Emperyalist Sömürünün Devamı için
ABD, İSRAİL ve TÜRKİYE
Terörist Örgütlere ve Öcülere Muhtaçtır
Edip Yüksel
23 Nisan 2016
Bu makalede tartıştığım konuyu Almanya’da tarih öğretmenliği yapan bir arkadaşım çok güzel bir biçimde özetlemiş bulunuyor.
Makalemin sonuna Rafet Aydoğan’ın makalesini de ekledim.
Youtube kanalımda “Cübbeli bir Sümüklü Böcek” başlıklı videomun altında:
HD IZLE: “Bir konuya açıklık getirmek istiyorum LÜTFEN OKUYUN. Edip Yüksel için terör sempatizanı ve Kürt milliyetçisi diyenler falan görüyorum bu beni çok üzüyor ve bir açıklık getirmek istiyorum. Ben Artvinli bir laz olarak size katılmıyorum Edip Yüksel en çok takip ettiğim isimdir. Yaklaşık 7 senedir kitaplarından twitlerine kadar sürekli takip ettim. Edip bey şuana kadar zulüm kimden gelirse gelsin lanetledi. Defalarca PKK’yi eleştirdi sen mazlumları öldürerek mazlum olduğunu gösteremezsin dedi aynı şeyi haklı olarak devlet daha doğrusu hükümet içinde söyleyince hemen terör sempatizanı diyorsunuz bu hükümetin sizi robotlaştırmasının sonucudur! Yaptıgı her şeyi vatan, millet, din gibi söylemler altında yapıyor doğal olarak trolleri buna karşı olanlara vatan haini dinsiz gibi söylemlerle insanların aklını bulandırıyor. Hayır kardeşim Cizre’de ölü bedeni 10 gün sokak ortasında yatan 70 yaşındaki kadın için iki laf söylemek terör sempatizanlığı değil ölen 4 yaşındaki bebek içinde tepki göstermek gayet doğal ve olması gerekendir. Sırf böyle saçmalıklar için Edip’i terör sempatizanı ilan ediyorsanız ”VİCDAN” dediğimiz olay yerini teröre bırakmıştır. Edip’i takip edenlerin zeki insanlar sorgulamaya acık insanlar olduğunu düşünüyorum lütfen vatan millet edebiyatı yapanların gazına gelmeyin bu güzel vatanımızı ve milletimizi bu hale getirenler onlardır hepsi keyf sürerken biz halkın çocukları onların derdini çekip onlar yüzünden bir birimize iftira etmeyelim. Selam sevgi ve barış ile Allaha emanet olun.”
Teşekkür ederim Laz kardeşim… Beni çok iyi anlamışsın, tanımışsın. Allah senden razı olsun. Seni kötülerden ve kötülüklerden korusun.
Yüzde 81 anarşist ve yüzde 100 barışçı biri olarak hiçbir vakit PKK’yi desteklemedim. TSK’yi de desteklemedim. Hiçbir vakit öldürülen bir asker, bir polis, bir gerilla veya terörist için sevinmedim. Hepsi gencecik çocuklar. Onların ölmesine veya öldürülmesine nasıl sevinirim? Onların annelerinin, babalarının, kardeşlerinin, çocuklarının, yakın arkadaşlarının acısını nasıl da yüreğimde duymam?
Kardeşini bir faşist çetenin kurşunlarına kaybeden, ana dili yasaklandığı için ana dilini konuşup yazamayan bir Kürt sana, “Türkiye’de ADİL BARIŞ için gerekirse kardeşimin katilleriyle kucaklaşırım” diyorsa ve sen onu dinlemek yerine, seni ve tüm ülkeyi BAŞKAN ve BAKAN olmak için kanlı bir iç savaşa sürükleyen yalancı ve ikiyüzlü politikacıları ve onların yalakalarını dinliyorsan sen başına gelenleri ve gelecekleri hak ediyorsun.
TC’yi yöneten hainler PKK’ye muhtaçtır
Aksine PKK’nin emekliye ayrılmasını ve Kürtlerin hakları için sivil yöntemler kullanması gerektiğini savunuyorum. Çünkü PKK, devlete Kürt halkını dilediği zaman katletmesi için bahane veriyor. Anlamadıysan tekrar oku. Evet, iddia ediyorum ki TC’yi yönetenler iktidarlarını sürdürmek için PKK’ye muhtaçtır ve PKK’nin varlığının devamını istiyorlar.
