Ölüler, beyinsizler ve çocuklar

Share

Ölüler ve Beyinsizler arasında Yetişen Çocuklar

Abdurrahman Yelboğa
www.19.org

Haydi cocuklar namaz kılın

2012 yılının başında Türkiye’de birçok camide “Namazını camide kıl, puanını topla, ödülü kap’ sloganıyla ödüllü yarışmalar düzenlendi.

Sizce kim suçlu?
Çocuklar mı?
Parayı veren vatandaş mı?
Yoksa alimler, malimler, zalimler mi?

Bugün sizinle, hazır Müslüman alemi bayrama hazırlanırken bayramdan önce kabirlerde yaşanan benimde ortaokula giderken yaşadığım ve hala yoğun bir şekilde yaşanan bir garabeti paylaşarak dikkatleri çekmek istiyorum.

Allah Kuranı dirilere öğüt olsun diye indirdiğini, indirilen Kuranın tam, detaylı, eksiksiz olduğunu ve sadece indirilene uymamız gerektiğini ve Allahtan başkasına kul olmayalım diye Kuranı kendisinin Kuaranı açıkladığını ifade ediyor.

Bu önemli ve çarpıcı gerçeğe kulak tıkayan atalarımız maalesef Allah’a ve Resulüne ihanet etmiş ve hayatımızın en önemli kitabını süslü kılıflar arasında saklamayı ve gönderildiği dil olan Arapça’yı kutsamayı ve zaman zaman kutsal ve süslü kılıflardan çıkarılan Kuran’ı ölülere hediye etmeyi din saymış ve bu ahmakça ve akılsızca uygulamanın nelere mal olduğu üzerinde kafa yormadığı gibi bu zihniyet bu uygulamaya karşı gelenleri kendi uydurduğu Allah vasıtasıyla kendi bulunduğu cehenneme yollamıştır.

Bu akılsızca ve ahmakça uygulamanın sonuçlarından sadece bir yününün yoğun olarak yaşandığı kabirlerde bir göz atalım:

1995 yılında ortaokul yıllarında imam-hatipte okurken Kuranı Arap harflerinden okumasını öğrenen ben ve o dönemin çocukları ve gençleri, arife veya arefe diye bilinen günü ve bayram sabahını dört gözle beklerdik, sabahın erken saatlerinde gittiğimiz kabir kapılarında yaşları 12 ila 20 arasında değişen ve çoğunun başında takke olan (çünkü önemliydi) yaklaşık 100-150 arasında çocuk/genç görürdük. Bu çocuklardan biri olan ben kendime en uygun yeri seçer ve beklerdim. Sıra artık kabri ziyaret etmeye gelen insanları takip etmeye gelirdi ve sonunda yavaş yavaş kabre gelen insanlara bir atmaca kuşu gibi saldırma anı başlardı ve adeta pazaryerine dönen meydanda şu sözler arasında yoğun bir gürültü:

” Abla/Abi Kuran Okuyalım mı?”
” Abla/Abi/ Yasin Okuyalım mı?”
” Abla/Abi Hafızım ben”
” Abla/Abi ………………”

Neyse birisi seçerdi seni ve kabrin başına giderdik Ya-Sin Suresi okumak şarttı fakat uzun bir sureydi ve birçok müşterinin kaçmasına neden oluyordu. Artık bir yöntem geliştirmek gerekiyordu. Geliştirilmişti de, işte artık bütün arkadaşların bildiği bu yöntem herkes tarafından müthiş kullanıyordu. Yöntem şuydu:

Ya-Sin’in ilk iki sayfasını oku daha sonra 6. sayfasına geç ve bitir sadakallahulazim… Koy parayı cebine. Diğer müşteriyi yakala. Akşam karanlığına kadar süren bu serüven sonunda çok paralar kazanırdık. Allah affetsin.

İşte Kuranın kutsal sayılan Arap harflerini anlamadan bilmeden papağan gibi tekrarlamayı din sayan bir zihniyetin bize bıraktığı miras ve sonuçları. Kabirleri ziyaret eden bir dünya vatandaş ve o vatandaşların parasına göz dikmiş bir dünya çocuk.

Share