Baba ve oğul

Çocuklar: Kişinin kendi ve sevdiği/seçtiği kişinin karakterini oluşturan özelliklerden “rastgele” seçilerek oluşturulmuş bir karakter kombinasyonu paketiyle ödüllendirilmesi veya cezalandırılması olayı (mı?). Çocuklarından şikayet eden kendisinden ve seçiminden şikayet etmiş olur (mu?)

Edip Kürtleri Niye Eleştirmiyorsun?

Ben PKK’yi ve Kürtleri eleştirdim. Bu konuda birkaç makale yazdım, birkaç video yapıp paylaştım. Bu yüzden bazı PKK’liler tarafından Türklere yaranmakla eleştirildim. O videoları bulamayacak kadar beceriksizsen, sana linklerini bir şartla vereceğim: Benden özür dileyeceksin ve bir daha bu iftirayı burada paylaşmayacaksın! Ama Türkiye’de propaganda makinalarının harıl harıl eleştirdiği, abartıp lanetlediği, haklarında bir sürü yalan propaganda uydurduğu Kürtleri eleştirme konusunda temkinliyim. Zira bu eleştiri, PKK’yı çıkaran faşist devletin propaganda makinasını yağlama olur… Dikkat edersen Ahmet.. Düşünürsen Ahmet… Vicdanına kulak verirsen Ahmet… Ben Hamas’ın ve PLO’nun işlediği cinayetleri de eleştirme konusunda temkinliyim. Filistinlileri eleştirdim, eleştiririm; ama Siyonistlerin benden beklediği gibi bu eleştirileri ön plana çıkarmam. Zira Hamas’ı ve PLO’yu doğuran ırkçı Siyonist canavarın propaganda makinasına destek vermekten çekiniyorum. Bu tavrımı anlaman için adil olman lazım. Bu tavrımı anlaman için güce ve devlete tapmaman lazım. Bu tavrımı anlaman için ırkçı olmaman lazım, kardeş katili sarhoş Osmanlı firavunlarına yardakçılık yapmaman lazım. Cesur olman lazım. Bu tavrımı anlaman için vicdan sahibi olman lazım. Umarım anlıyorsun şimdi

1400 yıllık mushaf!

İşte “islam dünyası” denen ama akıllarına ve Kuran’a ihanet etmiş müşrik ve münafık dünyanın içler acısı durumu. Her türlü dini ve politik palavra büyük kitleler tarafından izleyici buluyor. Nitekim öyle olmuş. 15 saat önce Altın Sözler tarafından paylaşılan bu yalan haberi, aklına ihanet etmiş 771 mukallit beğenmiş ve 525 kişi de onu coşarak paylaşmış.
Bu mushaf çok ama çok yeni. Büyük olasılıkla 100 yıllık bile değil bu. Yazı çok modern. Ayrıca Photoshop veya daha basit bir program ile üretilmiş bir haber. Yaşı uyduruk olduğu gibi boyutu da uyduruk! Böylesine dinazor gibi eski ve büyük bir Kuran mushafı olsaydı bir grup çocuğun ve yaşlının ortasında yere serilmezdi; bir müzede sergilenirdi. Hem de dünyanın en iyi koruması altında. Kimseye el sürdürülmezdi. Yaklaşık otuz yıldır eski mushaflar üzerinde inceleme yapmış biri olarak böyle bir Mushaf olsaydı sizden önce benim haberim olurdu. Her türlü uyduruk hadisi, dini rivayeti sorgulamadan yutmaya alışmış mukallit ve müritlerin bu uyduruk resmi de sorgulamadan araştırmadan “Amiiin, amiin” ve “Maşallah” ve “Amin, ecmain inşallah” diye paylaşmaları normaldir.

Yalankolik Mukallitler

İşte “islam dünyası” denen ama akıllarına ve Kuran’a ihanet etmiş müşrik ve münafık dünyanın içler acısı durumu. Her türlü dini ve politik palavra büyük kitleler tarafından izleyici buluyor. Nitekim öyle olmuş. 15 saat önce Altın Sözler tarafından paylaşılan bu yalan haberi, aklına ihanet etmiş 771 mukallit beğenmiş ve 525 kişi de onu coşarak paylaşmış.Bu mushaf çok ama çok yeni. Büyük olasılıkla 100 yıllık bile değil bu. Yazı çok modern. Ayrıca Photoshop veya daha basit bir program ile üretilmiş bir haber. Yaşı uyduruk olduğu gibi boyutu da uyduruk! Böylesine dinazor gibi eski ve büyük bir Kuran mushafı olsaydı bir grup çocuğun ve yaşlının ortasında yere serilmezdi; bir müzede sergilenirdi. Hem de dünyanın en iyi koruması altında. Kimseye el sürdürülmezdi. Yaklaşık otuz yıldır eski mushaflar üzerinde inceleme yapmış biri olarak böyle bir Mushaf olsaydı sizden önce benim haberim olurdu. Her türlü uyduruk hadisi, dini rivayeti sorgulamadan yutmaya alışmış mukallit ve müritlerin bu uyduruk resmi de sorgulamadan araştırmadan “Amiiin, amiin” ve “Maşallah” ve “Amin, ecmain inşallah” diye paylaşmaları normaldir.

