Doğu Perinçek

Kısacası, Doğu Perinçek, Türk şovenizmini anti-emperyalist ambalajı ile tekrar piyasaya sunan bir adamdır. Bir ara Maocu, daha sonra Amerikancı ve şimdi de Anti-Emperyalist olan; bir ara Kurtuluş savaşından sonraki resmi belgeleri dergisinin kapağında afişe ederek Kürdistan’ı savunan ve şimdi de Türkçülük yapan Doğu Perinçek’in çözüme katkı sunabilecek bir tutarlılığa ve vizyona sahip olduğuna inanmıyorum.

Barışı ABD ve İSRAİL istiyorsa…

Olsa bile umurumda değil. Biz DOĞRU davranırsak Allah sünnetiyle onların planlarını bozar. Allah’ın toplumlar için koyduğu evrensel yasalar var. Emperyalistlerin niyetlerini ve planlarını reaksiyoner bir tavırla ve paranoyakça okumaya çalışmak ve ona göre politikalar belirlemek hiçbir sorunu çözmez. Aksine, böyle bir tavır, seni ABD ve İSRAİL gibi sömürgeci ve emperyalist güçlerin elinde bir oyuncağa çevirir. Hatta seni güzel bir karardan vazgeçirmek isterlerse o kararı ve politikayı sahiplenir. Paranoyakları manipüle etmek çok kolaydır.

Barışa karşı bahaneler

Savaş ortamında şeytan dans eder. Barışı desteklemem ne AKP’yi ne de PKK’yi onayladığım anlamına gelir. DÜŞÜN! Barış adaletin ön koşuludur. Savaşta ne adaletten, ne Allah’tan, ne akıldan, ne mantıktan, ne özgürlükten söz edebilirsin. Savaş münafıklara ve müşriklere, zalimlere ve katillere Allah’ın ismini suistimal için en iyi fırsatı verir. Adem oğullarını birbirine saldırtan şeytan sağdan yanaşarak Allah adına, vatan adına, bayrak adına çocukları öldürtür, kardeşin kanını içirtir. Zira savaşı barışa tercih edenler bol hormonla hareket ederler, şeytanlar tarafından kullanılırlar ve düşünmeleri asgari düzeye iner. DÜŞÜN!

Hormonlu Savaş Çığırtkanları

Emin Çölaşan’ı nasıl bilirsiniz? Hoş? Boş? Nahoş? Sarhoş? 23 Mart 2013 tarihli Sözcü gazetesindeki makalesinde Diyarbakır’da bir kişinin burnunun bile kanamadığı NewRoz kutlamalarını Kurtuluş Savaşı sırasındaki İSYANLARA benzetiyor. Yangına körükle giden bu kafa, bu yangını söndürmeye çalışanlara ve bunu alkışlayanlara karşı büyük bir öfkeyle saldırıyor. İşin ilginci, bu tavrını vatanseverlik sanıyor. Vatanseverliğini sevsinler! Aynı makamda tepki gösteren Devlet Bahçeli de “Vur de vuralım, öl de ölelim” diye bağıran kalabalığa, “Merak etmeyin; onun da zamanı gelecek” diye cevap vererek benzeri bir tavır sergiliyor. Her ikisinin de önerdiği çözüm: SAVAŞ ve ÖLÜM.

Bu savaş çığırtkanları bu “şehit tüccarları” kana doymamışlar. Daha on binlerce Türk ve Kürt çocuğunun canlarını kaybetmesini istiyorlar. Türkiye’ye her yönüyle büyük bedeller ödeten ve geleceğini riske sokan bu kavganın bitmesi için öldürmekten, katliamdan, savaştan başka çözüm sunmayan bu milli hormon işportacıları ileride torunları tarafından lanetle anılacaktır. Amerika’daki beyazların büyük çoğunluğu ırkçı atalarını, politikacı ve yazarları nasıl lanetle anıyorsa… Almanlar nasıl ki Nazi ecdadını lanetle anıyorsa… Siyonistlerin torunları ileride atalarını nasıl lanetle anacaksa… İnşallah Türkler ve Kürtler arasında gerçekleşecek adil bir barış bu zihniyeti tarihin kanlı sayfalarına gömecektir. www.19.org

Yediremediniz. Geçmiş olsun!