Dışarda sürekli kaybeden, emperyalizmin Ortadoğu’daki ikinci sınıf bir uşağı olmanın ötesine geçemeyen hain iktidarlar halkı bir düşmana, herhangi bir düşmana karşı birleştirmek ve arada bir halka zaferler tattırmak için “birkaç çapulcu” veya “vatan haini” bulması gerek… Bu düşman zayıf bir düşmansa, içine ajanlarını rahatlıkla sokabilirse, dilediği zaman ona provokasyon yapabilirse, ve hele onun hakkında dilediği gibi yalan haber uydurabilirse o düşman alabildiğine yararlı bir düşmandır. Milli bir düşmandır.
Üstelik bu düşman geçmişte soyu kurutulan “dini ve ırkı yabancı hainler” ile de harmanlanıp lanetlenirse o düşmana karşı yapılacak her saldırı antika tarihî hormonları da devreye sokacaktır.
PKK devletin tüm bu ihtiyacını karşılıyor. Hatta DNA’sındaki ateist-komünist ideolojiyle de devletin istismar ettiği dini duyguların da gerektiğinde şahlandırmasına imkân tanıyor.
Kısacası, emperyalizmin yerli uşakları, hırsızlar ve arsızlar çetesi dilediği zaman milli ve dini hormonları gıdıklayarak halkı sarhoş edebilir ve böylece suçlarını örtebilirler. Hatta domuzlar hem milli birliği sağlayabilirler hem de kendilerini kahramanlara dönüştürebilirler.
Hele bu hainlerin “dış mihrakların” emrinde olduğuna inanılırsa o zaman o hainlere, teröristlere, canilere karşı yürütülen mücadele bir kurtuluş savaşı gibi olur. Dış mihrakların hiçbirisiyle kapışmadan, hatta onların konsolosluklarını bile kovmadan, hatta onlara uşaklık ederek böylesine uyduruk ve ucuz kurtuluş savaşları kazanılır.
Nitekim devlet, İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı barış süreci oyalamasıyla vites değiştirmiş ve zamanı gelince milli ve dini gaz vererek bu vitesi tekrar en kanlı ve acımasız pozisyona geçirmiştir. Bu milli hamle yapılırken salgılanan adrenalin ile halk coşmuş ve AKP, CHP, MHP ve Doğu Perinçek dahil olmak üzere ülkenin tüm asli unsurları arasında “hainlere” karşı milli birlik sağlanabilmiştir. Dahası, savaş “teröre” karşı olduğu için aynı “teröre savaş” oyununu oynayan ABD ve yandaşlarının da desteğini bulacaktır. Türkiye’nin NATO’nun güvenilir bir elamanı olduğunu tekrar hatırlatmaya gerek var mı?
Türk ve Kürt halkının yoksul çocuklarının harcandığı bu savaşta yüce devletin liderlerinin safında ölenler şehit, savaşı yürüten politikacılar da kahraman olacak ve seçimlerde oylarına oy katacaklardır. O kahraman politikacılar, çocuklarıyla ve yalakalarıyla birlikte bu arada ihaleler, ayakkabı kutuları, rüşvetler, villalar, gemiler yürütse de, ülkenin servetini sıfırlasa da, şirketlerini yabancılara satsa da, şirketleri ve vatandaşı korkunç kredi borçları altında köleleştirse de vatanı teröristlerden ve hainlerden korumak için seferber olan bir halk bunları görmeyecektir.
ABD ve İsrail de Kontrollü bir Terör Canavarını Besliyor
Terör yaftası yaklaşık 40 yıldır dünyanın egemen güçleri tarafından işgaller ve emperyalist dayatmalar ve kanlı silah sanayisinin çarklarını çevirmek için kullanılan bir aldatmacadır. Ayrıca, kontrol altındaki terör olaylarıyla iç politikadaki başarısızlıklar, soygun ve sömürü örtülüyor, halk korkutularak sürünmeye ve kişisel haklarından vazgeçmeye razı ediliyor. Kısacası, terörizm, iç ve dış politikada milli duyguların gıdıklanarak çok uluslu şirketlerin ve oligarşinin sömürüsünü devam ettirmek için başarıyla kullanılıyor.