Filozoflar, elçiler ve dinadamları

İşte bu yüzden tarih boyunca rasyonel düşünmeyi, dogmaları sorgulamayı, özgürlüğü, adaleti ve barışı savunan filozoflara ve elçilere karşı en büyük düşmanlığı yapanlar din adamları olmuştur. Nitekim, aktif filozoflar ve elçiler çağlarının din adamları tarafından şiddetle ve zulümle susturulmak istenmiştir. Aktif filozofları ve elçiler hayattayken öldüren veya yurtlarından süren din adamları daha sonra o elçiler adına yalanlar üreterek o elçileri kendilerine benzetmeye çalışmışlardır. İşte bu nedenle Allah adına yalanlar üretenler “en zalimler” olarak tanımlanır.

Hormonlu Savaş Çığırtkanları

Emin Çölaşan’ı nasıl bilirsiniz? Hoş? Boş? Nahoş? Sarhoş? 23 Mart 2013 tarihli Sözcü gazetesindeki makalesinde Diyarbakır’da bir kişinin burnunun bile kanamadığı NewRoz kutlamalarını Kurtuluş Savaşı sırasındaki İSYANLARA benzetiyor. Yangına körükle giden bu kafa, bu yangını söndürmeye çalışanlara ve bunu alkışlayanlara karşı büyük bir öfkeyle saldırıyor. İşin ilginci, bu tavrını vatanseverlik sanıyor. Vatanseverliğini sevsinler! Aynı makamda tepki gösteren Devlet Bahçeli de “Vur de vuralım, öl de ölelim” diye bağıran kalabalığa, “Merak etmeyin; onun da zamanı gelecek” diye cevap vererek benzeri bir tavır sergiliyor. Her ikisinin de önerdiği çözüm: SAVAŞ ve ÖLÜM.

Bu savaş çığırtkanları bu “şehit tüccarları” kana doymamışlar. Daha on binlerce Türk ve Kürt çocuğunun canlarını kaybetmesini istiyorlar. Türkiye’ye her yönüyle büyük bedeller ödeten ve geleceğini riske sokan bu kavganın bitmesi için öldürmekten, katliamdan, savaştan başka çözüm sunmayan bu milli hormon işportacıları ileride torunları tarafından lanetle anılacaktır. Amerika’daki beyazların büyük çoğunluğu ırkçı atalarını, politikacı ve yazarları nasıl lanetle anıyorsa… Almanlar nasıl ki Nazi ecdadını lanetle anıyorsa… Siyonistlerin torunları ileride atalarını nasıl lanetle anacaksa… İnşallah Türkler ve Kürtler arasında gerçekleşecek adil bir barış bu zihniyeti tarihin kanlı sayfalarına gömecektir. www.19.org

Yediremediniz. Geçmiş olsun!

Umut Can “… hic laz ciktimi cerkes ciktimi arap ciktimi pomaklar ciktimi ozerlik diye , turk olmanin bu kadar asagilandigi bir zamanda hepsi gururla turkum diyor,”

Demek o halklar YA Kürtlere uygulanan yasaklara ve devlet terörüne sayılarının azlığından dolayı muhatap edilmediler VEYA tek-tipçi sömürgecilerin devşirme hapını tıka basa yediler. Afiyet olsun. Demek ki Kürtlere yediremediniz. Geçmiş olsun!

Seks Manyakları için Cennet

Ben daha Amerika’ya göç etmeden önce Ali Rıza’nın “İslam’da Cinsel Hayat” başlıklı kitabı rekor satışlar kırıyordu. Bu kitabı o yıllar en çok satanlar listesinin başındaki iki kitabımla, Kuran En Büyük Mucize ve İlginç Sorular ile yarışıyordu. O dönemde Sünni olmama rağmen, Rıza’nın kullandığı hadislerin çoğunun zayıf ve mevzu (uydurma) olduğuna inandığım için kitaba ilgi duymamıştım. Seks konusunda yüzyıllar boyu uydurulmuş tüm hadisleri, mezhep fetvalarını ve ruhbanların fantezilerini doldurduğu o kitaba hiç ilgi duymadım ve hala duymuyorum. Kitabı laik medyanın büyük ilgisini çekmişti. O kitap, dindar okuyucu kesimi için uyduruk hadis ve ilkel hayallerden oluşan bir pornodan ibaretti. Ali Rıza bu kitabı piyasadan çekmediği ve kamuda bunların uyduruk fanteziler olduğunu ilan etmediği sürece büyük bir vebal taşıyor.