Umut Can “… hic laz ciktimi cerkes ciktimi arap ciktimi pomaklar ciktimi ozerlik diye , turk olmanin bu kadar asagilandigi bir zamanda hepsi gururla turkum diyor,”

Demek o halklar YA Kürtlere uygulanan yasaklara ve devlet terörüne sayılarının azlığından dolayı muhatap edilmediler VEYA tek-tipçi sömürgecilerin devşirme hapını tıka basa yediler. Afiyet olsun. Demek ki Kürtlere yediremediniz. Geçmiş olsun!

Türkiye’de Kürtlerin Resmi Evrimi

MUSTAFA ORHAN METİN: “1960’a kadar “Kürt yoktur” tanımı hakimdir. 1980’e kadar “Kendisini Kürt zanneden kardeşlerimiz” söylemi hakimdir. 1980’den sonra “Kürt, Türk’ün dağda gezenidir” söylemi gelişti. Tayyip’ten sonra “Türkler ağabeydir, Kürtler bizim kardeşlerimizdir” söylemi doğdu… Son dönemde ise, Kürtler “sürekli isteyen” zavallı taraf, Türkler ise gani gönüllü “sürekli ihsan eden” taraf görüntüsü hakim kılındı. Henüz “Allah’ın doğuştan verdiğini, kim tekrar ihsan edebilir” noktasına gelinmedi. Barış hayal.”

Reaya ve Kürtler

Bu devletin Kürtler ile ilgili hiçbir beyanına inanamıyorum, güvenemiyorum. Yüzyıl boyunca dizdikleri ve halka milli gaz vererek yedirttikleri düzinelerce düzmeceye tanık olduktan sonra inanamıyorum devlete ve devletçilere… Yeni yalanlara yer açmak için arada bir eski yalanları ifşa edip kusturduklarına tanık olduktan sonra devletçi politikacılardan, medyadan ve onlardan beslenen zavallı papağanlardan gelen tüm iddialara ve bilgilere kuşkuyla bakıyorum.

Kürt Devleti?

Sevgili Mustafa ben şimdiye kadar ayrı bir Kürt devleti oluşmasını desteklemedim. Türkiye’nin bölünmesinin her iki halk için de yararlı olmayacağına inanıyorum. Aksine ben, Türkler, Kürtler, Araplar, Türki Cumhuriyetler federal bir birlik oluştursunlar istiyorum. Neredeyse yirmi yıldır bunu savunuyorum. Öte yandan “bölünmek” benim için bir tabu da değil. Ben devlete tapmadığım için, ben insan hayatını ve mutluluğunu devletten daha önemli gördüğüm için eğer bir çoğunluk bir azınlığa zulmedip duruyorsa ve bu nesiller boyu da sürmüşse mazlum tarafın ayrılma istemesini de yadırgamam.

Niye bizi sevmiyorlar?

15 Ocak 2013 tarihinde Google bu iki soruyu tamamlamadan aratmak isteyince kelimeleri tamamlamayı kolaylaştırmak için Google en popüler on arama ifadesini sundu. Burada görülen ilginç bir fark var. Kürtleri sevmeyen olarak sadece Türkler ve Saddam sayılırken Türkler kendilerini daha yanlız hissediyor. Ben sosyolog değilim ama acaba bu, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” veya “Her Türk asker doğar” veya “Bir Türk dünyaya bedel” gibi paranoyaklık ve psikopatlık ifade eden yaygın sloganların oluşturduğu, Osmanlı İhtişamı özlemiyle yanıp tutuşan bir kültürün yansıması olmasın mı? Eğer gögüslerimizi yumruklayarak ve naralar atarak komşularımıza karşı üstünlük taslasak, onların bize dost olmadığını ilan etsek, bizim tüm komşulara bedel olduğumuzu kükresek, dedemizin komşularımızın dedelerini nasıl dövdüğünü övüne övüne anlatsak acaba o komşulardan sevgi beklemeye hakkımız var mı? Türkler ve Kürtler olarak ders alalım. Birbirimizin haklarına saygı göstererek barış içinde eşit komşular ve dostlar olarak yaşamayı deneyelim. www.19.org

