Tevhide Karşı Tesniye

Share

Kelime-i Tesniye Nasıl Uydurulur?

Kenarla, Ortala ve Birleştir!

Edip Yüksel
www.19.org

3:18       ALLAH, kendisinden başka tanrı olmadığına şehadet eder; denetçiler ve adaleti gözeten ilim sahipleri de… O’ndan başka tanrı yoktur. Üstündür, Bilgedir.

39:36     ALLAH kuluna yetmez mi? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. ALLAH kimi saptırırsa ona bir yol gösteren bulunmaz.

39:44     De ki: “Tüm şefaat ALLAH‘a aittir.” Göklerin ve yerin yönetimi O’na aittir. Sonra O’na döndürüleceksiniz.

39:45     ALLAH tek başına anıldığı an ahiret gerçeğini onaylamıyanların kalpleri huzursuz olarak ürker. Fakat O’nun dışındakiler anıldığı zaman hemen yüzleri güler.

63:1       İkiyüzlüler sana geldiklerinde, “Senin ALLAH elçisi olduğuna şehadet ederiz” derler. ALLAH senin kendi elçisi olduğunu bilir veALLAH ikiyüzlülerin yalan söylediğine de şehadet eder.

63:2       Onlar, yeminlerini kalkan yapıp ALLAH‘ın yolundan saptırmaktadırlar. Yaptıkları ne kötüdür.

63:3       Çünkü onlar gerçeği onayladıktan sonra inkar ettiler; bu yüzden kalpleri mühürlendi; onlar anlamazlar.

 

İslam’ın ilk şartı olarak bilinen “Şehadet,” Allah’tan başka tanrı olmadığının itiraf edilmesidir. Kuran’da otuz kez geçen “la ilahe illa Allah” ifadesi hiçbir yerde bir başka isimle birlikte geçmez. Bu ifade Kelime-i Tevhid olarak bilinir. Yani Birleyici İfade. Bu şehadetle yetinmeyip Allah’ın Tekliğini ilan ederken Allah’ı tek başına yeterli görmemek ve isminin yanında herhangi bir ismi anmayı gerekli görmek şirk hastalığının bir belirtisidir. Muhammed peygamberden seneler sonra, tüm ilahi dinlerin değişmez ortak sloganı olan şehadete Muhammed peygamberin ismini ilave edenler bu davranışlarıyla Kuran’ın birçok ilkesini çiğnemişlerdir. Camilerde Tanrı’nın isminin yanına, Muhammed peygamberin ismine ek olarak Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan ve Hüseyin gibi diğer putlaştırılmış isimler eklenmiştir. Şiiler ise farklı bir put kolleksiyonuna sahip olup camilerini onların isimleriyle süslerler. Muhammed peygamberin isminin geçtiği dört ayet var; bu ayetleri camiye asmak yanlış mı diye itiraz edenler olabilir. Mescitlerin duvarlarına cennetteki hurilerden söz eden tüm ayetleri güzel hatlarla yazıp asmanın yahut sadece cehennem ile ilgili ayetleri seçmenin bir zararı mı var? Sadece İsa veya Musa ile ilgili ayetleri seçmeye ne demeli? Münafıklarla ilgili ayetler niye olmasın? Mescitlerin duvarına tüm Kuran asılırsa bir sorun olmaz. Ama Kuran’dan bazı ayetler özellikle seçilince işte orada niyet önemli oluyor. Kuran’dan bazı ayetler seçilecekse, sadece Allah’tan sözeden ayetler asılabilir. Örneğin 39:44-45 veya 39:11-12 ayetleri… Ayrıca, mescitlerin duvarına ayet asılacak diye bir kural da yok? Bak 2:285; 3:64; 39:45; 53:23; 72:18.

Muhammed isminin kelime-i şehadete Kuran’ın vahyinden onlarca yıl sonra eklendiğini kanıtlayan ve açıklayan arkeolojik belgelere sahibiz. Örneğin, Muhammed peygamberin dünyadan ayrılışından yaklaşık yüzyıl sonra Emeviler ve daha sonra Abbasiler tarafından basılan altın ve gümüş sikkeler Kuran’daki ayetleri destekliyor, hadis ve sünnet yoluyla yapılan çarpıtmaları işfa ediyor. Muhammed peygamberden seksen yıl sonra bile putperestler Muhammed ismini şehadete doğrudan eklemeye casaret edemiyorlardı. Ancak, eski putlarını Muhammed ile değiştiren putperestler Muhammed ismini önce altın sikkelerin etrafına, daha sonra ortasına eklemeyi ve daha sonra da Tevhid ifadesine eklemeyi başardılar. İnşası birkaç yüz yıl süren (1) Kenarlama, (2) Ortalama ve (3) Birleştirme diye özetleyebileceğimiz üç şeytani basamakla Birleme (Tevhid) İkilemeye (Tesniye) dönüştürülmüştür!

Kelime-i Tesniye için İlk Basamak: KENARLA

Emeviler döneminde miladi 710 ve 730 tarihlerinde basılan altın sikkelere bakınız. Bu dönemde “La ilahe illa Allah. Sadece O; O’nun ortağı yoktur” ifadeleri altın paraların orta yerde yer alıyordu. Ancak, Tevhidi yani Birlemeyi yüzyıllar sonra Binlemeye çeviren müşrikler, bu tahrifatlarını Şeytandan aldıkları ilham ile yavaş yavaş gerçekleştirdiler. Müşrikler, Emeviler döneminde birlemeyi ikilemeye çevirmek için sinsi ve metodik bir yöntem izlediler. Bu tahrifat için, daha önce Yahudilerin ustalıkla becerdiği “kelimeleri bağlamlarından koparma” yöntemini kullandılar.