Amerika’dan başlayayım… İngiliz, Rus ve Amerikan işgaliyle nesiller boyu terörize edilen bir ülke olan Afganistan’dan bu devlet terörü neticesinde doğa yasası gereği isyancı bir örgüt çıktı. El-Qaida ve Taliban. Bu örgütler işgalci güçlerin asker ve polislerini hedef aldığı gibi işbirlikçisi devletin asker ve polislerini de hedef aldılar. Dahası, zamanla askerden ve polisten daha çok sivil halkı canlı bombalar ile hedef alır hale geldiler. Böylece ilk başlarda haklı görülebilecek isyanlarını masum insanların kanlarıyla kirlettiler… Düşmanlarına benzediler…
Ne var ki, “Aman el-Qaida, aman Taliban” diyerek Amerikan halkını korkutarak, milli duygularını gıdıklayarak daha çok savaş ve işgaller için gaz verildi. Şimdi aynı politikaya hizmet için IŞİD kullanılıyor.
Amerika’da bu propaganda makinasına katılmadım, katılmayacağım. Bush, “Ya bizden yanasın, ya da teröristlerden” diyerek mantıkta “either/or” denilen ve mantık derslerimde öğrettiğim mantık safsatalarından birini kullanarak Amerikan halkına gaz verdi ve birçok ülkede insanlık suçu işledi.
Sürekli “NİYE BU KAVGALAR? NİYE BU SAVAŞLAR?” diye sorup kavganın çıkış sebeplerini inceleyerek sorunun çözümüne yöneldim. Sürekli sorumluluğu kavgayı durdurabilecek askeri ve politik güce sahip olan tarafa yoğunlaştım. Tekrar edeyim. Savaşı çıkaran sebepleri ve faktörleri tek tek objektif olarak iyi bilmek çok önemli. İki tarafı da çok iyi dinlemeli. Ve en az bu kadar da önemli olan, askeri ve politik avantajı elinde bulunduran tarafı daha sorumlu tutmalı. Aksi takdirde adil bir barış gerçekleşmez.
Maalesef insanların çoğu duygularını istismar eden propagandaya kandıkları için aklı kullanmayı gerektiren objektif bir sebep-sonuç analizi ile kavgaya barışçı çözüm aramaya yanaşmıyor. Halkın çoğunluğu onları birbirine katlettirmek isteyen insanlardan şeytanların milli ve dini gazına gelmeye çok hazırlar maalesef.
PKK biterse Türkiye yeni bir TERÖR ÖRGÜTÜ üretir
Evet, Hiçbir vakit PKK’yi desteklemedim. Hamas’ı da, IRA’yı da, el-Qaida’yı da desteklemedim… Ben her zaman ezilen, zulme uğrayan halklardan yana oldum. İsrailli ve Amerikalı faşistlere karşı Filistin halkını destekledim. Sırp faşistlerine karşı Boşnak halkını destekledim. İngiliz emperyalizmine karşı İrlanda halkını, Çin zulmüne karşı Uygur Türklerini destekledim…
Dahası, Hamas’ın İsrail’in faşist politikasını dünya kamuoyunda savunmak için kullanıldığını ve Hamas’ın Filistinlilere zararının yararından daha çok olduğunu da biliyoruz. İsrail işgal ve terörü için, kendi halkının milli duygularını gıdıklayarak dikkatleri dağıtmak için Hamas’a muhtaç. Hamas biterse İsrail kendisine karşı savaşan bir “terör örgütü” üretir. İşin ilginci, Hamas’ın ilk başta İsrail desteğini aldığı da bilinen bir gerçek.
Aynı şekilde, PKK’nın Türkiye’nin faşist politikasını dünya kamuoyunda savunmak kullanıldığını ve PKK’nın Kürtlere zararının yararından daha çok olduğunu da biliyoruz. Türkiye asimilasyon ve terörü için, kendi halkının milli duygularını gıdıklayarak dikkatleri dağıtmak için PKK’ye muhtaç. PKK biterse Türkiye yeni bir TERÖR ÖRGÜTÜ üretir.
