuran ayetleri ile çeşitli bilimler arasında ilişki kuran tezleri sağdan soldan derledikten sonra onları uydurma mehdi hadisleriyle ve evrim teorisini reddeden klise doğmalarıyla harmanlayıp afilli ambalajlar ve tekniklerle sunuyordu ve hala bu işe devam ediyorlar. Bu gibilerin ürettikleri saçmalıklar Kuran’ın bilimsel ve matematiksel delillerini sulandırıyor ve en büyük ihaneti yapıyor. Kuran’daki ayetlerin bilimsel tutarlılığını ve matematiksel sistemini Ömer’in kitaplarından ve konuşmalarından öğrenen bilimadamları ve kritik düşünenler maalesef konuya tamamen allerjili ve önyargılı bir hale gelmektedirler.
Kafaya terlik takmaktan sakal bırakmayı marifet saymaya kadar, çocukların pipilerine kesmekten taşla öldürme cezasına kadar, gereksiz konularda kılı kırk yarmaktan Allah’ın peygamberlerine hakaretler ve iftiralar üretmeye, Allah ve peygamberleri adına ibadetler, haramlar ve şeriatler uydurmaya kadar yüzlerce konuda Yahudileşen Sünniler son peygamber Muhammed adına uydurulan şeriatleri ve sünnetleri (yasaları) reddeden ve sadece Kuran’ı izleyerek dinlerini Allah’a özgüleyen muvahhitleri Yahudileşmekle suçluyorlar. Psikolojide projeksiyon diye bilinen bu tavrın Türkiye’de en önde gelen liderlerinden biri olan Mustafa İslamoğlu’nun iki kitabında yer alan sayısız çarpıtmadan birkaç tanesini teşhir edip mahkum etmek için iki bölüm halinde yazdığım cevaptır bu.
Hadisten vazgeçtiğini söyleyen ama çoğu uydurma hadislerin veletleri olan geçmiş kavimlerin sünnetlerini peygamber adına Kuran’a eklemek isteyen bu kafa Kuran’ın 74:35 ayetinde “büyüklerden biri” olarak tanımladığı mucizesine karşı gösterdiği nankörlük ve düşmanlık yüzünden 74:37 ayetinde tanımlanan “geri kalanlardan” olmaya karar vermiştir.
“Onların bir kısmı seni dinler. Fakat, kalpleri üzerine anlamalarına engel olacak örtüler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Her bir mucizeyi görseler de ona inanmazlar. Bundan ötürü sana geldiklerinde seninle tartışır ve inkarcılar, “Bu ancak bir efsanedir” der. Kendileri uzaklaştıkları gibi başkasını da ondan menediyorlar. Böylece farkında olmadan kendilerini mahfediyorlar.” (6:25-26).
“Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri mucizelerimden çevireceğim. Her türlü mucizeyi de görseler inanmazlar. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Zira onlar ayetlerimizi yalanladılar ve aldırış etmediler.” (7:146).