Türkiye’de Kürtlerin Resmi Evrimi

MUSTAFA ORHAN METİN: “1960’a kadar “Kürt yoktur” tanımı hakimdir. 1980’e kadar “Kendisini Kürt zanneden kardeşlerimiz” söylemi hakimdir. 1980’den sonra “Kürt, Türk’ün dağda gezenidir” söylemi gelişti. Tayyip’ten sonra “Türkler ağabeydir, Kürtler bizim kardeşlerimizdir” söylemi doğdu… Son dönemde ise, Kürtler “sürekli isteyen” zavallı taraf, Türkler ise gani gönüllü “sürekli ihsan eden” taraf görüntüsü hakim kılındı. Henüz “Allah’ın doğuştan verdiğini, kim tekrar ihsan edebilir” noktasına gelinmedi. Barış hayal.”

Sarık ve sakalın kerameti

İşte böyle. Münafıklar benim dinimi ateistlere alay konusu yaptırıyorlar. Ben bu yüzden ateistlere kızamıyorum. Nitekim, İslam dinini sünniliğin mezhepleri ve tarikatları ile tahrif edenler ve Allah adına, peygamberi adına insanları aldatanlar Kuran’da “en zalimler” olarak teşhis edilmiştir.

Evlenme

DEFNE: bence evlenme denilen şeyin ortadan kalkması lazım.. iki insan birbirini seviyorsa birlikte yaşamalılar.. bir akitle insanların birbirine bağlanması tamamen bir hesap işi.. Öyle bir hesap ki, özel mülkiyetle birlikte başlamış.. insanın mülk tutkusuyla da gelişmiş.. taa ki, insanı da mülk yapana kadar..
EDİP: Fazla mülke sahip olmayanların mülkü kötüleme yarışı zıvanadan çıkınca ortaya çıkan bu tür uçuk söylemler hayatın realitesinin duvarına yumurta gibi çarpınca maalesef düştüğü yerde omlet olup pişmiyor. Üstüne basmayınız düşersiniz 🙂

Alçaklardan ve zalimlerden korkmuyorum

Teşekkür ederim bu bilgi ve ilgi için. Ancak, ben kendimi sadece hakka teslim ederek özgürlüğüne kavuşan bir insanım. Müslümanım. Rasyonel bir muvahhidim. Bir barış eriyim. Doğruya tanıklık etmekle görevli hissediyorum kendimi. Hayatıma karşı yapılan bildiğim beş suikasttan beni kurtaran Efendim bir gün beni altıncısı veya yedincisi ile bu dünyadan ayırıp kendine döndürecekse ne diyebilirim? Eğer ölüm ve hapishane gibi şeylerden korksaydım veya paraya ve makama önem verseydim ne 19870’den beri faşist ve despot TC politikasına meydan okurdum, ne 1986’dan sonra tüm Sünni cemaatlere, ne emperyalist Amerika’ya ne de faşist İsrail’e… Güçle sarhoş olan cemaatler, oligarşiler, şirketler ve devletler insanları sindirdikçe azarlar. Ben, Sokrates, İbrahim, Musa, İsa, Muhammed, Luther King, Ali Şeriati, Metin Yüksel, Reşad Halife, Konca Kuriş gibi özgürlük, adalet ve barış için zalimlerin ve azgınların karşısına dikilen kişileri örnek alıyorum. (33:23).

Gülen Show

“Kuraaaan yetiiiiiiiiim.Kuraaaan yetiiiiiiiiim!
“Kuran’ın babasi öldüüü! Kuran’ın babası öldüüü!”
“Kurancı sapıklar! Kurancı sapıklar!”
“Keşke namazda sağa sola bakan adam cinsel uzvunu çıkarıp başıma işese…”
“Ben bir kitmirim, köpeğim. (Ama siz hiç sorgulamadan ben ne dersem onu kabul ediniz ve beni ‘hocafendi hazretleri’ diye anınız.)”

Ali Şeriati

Severim Ali Şeriati’yi… Sünnilerin ve Şiilerin arasında böylesi düşünürler son bin yılda parmakla sayılacak kadar az çıkmıştır. Hem beyin hem de yürek sahibi birisiydi Ali… Elbette bazı konularda çok farklı düşünüyorum kendisinden (Ehl-i Beyt takıntısı veya Habil ve Kabil hikayesi üzerinde temelsiz analizler yapması, gibi), ama düşünen, sorgulayan, vicdan ve yürek sahibi birisine sadece saygı duyarım. 1980’de devrimi Türkiye’ye ithal etmek için gizlice İran’a davet edilmiştim. Dönüşte beraberimde getirdiğim tek şey Ali’nin Hüseyni İrşad’da verdiği konferansların kasetiydi. Çok iyi bir hatipmiş aynı zamanda… Maalesef o kasetleri birkaç hafta sonra Fatih’te bir polise kaptırdım…