Dünyadaki olayları, vatandaşı olduğum devletin propagandasını yiyerek değerlendirmiyorum. Kendi ürettiği yüzde doksandokuz yerli bir sorunu “dış mıhraklar” deyip çözmemek için bahane arayan ve bu yalanıyla sürekli sorunu büyüten iktidarların propagandasıyla sarhoş olmuyorum.
En büyük terörist örgütler devletlerdir
Dünyada en büyük katliamları onlar işlerler. Ama devletler propaganda makinalarıyla katliamlarını marifetmiş gibi sunarlar, katillerine kahramanlık madalyası verirler. Düşün: X devleti ile diğer devletler savaşsa niye X devletinin vatandaşlarının hepsi hiç sorgulamadan X devletini destekler? Bu adalet mi? Bu erdemli bir tavır mı? Bunu Y devletinin vatandaşları da hiç sorgulamadan yapar. Aynı tavrı Z devletinin vatandaşları da gösterir… Takım destekler gibi kendi devletlerini desteklerler. Kendi devletleri zalim, emperyalist, faşist de olsa…
Sor kendine: bir savaşta azgın bir devletin vatandaşları niye hiç sorgulamadan o devlet adına cinayet ve katliam işlemek için silaha sarılır? Hatta Allah’ın adını anarak, bayrak sallayarak insanları öldürür, çocukları yetim yapar; hatta çocuk ve kadın ayırımı yapmadan vahşi katliamlar yapar?
Evet, dünyanın en büyük terörist örgütleri devletlerdir. Başta ABD, İsrail… Türkiye de ilk ona girer… Türkiye’de faşist politika ve devlet terörü PKK’yi ortaya çıkarttığı gibi sürdürdüğü militarist politika ve katliamlarla onu daha da güçlendiriyor. “Terör örgütünden” yüzlerce kat daha fazla insan öldürdüğü, sivil öldürdüğü halde devletler “aman terör” diye katliam yaparlar, vahşi suçlar işlerler, kentler veya ülkeler yakıp yıkarlar. Hatta devletlerin gizli polisleri propaganda için kendi işlediği cinayet ve katliamları, onu hedefledikleri kitleye nispet ettikleri terör örgüte mal ederler. Terör örgütleri içine soktukları gizli polisleri yoluyla da provokasyonlar düzenlerler…
Propaganda makinalarının ürettiği yalana talim edersen yalan kusarsın
Devletler “terör örgütlerinin” işlediği şiddeti ve terörü yüzle çarparlar, kendi şiddet ve terörlerini yüzle bölerler… Örgütlerin cinayetlerini mikroskop altında gösterirken kendi katliam ve cinayetlerini gizlemek ve haklı çıkarmak için kanlı propaganda makinasını her yönüyle çalıştırırlar. Milli ve dini duyguların gıdıklandığı bu propaganda için Televizyon kanalları, gazeteler, okullar, meydanlar, camiler, klişeler, havralar, hatta stadyumlar kullanılır. Günde beş vakit devlet propagandasına talim edenler, devlete reaya olmuşsa gece gündüz o propaganda yalanlarını kusarlar.
Özgür ve onurlu vatandaşlar tarafından sınırlanmadığı vakit, devlet tahtı için beşikteki kardeşlerini bile boğmaktan çekinmeyen bir ihtirasın sembolü olur… Dünyada bunun çok örneklerine tanık olduk… Bu yüzden en iyi devletler, köpek dişleri çekilmiş, pençeleri törpülenmiş devletlerdir. Devlet vatandaşlarına ayakkabı gibi hizmet eden bir araçtır. Ama milli ve dini hormonlar gıdıklanarak kutsanırsa devletler vatandaşların başları ve omuzları üzerinde yaşayan bir eşeğe, bir dev sülüğe, bir yaban domuzuna veya vahşi bir hayvana dönüşür.
SADECE en son Şırnak, Sur, Cizre gibi kentlerde tanklarla ve toplarla yıkılan binlerce evin fotoğrafına bak. Oradaki devlet terörüne yüzbinlerce Kürt çocuğu tanık oldu. Binlerce Kürt öldürüldü… Yüzlercesi çocuk… Maalesef o korkunç vahşete tanık olan Kürt çocuklarının binlercesi terör örgütlerine katılacaktır. Hatta PKK’den daha çok şiddet kullanan örgütler üretecektir bu tanklı toplu, uçaklı bombalama vahşetleri…
PKK’yi lanetleme milli ayini
Kırk yıldan fazladır “kahrolsun PKK” sloganıyla işlenen ve Türkiye’yi Suriye gibi iç savaşa sürükleyebilecek olan bu faşist ve militarist politikayı, yani bu beyinsizliği onaylayamam.