Bayrağımızın Şifreleri

Bu bir şaka değil; çok ciddi bir ameliyat sürüyor Türkiye’de… Sosyal, kültürel, dini, psikolojik, ekonomik ve politik bir ameliyat gerçekleşiyor Türkiye’de… Devlet, birkaç nesil boyunca Kemalizm diye paketlenen ideolojik dogmaları çocuk yaşta körpe beyinlere sokarak ezberci, yobaz, despot laik tipler oluşturdu. Bu arada çok imalat hataları çıkardı. Özellikle dindar kesimden… Devletin, vatandaşı dogmalarla aptallaştırma projesi Kemalizm dogmasını tükettiği için şimdi onun yerine F-tipi Türk-İslam sentezi dogmasını pirişip pazarlıyor. Üstelik bunun için okyanus ötesindeki efendisinden BOP mühürlü bir izin, o efendiye kölelik yapmaya azmetmiş kitmir + mehdi karışımı ruhbandan da himmet almış bulunuyor. Bu yeni proje için de devlet ve kurumları amatör veya profesyonel aşçılar ve garsonlar üretiyor ve onları cemaatler ve medya yoluyla destekliyor.

Abdullah Öcalan Kimdir?

Apo MİT ajanı da olsa bir şey değişmez… Sonunda DEVLET bir MIT ajanı ile oturup Türk-Kürt sorununu adil bir biçimde çözüp barışı sağlamalı. Apo ERMENİ de olsa bir şey değişmez… Sonunda DEVLET bir ERMENİ ile oturup Türk-Kürt sorununu adil bir biçimde çözüp barışı sağlamalı. Apo UZAYLI da olsa bir şey değişmez… Sonunda DEVLET UZAYLI ile oturup Türk-Kürt sorununu adil bir biçimde çözüp barışı sağlamalı. Apo CANAVAR da olsa birşey değişmez… Sonunda DEVLET CANAVAR ile oturup Türk-Kürt sorununu adil bir biçimde çözüp barışı sağlamalı.

Sakine Cansız

Propaganda makinası iyi çalışıyor. Türk ve Kürt halkını aptal yerine koyan ve birbirine düşman eden kahrolası propaganda… Şu haberi okudum ve ilkin bana doğru geldi. Ben ne PKK ne de devlet aşığı olmadığım için her iki konuya da eleştirel bakabiliyorum. Ancak “haberdeki” iddialar üzerine biraz düşününce çelişkiler sirk palyaçoları gibi sırıtmaya başladı…

İsmetözelleştiremediklerimizden misiniz?

Aşağıda, İsmet Özel üzerine 2005 tarihinde bir İnternet grubunda yaptığım tartışmayı ve 2012 yılının Aralık ayında yayımlanan bir söyleşideki  zırvalamaları üzerine yazdığım bir makaleyi bulacaksınız. İsmetözelleştiremediklerimizden misiniz? 24 Eylül 2005 www.19.org EDİP: Amerika’nın en milliyetçi ve dindar liderlerinden biri Pat Robertson, Venezuela’nın seçilmiş liderinin Amerika tarafından öldürülmesini istemişti geçenlerde… Arap milliyetçisi, Alman milliyetçisi, Yahudi milliyetçisi, …

Continue reading ‘İsmetözelleştiremediklerimizden misiniz?’ »

Balkabağı, Kaplumbağa ve Yoğurt

Şimdi de Yoğurt teorisi 🙂 Güzel kardeşim. Diyelim ki Yunanistan Türk buluşu diye Yoğurdu uzun süre yasakladı. Ancak çeşitli içi ve dış baskılar sonucunda Yoğurda izin vermeye karar verdi. Ama izin verirken de “Yoğurt Yunandır” ifadesinin tüm yoğurtlar üzerine konmasını gerekli gördü. Sen bir Türk olarak bu yoğurtçuluğu hoş görür müsün? Bu yoğurtçular Yunanistan’daki azınlık Türkleri katliamlardan geçirmişler, hapsetmişler, işkence ve hakaretlere maruz bırakmışlarsa… Yoğurdun mayası tutmuyor.

Türk = Kürt ve Fermat’ın son teoremi

PKK gerilla mücadelesi veya terörü Kürt sorununu çıkarmadı, aksine Kürtlere yönelik faşist politika PKK’yi ortaya çıkardı. Bu apaçık kronolojik gerçeği, bu apaçık SEBEP-SONUÇ ilişkisini görülmedikçe faşist devlet terörü desteklenecek ve böylece binlerce Kürt ve Türk gencinin kanı akıtılmaya ve ülkemiz daha büyük felaketlere doğru sürüklenmeye devam edilecektir.