Her müslümanın saygı duyduğu bir ayeti kullanmaya karar verdiler ve amaçları için 48:28 ayetini uygun gördüler. Ayetteki “Muhammedun Rasul Allah” yani “Tanrı’nın elçisi Muhammed…” ifadesi tek başına bir cümle olmayıp, bir cümlenin parçasıdır. Kuran’ın birçok ayetini suistimal ederek Kuran dışında kaynaklar oluşturan kafanın umurunda değildi bu gerçek. Muhammed’in ismini 48:28 ayetindeki bağlamından kopardıktan ve “şahit olarak Allah yeter” ifadesini kırpıp çıkardıktan sonra onu ikinci nesil altın paraların etrafına yerleştirdiler. Ayetin bağlamından koparılıp anlamı veya vurgusu çarpıtılan bölümü altın sikkelerin etrafına yerleştirmek için ilginç bir ameliyat gerçekleştirdiler. Yani ortadan değil; kenardan yavaş yavaş alıştırmakla başladılar. Paranın diğer tarafındaki 112’inci sureden alıntılananan bazı kelimeler Tanrı’nın birliğini vurguluyor ve ortakları reddediyor. Emevi ve Abbasi sikkeleri daha sonra basılan üçüncü nesil altın sikkelerde Muhammed’in ismini orta yere, Allah’ın ismi yanına koymuştur. Bu önemli  tahrifat yüzyıllar süren tedrici bir entrika ile gerçekleşti.

 

 

 

 

 

 

Kelime-i Tesniye için İkinci Basamak: ORTALA

Abbasiler döneminde miladi 750 yıllarında basılan paraya bakınız. Muhammed’i putlaştıranlar, onun vefatından yüz küsür yıl sonra nihayet onun ismini Allah’ın isminin bulunduğu merkezi yere koydular. Bu altın ve gümüş paraların bir tarafında La ilahe illa Allah, diğer tarafında da Muhammedun Resulullah yer alıyordu.

Önce ayetten kırpılarak altı ve gümüş paraların kenarına sinsice sokulan Muhammed kelimesi, daha önce sadece Allah için kullanılan orta bölüme, paranın bir tarafına yerleştiriliyor. Paraların bir tarafına Allah ismini bir tarafına da Muhammed ismini koymak kısa bir sürede gerçekleşmedi. Bu uygulama, yüz yılı aşan bir süre boyunca sinsice uygulanan üç basamaklı şeytani bir devrimin ikinci basamağını oluşturuyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kelime-i Tesniye için Üçüncü Basamak: BİRLEŞTİR

Günümüzde Sünni ve Şii çevrelerce, Kuran’a inat doğma olarak kabul edilen Kelime-i Tesniye (İkileme İfadesi), yani Allah’tan başka ilah olmadığını ifade eden La ilahe İlla Allah kelimesini Muhammedun Resulullah ifadesi ile birleştirme hastalığı daha sonra üçüncü bir şeytani müdahele ile başarıldı.

Şimdi de Abbasiler döneminin son yıllarında miladi 1200 yıllarında basılan sikkeye bakınız. Nihayet üçüncü merhalede Allah’ın ismiyle Muhammed ismi Kelime-i Tesniye olarak altın paranın bir tarafının ortasında birleştirildi. Dikkat ederseniz, diğer tarafta boşalan yere şeytanın halifesinin ismi yerleştirilmiştir: İmam Abdul Nasir, Emirül Mümiminin, diye!

Bu üç basamağın başlangıç tarihlerini şimdilik tam bilmiyoruz. Araştırmacıları bu arkeolojik delileri incelemeye ve Kelime-i Tevhid’i Kelime-i Tesniye’ye çeviren üçlü basamağın tam tarihlerini çıkarmaya davet ediyorum.

Kuran’da Allah’ın tekliğinden sözeden düzinelerce ayeti eksiklik ile itham ederek 2:285; 3:64; 39:45; 53:23; 72:18 ayetlerine inat ile hareket ederek ikileyici bir kelimei şehadet uyduran mevcut Sünni ve Şii öğretilerin birkaç yüz yıl içinde nasıl şeytani bir yöntemle kenardan halkın diline ve gönlüne nasıl sinsice sokulduğunun kesin delillerini oluşturur bu tarihi altın ve gümüş sikkeler. Kitapta ve doğada gösterilen bu ayetlere ve işaretlere rağmen atalarının dinini ve mezhebini körü körüne izlemeye devam edenleri aşağıdaki ayetler çok iyi betimlemektedir:

7:146     Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri ayet ve işaretlerimden çevireceğim. Her türlü işareti de görseler onaylamazlar. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Zira onlar ayetlerimizi yalanladılar ve aldırış etmediler.

7:147     Ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını inkâr edenlerin yaptıkları boşunadır. Yaptıklarının karşılığını almayacaklar mı?

Makalenin birinci sayfasına dönmek için aşağıdaki sayfa numaralarında 1 rakamını tıklayınız.

Share