Devletin nesiller boyu sürdürdüğü faşist politikasını halka yutturmak için, “terör” öcüsüyle korkutup milli milli kandırmak için, yetenekli propagandacılar yoluyla bir sürü haplar üretmiştir. Onlardan en sarhoş edicisi şudur: “Terör örgütüyle devlet masaya oturup barış yapmaz.”
Devlet, gökten zembille inmiş kutsal bir zıkkımın kökü müdür? Devleti yönetenler insan değil mi? Vatanımız işgal eden ve binlercemizi katleden İngilizler ve Yunanlılar ile barış masasına oturmadık mı? Onlar devletimizin faşist politika ve katliamlarına isyan eden bir örgüt olmadıkları için mi? Onlar bu ülkenin yerli halkı olmadığı için mi bu imtiyaza sahip oldular?
“Terör örgütüyle devlet masaya oturup barış yapmaz” bir matematik formülü müdür? Doğa yasası mıdır? Bu milletlerarası bir hukuk bile değildir. Fetihleriyle, kanlı savaşlarıyla övünen müstekbir İngiltere devleti bile sonunda, “terörist” IRA örgütüyle ile masaya oturup barış imzalamadı mı? İspanya ETA ile, Kolombiya FARC ile barış yapmadı mı? Kırk yıldır on binlerce gencin hayatına mal olan, milyonlarca insanın yüreğini parçalayan düşük yoğunluklu iç savaşı BARIŞ ile bitirmek için niye daha çok gayret sarf etmeyelim? Niye?
Dış Mihraklar
TC’deki emperyalist uşağı hainlerin nesiller boyu sürdürdüğü faşist politikasını devam ettirmek için yutturduğu propaganda haplarından birisi de şudur: “Terörün kaynağı dış mihraklardır.” Böylece top taca atılır.
ABD tarafından tayin edilen ve seçtirilen emperyalizmin yerli işbirlikçileri sürekli “dış mihraklar” diyerek milli duyguları gıdıklıyor. Örneğin, birkaç yıl önce BOP EŞBAŞKANI olmakla övünen ve hala efendisine karşı görevlerini yerine getirmeye çalışan “dünya lideri” yıllardır “dış mihraklar” diye nutuklar atmaktadır.
Peki, kimdir bu dış mihraklar? TC bu dış mihraklara karşı şimdiye kadar ne yaptı? Kaç tanesini Birleşmiş Milletler’de şikâyet etti? Kaç tanesinin konsolosluğunu kapattı? Türkiye ile ticari ilişkileri AKP döneminde kat kat daha büyüyen, PKK’ye karşı kullanılan pilotsuz uçakları Türkiye’ye satan İsrail mi dış mihrak? Yoksa Türkiye’de birçok üssü bulunan ve Türk pilotlarını Amerika’da eğiten NATO mu? Türkiye’nin kullandığı tankları, helikopterleri ve jetleri üreten ve hatta bağışlayan ABD mi dış mihrak? Yoksa Türkiye’ye milyarlarca dolar bahşeden Almanya mı? Kimdir bu dış mihrak?
Aman Faiz, Aman Dış Mihraklar, Aman Siyonizm, Aman Paşalar, Aman Terör…
On yıldan fazladır “AMAN FAİZ LOBİSİ” diyen bir iktidar bankalara tarihin rekor kârını kazandırıyorsa ve ülkenin en çok kâr eden 10 şirketinden 7’sini banka yapıyorsa düşünmen gerekmez mi? “AMAN DIŞ MİHRAKLAR” diyen bir iktidar AB’ye muhtaçsa ve ABD’ye hizmet etmek için çırpınıyorsa düşünmen gerekmez mi? “AMAN SİYONİZM” diyen bir iktidarın One Minütlük kahraman lideri geçen Mart’ın 30’unda dünyanı en azgın Siyonist örgütü olan AIPAC’ın liderleriyle ABD’de özel görüşmeler yapıyorsa düşünmen gerekmez mi? “AMAN PAŞALAR” diyen bir iktidar on yıl her türlü hırsızlığı ve düzenbazlığı birlikte yaptığı, Ergenekon başta olmak üzere nice zulümleri birlikte icra ettiği suç ortağını birden bire “terörist örgüt” ilan edebiliyorsa ve Doğu Perinçek ile ittifak kurabiliyorsa düşünmen gerekmez mi? Buna benzer nice ikiyüzlü davranışlar sergileyen bir iktidarın “AMAN TERÖR” diyerek milli duygularını gıdıklamaya ve çocuklarını şehit olmaya teşvik ediyorsa düşünmen gerekmez mi?
Devleti yöneten iktidarlar propaganda makinasıyla HER ZAMAN faşizmi size haklı gösterdi. Kürtlerin varlığını inkâr ettiğiniz zaman Kürtler vardır dediğimde devlete iman eden, onu kayıtsız şartsız destekleyen reaya sürüsü, yani güce tapan kapıkulları Kürt diye bir halkın olmadığını iddia ediyordunuz. Yüce devletiniz Kürtçeyi yasaklarken ve Kürtçe yazarları, konuşanları, şarkı söyleyenleri hapsederken, en korkunç işkencelere maruz bırakırken, çocuklarını yetim ve kadınlarını dul bırakırken “Kürtçe bir dil var” dediğimizde de devletin o zamanki propagandasına talim edenler yine bizi ırkçılıkla, bölücülükle suçluyorlardı.
Devlet her zulmü ve pisliği işlerken siz ve sizin liderleriniz o zulüm ve katliamları desteklediniz.
Asker, jandarma, polis, gizli polis, mit ve it gibi nice silahlı ve külahlı güçler tarafından milyonlarca Kürt terörize edilerek yurtlarından koparılıp büyük kentlerin varoşlarına sürgün edildi. On-binlerce Kürt katledildi, yaklaşık üç bin mezra ve köy yakıldı. Halkına karşı bunları işleyen devlet her zaman haklıydı. Git gazetelerin arşivlerine bak. Zulmettiği, katlettiği halk ise her zaman haindi, asiydi, bölücüydü, kalleşti, dış mihraktı, soyu kurutulası Ermeniydi… Git arşivlere bak… İşin ilginci NATO’ya uşaklık eden ve hatta onun için Korelere kadar gidip savaşan, Irak’ta katliam işleyen ABD’ye destek olan, ABD ve İsrail’den aldığı silahlarla binlerce Kürt çocuğunu katleden bir devlet tarafından hain ilan ediliyorlardı.
Eminim ki, siz babalarınızın işlediği suçları az da olsa öğrendiğiniz gibi yarın çocuklarınız sizin bugün milli/dini propaganda eşliğinde işlediğiniz insanlık suçunu öğrenecektir… Ama gün gelecek sizin çocuklarınız sizden daha dürüst ve cesur olacaklar. Gerçeği detaylarıyla birlikte daha iyi öğrenecekler ve sizi lanetleyecekler. Evet, sizi lanetleyecekler. Kürtlere karşı işlediğiniz faşist katliamlarla ülkenize yaptığınız ihaneti lanetleyecekler.
O günler geldiğinde umarım Kürt ve Türk halkları düşman iki ayrı devletin vatandaşları değil, kardeş halklar olarak adalet ve barış içinde yaşıyor olacak…
Ülkende adalet, birlik ve barış istiyorsan milli ve dini duygularını gıdıklayıp seni bir katile dönüştürmek isteyen şeytanları dinleme. Saraylarda keyif süren, devletin imkanlarını kullanarak çocuklarına ve yalaklarına villalar ve gemiler hediye eden ama seni ve çocuğunu “terörist” deyip Kürtleri öldürmek için “gazi” veya “şehit” olmaya teşvik eden politikacıları, onların sihirbazlarını dinlersen ülkeni Suriyeleştireceksin.
Kardeşini bir faşist çetenin kurşunlarına kaybeden, ana dili yasaklandığı için ana dilini konuşup yazamayan bir Kürt sana, “Türkiye’de ADİL BARIŞ için gerekirse kardeşimin katilleriyle kucaklaşırım” diyorsa ve sen onu dinlemek yerine, seni ve tüm ülkeyi BAŞKAN ve BAKAN olmak için kanlı bir iç savaşa sürükleyen yalancı ve ikiyüzlü politikacıları ve onların yalakalarını dinliyorsan sen başına gelenleri ve gelecekleri hak ediyorsun.
Çözüm mü?
Yüz yıldır sürekli sorunlar üretip biriktiren bu devletin yapısında ciddi bir reforma ihtiyacı var. 19.org sitesinde İngilizce ve Türkçe yayımladığımız Barış Yurdu Anayasası taslağını okursanız neyi kastettiğimi öğreneceksiniz. Kürt sorunun çözümü için ise iki yol görünüyor: Sosyal demokratik federal bir sistem ile adil bir barışın sağlanması veya Kürtlerin bağımsız bir devlete sahip olmaları. Türkiye birincisini gerçekleştirmekte geciktikçe ikinci alternatif güçlenecektir. İnşallah bunu ileride detayıyla tartışacağım.
PKK bitmeyecek
Rafet Aydoğan (Dortmund)
- Hiçbir Devlet PKK’yı bitirmez, bitirmek istemez.
“Terörle mücadele” dikkatleri dağıtmak için ve Halkın kimliğini ve zihniyetini fabrika ayarlarına döndürmek için Devletin kullandığı bir mekanizmadır. - 80’li yıllara kadar Devlet bunu Askeri Darbeler ile yapıyordu ama artık her iktidar 5-10 sene PKK’nın büyümesine göz yumuyor, sonra tutup dövüyor.
- Böylece Halkın dikkati ortak bir düşmana çevriliyor: “Azınlıklar”.
Kimse yolsuzluktan ve zamlardan bahsetmiyor, aksine herkes birden Bayrak sallıyor, marşlar söylüyor, asker dizileri ve filmleri izliyor, bugüne kadar tartışılabilinen kırmızı çizgiler tartışılmaz ve dogmatik oluyor, tartışıp sorgulayan derhal “Vatan haini Terörist” yaftası ile derhal susturulabiliniyor, liberal ortamda yumuşayan Halk aniden özüne dönüp “Kes lan; Hainleri temizleyin” gibi Devletin ezberlettiği sloganları söylüyor. Tıpkı daha dün “Federal sistem neden olmasın, Anayasa’ya eyalet sistemi getirilsin” diyenlerin bugün “Türkiye üniter Devlettir, Vatan bölünmez” diye bağırmaları, “Şehit cenazeleri”, “Operasyonlar”, “En büyük asker bizim asker” gibi. - Bu aslında gözle görülmeyen birşey değil. Fakat bu sefer bunu yapan Devletin başında olanlar “Müslüman” oldukları için Türkiye’nin egemen muhafazakar-milliyetçi müslüman kitlenin işine gelmiyor bunu itiraf etmek. Son yıllar da gösterdiki, bu kitle konfor uğruna her türlü zulmü din kılıfıyla mübah gören ilkesiz bir kitledir.
- Tıpkı Romalıların 2000 yıl önce Kudüs’te Yahudilere soykırım yaparak “Temizlik” yapmalarını Kolezyum’un ve Titus Çardaklarının açılışını yaparken Imparator için kurban keserek kutladıkları gibi, Türkler de bu “Temizliği” en geç 3. Havalimanı ve 3. Köprü açılışında Reis Put’u için kefen giyerek kutlayacaklardır.Dün Romalılar bugün de Müslümanlar için çocukların öldürülmesi, yetim hakkının çalınması, kadınlara tecavüz edilmesinden daha önemli şeyler var: Kolezyumda Gladyatör dövüşü izlemek, en büyük Havalimanından seyahat etmek, Milli Tankın altında ceset görmek, Reis’in güneş gözlüğü ile poz vermesi, Imparatorun Kolezyum’da Kelle vurması…
Dünün ve bugünün Romalıları için Beton ve Asfalt, Insan onurundan ve hayatından kat kat üstündür.
- O yüzden Devletin Ergenekon, Paralel, BOP oyunları başarılıydı ve PKK oyunu da hâlâ başarılı ve başarılı olacaktır.